Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/741 E. 2018/695 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/741 Esas
KARAR NO : 2018/695
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/04/2015
KARAR TARİHİ : 19/06/2018
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin ………… Esas sayılı dosyası Mahkememiz ( bozma öncesi ……………….. Esas – bozma sonrası ……… Esas ) dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, Mahkememizin …………… Esas sayılı dosyasından verilen 13/06/2018 tarihli ara karar gereği birleşen dosyanın tefrikine karar verilmiş olmakla dosya incelendi ;
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkillerinin murisi ………………..’ın kendisi ve eşinin kapsamda olduğu sağlık sigorta poliçesini ilk olarak 1997 yılında aldığını ve her yıl yenilendiğini, …………. 2010 yılında geçirdiği rahatsızlık sonrasında 2011 yılı yenileme döneminde poliçesine “Kalp damar hastalıkları için” sürprim uygulandığını, 2012 yılı yenileme döneminde ise kalp damar sistemi hastalıkları, kontrol, komplikasyon ve tedavi hariç olarak poliçenin yenilendiğini, davalı … şirketinin müvekkillerinin murisi……………n sağlık harcamalarını bu usulsüz işleme dayanarak ödemekten imtina ettiğini,……….. vefatından sonra eşi …’ın sağlık poliçesinin de herhangi bir teşhis ve tedavisi yapılmış kalp damar hastalığı bulunmamasına rağmen keyfi şekilde muafiyetle düzenlendiğini, davalının sigortacılık mevzuatına aykırı olan bu işlemleri nedeniyle İstanbul Anadolu 2. ATM ………… Esas sayılı dosyada kısmi dava açıldığını belirterek öncelikle davanın İstanbul Anadolu 2. ATM ……… Esas sayılı dosya ile birleştirilmesini, müteveffa ………. poliçelerinin sürprim tahakkuk ettirilmeksizin ve kalp damar hastalıkları muafiyeti olmaksızın düzenlenmesi gereğinin tespiti ile müteveffanın tedavi giderlerinin muafiyetsiz olan poliçe teminat limitleri dahilinde ödenmesi gereğinin tespitine, müteveffanın mirasçıları tarafından ödenmek zorunda kalınan sağlık harcamalarının 405.240,00 TL’sinin 02/05/2013 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline talep ve dava etmiştir. talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, maddi tazminat ve manevi tazminat yönünden aktif husumet itirazında bulunduktan sonra özetle sigortalı müteveffa …………….. … davacı …’ ın ise …… doğumlu olduğunu, müvekkili şirkette ilk sigortaya giriş yaşlarının yaklaşık 64 ve 58 yaşları olduğunu, sağlık sigortası bakımından oldukça ileri yaşlar olmasından öteye, ilk sigortalılık süreçlerinden itibaren risk değerlendirmesi yapılmaksızın yenileme ve ömür boyu yenileme garantisi verilmeyecek sigorta grubu arasında yer aldıklarını, buna karşılık müvekkilinin memnuniyetle kabul ederek yıllık poliçe risklerini değerlendirerek sigorta örtüsüne aldığı ve almaya devam ettiğini, sigortalıların ilk sigorta başlangıcı olan yaklaşık 1997’den başlayarak 2001’e kadar sahip oldukları Tromedica” ürünlerde ömür boyu yenileme garantisini içeren hiçbir düzenlemenin yer almadığını, sigortalı müteveffanın dâhil bulunduğu poliçelerin varsa teklifleri, yasal gerekliliğin doğduğu tarihten itibaren yapılmış bilgilendirmeyi teyit eden bilgilendirme formları ve poliçelerin tabi oldukları özel şartların dava konusu ihtilaf ile ilgili bölümlerinin Ek 3′ te sunulduğunu, özellikle işbu ihtilafın konusu sigorta ürününe ilişkin müvekkili tarafından özel şartların ekte sunulan ilgili maddeleri çerçevesinde yapılan uygulamaların, sigortalıların ilk bu ürüne geçişi tarihi olan 2009 tarihinden bugüne kadar yapıldığını, bir broker ile hareket eden