Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/736 E. 2020/698 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/736 Esas
KARAR NO : 2020/698
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/06/2018
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan hazır beton sözleşmesinden doğan borcun ödenmediğini, bunun üzerine ———— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya ———— tarihinde tebliğ edildiğini, davalının müvekkil şirkete olan borcu için başlatılan takibe kötü niyetli şekilde itirazda bulunduğunu, sözleşmede vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık %4 vade farkının ödeneceğinin dahi taahhüt ediliğini, kötü niyetli itirazın iptaline ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iş güvenliği ile ilgili sözleşme maddelerine aykırı olarak gerekli tedbirleri almadığı için müvekkili şirketin birden fazla ceza yemesine sebebiyet verdiğini, ek de sunulan tutanaklara göre davacı şirkete ait beton pompalarının periyodik muayenelerinin yaptırılmaması, kaldırım işgali, gürültü kirliliği, 3. Şahıslara verilen zararlar nedeniyle meydana gelen olaylar sonrası müvekkili şirkete kesilen cezalar sebebi ile davacı şirkete bakiye cari hesap tutarının ödenmediğini, davacı şirketin bu hususu bildiği halde fatura tarihlerinden çok sonra takibe geçerek haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, tutanaklarda görüleceği üzere davacı şirkete ait beton pompasının 3. Şahsın aracına zarar verdiğini, bu nedenle hem 3. Şahsın zararı, hem de—— müvekkili şirkete ve müvekkili şirket yetkilisi ————ceza kesildiğini, yine davacıya ait aracın kaldırım işgali nedeni ile idari para cezası kesildiğini ve bu tutarların ödenmek zorunda kalındığını, davacının tüm sözleşmeye aykırı eylemleri nedeni ile müvekkili şirkete vermiş olduğu zararın——- olduğunu, davanın reddine karar verilmesini ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, taraf defterleri, belediye yazıları, ——- sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—— sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine— asıl alacak, —- işlemiş faiz olmak üzere toplam —– alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından— tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan ——-tarihli belgenin incelenmesinde; sözleşme konusunun davalı alıcının şantiyesi için gerekli hazır betonun davacı satıcı tarafından temin edilmesine ilişkin olduğu, sözleşmenin 3. Maddesinde betonun cinsi, miktarı, —— birim fiyatlarının ve özellikleri ile sipariş ve teslim şartlarının belirtildiği, sözleşmenin 6.1 Maddesinde; “Satıcı transmikserlerinin iş yerine gelebilmeleri için gerekirse trafik izinlerini kendisi temin eder. Anlaşılan saatte beton sevkiyatının gerçekleştirmesi satıcının yükümlülüğüdür.” düzenlemesinin bulunduğu, 6.2. Maddesinde; “Satıcı şantiye dahilinde ve giriş çıkışlarında gereken tüm iş emniyetini kendi açısından almak zorundadır. Satıcı iş yerinde, gerek kendi personelinin gerekse şantiyede bulunabilecek 3. Şahısların ve alıcı firma personelinin iş emniyetinden şantiyede bulunduğu ve çalıştığı müddetçe sorumludur. Alıcı firmaya bu hususta gelebilecek bir ceza veya hukuki müeyyide satıcı firmaya gelmiş olarak kabul edilecek ve ona göre işlem yapılacaktır.” düzenlemesinin bulunduğu, Sözleşmenin 6.3 Maddesinde; “Satıcı personelinin ve araçlarının şantiyede neden olacakları her türlü kaza, hasar, zarardan satıcı sorumlu olacak ve zararı tazmin edecektir.” düzenlemesinin bulunduğu, sözleşmenin 10. Maddesinde; “Bu sözleşme ve eklerinde hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerini uygulanır.” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür.
