Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/23 E. 2021/595 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/23 Esas
KARAR NO : 2021/595
DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 15/10/2014
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının ——–adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili ——yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- tarafından, —-değerindeki çek, müvekkili firma emrine, —– keşide tarihiyle keşide edilmiştir; takiben müvekkil tarafından ciro edilerek tedavüle sokulduğunu, hamil olduğunu iddia eden ——- iptali talebiyle hasımsız olarak dava açıldığını dava sonucunda çekin iptaline hükmedilmiş, bu karar da kesinleştiğini, —– tarihinde, çek bedelinin tamamını, çeki zayi eden ——ödediğini, ancak zayi olan çek, ibraz süresinin son günü olan —- tarihinde davalı şahıs tarafından —— ibraz edilmiş, —- gerekçe göstererek herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı; keşideci, müvekkil ve diğer cirantalar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığını, —– tarihinde,—– İtirazı reddeden mahkemenin bu kararı temyiz olunmuş ve fakat takibe devam edildiğinden — tarihinde, müvekkil cirantadan —- takip dosyasından tahsil edildiğini, haksız ve kötü niyetli şekilde iptal edilmiş senedi elde edip bankaya ibrazda bulunduğunu düşündükleri, davalı tarafın bir an için dahi iyiniyetli olduğu düşünülse bile; yukarıdaki açıklamalar, görüşler ve içtihat doğrultusunda, müvekkil firmayı ciranta sıfatıyla sorumlu tutarak tahsil ettiği —— iadesi borcu altında olduğu, müvekkilimden haksız şekilde alınan bu meblağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınması gerektiğini, —– yatırılan —– davalıdan alınarak müvekkiline istirdadına ve istirdat konusu meblağa, ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faize hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——- olduğu, Davacı tarafın ise dava dilekçesinde; müvekkilinin adresini belirtmeyerek, —— olarak yazdığını, —- adresinin — olması sebebi ile yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın —– açılması gerekirdi. Bu sebeple YETKİ İTİRAZINDA bulunduklarını, —— Sayılı dosyasına konu çek bedelini keşidecinin, çekin elinden rızası hilafına çıktığını iddia eden ——- ödediğini, bu sebeple kendisinin de borçlu bulunmadığını ve ödediği bedelin istirdadını talep ettiğini, davacı/borçlu taraf ile müvekkilimiz arasında her hangi bir ticari ilişki mevcut değildir. İcra takibine konu çek müvekkilimize, kendisinden önceki, ciro eden —– tarafından geçtiğini, keşideci tarafından dava dışı —–çalınmasından dolayı çek bedelini ödemesi, çek bedelinin çekin meşru-yetkili hamili olan müvekkilimize ödenmesine engel olmadığını, dava dışı şirketin çekin çalınmasından dolayı yetkili hamil olduğu sabit olmadığını, ——açtığını , mahkemenin bu itirazı reddetmiş ve ——— emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir. Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir. “ Keşidecinin açmış oluğu “itiraz” ve “menfi tespit” davalarını kazanmış olduğunu düşünsek bile bu durum davacı/borçluyu borcundan kurtarmayacağını, yine davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ——- sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize intikal etmiş ve —– numarasını almıştır.
