Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/225 E. 2022/838 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/225 Esas
KARAR NO : 2022/838

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2016
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —-Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2009 yılından bu yana—Hizmet sektöründe faaliyet gösteren ve toplum içerisinde sevilen başarılı bir iş adamı olup, adına tescilli bir çok markası bulunduğunu, “—” markasının da bu markalardan biri olduğunu, faaliyet gösterdiği sektörde hızla büyüyen ve şahıs şirketi olan ticari yapısını— şirket olarak değiştirmek isteyen müvekkilinin ilgili linklerinin ve web sitesinin de senkronize edilmesi amacıyla bir takım güncellemelere gidildiğini, ancak yapılan güncelleme sonucunda müvekkilinin web sitesi içeriğinde yer alan bazı ibarelerin— politikasına uygun görülmediğini ve istenilen standartlara uygun hale getirilmesi amacıyla kısa bir süre de olsa web sitesinin içeriğinde yaşanan sorunlar nedeniyle müvekkili markası olan– yer alamadığını, bu durumun — adlı internet sitesinde yer alan, tanınan ve pek çok takipçisi bulunan —-lakaplı davalı tarafından müvekkilinin markasını kötülemek, müvekkilini aşağılamak ve ticari itibarını zedelemek amacıyla fırsat bilindiğini ve müvekkilinin arama motorlarında yer almadığını, bu sebeple müşterilere verilen hizmet ile hiç bir alakası olmamasına rağmen müvekkilinin müşterilerinin de internet sitelerinin aramalarından kaldırılabileceğinin ve tehlike altında olduklarının iddia edildiğini, davalının —- müvekkiline hakaretler yağdırdığını ve ticari itibarının zedelendiğini, davalının karalamaları nedeniyle müvekkilinin müşterilerinin bir kısmının sözleşmeleri erkenden feshettiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, bu sebeplerle TTK 55.madde uyarınca şimdilik 10.000,00 TL yoksun kalınan kara ilişkin maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iddia edilen — atmadığını, müvekkilinin —- olduğunu ve —adı ile sosyal, bilişim haberleri, bilgilendirici, komik, topluma faydalı, farkındalığı yüksek paylaşımlar yaptığını,— ibaresinin — müvekkilinin tescilli markası olduğunu, — takipçisi bulunduğunu, davacı ile davalının aynı işi yapmadıklarını, müvekkilinin —-, davacının ise —- hizmeti veren bir şahıs olduğunu, — adlı markanın rakiplerine —derken kendi web sitesinin— cezalandırıldığını ve sıralamada uzun süre çıkmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi zararının tazmini talebidir.—Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih — Karar sayılı dosyası görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiştir.
Mahkememizce; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, tanık beyanları, tarafların — araştırmaları, bilirkişi raporları,—Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin —Esas sayılı dosyası ile dosya içerisindeki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin — Celsesinde dinlenen davacı tanığı — isimli şirkette —- aynı zamanda idari işler sorumlusuyum . Bizim web sitemizde tasarım değşiikliği yapacaktık ancak yazılımdan sorumlu arkadaşlar bazı eksiklikler yaptığı için— tarafından ceza verildi. Bu ceza sadece bizim şirketimizi etkiliyordu iki hafta içerisinde gerekenler yapıldı hatta kendi internet sitemizde 24 saat içinde l. Sıraya tekrar çıkacağımızı tekrar ettik ve çıktık. — ceza aldığımıza dair bazı paylaşımlar oldu ancak bu fazla yayılmadı davalının bazı müşterilerimize etiketleyerek yaptığı paylaşım nedeniyle daha fazla yayıldı. Müşterilerimizde haberdar oldu. Paylaşımda ismi geçen — o tarihte müşterimizdi — müşterimizdi paylaşımı gördüğü için sözleşmeyi fesh etti. — sözleşmeyi fesh etti . Sözlü olarak arayarak sözleşmeyi fesh eden müşterilerimizde oldu % 20 oranında gelir kaybı gerçekleşti. — geç —atıldığında müşterimiz değildi daha önceki müşterimizdi işimiz genişlediğiinden yan binadaki işyerinden— satın almıştık. İş kaybı nedeniyle hepimizin morali bozuldu —beyde etkilendi, davalının —-yakın takipçisi vardı — tarafından ceza aldığımıza ilişkin paylamışı yapıp altına da müşterilerimizinde bundan etkilenebileceğini yazmış bazı müşterilerin ismini beyan etmişti onun takipçileri de altın ayorum yazdığı için bu haber yayılmıştır. Müşterilerimiz arayarak ceza almışsınız , bir çoük müşteri bundan etkilenecekmiş diyerek , beyanda bulundular ve iş kaybımız oldu ” beyanında bulunmuş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir.—Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin— Celsesinde dinlenen davacı tanığı —-; “Ben davacının yanında — olarak çalışıyorum yaptığımız — motorlarında müşterimizin ismini üst sıralara çıkarmaktır anahtar kelimeler oluşturmaktır davalının—nedeniyle çlaşımalarını benim yürüttüğüm —isimli şirket bir yıllık sözleşmeden sonra sözleşmesini yeniledi ancak davalının attığı —- sonra güven kaybı olduğu gerekçesi ile bir yıl dolmadan sözleşmesini fesh etti diğer çalışmasını yaptığım şirkette — isimli şirkettir 2 yıllık sözleşmesi dolmadan davalının attığı—nedeniyle sözleşmeyi fesh etti diğer uzman arkadaşların ilgilendikleri şirketlerle ilgili ayrıntılı bilgi— bey dedir, Davalı ,davacı ile çalışan şirketler kendisine — ve ismini hatırlamadığın bir başka şirketi herkesin görebileceği şekilde etiketlemiş bu nednel müşterileri ise bu yorumları görmüştür , Müşterilerin etiketlenmesi nedeniyle yaşanan olaylardan davacı çok etkilendi bizde moralini yerine getirmek üzere — yaptırdık hepimiz satarak sabah ofise geldiinde süpriz yaptık bu şekilde moralini düzeltmeye çalıştık, —şahsın kendi —hesabından gördük hatta eklenen kişiler tarafından da yanıtlar verilmiştir şu anda tıklandığında davalı tarafça kaldırıldığı için ulaşılamıyor, iz davalının — ve o hesabın—- gördük . Ayrıca — hesabından kaldırılmıştı, Yaptığımız iş —- düzenleyerek müşterinin üst sıralarda sırasını sağlamaktır bazı arkadaşların web sitesini düzenlerken bu—- uymadığı ve bununla ilgili ceza aldığımız doğrudur ancak müşterilerimizin kaybı bu ceza nedeniyle değil , bizzat davalının attığı—nedeni iledir. Yaptığımız hatanın farkında idik. Kendi — sayfamızda 24 saatte ilk sıraya gleceğimizi açıkladık ve geldik ceza sadece bizi ilgilendiriyordu ancak — müşterilerin ismi ile atıldığı için müşteri kaybına neden oldu, —- verilen cezayı öğrendiğini beyan etmişse de bizde cevap emailimizde davalının — gönderdik . Kendi web sitemizle ilgili çalışmadan müşterilerimiz de bu — nedeniyle etkilendiklerini düşündüler ancak teknik olarak bizim web sitemizde algoritma çalışmalarında onların etkilenmeleri mümkün değildir —- nedeniyle yanlış bir düşünceye kapıldılar yedi yıl boyunca hiçbir müşterimize — tarafından cezai işlem uygulatmadık — nedeniyel ceza vermedi biz daha önce ceza aldık ancak alınan cezanın müşterilere bir etkisi olmazdı” beyanında bulunmuş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
—Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin — Esas sayılı dosyasında tarafların sunduğu deliller ve tarafların ticari defterleri üzerinde— bilirkişi tarafından inceleme yapılmak suretiyle —bilirkişi ve — bilirkişi heyetinden oluşturulan heyete tevdi edilerek rapor alınmasına karar verilmiştir.
