Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/194 E. 2022/992 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/194 Esas
KARAR NO: 2022/992
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/04/2019
KARAR TARİHİ: 01/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı yan ile davalı arasında —— yılları arasında alt bayilik ilişkisinin söz konusu olduğunu, ——- sonra ise yapılan distribütörlük sözleşmesi ile birlikte distribütörlük ilişkisi kurulduğunu, söz konusu distribütörlük sözleşmesi kapsamında, davacı yanının, sağlayıcı davalı şirket tarafından üretilen ürünleri, kendisi için belirlenmiş—– dağıtımla yetkilendirildiğini, Davacı yanın davalı sağlayıcı şirketin talimatları doğrultusunda —– sipariş etüğini, sağlayıcı şirket tarafından kolilerin açılmadan teslim edildiğini, davacı yanın yalnızca temsilci —- olarak söz konusu kilitli iğne ve holderları sağlayıcı şirketin anlaştığı —–teslim ettiğini, —– işlemlerinden sonra, aynı şekilde kapalı koliler halinde teslim aldığını,—– maddesinin davacı şirkete yüklediği borç kapsamında, davacı yanın sağlayıcı şirket tarafından talep edilen ve sözleşmeden doğan temel borcu olan dağıtım yükümlülüğünün dışında kalan, sağlayıcı şirketin talimatına uygun olarak yalnızca söz konusu ürünleri sağlayıcı şirket adına —— teslim ettiğini ve daha sonra sağlayıcı şirket adına teslim aldığını, distribütörlük sözleşmesinin niteliğinden anlaşılacağı üzere, dağıtıcının, sağlayıcıdan istediği ürünlerin dağıtılmaya hazır aldığını ve üretime ilişkin faaliyetleri katılmadığını, dağıtıcının distribütörlük sözleşmesinden doğan hak ve görevi, dağıtıcı tarafından kendisine gönderilen ürünü salılmaya hazır bir şekilde almak ve bunları kendisine tahsis edilen bölgede, davalının talimatları ile sözleşmeye konu işleri yaptığını, nitekim taraflar arasında yapılan sözleşmeden de bu hususun açık bir şekilde anlaşıldığını, dolayısıyla davacı şirket tarafından ürünlerin ayrı ayrı sipariş edilip —— kendi nam ve hesabına birleştirilmesinin —- niteliğine aykırı olduğunu, —– yapılan sözleşmenin tarafı da davacı şirketin kendisi olması gerektiğini, bu şekilde birleştirme iddialarına rağmen, ürünlerin birleştirimesine ilişkin sözleşmenin sağlayıcı şirket tarafından yapılmış olması da yukarıdaki iddiaları doğrular nitelikte olduğunu, yani davacı yana birleştirimeden teslim edilen ürünlerin, sağlayıcı – şirket tarafından daha uyguna mal edilmek amacıyla —- birleştirildiğini; davacının, sağlayıcının talimatıyla ihaleyi kazanan şirkete teslim edilmesi amacıyla depolanan ürünlerin sağlayıcı şirket tarafından sağlığa zararlı bir şekilde birleştirimesi sebebiyle, imha edilen ürünler için sağlayıcı şirkete ödenen toplam —– bedelinin ödenmesini, Nakliye giderleri, depolama masrafları, imha ve işgücü masraflarının karşılanmasını, Ürün bedellerinin %10’una tekabül eden kar kaybının ödenmesini, davacı tarafından ödenen —— tutarında idari para cezasının ödenmesi, Konularındaki Maddi Zararlarının Tazmini için şimdilik 150.000,00-TL ile, uğradığı manevi zararların tazmini için şimdilik 150.000-TL tazminatın, Söz konusu zararların doğduğu andan itibaren avans faizi ile birlikte Davalı’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; birleştirme ve ambalajlama işlemi ile dağıtımın müvekkili şirketin bilgisi ve talimatı haricinde üçüncü kişiler ve davacı şirket —– tarafından usulsüz şekilde yapılmış olduğunun ortaya çıktığını, tüm distribütörleri ile olan ticari ilişkisinin sipariş verilen ürünleri satmanın ve teslim etmekten ibaret olduğunu, davacının dava dilekçesinde eksik ve çarpıtılarak aktardığını, olayın kronolojisinin farklı olduğunu, usulsüzlüğün davacı şirket ile dava dışı—- işbirliği altında gerçekleştiğini, —-tarafından dava dışı —– fatura