Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/819 E. 2020/632 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/819 Esas
KARAR NO : 2020/632

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili İstanbul Anadolu—–. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı tacir ile müvekkil şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, sözleşmeye bağlı olarak davalı şirketin elektrik kullandığını, borcunu ödemediğini, davalı aleyhine İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyasından faturaya dayalı alacağa dayanarak takip başlatıldığını, borçlunun işbu icra dosyasına itiraz ettiğini, davalının tacir olup elektriği ticari işletmesinde kullandığını müvekkil şirketin alacağının likit olması nedeniyle borçlunun %20 ‘den aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalının cevap dilekçesinde özetle; davacı firmaya herhangi bir borcunun olmadığını, takibin yetkisiz yerde açıldığını yetkili icra daireleri mahkemelerin —- mahkemeleri olduğunu, tacir olmadığını davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık, ticari satımdan kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı davalı ile aralarında yapılmış olan elektrik—- sözleşmesi sebebiyle düzenlenen 2 adet faturadan kaynaklı borcunu davalının ödemediğini bu sebeple İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —Esas sayılı dosyasında takip yaptıklarını , davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğunu beyan etmiştir. Davacı icra dairesinin yetkisine ve borca itirazın haksız olduğunu ileri sürerek eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiş, tacir olmadığını beyan etmiş, davanın esastan da reddi gerektiğini savunmuştur.
Bir itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin varlığı şarttır. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır. O halde bu husus İİK’nun 67. maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartları da mahkemece re’sen gözetilmek zorundadır (HMK.’nun 114/2 ve 115/1 md).
Somut olayda davalı hem icra dairesinin yetkisine, hem de borca itiraz etmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi, yetki sorununu düzenlemektedir. Maddenin ikinci fıkrasında; yetki itirazının esas hakkında itirazla birlikte yapılacağı, icra mahkemesinin önce yetki itirazını inceleyip kesin bir sonuca bağlayacağı belirtilmiştir. Bu madde hükmünün itirazın iptali davasında da uygulanacağının kabulü gerekir. Zira İcra ve İflas Kanunu alacaklıya, ya 68. madde gereğince itirazın kaldırılması için icra mahkemesine ya da 67. madde gereğince itirazın iptali için genel mahkemeye dava açma bakımından bir tercih hakkı tanınmaktadır. Alacaklı tercihini genel mahkemeye müracaat şeklinde yapmışsa, artık mahkemenin, hem icra dairesinin yetkisine itirazı ve hem de borcun esasına ilişkin itirazı incelemesi gerekecektir.
Bütün bu hususlar dikkate alınarak somut olay incelendiğinde; mahkememizde açılan itirazın iptali davasında mahkememizce öncelikle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunup bulunmadığını saptaması ve daha sonra da mahkememizin kendisinin yetkili olup olmadığını belirlemesi gerekir.
Somut olayımızda davalı hem icra dairesinin yetkisine, hem de borca itiraz etmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi, yetki sorununu düzenlemektedir.Buradaki düzenlemede HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerine atıf vardır. Bilindiği üzere HMK’da yetki sözleşmesi düzenlenmiş ve sadece kamu tüzel kişilerinin ve tacirlerin yetki sözleşmesi düzenleyebilecekleri açıkça vazedilmiştir.Dosya incelendiğinde davacının sunmuş olduğu sözleşmenin 11.9 maddesinde ihtilaf vukuunda İstanbul Anadolu Adliyesi İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkili oldukları kararlaştırılmışsa da davalının gerçek kişi olması , ikametgahının ———— Müdürlüğünden gelen yazı cevaplarından davalının davaya konu faturaların ve sözleşmenin tanzim tarihi itibariyle tacir olmadığı sarihen anlaşılmakla —- sözleşmesindeki yetki şartının geçersiz olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yetki şartı geçersiz olmakla mahkememizce icra dairesinin de yetkili olmadığı belirlenmiş ve, esas hakkında itirazlara girişilmeksizin yetkili icra dairesinde yapılan icra takibi bulunmaması nedeniyle itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2.Alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin 97,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 43,37 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5.Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalının yokluğunda yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.