Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/791 E. 2019/1136 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/791 Esas
KARAR NO : 2019/1136
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/06/2018
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait işletmenin——— olarak ticari faaliyette bulunduğunu, kağıt üzerine istenilen yazı ve görsellerin basım işini gerçekleştirdiğini, davalı ile ——— tarihinden itibaren çalışılmaya başlandığını, davalının ——— olarak faaliyet gösterdiğini, davacıya ait işletmede, davalıya yapılan işler arasında, fatura, kartvizit, kaşe, hasta dosyası, acil serviste kullandıkları formlar, Protokol Defterleri, doktor ve hemşire istem formları, laboratuvar ve malzeme istem formları, fizik tedavi, endoskopi, görüntüleme merkezi, kadın doğum, yeni doğan ünitesi, yoğun bakım gibi hastane içi bölümlerin hem kendi bünyesinde hem de birbirleri ile olan bağlantılarında kullandıkları onlarca çeşit evraktan bahsedilebileceğini, davalının talep ettiği tüm işlerin yapılarak irsaliyeli faturalarla teslim edildiğini, ancak işbu faturalara itiraz edilmediği halde ödemesinin gerçekleştirilmediğini, davacının icra takibi açılmadan davalı şirketle defalarca irtibata geçerek alacağını talep ettiğini, ancak sonuç alamadığını, nihayetinde faturaların İstanbul Anadolu 13. İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı icra takibine konu edildiğini ve şuan itibariyle davalının haksız, mesnetsiz ve hiçbir dayanağı olmayan itirazıyla takibin durduğundan bahisle işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalının ticari defterlerde açıkça görülen likit alacağın hiçbir neden olmaksızın ödemeye yanaşmaması ve icra takibine dayanaksız olarak itirazı da dikkate alınarak ve yine davalının borçlarını ödemeyecek duruma gelmesinden endişe ile davanın olası ömrü de dikkate alınarak davalıya ait taşınmaz, araç ve diğer varlıkları üzerinde teminatsız olarak ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, davacı ticari defterleri ve davalı ticari defterlerinin işbu alacak bedellerini ihtiva ettiğini, davalının alacağı sürüncemede bırakmak ve tahsilini geciktirmek amacıyla üstelik faturaya dayalı likit bir alacağa itiraz gerçekleştirdiğini, tüm bu nedenlerle davalının asıl alacağa, faize ve ferilerine yönelik haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalıya ait taşınmaz, araç ve diğer varlıklar üzerinde teminatsız olarak ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; salt fatura düzenlenmesinin taraflar arasında akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, nitekim Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin — esas ———- Karar sayılı ilamında” somut olayda davalı akdi ilişkiyi inkar ettiğine göre davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir, fatura düzenlemesi tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli değildir” denildiğinden faturanın borç kaynağı olmadığını ve taraflar arasında borç doğuran hukuki ilişkinin iddia eden tarafından ispatlanmasının zorunlu olduğunun belirtildiğini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacı tarafın taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını beyan ettiğinden ve faturanın başlı başına borç kaynağı olamayacağından ispatlanamayan davanın reddini, eski 818 sayılı Borçlar Kanununda gerek 6098 sayılı TBK’da borç kaynaklarının sınırlı sayıda olduğunun belirtildiğini, buna göre yasanın tanımladığı borç kaynaklarının; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve kanunun düzenlemesi olduğunu, faturanın başlı başına sözleşme olmadığı gibi yasanın tadat ettiği borç kaynakları arasında tanımlanmadığından borç kaynağıymış gibi değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, fatura akdi ilişkisi olmadığını, akdin ifasını gösteren bir belge olduğundan verilmesi ya da düzenlenmesi, ticari işletmesi bağlamında bir mal satılması, üretilmesi, bir iş ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğu, fatura tanzim eden ve faturayı alan kimse arasında böyle bir temel borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki bir sonuç doğurmasının da söz konusu olmadığını, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığı bildirilen alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik davalı itirazının İİK.nun 67/1-2 maddesi uyarınca iptaline ilişkindir.
Davacının ; İstanbul Anadolu 13. Dairesinin —— Esas sayılı icra dosyası ile ——- TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibine başladığı, davalının süresinde itiraz ettiği ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış ve tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek alınan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının —- yılına ait ticari defterlerinin açılış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, —- yılı kapanış onay süresinin henüz dolmadığı, bu sebeple sahibi lehine delil vasfında olduğu, davacının — yılı ticari defterlerine göre davalı adına — adet toplam —- TL lik irsaliyeli fatura düzenlediği ve ticari defterlerine işlediği, irsaliyeli fatura üzerinde teslim alan kısmında davalı taraf kaşe ve imzasının bulunduğu, davacı tarafın davalıdan fatura alacağına karşılık herhangi bir tahsilat yapmadığının görüldüğü, davacının İstanbul Anadolu 13. İcra dairesinin —- esas sayılı dosyası ile —– TL alacak talebinde bulunduğunu, davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacının davalıdan —- takip tarihi itibariyle —TL (defter kaydı —— TL) alacaklı olduğu, davacı tarafın %20 tazminat taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalı vekilinin itirazı üzerine mahkememizce alınan —-tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı şirketin — yılı defterlerinin yazdırılmamış olduğu, sayfaların boş olduğunun görüldüğü, durumun şirketin mali işler için vekil atadığı kişi tarafından mahkemeye hitaben yazılan dilekçe ile yazılı hale getirildiği ve dilekçenin alındığını, ilgili defterlerin boş sayfalarından birer fotokopi çekilip aslı gibidir yapılarak rapor ekinde ibraz olunduğunu, kök rapordaki görüşünü değiştirmeye gerek olmadığı, davacı tarafın incelenen ticari defter ve kayıt belgelerine göre davacı tarafın, davalı taraftan —- takip tarihi itibariyle —- TL (defter kaydı — TL) alacaklı olduğu, davacı tarafın %20 tazminat taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça, davalı hakkında düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğinden bahisle tahsilinin talep edildiği, davalı tarafın ise fatura düzenlenmesinin taraflar arasında akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığından bahisle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına sunulan faturalar ve düzenlenen denetime ve hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının takip tarihi itibariyle ——-TL alacaklı olduğu, dava konusu faturaların irsaliyeli fatura olduğu ve üzerinde davalı şirketin kaşe ve imzasının olduğu, davalının delilleri arasında açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davalının İstanbul Anadolu 13. İcra müdürlüğünün ——— esas sayılı dosyasına yapılan itirazın İPTALİNE, takibin aynen devamına,
2-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gereken karar ve ilam harcı 3.847,15 TL olduğundan peşin alınan 680,19 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.166,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 680,19 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, 650,00 TL bilirkişi ücreti ile 56,70 TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 1.422,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 6.545,09 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6- Davalı tarafça iş bu dava için yapılan 200 TL bilirkişi ücreti ve 46 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplam 246 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
7- Davacı tarafça yatırılan gider avansının arta kalan kısmının kararın tebliğ gideri karşılandıktan ve tebliğ işlemleri tamamlandıktan sonra davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 26/11/2019