sigortalıların bu uygulamaları yani poliçe yenilemelerini/değerlendirmelerin, hasar uygulamalarını (kabul veya reddini) ihtirazi kayıtsız kabul ettiğini gösterdiğini, ilgili poliçe özel şartları çerçevesinde ihtilafı da yakından İlgilendiren “ömür boyu yenileme” olarak anlaşılması gereken “yeniden risk değerlendirmesi yapılmaksızın teminat verilmesi garantisi maddesinde sigortalıların ilk sigortalılığa giriş yaptıkları ……… isimli üründe hiç yer almadığını, 2001 ve sonraki yıllarda önce ……………… ÖzeJ Şartlan’nın 7. maddesi ve sonraki yıllarda …………….. Poliçesi Sigorta Özel Şartlan’nın 8. maddesinde düzenlendiği bu konuda bir açıklamanın dönemlere ait Bilgilendirme Formu “GeneJ Bilgiler ve Uyanlar” başlıklı B maddesinde yer aldığı, bu maddeler altında hak kazanabilmesi için, sisteme kabul için gereken şartları haiz olmanın gerektiğini, bunun ise, sadece müvekkili şirketten sürekli poliçe satın alınarak kesintisiz bir sigortalılık süresi geçirmekle veya müvekkili şirketin her bir poliçe yılı başında yapacağı risk değerlendirmesi neticesi sadece o yıl için poliçeyi yenilemesi ile mümkün olmayacağını, risk değerlendirmesi neticesinde bir hastalığın tespit edilerek, buna muafiyet konulması veya ek prim uygulanması, aslında sigortalının ömür boyu yenileme taahhüdü anlamında sisteme girmesinin uygun görülmediği ve bu garantinin venlmediğini, ancak her sene poliçesinin risk değerlendirmesine tabi olarak yenilenmesine olanak verilmesi anlamına geldiğini, sigortalıların son ihtilafa konu poliçe dâhil tüm poliçe dönemlerine dair primlerini herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödediğini, poliçeler kapsamında teminatlarım müvekkilinin teklifinde yer alan hüküm ve şartlarla işler hale getirdiğini, davacılann, müvekkili şirketin aracılara yapmış olduğu 27.09.2007 tarihli ve 440/133 referans no.lu ticari sır ve hükümleri de içeren iç yazışmasına dayanmasının hukuken mümkün olmadığını, sigortalıların ve müvekkilinin hak ve yükümlülüklerinin açık ve net bir şekilde düzenlendiği ve açıklandığı Bilgilendirme formu, Teklifname ve Sigorta Sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesinin gerektiğini, kaldı ki, söz konusu düzenlemelerin yeni girişler bakımından risk kabul usul ve esaslarını düzenlediğini, mevcut veya eski ürünler bakımından ise sigortalıların durumları ve risk değerlendirmelerinin ve garantiler bakımından ise, sözleşmedeki koşullara göre hareket edilmesinden vazgeçilmediğini, sağlık sigortası da dahil tüm sigorta sözleşmelerinin süreli sözleşmeler olduğunu, sigorta sözleşmesi üzerinde poliçe başlangıç ve bitiş tarihlerinin öngörüldüğünü, sözleşmenin 1 yıl olduğunun bilgilendirme formlarında da yer aldığını, 6102 sayılı TTK’nun da bunu teyit ettiğini, dava dilekçesinde yer alan başlangıçtaki beyansızlık durumu ve sonuçlarının, sigorta sözleşmesinin süresiz olduğunun göstergesi olarak yorumlanmasının tüm mevzuat ve sözleşme hükümlerinin ve uygulamanın yanlış yorumlanması olduğunu, zira başlangıçtaki beyansızlığa dair 6102 sayılı Kanun’un H35 ve 1439. maddesinde tam tersine sigorta sözleşmesinin süreli bir sözleşme olduğuna işaret ettiğini, bu nedenle dava dilekçesinin 3. maddesinde yapılan açıklamaların kabul edilemeyeceğini, Sağlık Sigortasının teminatın ve işin mahiyeti itibariyle sigortacıların özel istisnalar getirebildikleri bir sigorta branşı olduğunu, bu hususun SSGŞ.m. 2 gereğince yapıldığını, dava dilekçesi 5. maddesinde Genel ve Özel Şartlarda yer almadığı ve usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilen istisnaların her