Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/953 E. 2022/481 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/953 Esas
KARAR NO : 2022/481

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili ——yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun iş yerinde kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini ve hakkında — kaçak elektrik tüketim tespit tutanağı tutulduğunu, yapılan kontrollerde davalının —- kullandığının tespit edildiğini, bu tutanağa istinaden müvekkili şirket tarafından davalı … adına faturalandırma yapıldığı ve icra takibine konu borcun tahakkuk ettirildiğini, ancak borcun bugüne kadar ödenmediğini, bunun üzerine — başlatıldığını, davalı borçlunun borcu bulunmadığı iddiasıyla takip konusu borca itiraz ettiğini, tüm bu nedenlerle —Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan haksız ve yersiz itirazın iptali ile asıl alacağa uygulanacak %16,80 yıllık 6183 sayılı yasa gereği değişen oranlar üzerinden gecikme zammı, işbu gecikme faizi tutarına işleyecek %18 — ile birlikte takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce aldırılan— bilirkişi raporunda özetle; davalının kaçak elektrik kullanmaya başladığı tarihin —, kaçak elektrik tespit tarihinin 05/08/2017 olduğundan— tarirhleri arasındaki —gün olarak hesaplandığı, icra takip tarihi itibariyle, dahili davalı …—– dahili davalı— —-itibariyle dahili davalılar …—— edebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, akabinde taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosya bir önceki bilirkişi —– tevdi edilmiştir.
12/06/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacı ve davalı vekilinin itirazlarının incelenerek davalıların borçlarının hesaplandığı ve gecikme zamları da ilave edilerek icra takip tarihi itibariyle borçlarının belirlendiği, icra takip tarihi itibariyle dahili davalı ..—–, dahili davalı …—– borcu olduğu, mirasçıların icra takip tarihi itibariyle toplam borcunun —– olduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle dahili davalılar .—— talep edebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda dosyanın başka bir elektrik mühendisi bilirkişi—— tevdi edilmesine karar verilmiştir.
—— bilirkişi raporunda özetle; davalının dava konusu——- numaralı Kaçak/Usulsüz Elektrik Kullanım Tespit Tutanağı “nda belirtilen sözleşmesiz olarak —— tespitinin, aslında davalının —– devam ederken—- borcundan dolayı —–, yükümlülüklerini yerine getirmeden (borcunu ödemeden), —- açıp kullanmasından dolayı tutanağın düzenlenmesi şeklindeki tespit olması gerektiği, dolayısıyla dava konusu tutanağın düzenlendiğinde, davalının elektrik kullandığının sabit olduğu, fakat kullandığı elektriğinde—– tarihinde davacı tarafından, davalının tüketim borcu nedeniyle kesilmiş olan elektriği açarak kullandığının anlaşılmakta olduğu, —- (davacının), tahsilat borcu nedeniyle kestiği elektriği, borcunu ödemeden, davacının bilgisi dışında izinsiz. olarak, davalının açıp kullanması, dava konusu tutanak tarihinde yürürlükte olan ELEKTRİK PİYASASI TÜKETİCİ HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ “ne göre değerlendirildiğinde; MADDE 26 -(1) e)’—-, davacı tarafından, davalı —- Tespit Tutanağı” “na istinaden, davalının kullanmış olduğu —-yayınlanarak yürürlüğe giren—– TÜKETİCİ HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ “nin ilgili maddelerine göre yapılan hesaplamalar ile ———-davalı …——vefatı nedeniyle mirasçıları,—– kalmış olduğundan, mirasçılara kalan borçların, .—— Borcunun—– davacının, davalılardan —. olarak hesaplanan alacağının İcra Takip tarihi olan—- tarihine kadar olan— olarak alacak miktarının tabloada belirtildiği üzere,
Sıra No
Fatura Son Ödeme Tarihi
Asıl Alacak Takip Tutarı
İcra Takip Tarihi
Gecikme Gün Sayısı
Yıllık Gecikme Faiz Oranı
Gecikme Faiz Tutarı
GEcikme Faizi KDV’si %18

—–

—- asıl alacak + 74,69 TL gecikme faizi, 13,44 TL %18 gecikme faiz — olmak üzere toplam 1.300,63 TL alacaklı olduğu, mirasçı —- borcunun —– olduğu, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, akabinde taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosya bir önceki bilirkişi —— tevdi edilmiştir.
05/02/2021 tarihli 2.bilirkişi ek raporunda özetle; davacı vekilinin bilirkişi kök raporuna karşı olan itirazlarının değerlendirilmesi neticesinde davacı vekilinin itiraz ve beyanlarının bilirkişi kök raporundaki görüş ve değerlendirmelerini değiştirecek nitelikte olmadığı ve kök raporundaki görüş, değerlendirme ve kanaatlerinin sabit olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, akabinde dosya içerisinde bulunan iki kök bilirkişi raporu ve iki ek bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın başka bir bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
30/08/2021 tarihli 3.bilirkişi kök raporunda özetle; davacı——gerektiği sonucuna varıldığı, —- seri numaralı ——– istinaden davacı ——-tüketim miktarı esas alınarak davalı adına tanzim edilmiş olan ve icra takip konusu edilmiş olan —- bedelinde kaçak elektrik tüketim tahakkukunun Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne uygun olmadığı, bu bağlamda dosya kapsamındaki —– tarihli bilirkişi raporu ile aynı kanaate varıldığı, 12/06/2020 tarihli bilirkişi ek raporundaki 01/02/2017-24/05/2017 tarihleri arasındaki tüketimin normal tüketim olarak kabul edilmesine rağmen dava konusu kaçak tahakkuk hesabına ilave edilmesinin hatalı olduğu görüşüne varıldığı, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne uygun olarak hesap edilen 1.212,48 TL bedelindeki kaçak elektrik tüketim tahakkuku esas alınarak yapılan icra takibindeki faiz hesabının ise —– ödeme tarihi —– yıllık gecikme faiz oranı, 74,68 TL gecikme faiz bedeli, —–olduğu, davacı kurumun —–icra takip tarihi itibariyle davalıdan 1.300,60 TL talep edebileceği, bununla birlikte davalının vefat etmiş olması nedeniyle mirasçılara kalan borç miktarlarının ise ….——– olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, akabinde davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için bir önceki bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
05/01/2022 tarihli 3.bilirkişi ek raporunda özetle, kök raporda belirtilen görüş ve kanaatlerin yinelendiği bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer —— ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (—– —— İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre —-Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, ——-
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki—–, rekabet yasağına ilişkin —– yayın sözleşmesine dair————- kredi emrini düzenleyen— temsilciler,——– sözleşmelerini düzenleyen —- mevzuatta; —-hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, —- ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede—–sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere —–ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154)—- Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır.—-için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
—–davalar, yalnızca bir tarafın —- ilgilendiren havale, —— haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken ———sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nun 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında —–re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Somut olayda davalının tacir olmadığı, gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, işletme esasına göre basit usulde vergilendirildiği ——- müzekkere cevapları ile sabittir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının tacir olmadığının gelen müzekkere cevapları ile sabit olduğu, dosyaya konu kaçak elektrik tutanağında her ne kadar dava konusu yer —-; bu hususun eldeki davanın ticari dava olması için tek başına yeterli olmadığı, nispi veya mutlak ticari dava şartlarının bulunması gerektiği, eldeki dosya bakımından bu şartların oluşmadığı dikkate alındığında eldeki dosya bakımından mahkememizin görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna mahkememizce kanaat getirilmiş, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmiştir——-
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli — Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.