Mahkememizin —– kararı ile karşı yetkisizlik verilerek dosya ——–Somut dosyada, davacı tarafça, dava İİK 72/8 maddesinde yetkili olarak belirtilen takibin yapıldığı ———açılmıştır. Ancak davalı tarafça yasal süresi içerisinde yetki itirazında bulunması üzerine Mahkemece hatalı olarak yetkisizlik kararı verilmiş ve bu karar taraflarca itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Bu durumda davacının, verilen yetkisizlik kararını kabullendiği anlaşılmaktadır. ——– kesin yetki hali bulunmayan somut olayda re’sen yetkisizlik kararı veremeyeceği, bu nedenle uyuşmazlığa bakma yetkisinin ——- olduğu anlaşılmaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ——- YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE ” şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —— mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde;——-kararı ile davanın REDDİNE, tedbirin KALDIRILMASINA kararı verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların sunduğu deliller ve davacı taraf ile dava dışı ——– ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının ——– ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden, süresinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kural ve standartlara uygun tutulduğu, ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı görüldüğünden davacı lehine delil vasfının bulunduğu, davacı vekili tarafından incelemeye sunulan dava dışı ——— yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden, süresinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kural ve standartlara uygun tutulduğu, ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı görüldüğünden sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, menfi tespit davasına konu çek fotokopisi üzerinde yapılan incelemede; dava dışı ——— keşide edildiği, —– yapılan incelemede; davacı —- tarafından, dava dışı —– ciro ve teslim edildiğinin anlaşıldığı, dava dışı ———- tarihli kararı ile çekin iptaline hükmedildiği, bu ilam sebebiyle keşideci tarafından—– tarihinde çek bedelinin tamamının çeki zayi eden dava dışı —- ödendiği, davalı —– dosyasıyla cirantalar ve keşideci aleyhine icra takibine girişildiği, davacı yan tarafından —— ödeme yapılarak dosyanın kapatıldığı, sonuç olarak davacı yanın ticari defterlerinde; davacı tarafından dava konusu çekin keşidecisinden cari hesaba mahsuben tahsilat olarak alındığı, kendisinden sonraki ciranta olan —- ödeme olarak verildiği, dava dışı ——- ticari defterlerinde; dava konusu çekin davacı yana ödeme olarak verildiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; talep davacı lehdarın senet zayi olup hakkında zayi belgesi verilmesine dair mahkeme ilamı alınmasından ve kesinleşmesinden sonra meşru hamil olduğunu iddia eden davalı ——yapmış olduğu çek bedeli ödemesinin iadesine ilişkindir.
Davaya konu —– verilen keşidecisi ——– bedelli çeki davacı ciro ile tedavüle sokmuş, daha sonra çekin yetkili hamili olduğunu iddia eden dava dışı ——tarafından çekin zayi edildiği iddiasıyla zayi davası açılmış ve —— gerekli ilanlar yaptırılarak yargılama yapılmış ve ——– davamıza konu çekin zayi olduğuna dair hüküm verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Kesinleşen zayi kararı üzerine dava dışı keşideci —– tarihinde dava dışı zayi hükmü alan ——- bedelini ödemiştir.Zayi hükmü verilip kesinleştikten ve zayi hükmünü alana keşideci tarafından ödeme yapıldıktan sonra dosyamız davalısı çekin meşru hamili olduğunu beyanla davacı lehdar aleyhine takip yapmış ve davaya konu bedeli davacı lehdar —–tarihinde icra tehdidi altında ——- yatırmıştır.
Somut olayın değerlendirilmesi için öncelikle kıymetli evrakın iptali ve iptal kararının sonuçları hususu değerlendirilmelidir. Kıymetli evraka ilişkin genel hükümler arasında yer alan iptale ilişkin hükümler her kıymetli evrak türüne uygulanabilen kurallar niteliğindedir. Kıymetli evrakın iptali usulünde ödeme yasağı ve teminata ilişkin özel hükümlerde öngörülmüştür. Bir kıymetli evrakın mahkemece iptal edilmesi üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da dermeyan edebilir yahut yeni bir senet verilmesini talep edebilir.———
İptal kararı ile senet ile kağıt arasındaki bağ çözülmüş olur, bu çözülme ile zayi olan senet artık hakkın talep edilmesinde kullanılamaz. Zira eski senet temlik fonksiyonunu muhafaza etse de teşhis fonksiyonunu yitirmiş durumdadır. ——- taşıyıcısı olma vasfını yitirmiştir. Senedin iyi niyetli müktesibin elinde bulunması da bu durumu değiştirmez. İptal kararı iptali talep eden yönünden asıl borçluya karşı sadece şeklen teşhis ettiricidir. ———– kararına göre de ziya nedeniyle verilen iptal kararından sonra da senedi elinden bulunduranın senede dayanabilmesi için iptal kararını iptal ettirmesi gerekmektedir. ——— tarihli kararı ile de —— gelmiştir. Somut dosyamızda ise iptal kararının meşru hamil olduğunu iddia eden davalı tarafından iptal ettirildiğine dair herhangi bir bilgi dosya kapsamında bulunmamaktadır.