10/05/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davacı tarafın 2015 ve 2016 yılları yasal defterlerinin birbirini doğruladığı, kanunlara uygun şekilde tutulduğu, Tüm ticari defterler eksiksiz ve usulüne uygün olarak tutulduğu, defterlerin Açılış ve Yevmiye defterinin kapanış onaylarının yapılmış olduğu, (TK md./III) nazara alındığında davacı tarafın 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin (HMK md. 222) sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, diğer taraftan, davacı tarafça ibraz edilen, sair vesaikin, muhasebe fişleri ve muhasebe kayıtları, muhasebe fişlerine ekli müsbit evrakların VUK. m 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği ve davacı lehine delil niteliklerinin bulunduğu, davacı tarafa ait —-ibareli markanın tescilli olduğuna, davacının 28.03.2017 tarihinde dava dosyasına sunmuş olduğu, davalıya ait olan—- yayından kaldırılmış olduğu ve internet ortamında bu — bulunmadığına, davacının 20.06.2017 tarihinde dosyaya sunmuş olduğu ve —Noterliğinden onaylı— adlı kullanıcının 04.11.2016 tarihinde —kullanıcıya yanıt olarak yazdığı — algoritma güncellediği için bazen böyle olaylar olabilir ama şuan yaptığınız. markayı karalamadır.” şeklinde olduğuna, ancak davalının — bulunmadığına, davacı ve davalı arasındaki konuşmaları gösteren tek bir görsel bulunduğuna, görseldeki konuşmaların karalayıcı, kötüleyici, marka ve ticari itibarı maddi ve manevi itibarsızlaştıracak düzeyde olmadığı kanaatine varıldığı, yapılan mali tespitlere göre; davacının davalırın attığı — sorrasında—-ile olan sözleşmelerinin feshedilmiş olduğu ve yine — sonrasında (davacı ile dava dışı firmalar arasında ki sözleşmeler kapsamında) dava tarihine kadar 17.051,00 TL’lik (KDV Dahil) fatura tanzim edemediği, yine dava dışı firmalara dosya kapsamında ki sözleşmelere göre tanzim etmesi gereken 206.795,00 TL – 17.051,00 TL = 189,744,00 TL’lik (KDV Dahil) faturayı da (sözleşmelerin dava dışı firmalarca feshedilmesi dolayısıyla) tanzim edemeyeceğinin kabulünün gerektiği, dava dışı firmalar ile olan sözleşmelerin davalının attığı — doğrultusunda fesholunduğunun Sayın Mahkeme tarafından kabulü halinde ise davacının dava tarihi itibari ile mahrum kaldığı karın 17.051,00 TL x 0,31 = 5.285,81 TL olacağı, sözleşmelerin feshi dolayısıyla dava tarihi sonrasında mahrum kalacağı karın ise 189.744,00 TL x 0,31= 58.820,64 TL’si olabileceği, davacının manevi tazminata ilişkin talebinin değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
— Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin — Esas- —-Karar numaralı ilamıyla mahkememize görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya mahkememizin iş bu esasına kaydedilmekle görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla mahkememizce dosyanın haksız — bilirkişi —oluşturulacak heyete tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları ile dosya kapsamına ilişkin rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.20/05/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; dosyanın incelenmesinde, huzurdaki davaya konu ihtilafın, davalının açıklama ve eylemlerinin davacıyı kötüleyip kötülemediği noktasında toplandığı, bilindiği üzere haksız rekabet, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54 vd maddelerinde düzenlendiği, TTK m. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurguladığı, 2. fıkrada ise Kanun Koyucu haksız rekabeti, “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımladığı, haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saydığı, TTK m. 55/1-a-1 hükmü “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” fiilini bir haksız rekabet hali olarak gördüğü, bu haksız rekabet eylemi, doktrinde ve uygulamada kısaca “kötüleme” olarak isimlendirildiği, TTK’da kötüleme tanımlanmış olmadığı, bununla birlikte kötülemeyi, “muhatabın üzerinde olumsuz etki yapan, her türde ve içerikteki karalayıcı veya küçültücü açıklama olarak” nitelendirmek mümkündür —–. bu hüküm bağlamında bir kötüleme eyleminden söz edebilmek için kötüleme kastının bulunmasına yani kusura gerek olmadığı, ancak haksız rekabettin tespiti talebinin aksine TTK m. 56 uyarınca haksız rekabet dolayısıyla tazminat istemli davalarda Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 58’e atıf yapıldığından, bu talepler açısından haksız rekabet failinin kusurunun da olması gerektiği, dava konusu ihtilaf özelinde incelendiğinde, davalının davacı hakkındaki açıklamalarının davacı ve onun işleri hakkında olumsuz değerlendirmeler içerdiği görüldüğü, davalı, yaptığı açıklama ile davacıya iş yaptıranların dikkatli olmaları gerektiğini ifade ettiği, devamla da davacı ile çalışan birtakım dava dışı şirket veya markaları “etiketleyerek” onlara “tehlike altında olduklarını” bildirdiği, bilindiği üzere bir açıklamanın “gereksiz yere incitici” olup olmadığının değerlendirmesinde dikkate alınacak kriter dürüstlük kuralı olduğu böyle bir davranışın dürüst ve bozulmamış bir rekabet ortamında kabul görüp görmeyeceği olduğu, bu çerçeveden bakıldığında davalının eylemlerinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, dürüst