Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/865
KARAR NO : 2023/764
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—–Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, 28.01.2015 tarihli sözleşme gereğince işveren davalı firma yüklenici olarak davacı firmanın—–binası İnşaatı Mekanik tesisat işleri için anlaştığını ve 28.012015 tarihinde sözleşme imzaladığını, müvekkilinin bütün işleri bitirip teslim ettiğini, oluşan cari hesabın ödenmemesi üzerine—– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarından davalının 160.091,97 TL müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığını, icra takibi öncesi ve sonrasında davalının borcunu ödememekte ısrar ettiğini, tüm bu nedenlerle davalının icra takibine yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete—–Sulh Ceza Hakimliği’nin —–sayılı kararı ile Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında 674 sayılı Kanunun Hükmünde Kararname’nin 13. ve 19. maddeleri ile CMK 133/I maddesi kapsamında —-yetkilileri kayyum olarak tayin edildiğini, ilgili Sulh Ceza Hakimliği kararının dilekçe ekinde ibraz edildiğini, müvekkili şirketin hali hazırda —-Fonunun gözetiminde,—–Fonunun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından yönetildiğini, halihazırda devam eden yargılama süreçlerine FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle adli makamlarca soruşturulan/kovuşturulan işbu şirketin ortak ve eski yetkililerine işi terk veya tutukluluk nedeniyle uzun süredir ulaşılamadığını, şirketler uhdesindeki tüm evrak ve kayıtlara adli ve idari makamlarca el koyulduğu ve inceleme yapıldığı için sağlıklı kayıtlara ulaşmanın zor olduğunu, yaşanan süreç içersinde müvekkili şirketin kayıtlarının bir kısmının bulunamaması, bir kısmına ise savcılıklar tarafından el konulması, eski şirket çalışanlarının/ yetkililerinin ise zorunlu veya bağlı olarak görevden ayrılmış olması karşısında, davacı-alacaklı tarafından başlatılan icra takibine itiraz edilmesi makul ve haklı bulunduğunu, icra takibine dayanak olan ilişki müvekkili şirket içersinde kayıt, bilgi ve belgelerle teyit edilemediği için takibe de süresi içersinde itiraz edildiğini, benzer tüm takiplere aynı mantıktan hareketle itiraz edildiğini ve gerekli yasal itiraz hakları kullanıldığını, dolayısıyla somut olaya özgü koşullar muvacehesinde müvekkili şirketin itirazının haksız veya kötü niyetli olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bu kapsamda huzurdaki davada icra inkar tazminatı uygulama koşullarının da oluşmadığını, müvekkili şirketin yönetim organın tüm yetkileri —- tarafından atanan yönetim kurulu tarafından kullanılmakta olup kamu görevi ifa edildiği hususunda tereddüt bulunmadığını, —- şirketlere kayyum olarak atanması hakkında düzenlemenin yapıldığı 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 20 nci maddesinde yer alan “19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi—- tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkiler, bu Kanun Hükmünde Kararname ile —–Fonuna verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanır.” hükmü ile Fonun 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile sahip olduğu bir kısım yetkilerini bu kamu görevinin ifası esnasında da kullanabilmesinin sağlandığını, bu itibarla 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun aşağıda arz edilen 138. Maddesinin kıyasen huzurda görülmekte olan dava kapsamında ”Fon alacaklarının takip ve tahsilline ilişkin istisnalar madde 138 – Fonun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen Fon aleyhine neticelenmesi halinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Fon hakkında uygulanmaz.” maddesinin uygulanması gerektiğini, davacı tarafça taraflarca imzalandığı iddia edilen 28/01/2015 tarihli sözleşme gereğince—– projesinde mekanik tesisat işlerinin tamamını bitirip teslim edildiğini iddia ettiği, ancak iddiasını ispatlayıcı hiçbir belgenin dosyaya sunulmadığını, sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —–. İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporları, tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir. —– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 160.091,97-TL Asıl Alacak, 17.316,61-TL işlemiş Faiz olmak üzere toplam 