şeyden önce bu madde gereğince tanımlanmakta olduğunu, bu nedenle davacının iddialarını doğru ve yerinde olmadığını, sigorta sigortası sözleşmelerinde diğer sigorta branşlarından farklı olarak, sigortacılann tamamen özel şartiar ve klorlar gereğince yenileme garantisi ve ömür boyu yenileme garantisi verdiğini, bu garantilerin kanundan kaynaklanmamakta olduğunu, sigortacıların kendi istek ve arzuları ile sigortalılarına sağladıkları bir güvence olduğunu, eğer sigortacılar bu garantileri vermese idiler, davacıların ve müteveffasının, tüm dünyada kabul edilen 65 yaş ve üzerinde bu sigorta teminatlarının bir kısmına değil, herhangi birisine sahip olmasının mümkün olamayacağı veya çok yüksek bedeller ile söz konusu olabileceğini, dava dilekçesinin l. maddesinde, ömür boyu yenileme garantisinin sanki kesin bir şekilde hak etmiş de verilmemiş gibi bir yaklaşımla sözleşmenin garanti şartlarını dikkate almasızın bir cümle ürerinden hareketle garantinin verilmediğinin iddia edilmesinin yanlış bir değerlendirme olduğunu, varisler olarak davacıların poliçe üzerinde yer alan şartlan tartışma imkânlarının olmadığının Yargıtay kararlan ile sabit olduğunu, davacıların, gerek Bilgilendirme Formu ve gerekse Sigorta Sözleşmesi Özel Şartlarında bu konuya dair “Ömür Boyu Yenileme” olarak anlaşılması gereken “Yeniden Risk Değerlendirmesi Yapılması Teminat Verilmesi Garantisi” maddelerini, şartlarını eksik ve hatalı yorumladığını, hatta yokmuşçasına davrandığı, oysa poliçenin özel ve genel şartlarının bir bütün olarak dikkate alındığında, anılan maddeler gereğince, müvekkili şirketin sürprim ve muafiyet uygulamasının yerinde olduğunu, zira müvekkili şirketin, müteveffa bakımından da, sigortalılık sürecini, yaşını vs. birçok unsuru da dikkate alarak ömür boyu yenileme garantisi taahhüdünü veremediği, sigortalısını her yıl risk değerlendirmesine tabi tutarak, sözleşmenin anılan maddelerinin kendisine verdiği imkânlar ile öncelikle ek prim ve sonunda ise ek prim ile sürecin çözümlenemediği en son noktada İse, yine söz konusu maddelerin kendisine verdiği imkân uyarrnca yeni poliçe döneminde muafiyet uygulamak suretiyle, aslında sigortalının sigortalılığının devamını sağlamak İçin azami gayret gösterdiği, özel şartlarda yer alan maddelerin varlığının, sigortalılar dâhil davacıların anladığı şekilde otomatik olarak bu garantiye sahip olunması anlamına gelmediğini, sigortalıların ve temsilcisi sigorta bükerlerinin de bu hususu gayet iyi bilmekte olduğu, müvekkili şirketin 17,04.2011 başlangıç tarihli poliçe dönemine ait teklif ve poliçe üzerinde “kalp ve damar sistemi hastalıkları için sürprim uygulanmıştır” ifadesini eklediğini, müteveffa sigortalının müvekkili şirkete karşı itirazda bulunmadığını, 17.04.2012 başlangıç tarihli poliçe dönemine ait teklif ve poliçe üzerine “kalp ve damar sistemi hastalıkları kontrol, kompfikasyon ve tedavi hariçtir” ifadesinin eklendiği, ancak bu şartı içeren teklife, müteveffa sigortalının avukatı aracılığıyla bir önceki geçiş sürecinde kabul edilen hüküm ve şartların hilafına haksız bir şekilde itiraz ettiğini, söz konusu poliçenin dahi sona ermesinden 5 ay sonrasında ve toplamda poliçe yenilenmesinden 1,5 sene sonrasında bir yandan bu önceki itirazlarına dayanmakta olduğunu, diğer yandan ise müvekkili şirketin teklifine uygun düzenlenmiş olduğu ve primlerini ödemiş oldukları poliçeye dayanarak sağlık giderlerinin tazmin edilmesini istediklerini, bu çelişki bir yana sigortalıların, BK.m, 30 vd. maddelerinde irade bozukluklanna dair hakların kullanmadığını, bu