düzenlenmiş olmasının her iki şirket arasında usulsüz ürün satışı ve teslimi konusunda işbirliği yapıldığının açık kanıtı olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan ihbar sonucunda —- tarafından denetim raporu hazırlandığını, —–stok hareketlerinin iğne ve holderın kendileri tarafından birleştirildiğine dair beyanlarını doğrulayacak nitelikte olduğunu,———-adlı iki farklı ürünün —-birleştirilerek farklı bir ürün meydana getirilmesi talimatının —— tarafından verildiğini, müvekkili şirket tarafından bir talimat olmadığını, davacının kendi kusurundan ve hukuka aykırı davranışından yararlanamayacağını, distribütör olarak ——- satmakla yükümlü olduğunu, davacı şirketin beyanlarının —- sözleşmesi ile üstlendiği yükümlülüklerin ihlal edilmiş olduğunun ikrarı niteliğinde olduğunu, hiçbir ticari risk üstlenmeden usulsüz işleme aracılık ederek kazanç elde etmeyi amaçladığını, davacı şirketin numune ürünle ilgili bedel faturasının sözleşmenin feshedilmesinden sonraki tarihte gönderildiğini, müvekkil şirket tarafından sehven alınan faturadan haberdar olunması üzerine müvekkili şirket tarafından cevabi ihtarname ile faturaya itiraz edildiğini ve iade faturası düzenlendiğini, yapılan usulsüz işlem nedeni ile müvekkili şirketin markasının ve ticari itibarının zarar gördüğünü, davacının davasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, davacının, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinden kaynaklandığını iddia ettiği ve bu nedenle uğradığı maddi ve manevi zararın tazminine dönüktür.
Davacı özetle, distribütör sözleşmesi kapsamında sorumluluğu davalı şirkete ait olmak üzere temin edilerek teslim edilen ürünlerin imha edilmesi ve kendilerine uygulanan para cezası nedeniyle uğradıkları zararı davalı şirkete rücu etmek istemekte; davalı ise savunmasına, davacı şirketin kendi nam ve hesabına yürüttüğü ticari faaliyetten kaynaklı sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.
Bilirkişi incelemesine esas olmak üzere;
—— yürürlük tarihli Belirli——– Sözleşmesi,
Taraf ihtarnameleri,
——– tarihinde şikâyet içerikli durum tespit tutanağı,
——- yetkilisinin imzalamış olduğu ikinci bir tutanak,
—— sayılı üst yazısı
Dava dışı—-tarafından davalıya iletilen —– tarihli yazı,
Davalı tarafından —— dilekçe sureti,
—— tarafından olayla ilgili yapılan soruşturmaya ait —– tarihli Denetim Raporu temin edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce yargılamanın——– numaralı celsesi ara kararı ile dosyanın önceki mali müşavir ve eczacı bilirkişi ile yeni seçilecek nitelikli hesap uzmanı bir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek davacı yanın itirazları da karşılanmak sureti ile dava konusu birleştirme işleminin kim tarafından yapıldığı, birleştirme işleminde davacı yanın katılımının bulunup bulunmadığı, birleştirme işlemi konusunda davalı tarafından davacıya verilen bir talimat bulunup bulunmadığı, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının tespitine ilişkin ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
7/2/2022 tarihli ilk raporda, tarafların ——-yılı ticari defterlerinin lehlerine delil vasfının bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı yanın ticari defterleri Üzerinde Yapılan İncelemede,
Davacı yan ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı yan tarafından davacı yana ——- yılında 8.649.363,49 TL tutarında fatura düzenlendiği, davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen fatura bedelinin tamamının ödendiği, taraflar arası cari hesap alacağının ödenmemesi noktasında ihtilaf olmadığı,
Davacı yanın ticari defterlerinde ihtilafa konu birleştirilmenin yapıldığı —- ile aralarında ticari ilişkinin mevcut olduğu,