177.408,58-TL’nin tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 11/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 12/09/2017 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların arasındaki muhasebesel durumun tetkiki için defter incelenmesi kararı verilmiş, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir. 04/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın, 01.08.2017 tarihinde davalı aleyhine—– İcra Müdürlüğü’nün——Esas sayılı dosyası ile 177.408,58 TL (160.091,97 TL Asıl Alacak, + 17.316,61 TL İşlemiş Faiz,) bedelli alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıktığı, incelenen davacı yanın ticari defterlerinde davacının davalıdan takip tarihi olan 01.08.2017 tarihi itibarıyla 261.257,08 TL alacaklı olduğu, incelenen davalının ticari defterlerinde davalı yanın davacıya takip tarihi olan 01.08.2017 tarihi itibarıyla 160.091,97 TL borçlu olduğunun görüldüğü, taraflar arası cari hesap farkının (261.257,08 TL davacıda gözüken Alacak – 160.091,97 TL Davalı yanda gözüken Borç) 101.165,11 TL olduğu, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmakla birlikte mukayeseye elverişli olmadığı, davalı yanda çok sayıda Cari Virman Açıklamalı kaydın mevcut olduğu, fakat takipte talep edilen rakama bakıldığı zaman, davacının davalının ticari defterlerinde gözüken alacağını talep ettiğinin görüldüğü, taraflar arası cari hesap farkının, davacının da kabulünde olan davalı ödemesinden kaynaklandığı kanaatine varıldığı, davacı yanın takibe konu cari hesap alacağının; davacı tarafından davalı yana düzenlenen faturalardan davalı yanın ödemelerinin mahsubu sonucu kalan bakiye olduğunun tespit edildiği, dosyada davacı ve davalı tarafın BA-BS formlarının mevcut olduğu, formlar üzerinde yapılan incelemede, davacı yan tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı yan tarafından bildiriminin yapıldığı, diğer bir ifade ile davacı yan tarafından tanzim edilen faturaların davalı yana teslimi noktasında taraflar arası ihtilaf olmadığı, davalı yan tarafından faturalara yasal süresinde itiraz edildiğine dair dosyada belge bilgi bulunmadığından, fatura muhteviyatından ürün/hizmetin davacı yan tarafından davalı yana teslim edildiği kanaatine varıldığı, davacı tarafından kendi ticari defterlerine göre davalıdan 261.257,08 TL alacaklı olmasına rağmen, huzurdaki davaya konu takipte, 160.091,97 TL alacağının davalı yandan talep edildiği, davalı yanın kendi ticari defterlerine göre davacı yana takip bakiyesi kadar borçlu olduğu ve davacı yan tarafından düzenlenen tüm faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu olduğu dikkate alındığında davacı yanın takip tarihi itibarıyla talebi ile bağlı alacağının 160.091,97 TL olduğu kanaatine varıldığı, dosyaya sunulu davalı yan tarafından, kendi antetli kağıdın da hazırlanan mutabakat metninde de; Davalı yanın davacı yana 160.091,97 TL borçlu olduğunun gözüktüğü, incelenen davacı ve davalı yanın 2015-2016-2017 yılı ticari defterleri ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; Davacının davalıdan takip tarihi olan 01.08.2017 tarihi itibarıyla 160.091,97 TL alacaklı olduğu, davacı yan 01.08.2017 tarihli icra takibinde 17.316,61 TL işlemiş faiz talep ettiği, bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerektiği, incelemelerinde davacı yan tarafından davalıya ihtara ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmadığı, bu nedenle takipten önce işlemiş faiz hesaplaması yapılmadığı, davacının 160.091,97 TL alacağı için 3095 sayılı yasaya (Md.2) istinaden icra takip tarihi olan; 01.08.2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda talep edebileceği, rapor içerisinde yapılan açıklamalar, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı ve davalı yanın ticari defterleri ve dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2015-2016-2017 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davalı yan tarafından incelemeye sunulan 2015-2016-2017 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davacı yanın davalı yandan takip tarihi olan 01.08.2017 tarihi itibarıyla 160.091,97 TL alacaklı olduğu, Davacı yanın 160.091,97 TL alacağı için 3095 sayılı yasaya (Md.2) istinaden icra takip tarihi olan; 01.08.2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda talep edebileceği, Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin muhterem mahkemenin takdiri içinde kaldığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Tarafların itirazlarının değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi için dosya bir önceki bilirkişiye tevdi edilmiştir. 