ve bozulmamış rekabet ortamı ile örtüşmediğinin açık olduğu, anılan sebepten ötürü davalının dava konusu —- TTK m. 55/1-a(1) bağlamında “gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötüleme” olduğu kanaatine varıldığı, takdirinin mahkemeye ait olduğu, bir eylemin haksız rekabet teşkil etmesi, onun mutlak manada zarara sebebiyet vereceği anlamına gelmeyeceği, zira eylemin haksız rekabet teşkil edebilmesi için mağdurun zararına gerek olmadığı, bununla birlikte, kötüleme teşkil eden eylemlerde çoğunlukla bir zarar meydana gelebileceği, öncelikle, haksız rekabetin mağduru açısından, bir kötülenme, bir itibarsızlaştırma ve dolayısıyla da bir manevi zarar söz konusu olacağı, ancak bir maddi zarardan söz edebilmek için, eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağı kurulmalı; yani iddia edilen zararın o eylemden kaynaklandığı somut bir şekilde ortaya konması gerektiği, yukarıda teknik olarak tespit edildiği üzere, davalının açıklamalarından önce de davacı hakkında sosyal medyada bir takım olumsuz yorumlar yapıldığı, dolayısıyla davacının, davalının kötüleme teşkil eden eylemlerinden dolayı mı yoksa sosyal medyada zaten bilinen ve konuşulan gelişmelerden dolayı mı müşteri kaybı yaşadığı belli olmadığı; herhangi bir tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta ortaya konamadığı, bu sebepten ötürü, davacının iddia ettiği maddi zararı ile davalının açıklamaları arasında illiyet bağının kurulamadığı kanaatine ulaşıldığı, izah edilen sebeplerden ötürü ve takdiri tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere dava konusu —- davalı tarafından paylaşıldığı, davalının açıklamalarının TTK m. 55/1-a(1) bağlamında “gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötüleme” teşkil ettiği, bu açıklamaların davacının itibarını zedelediği, bununla birlikte davacının iddia ettiği maddi zararı ile davalının açıklamaları arasında illiyet bağının tespit edilemediği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat talepli olduğu, davacının; kendisinden hizmet alan internet sitelerinin arama motorlarındaki görünürlüğünü artırmak, ilgili içerik arama motorlarında kullanıcı tarafından arandığında üst sıralarda görünmesini sağlamak hususunda —- hizmeti verdiği, davalının ise — kullanıcı adıyla —- sosyal paylaşım sitesinden davacının hizmet verdiği bir kısım firmaları da etiketlemek suretiyle davacının vermiş olduğu hizmeti de konu alacak şekilde davaya konu—attığı, davamıza konu ihtilafın davalının atmış olduğu — davacıyı ve verdiği —- hizmetini kötüleyip kötülemediği ve tüm bunların 6102 sayılı TTK kapsamında haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği noktasında toplandığı, haksız rekabetin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. ve devamındaki maddelerde düzenlendiği, maddenin birinci fıkrasında haksız rekabet hukukunun amacının belirtildiği ve “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde tanımlandığı, ikinci fıkrasında ise kanun koyucunun haksız rekabeti tanımladığı , “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde haksız rekabetin çerçevesinin belirtildiği, madde metninde örnek olarak sayılan haksız rekabet teşkil edecek hallerin tahdidi olarak değil tadadi olarak değerlendirilmesinin kanunun koyucunun amacı olduğu, somut olayımız çerçevesinde kanun hükmü değerlendirildiğinde, davalının davacının vermiş olduğu — hizmeti için davacının bir kısım müşterilerinin de etiketlenmesi suretiyle atmış olduğu —- haksız rekabet teşkil edip etmediği, ediyorsa haksız rekabet sebebi ile maddi manevi tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesinin gerekeceği, 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-1 hükmü gereğince “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” fiillerinin kanun koyucu tarafından haksız rekabet olarak değerlendirildiği, haksız rekabetin somut olayımızda da subut bulan bu şeklinin doktrinde ve uygulamada “kötüleme” olarak nitelendirildiği, kötüleme şeklinde gerçekleşen haksız rekabetin her ne kadar kanunda tanımı olmasa da, doktrinin kötülemeyi, “muhatabın üzerinde olumsuz etki yapan, her türde ve içerikteki karalayıcı veya küçültücü açıklama olarak” nitelendirmek mümkündür —- şeklinde tanımladığı, somut olayda davacının talebinin haksız rekabet sebebi ile maddi ve manevi tazminat talebi olup, haksız rekabetin tespitinin talep edilmediği, haksız rekabetin tespiti talebinde kötüleme fiilinden bahsetmek için davalının atmış olduğu — davacının vermiş olduğu —hizmetini kötüleme kastının bulunmasına yani kusuruna gerek olmadığı, buna karşın haksız rekabettin tespiti talebinin aksine somut olayımızdaki gibi 6102 sayılı TTK’nın 56. maddesi gereğince haksız rekabet sebebiyle tazminat istendiği davalarda 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine atıf yapılmakla, bu taleplerin mahkememizce değerlendirilebilmesi için haksız rekabete konu fiilleri işleyenin- somut olayımızda davalının kusurunun da olması gerekeceği, davalının atmış olduğu —ile davacı ve onun sunmuş olduğu —- hizmeti hakkında olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu, hatta