Davacı yanın —- yılında 33.690.187,43 TL tutarında satış yapıldığı buna karşılık —– yılında 250.539,73 TL tutarında net kar elde edildiği, —- yılında 42.683.751,55 TL tutarında satış yapıldığı buna karşılık 234.906,87 TL tutarında net kar elde edildiği, —— yılında 40.258 680,41 TL tutarında satış yapıldığı buna karşılık 232.167,01 TL tutarında net kar elde edildiği, —- yılında 51.783.613,92 TL tutarında satış yapıldığı buna karşılık 437.566,31 TL tutarında net kar elde edildiği, ——— yılında 55.874.235,01 TL tutarında satış yapıldığı 338.556,68 TL tutarında net kar elde edildiği,
İhtilafa konu 45.952.00 TL tutarında idari para cezasının 16.08.2018 tarihinde 34.,464.00TL olarak —– ödendiği belirtilmiş;
Davalı yanın ticari defterleri Üzerinde Yapılan İncelemede ise,
Davacı yan ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı yan tarafından davacı yana ——-yılında 8.649.363,49 TL tutarında fatura düzenlendiği, davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen fatura bedelinin tamamının ödendiği, taraflar arası cari hesap alacağının ödenmemesi noktasında ihtilaf olmadığı,
Davacı yanın ticari defterlerinde ihtilafa konu birleştirilmenin yapıldığı —- aralarında ticari ilişkinin mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Raporda, dosyaya mübrez belge, bilgi dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
“(…)Somut olayda; dava dışı ——tarihinde almış olduğu ihale ile —- bağlı hastanelere —— isimli birleşik ürünün teslimi işini üstlendiği, —- ürünlerin tedariki için davacı yan ile irtibat kurduğu, davacı yanın davalı yandan ürünlerin birleşik olarak tedarik edebilecek olmasına rağmen, 2 ayrı aparat şeklinde teslim alındığı, Davacı yan tarafından ürünlerin dava dışı ——isimli imalathanede birleştirilerek tek ürün haline getirtilerek paketlendiği, davacı yan tarafından ürünlerin dava dışı —— Adına —– sevk ve teslim edildiği, birleştirme işlemi yapılan ürünlerde kullanım esnasında, sorunlar yaşandığı, ürünlerde yaşanan sorunlardan dolayı 50.000 ürünün İade alınarak imha edildiği, dosya kapsamında ürünlerin birleştirme esnasında ayıplı ve-veya kullanıma elverişsiz hale geldiği anlaşılmaktadır.
Davacı yanın “birleştirme işleminin davalı yanın talimatı ile yapıldığı ve yaşanan sorundan davalı yanın sorumlu oldüğü” iddiası ile huzurdaki dava ikame edilmiştir.
Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacı yanın ürünlerin birleştirildiği Dava dışı —- isimli imalathane ile yoğun ticari ilişkisinin olmasına rağmen, davalı yanın ticari defterlerinde —- ile bir ticari ilişkisinin mevcut olmadığı,—— tarafından davalı yana birleştirme işlemine ilişkin fatura düzenlenmediği, Davalı yanın davacı yana ihtilafa konu ürünleri birleşik ürün olarak fatura etmediği, 2 ayrı ürün olarak sattığı, davalı yanın ürün portföyünde orijinat olarak birleşik ürün temin edebileceği hususu da dikkate alındığında, davacı yanın birleştirme işleminin davalı yanın talimatı ile olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, dosyaya sunulu davalı yanın talimatı ile birleştirme işleminin yapıldığına ilişkin ispata yeterli somut bir verinin mevcut olmadığı” tespitlerine yer verilmiştir.
İtiraz üzerine Mahkememizce ek rapor temin edilmiş; raporda,
“(…) Tüzel kişilerin iradelerini organları aracılığı ile ortaya koyduğu, davacının işleme onay verdiğini iddia ettiği kişinin davalının organı olmadığı, bu nedenle birleştirme işleminde davalının katılımından ya da talimatından bahsetmenin mümkün olmadığı,
Taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan münferit satış sözleşmesindeki ayıbın hatalı ve hukuka aykırı birleştirme sonucu ortaya çıktığı, eş söylemle hasarın geçişinden sonra gerçekleştiği, davalının bu işleme katılımı da söz konusu olmadığından davacının tazminat talep etmesinin mümkün olmadığı” belirlemelerine yer verilmiştir.