12/01/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; incelenen davacı yanın ticari defterlerinde davacı yanın davalı yandan takip tarihi olan 01.08.2017 tarihi itibarıyla 261.257,08 TL alacaklı olduğu, incelenen davalı yanın ticari defterlerinde davalı yanın davacı yana takip tarihi olan 01.08.2017 tarihi itibarıyla 160.091,97 TL borçlu olduğunun görüldüğü, Taraflar arası cari hesap farkının (261.257,08 TL Davacı Yanda Gözüken Alacak – 160.091,97 TL Davalı yanda gözüken Borç) 101.165,11 TL olduğu, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmakla birlikte mukayeseye elverişli olmadığı, davalı yanda çok sayıda Cari Virman Açıklamalı kaydın mevcut olduğu, tanzim edilen kök raporda, Davacı yan tarafından kendi ticari defterlerine göre davalı yandan 261.257,08 TL alacaklı olmasına rağmen, huzurdaki davaya konu takipte, 160.091,97 TL alacağının davalı yandan talep edildiği, Davalı yanın kendi ticari defterlerine göre davacı yana takip bakiyesi kadar borçlu olduğu ve davacı yan tarafından düzenlenen tüm faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve yine davalı yanın muhasebesi tarafından hazırlanan mutabakat mektubunun da davalı yanın ticari defterlerinde davacı yana gözüken borcu doğruladığı göz önünde bulundurularak, kök raporun sonuç kısmında davacı yanın takip tarihi itibarıyla talebi ile bağlı alacağının 160.091,97 TL olduğu kanaatinin bildirildiği, Davalı vekilinin “kök raporda yer alan Mutabakat Metninin İmzasız belge olduğunu beyan ederek dikkate alınmamasını” talep ettiği, bu hususta davalı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede de davalı yanın takip tarihi itibarıyla davacı yana 160.091,97 TL tutarında borçlu olduğu tespit edildiğinden, mutabakat mektubu dikkate alınmasa bile, davalı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı yanın davacı yana 160.091,97 TL borçlu olduğu görüldüğünden, bu noktada kök raporda değiştirilecek bir husus bulunmadığı, davalı vekilinin “takibin dayanağının Cari Hesap Alacağı olduğu, bilirkişinin raporunda cari hesap alacağı olarak belirtilerek yapılan hesabı kabul etmediklerini, taraflar arası yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını” beyan ettiği, Kök raporun cari hesap alacağı olarak zikredilen bölümlerin “açık hesap alacağı” olarak zikredilmesi gereği hasıl olduğunu, Yine bu hususta kök raporun sonuç kısmını ve hesaplamayı etkileyecek bir husus olmadığı, davalı vekilinin son itirazının ise “Davacı ile dava dışı işveren —–. Arasında akdedilen 22.08.2016 tarihli Temlik Sözleşmesi ile davacı yanın davalı yandan alacağını iş bu sözleşme kapsamında Dava dışı işverenden tahsil ettiği, huzurdaki davaya konu takip ile alacağın mükerrer olarak talep edilmek istendiği,—–davacı yana ödediği bedeli tahkim yoluyla davalı yandan talep ettiği” noktasında olduğunun görüldüğü, Dosyaya (bilirkişi raporuna itiraz ekinde) sunulu 22.08.2016 tarihli 4 sayfa 6 maddeden ibaret temlik sözleşmesi üzerinde yapılan incelemelerde; Sözleşmenin taraflarının—– (davacı) ile —–(dava dışı işveren) olduğu, (Madde 1) Sözleşmenin konusu ve Yükümlülüklerin; Davacı —— 261.257,08-TL alacaklı olduğu iddiası üzerine yapılan incelemede alacak tutarı konusunda mutabık kalınan 194.526,41 TL’nin —– tarafından davacı —— ödenmesi olduğu, (Madde 2 ve 3) Sözleşmenin “Diğer Hükümler” başlıklı 4. Maddesinin 4.5 ve 4.6 maddelerinde aynen; Madde 4.5 “Alt-taşeron, bakiye alacak tutarının —— veya bir üçüncü şahıs tarafından mükerrer olarak kendisine ödenmesi durumunda, mükerrer ödenen tutarın tamamını —— derhal ödeyecektir edecektir, işbu sözleşmenin 4.3’üncü maddesi hükümleri saklıdır.” Madde 4.6 “Alt-taşeron, işbu sözleşmeye konu bakiye alacak tutarının tahsiliyle birlikte —– ile arasında olan sözleşmeden ve/veya —– PROJESİ kapsamında yaptığı imalatlardan ötürü başkaca bir hak ve alacağının kalmayacağını beyan ve kabul eder.” Hükümlerinin mevcut olduğu, Davacı ile