bu —- davacının hizmet verdiği bir kısım firmaları da etiketlediği, — içerikleri değerlendirildiğinde davacının —- tarafından aramalardan kaldırıldığı, davacı ile iş yapan firmaların dikkatli olmalarının gerektiğinin belirtildiği, akabinde davacı ile çalışan birtakım dava dışı şirket veya markaların da etiketlenerek onlara tehlike altındasınız şeklinde etiketlemede bulunduğu, haksız rekabet hukuku çerçevesinde yapılan bir açıklamanın gereksiz yere incitici yere yapılıp yapılmadığının değerlendirmesinde kıstasın dürüstlük kuralı olacağı, böyle bir açıklama yahut davranışın dürüst ve bozulmamış bir rekabet ortamında kabul görüp görmeyeceğinin kıstas olacağı, tüm dosya kapsamında davalının atmış olduğu—- dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, dürüst ve bozulmamış rekabet ortamı ile örtüşmediği mahkememizce değerlendirildiği, davalının davaya konu —- 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a(1) maddesi gereğince “gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötüleme” niteliğinde haksız rekabet teşkil edeceği, bununla birlikte bir fiilin haksız rekabet teşkil etmesi karşısında mutlak manada bir zarara sebebiyet vereceğinin de düşünülemeyeceği, bir fiilin haksız rekabet teşkil edebilmesi için haksız rekabete uğrayanın zararına da gerek olmadığı, ancak kötüleme teşkil eden fiillerde çoğunlukla bir zararın da meydana gelebileceği, bu durumda öncelikle, haksız rekabetin mağduru olan davacının hukuk alanında davalı tarafından yapılan ve haksız rekabet teşkil eden — sebebiyle kötülenme, itibarsızlaştırma neticesinde manevi zarar doğacağı, ancak davacının iddia ettiği gibi maddi zarardan söz edebilmek için ise davalının fiili ile zarar arasında uygun bir illiyet rabıtasının bulunması gerekeceği, hülasa davacı tarafından iddia edilen maddi zararının davalının fiillerinden kaynaklandığının somut olarak ortaya konması gerektiği, davalının davaya konu — 04/11/2016 tarihinde sosyal paylaşım sitesi —üzerinden paylaştığı, oysa davalının —- önce de bazı sosyal medya kullanıcılarının davacı hakkında aynı konuda bir takım olumsuz — attığı, dolayısıyla davacının meydana geldiğini iddia ettiği maddi zararının davalının kötüleme teşkil eden fiillerinden dolayı mı yoksa sosyal medyada zaten bilinen ve konuşulan gelişmelerden dolayı mı meydana geldiğinin -müşteri kaybı yaşandığının dosya kapsamında davacı tarafça ispat edilemediği, davacının iddia ettiği maddi zararı ile davalının açıklamaları arasında illiyet bağının ispat edilemediği mahkememizce anlaşılmakla maddi tazminat talebinin reddinin gerekeceği, davalının — “gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötüleme” şeklinde haksız rekabet teşkil ettiği, bu— davacının itibarını da zedelediği anlaşılmakla 6102 sayılı TTK’nın56/1-e maddesi yollamasıyla 6098 sayılı yasanın 58. maddesindeki şartların oluştuğu da değerlendirilerek, tarafların sosyal ekonomik durumu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı, ancak haksız fiilin faili üzerinde caydırıcı etkisinin de bulunması gerektiği anlaşılmakla manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiş, 29/05/2021 tarihli bilirkişi raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve açılan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
A-Maddi tazminat istemi yönünden; kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
B-Manevi tazminat istemi yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile;
10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 12/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-HARÇLAR
a-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.024,65-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatırılan 943,95-TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya verilmesine,
b-Manevi tazminat davası yönünden alınması gerekli 683,10-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-VEKALET ÜCRETİ
a-Maddi tazminat talebi yönünden— tarifesine göre davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davalı vekili için takdir olunan — maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Davanın manevi tazminat davası yönünden kabul edilen — dava değeri üzerinden davacı yararına belirlenen— ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-Davanın reddedilen—manevi tazminat davası yönünden — tarifesine göre davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davalı vekili için takdir olunan — maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından harç olarak yatırılan 80,70-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 109,90-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafından yapılan 6.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 374,60-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 6.374,60-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları gözetilerek 1.062,43-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 5.312,17-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
d-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde — BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.