Uyuşmazlığın hallinde esas olan, davacının iki farklı ürünü, distribütörlük sözleşme kapsamında ve davalı şirket nam ve hesabına birleştirip birleştirmediğinin tespitidir. Zira davalı şirket nam ve hesabına birleştirip dava dışı şirket marifetiyle kamu sağlık kuruluşlarına ihale edilmiş ise davalı şirketin sorumlu olup olmadığı ve sorumlu ise miktarı hususunda inceleme gerekir. Ancak distribütörlük kapsamında olmayıp, birleştirme işleminin davacı tarafından kendi nam ve hesabına yapıldığının tespiti halinde ise davalı şirketin sorumluluğundan bahsedilemez.
Tüm dosya kapsamı ve rapor içeriklerine göre, taraflar arasında 1/12/2016 tarihli ———” isimli sözleşmenin bulunduğu, davalı tarafından davacıya 31/7/2017 tarihinde söz konusu sözleşmenin yenilenmeyeceğine ilişkin ihtarın gönderildiği; ——tarafından alınan ürünlerin — tarafından birleştirildiği—— tarafından ihale kapsamında teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından davalıdan iki ayrı ürün sipariş edilmiş, bu iki ürün davalının değil ve fakat davalının çalışanının da işbirliği ile birleştirilmiştir. Bu durumda davalının, davalı çalışanın davranışında sorumlu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Tüzel kişiler iradelerini organları aracılığı ile ortaya koyarlar ve tüzel kişinin organları aracılığı ile bir hukuki işleme taraf olmasında TBK’nın temsile ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Somut olayda birleştirme talimatı verdiği iddia edilen——davalının organı olup olmadığının irdelenmesi gerekmekte olup bu kişinin satış temsilcisi olduğu, davalının organlarından biri olmadığı ilgili soruşturma anlaşılmaktadır.
Dosyada mübrez —– yazısından anlaşıldığı üzere, davalı şirketin ortağı————–. Dolayısıyla ——-isimli dava dışı gerçek kişi davalının organı değildir. Bu kişi davalının organı olmadığından, bu kişinin verdiği talimatla yapıldığı iddia edilen işlemlerin davalıya atfedilmesi mümkün değildir. —–, davalının organı olmasa da satış temsilcisi sıfatıyla bazı işlemlerde davalının temsilcisi konumundadır. TBK m.41 uyarınca, temsil hukuksal bir işlemden doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi o hukuksal işleme göre belirlenir. Yine temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse temsil yetkisinin içeriği ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir. Bir şirketteki satış temsilcisinin yetkisi de kendisine verilen işleme göre belirlenmek zorunda olduğundan, davalının bu kişinin eylem ve işlemlerinden sorumlu olması sonucunun doğması mümkün değildir. Yine bu kişinin yetkisi konusunda -örneğin ayrı satılan birleştirilmesine uygunluk verme- üçüncü kişilere bir bildirim de yapılmamış olduğundan, davalının organı olmayana bu kişinin eylem ve işlemlerinden sorumlu olması mümkün değildir.
Sonuçta, söz konusu birleştirme işleminin davalı tarafından yapılmadığı, birleştirme işleminde davalı tarafından verilen bir talimatın olmadığı, birleştirme işleminin davacı tarafından yapılmış olduğu sonucuna varılmaktadır.
Davacı taraf, huzurdaki davada ödemiş olduğu malların bedelini ve uğradığı zararın tazmin edilmesini talep ediyor olsa da satış sözleşmesinde (taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan münferit satış sözleşmesi bakımından) satıcının ayıptan sorumlu olmasının koşullarından biri, satılandaki ayıbın hasarın geçişinden önce var olmasıdır. Somut olaydaki ayıp ise, ayıpsız olan iki malın hatalı ve de hukuka aykırı şekilde birleştirilmesi sonucu ortaya çıkmış olduğundan davacının ayıba bağlı tekeffül hükümleri kapsamında zararın davalı şirket tarafından tazminini talep edemez. Açıklanan nedenlerle yasal şartları oluşmadığından süut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.-Sübut bulmayan davanın reddine;
2.-Alınması gerekli 80,70.-TL karar ve ilam harcının, dava açılırken davacı tarafça yatırılan 5.123,25.-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 5.042,55‬.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4.-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5.-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden;
a)Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 23.500,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b)Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7.-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ———nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.
01/12/2022