dava dışı—— arasında tanzim edilen Temlik Sözleşmesinin dikkate alınmaması halinde; tanzim edilen kök raporda değiştirilecek bir husus bulunmadığı, Temlik sözleşmesinin geçerli kabul edilmesi halinde; huzurdaki davaya konu alacağın Davacı yan tarafından dava dışı idareden tahsil edildiği göz önünde bulundurularak, davanın reddi, tarafların, inkâr / Kötü niyet tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkemenin takdiri içinde kaldığı bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı vekilinin itirazında davacı ile dava dışı işveren——arasında akdedilen 22/08/2016 tarihli temlik sözleşmesi ile davacının davalıdan alacağını iş bu sözleşme kapsamında dava dışı işverenden tahsil ettiği, huzurdaki davaya konu takip ile alacağın mükerrer olarak talep edilmek istendiği, —–davacı yana ödediği bedeli tahkim yoluyla davalı yandan talep ettiği yönündeki itirazı üzerine ilgili tahkim dosyası temlik sözleşmesi dosyaya kazandırılmış, temlikname incelendiğinde taraflarının dava dışı —– ile dosyamız davacısı—– Olduğu anlaşılmış dosyaya yeni kazandırılan tahkim dosyası da incelenmek üzere dosya nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 15/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Kök Raporda sözü edilen Mutabakat Metninde davalının imzasının bulunmadığı için dikkate alınamayacağına, beyan etmiştir. Ancak bizzat davalının ticari defter kayıtlarında davalının davacıya, davacının takipte talep ettiği 160.091,97 TL’lik davacı alacağı (davalı borcu) tutarı kayıtlı olduğundan, davacının davalıdan bu tutarda alacağı olduğu hususu zaten ispat edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla Söz konusu Mutabakat Metninin imzalı veya imzasız olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Zira bu Mutabakat Metni dikkate alınmasa bile, zaten davacının davalıdan 160.091,97 TL tutarında alacağı olduğu hususu, davalının defter kayıtları ile ispatlandığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, Taraflar arasında geçerli bir Cari Hesap Sözleşmesi akdedilmemiş olduğu için, davalı defterlerinde kayıtlı olan davacının Cari Hesap alacağının dikkate alınamayacağını, beyan ettiği, Taraflar arasında Cari Hesap Sözleşmesi İlişkisi bulunmadığı, bir Açık Hesap İlişkisi (Açık Cari Hesap İlişkisi) bulunduğu, Davalının ticari defter kayıtlarında da, işbu Açık Cari hesap (Açık Hesap) İlişkisinden dolayı davalının davacıya 160.091,97 TL borcu bulunduğu kayıtlıdır. Dolayısıyla da, davalının defterlerinde yer alan bu kayıt ile davalının davacıya 160.091,94 Açık Hesap borcu olduğu ispatlandığı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, Davacı ile davadışı/asıl işveren —— Şirketi arasında akdedilen 22.08.2016 tarihli Temlik Sözleşmesi ile davacının, davalıdan olan ve de takip konusu edilmiş olan alacağı davadışı/asıl İşveren—– Şirketi’nden tahsil etmiş olduğunu, dolayısıyla huzurdaki davaya konu takipte aynı alacağın tahsilini mükerrer olarak talep ettiğini, beyan ettiği, 22.08.2016 tarihli Temlik Sözleşmesi ile, davacı/—— (yüklenicinin/taşeronun) davalı/—–(işverenden) olan 261.247,08 TL’lik alacağının (ki bu alacak tutarı davacı/—– ticari defterlerinde kayıtlıdır) 194.526,41 TL’lik kısmı, davadışı/—— 194.526,41 TL temlik bedeli karşılığında temlik (devir) edilmiştir, ancak işbu Temlik Bedeli’nin davacı/—– ödendiğini gösteren bir delil (banka dekontuna, makbuza vb.) dosyada rastlanmadığı, bu nedenle de, işbu 194.526,41 TL’nin davacıya ödendiğinin ispat edilemediği kanaatine varıldığı, yukarıda açıklanan gerekçelerle; davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle, talebi gibi 160.091,97 TL cari hesap alacağı bulunduğu; Davacı davalıya keşide ettiği bir temerrüt ihtarnamesi ile davalıyı, işbu bu cari hesap alacağının ödenmesi hususunda temerrüde düşürmemiş olduğu için, takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi alacağının bulunmadığı; kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Tekmil dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde —- ilinde bulunan —–isimli projenin yapımında alt yüklenici olan davalı —- ile bu şirketin de taşeronu/yüklenicisi olan davacı —–. arasında 28/01/2015 tarihli sözleşme çerçevesinde davacının davalının alt yüklenicisi/taşeronu sıfatıyla imalatlar