Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/810 E. 2020/627 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/810 Esas
KARAR NO : 2020/627

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/04/2018 tarihinde davalı … şirketine ———- plakalı aracın seyir halindeyken hemzemin geçit çıkışına intikal ettiğinde sağ tarafa dönmek için bekleyen ——- plakalı araca çarpması sonucunda——plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını ve sürekli malul kaldığını, davalı … şirketine dava öncesi 19/06/2018 tarihinde tebliğ edilen yazılı başvuruları ile tazminat talebinde bulunulduğunu ancak 15 günlük yasal süre içerisinde taleplerinin karşılanmaması nedeniyle eldeki davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin sürekli/kalıcı maluliyeti nedeniyle uğradığı maddi zarar için şimdilik 200,00 TL tazminatın davalı … şirketinden kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan —— plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunduğunun kanıtlanmasının ve davacının kazayla ilintili maluliyet durumunun tespitinin gerektiğini, davaya konu kazada hatır taşımasının bulunup bulunmadığının tespiti ile indirim yapılmasını, davacının sürekli maluliyetinin tespiti için kaza tarihinden itibaren bir yıl sürenin geçmiş olması gerektiğini, hesaplamanın Yeni Genel Şartlarda belirtilen şekilde yapılmasını, dava konusu kazanın 06/05/2018 tarihinde meydana geldiğini—– Yönetmeliğe göre davacının maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini, trafik kazalarına bağlı tedavi giderlerinin 6111 sayılı yasa gereği —- sorumluluğunda olduğunu, —– rücuya tabi bir geçici iş göremezlik veya ilk —- değerli bir gelir alıp almadığının tespitinin gerektiğini, davacının gelirinin somut delillerle ispatlanmasının gerektiğini, aksi durumda asgari ücret olarak kabul edilmesini, müvekkili sigorta şirketinin temerrütünün hesaplamaya baz alınacak belgelerinin kendilerine ulaştırılması sonrası 8 iş günü bitimi tarihi olarak kabul edilebileceğini, gerekli evrakların tamamının kendilerine ulaştırılmamış olması nedeniyle ancak dava tarihinden itibaren haksız fiilden kaynaklı olması nedeniyle yasal faiz talep edilebileceğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat tahsili talebine ilişkindir.
Davacının tedavi belgeleri, ceza soruşturma dosyası, sigorta hasar dosyası, celp ve ibraz edilmiştir.
——- Dalı Başkanlığı’ndan alınan —— sayılı maluliyet raporunda; davacının geçirdiği kaza neticesinde yüz bölgesinde cilt yaralanması meydana geldiği, yaralanması için konservatif tedavi uygulandığı, yüz bölgesinde nedbe dokusu kaldığı anlaşılan yaralanmasının 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre; yüz belgesinde nedbe dokusu için hipertrofik skar ve keloid-Hafif olarak değerlendirildiği ve kişinin özür oranının %5 olduğunun anlaşıldığını, kişide meydana gelen arızaların %5 oranında tüm vücut fonksiyon kaybına neden olduğu, yumuşak doku yaralanması arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin üç haftaya kadar uzayabileceği, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; 20/04/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde; davalıya sigortalı ———- plakalı kamyon sürücüsü dava dışı ——————-% 60 oranında kusurlu olduğu, davacı yolcunun kazanın oluşumunda kusursuz olduğu,— plakalı hususi aracın ZMMS poliçesinin dava dışı araç işleteni/sürücüsü — adına ———– tarafından tanzim edildiği, kaza tarihinin 20/04/2018 olduğu dikkate alındığında teminat üst limitinin — olduğu, dava öncesinde davacı tarafından 19/06/2018 tarihinde yazılı başvuru yapıldığı ve hasar dosyası oluşturulduğu, ancak maluliyetinin tespit edilebilmesi için en az bir yıllık sürenin geçmediği ve hesaplama yapılamayacağı sebebi ile herhangi bir tazminat ödemesinin bulunmadığının beyan edildiği, davacının geçirdiği trafik kazası sonucu daimi/sürekli iş göremezlik -efor kaybının %5 maluliyet oranı sonrası ve kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile 34.766,24 TL olabileceği, davalı tarafından teminat altına alınan araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 40 kusurunun bulunduğunun mahkeme tarafından kabulü durumunda ise davalı … şirketinin hesaplanan toplam 34.766,24 TL tazminatın %40’ı 13.906,50 TL’den sorumluluğundan söz edilebileceği, poliçe limitleri dahilinde bulunduğu, davacıya ait hizmet dökümünün incelenmesinde işe giriş —— numaralı kurum tarafından yapıldığı, ancak ifade tutanaklarında belirtilen otelde çalışıyor olması ve sabah işe gitmek için alındığının (personel taşıması) dava dosyasında bulunan belgelerle ispatlanamadığı ve kaza anında içinde bulunduğu aracın hususi olduğu ve şahıs üzerine kayıtlı olduğu dikkate alındığında hatır taşımasının takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacının dava talebi öncesi davalı … şirketine 19/06/2018 tarihinde başvuruda bulunulduğunun tespiti ile 8 iş günü bitimi sonrası 02/07/2018 olduğu, davanın 05/07/2018 tarihinde açıldığı, temerrüt tarihinin takdirinin ve yasal faiz talebi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, —–tarafından rücuya tabi herhangi bir —- ödemesinin bulunup bulunmadığının dava dosyasında belirlenememesine karşın, işbu davaya konu maluliyetin %10 ‘un altında olması nedeniyle rücuya tabi bir ödemenin de söz konusu olamayacağı, geçici iş göremezlik tazminatı talep edilmediği, bu bağlamda — tarafından Geçici İş Göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığının kontrolünün söz konusu olmayacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 13/03/2020 tarihli dilekçesi ile; dava değerini 13.906,50 TL ye arttırmış, tamamlama harcını yatırmış ve değer arttırım dilekçesi davalılara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili 20/10/2020 tarihli dilekçesi ile davalı ile sulh olduklarını, davalı taraftan alacaklarını aldıklarını, yapılan sulh anlaşması uyarınca her iki tarafın da herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını, bu beyanları doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 22/10/2020 tarihli dilekçesi ile davacı taraf ile sulhen anlaştıkları tutarın davacı vekiline ait hesaba ödendiğini, söz konusu ödeme nedeniyle davacı tarafın davasından feragat etmeyi taahhüt ettiğini, davacı tarafın feragat etmesi halinde de kendilerinin herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, davanın feragat nedeniyle reddine, beyanları doğrultusunda tarafları lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde talebin trafik kazasından kaynaklanın maddi tazminat olduğu, yargılama sırasında tarafların sulh oldukları ve sulh kapsamında davacının zararının karşılanarak davanın konusuz kaldığı, dava dilekçesine ekli vekaletnamede sulh yetkisinin bulunduğu, HMK’nın 313 ve devamı maddelerinde davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği, 315/1.madde ve fıkrasında “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” düzenlemesine yer verildiği, bu hali ile davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusu kalmadığı anlaşıldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 54,40 TL maktu harçtan dava açılışı esnasında peşin alınan 35,90 TL harç ve 48,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile arta kalan 29,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Her ne kadar davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de, davacı tarafça yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığı beyan edildiğinden, davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.