hakların kullanımı açısından öngörülen süreyi geçirdikleri ve sahip oldukları poliçeleri geçerli tutmaya devam ettiklerini, ihtilafa konu davacı taleplerinin MK.m. 2 anlamında hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, davacılar tarafından talep edilen sağlık harcamalarının sigorta sözleşmesi kapsamında teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacılar tarafından bu ödemelerin karşılanıp karşılanmadığının ispatlanmış olmadığını, aynca müvekkili şirketin sigorta sözleşmesi gereğince bu tutarı karşılaması gerekse dahi, bu tutarın anlaşmalı ve anlaşma dışında kalan kurum ve kişilere ödenecek tutarın çok üzerinde fahiş olduğunu, bu yönden tutara ayrıca itiraz ettiklerini, davacılann yaşadıkları elem, üzüntü ve kederin müteveffanın düşmüş olduğunu talihsiz ve amansız hastalık olduğunu, bu nedenle sigorta sözleşmesi ve uygulaması nedeniyle, müvekkili şirket aleyhine ve davacılar lehine hiçbir suretle bu şekilde ve tutarda bir manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığını, aksine hükmün kabulü her sigortacının sözleşme hüküm ve şartları gereğince karşılamadığı rizikolarda sigortalı ve yakınları tarafından yaşanan elem ve üzüntü için bir tazminat ödemesi sonucuna götüreceğini, davacılardan sigortalı … ve müteveffa Feridun Akar’a, sözü edilen muafiyet konusu hastalığa dair giderler dışında, müvekkili şirket tarafından Ek 4’te detayları sunulan önemli tutarda hasar ödemesinin yapıldığını, diğer yandan talep ettikleri tutarında fahiş olduğunu, bu üzücü olaydan sebepsiz bir zenginleşme yaratmaya yönelik olduğu belirtilerek, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle ve davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava , hukuki niteliği itibariyle maddi tazminatın davalılardan tahsili isteğine ilişkindir.
Mahkememizce 07.12.2016 tarihinde verilen……. esas …………. sayılı kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 07.02.2018 tarih ve 2017/1344 esas 2018/193 karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin………… esas ……….. karar sayılı ek davanın, mahkememiz dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davada, Uyuşmazlık konusu sigorta sözleşmesinin taraflarından sigorta şirketi, bu sözleşme kapsamında 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. maddesine göre davalı … şirketinin satıcı, sigortalılar ise tüketici konumundadır.
Her ne kadar asıl dava görevli mahkemede açılmış ise de, her iki davanın konusu ve tarafları aynı olmakla birlikte, ek dava asıl davadan bağımsız bir davadır. Davalar birleştirilse de, her iki dava bağımsızlığını korumakta, hükümde her dava için ayrı ayrı kurulmaktadır.
Buna göre bağımsız niteliği bulunan ek davanın görevsiz mahkemede açıldığı belirlendiğinden, ek dava tefrik edilerek, mahkememizin yukarıda belirtilen esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir.
6502.sayılı yasanın 73- (1) maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
Somut olayda İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin …………esas ve karar sayılı ek davanın tarihi, 06.04.2015 olup, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlüğe girdiği 28.11.2013 tarihinden sonradır. Bu durumda iş bu davada görev tüketici mahkemesine ait olmaktadır.
Bu itibarla davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine,
Karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-Yargılama gideri ve harçların görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
HMK 138 maddesi gereği dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.19/06/2018