yaptığı, taraflar arasında cari hesap çalışıldığı, davacının defterlerinde cari hesap alacağı olarak görünen 160.091,97-TL için işlemiş faiz de talep ederek takip başlattığı ancak itiraz üzerine takibin durduğu ve eldeki davanın da itirazın iptali talepli olduğu, taraflar arasındaki muhasebesel durumun tetkiki için mahkememizce defter inceleme kararı verildiği, gerek 04/102121 tarihli kök ve gerekse 12/01/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahipleri için delil teşkil ettiği, 2 tarafın defterlerinin de birbiri ile tam olarak uyuştuğu, taraflar arasında mutabakat bulunduğu ve her iki tarafın defterlerine göre de davacının davalıdan takip tarihi olan 01/08/2017 tarihi itibari ile 160.091,97-TL asıl alacak alacaklı göründüğü, tarafların BA-BS formlarının da birebir uyuştuğu, muhasebesel çekişmenin olmadığının rapor edildiği, davalının itirazları olarak dosyaya kazandırılan temlikname incelendiğinde 22/08/2016 tarihli temliknamenin dava dışı —-projesinin paket 2 işlerinin ana yüklenicisi olan —- ile dosyamız davacısı —–arasında imzalandığı, temlik sözleşmesinin ikinci maddesinde temlikin konusunun düzenlendiği ve iş bu temlik sözleşmesi ile alt taşeron olan dosyamız davacısının dosyamız davalısı olan—-olan alacaklarının—– tarafından devir ve temlik alınması ve alt taşeron olan dosyamız davacısına ödeme yapılması şeklinde olduğu, temlik alınan bakiye cari hesap alacaklarının taraflarca birlikte hazırlanacak ve üzerinde mutabık kalınacak ödeme takvimine göre yapılacağının taraflar arasında benimsendiği, ancak gerek davacı gerekse davalı tarafından sunulmuş davacıya temlikname kapsamında ödeme yapıldığına dair herhangi bir belgenin yargılama sırasında dosyaya sunulmadığı, temliknamenin 2016 yılı için yapıldığı düşünüldüğünde davacının eldeki takibi 2017 yılında yapıldığı ve akabinde 2018 yılında da eldeki davanın açıldığı, yine davalı vekili tarafından beyan edilen ve dosyaya kazandırılan —– Tahkim Divanı’nın tahkim dosyasının incelenmesinde de davacı-birleşen dosya davalısının dava dışı projenin ana yüklenicisi firma olduğu, davalı-birleşen dosya davacısının ise dosyamız davalısı olduğu, tahkim yargılamasının halen devam ettiğinin bildirildiği, irdelenen ve dosyada mündemiç olan temlikname doğrultusunda davacıya ödeme yapıldığını gösterir herhangi bir dekont/makbuz vb delilin dosyaya sunulmadığı, temlik bedelinin ödendiğinin dosya kapsamında ispat edilemediği, halihazırda tarafların ticari defterlerinin tam manasıyla örtüştüğü ve davacının davalıdan 160.091,97-TL alacaklı olduğu mahkememizce değerlendirilmekle açılan davanın bu bedel üzerinden sadece asıl alacak kalemi olarak kısmen kabulüne karar verilmiş, davacının takip öncesi davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dosyada herhangi bir belge olmamakla işlemiş faiz talebi reddedilmiş, davalı şirket fona devredilmiş olmakla 5411 sayılı kanunun 138. maddesi gereği icra inkar tazminatı talebi reddedilmiş 04/10/2021, 12/01/2022 ve 15/06/2023 tarihli bilirkişi raporları gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
—– İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 160.091,97-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,5411 Sayılı Kanunun 138.maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin reddine,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 10.935,88 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.044,85 TL harcın mahsubu ile eksik 7.891,03 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Kabul edilen kısım için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 25.614,72 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Reddedilen kısım için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 17.316,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 3.044,85 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.080,75 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 4.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 202,50 TL posta ücreti olmak üzere toplamda 4.702,50 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 4.243,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 459,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —-BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.