Kıymetli evrakın iptal hükmünün sonucu olarak zayii kararın bir takım etkileri bulunmaktadır. İptal kararının ilk etkisi; iptal isteminde bulunan kişi zayi olan veya zayi olduğu iddia edilen senedi ibraz edebilmiş olsaydı hangi hukuki durumda bulunacak idiyse bu hukuki duruma gelir. İkinci etki ise ; yapılan ilan üzerine senedin hamilinin ortaya çıkmadığı bu sebeple istihkak iddiasının mahkemece karara bağlanmadığı hallerde iptal kararı mülkiyet sorunun çözen bir karar değildir. İptal kararı senedin temlik fonksiyonunu ortadan kaldırmamasına rağmen teşhis fonksiyonunu yok eder. Eski orjinal senet ile hak dermeyan edilemez. İptal kararı iptal talebinde bulunan kimseye borçludan ifayı isteme hakkı verir. Emre yazılı senetlerde ise cirantalar ve diğer borçlular yönünden herhangi bir etkiye sahip olmayıp, iptal kararına göre ödemede bulunan borçlu borcundan kurtulur. İptal kararının üçüncü etkisi ise ; iptal kararının iptal edilen senedin yerine geçemeyeceğidir, iptal kararı alacaklıya iptalden öncekine nazaran daha iyi bir hukuki durum sağlamaz, iptal kararını alan kişi bu karara dayanarak senetsiz ifa talebinde bulunacak ise senet ile içerdiği hak birbirinden ayrılır eğer yeni senet ihdas edilir ise hak yeni senetle mündemiç hale gelir———
İptal kararı ile zayi olduğu ilama bağlanmış bulunan ancak hamili ortaya çıkmamış senedin artık teşhis fonksiyonuna sahip olmaması, eski orijinal senet hamilinin artık bu senet ile hak talebinde bulunamaması, senedin TTK 686. md gereğince iyi niyetle iktisabının artık mümkün olmaması manasına gelmektedir. Senedin iyi niyetle edinilmesi konusunda doktrinde tartışma olsa da hakim öğreti iptal kararından önce yapılan devirlerde iyi niyetin korunacağını, iptal kararı ile kıymetli evrak niteliği ortadan kalkacağından karardan sonraki devirlerde iyi niyetli iktisabın mümkün olmayacağı görüşündedir. Dolayısıyla hakkında iptal kararı verilen senedin ortaya çıkmamış hamili iptal kararı alan kişiye istihkak veya sebepsiz zenginleşme davası açabilir,. Senet iptal edilmiş ancak borçlu henüz ödemede bulunmamışsa iyi niyetli müktesip borçlu ile iptal kararı alan şahsa karşı yeni senet verilmişse istihkak, yeni senet ihdas edilmemişse ifanın kendisine yapılması ifa gerçekleşmiş ise ifa muhatabına karşı sebepsiz zenginleşme davası ikame edebilecektir.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davaya konu çek hakkında kesinleşmiş zayii kararı bulunduğu ziyaı talep eden dava dışı şirkete çekin keşidecisi tarafından çek bedelinin ödendiği , daha sonra meşru hamil olduğunu iddia eden davalının çekin lehdarı olan davacıya karşı kambiyo takibi yaptığı ve bedeli tahsil ettiği, yukarıda açıkça değinildiği üzre davalının yani hakkında iptal kararı verilen senedin ortaya çıkmamış hamilinin iptal kararı alan kişiye istihkak veya sebepsiz zenginleşme davası açabileceği, senet iptal edilmiş ancak borçlu henüz ödemede bulunmamışsa iyi niyetli müktesip borçlu ile iptal kararı alan şahsa karşı yeni senet verilmişse istihkak, yeni senet ihdas edilmemişse ifanın kendisine yapılması, ifa gerçekleşmiş ise ifa muhatabına karşı sebepsiz zenginleşme davası ikame edebileceği, iptal kararı ile senedin teşhis fonksiyonunun yok olduğu, hakkında iptal kararı olan çek için iptal kararının iptali yönünde davacı tarafından açılmış herhangi bir dava da olmadığı, bu hali ile yukarıda zikredilen yollara başvurmadan davalının davacıdan ödeme talep edemeyeceği ,eğer somut olayımızdaki gibi ödeme yapıldıysa davacının yapmış olduğu ödemeyi faiziyle davalıdan tahsil edebileceği mahkememizce değerlendirilmiş ve açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ ile —– ödeme tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- KARAR HARCI;
Alınması gerekli 1.001,55-TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 250,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 751,15-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-AVUKATLIK ÜCRETLERİ
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 279,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafından sarfedilen 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 384,4‬0 TL posta ücreti olmak üzere toplam 1.134,4‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——– nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 27/05/2021