Yine taraflar arasında davacı şirket antetli “Hazır Beton Sözleşmesi” başlıklı—- tarihli belgenin incelenmesinde; müşteri olarak davalı şirketin yer aldığı, alınacak betonun cinsi, miktarı,——- fiyatının belirtildiği, ödeme şeklinin “vadeli bağlantı” olarak belirtildiği, sözleşmenin 3. Satırında; “Müşteri beton dökümü için ———- resmi kurum ve kuruluşlardan izinleri alacağını, ayrıca üçüncü şahıslara, çevre sakinleriyle doğabilecek her türlü sorunların çözümü kendisine ait olduğu kabul eder.” düzenlemesinin yer aldığı, 4. Satırında; “Müşteri, hazır beton dökümünün yapılacağı inşaat alanında gerekli yol ve zemin ıslahını yapacağını, inşaat alanının, zeminin, mikser ve sağlıklı bir şekilde geliş-gidiş ve kurulumunun yapılmasına uygun hale getireceğini ve dökümün yapılacağı yerde iş kazası ve meslek hastalıklarından sorumlu olacağını kabul eder.” düzenlemesinin yer aldığı, 5. Satırında; “Vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık %4 vade farkı uygulanır.” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen—-tarihli raporda özetle; taraflara ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olarak düzenlendiği, her iki tarafın ticari kayıtlarına göre davacı tarafın cari hesap bakiyesinden kaynaklı — alacaklı olduğu, davalı tarafça iddia edilen hususların davacı alacağından mahsup edilemeyeceği kanaatine varılması halinde davacının takip tarihi itibari ile davalıdan —- alacaklı olduğu, bahsedilen ceza tutarlarının davalı şirketin borcundan mahsup edilebileceğine karar verilmesi halinde takip tarihi itibari ile cezaların tahakkuk ettirildiği tarihe göre davacının ——— talep edebileceği, ceza bedellerinin fiilen ödendiği tarihe göre davacının —- talep edebileceği, taraflar arasındaki sözleşmede aylık %4 vade farkı uygulanacağının belirtilmesine rağmen sözleşmede vade tarihlerinin belirtilmediği, takipten önce davalı şirketin temerrüde düşürülmediği, bu nedenle işlemiş faiz isteminin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce taraf vekillerinin itirazlarına karşı önceki bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan — tarihli ek raporda özetle; takip tarihi itibari ile cezaların tahakkuk ettirildiği tarihlerin dikkate alınması halinde davalı şirketin—- alacaklı olacağı, cezaların fiilen ödenmiş olmasının dikkate alınması halinde davacı şirketin——– talep edebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davacı yanın işin görülmesi sırasında verilen zararların cari hesap alacağından mahsubu sonucu davacının alacağının kalmadığı savunularak davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında davacı tarafça hazır beton tesliminin yapıldığı ve fatura miktarları hususlarında uyuşmazlık bulunmayıp, uyuşmazlığın, davacı tarafça iş teslimi sırasında 3. Kişilere verilen hasarlar ve belediye tarafından kesilen cezalar nedeniyle davacı yanın sorumlu olup olmadığı, davalı yanın işbu zararları davacı alacağından mahsup edip edemeyeceği, fatura bedellerine vade farkı uygulanıp uygulanamayacağı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında “Hazır Beton Sözleşmesi” başlıklı ve aynı tarihli iki adet sözleşme imzalanmış olup, her iki sözleşme de tarafların kabulündedir. Her iki sözleşme de aynı işe ilişkin olmakla birlikte, sözleşmeler arasında çelişki bulunmaktadır. Davalı taraf, üçüncü kişilere verilen zararlar ve kendilerine kesilen idari cezalar nedeniyle uğranılan zararlardan sözleşme hükümlerine göre davacı yanın sorumlu olduğu savunmakta; davacı taraf ise, kesilen cezalara itiraz etmemekle birlikte, anılan zararların sözleşmeye göre davalının sorumluluğunda olduğunu savunmaktadır. Gerçekten de; Hazır Beton Sözleşmesi başlıklı 2 sayfadan ibaret sözleşmenin 6. Maddesinde yer alan düzenlemelere göre; üçüncü kişilere verilebilecek zararlar veya kesilebilecek ceza ve yaptırımlardan dolayı uğranılan zararlardan davacı yanın sorumlu olduğu düzenlenmiş, davacı şirket antetli Hazır Beton Sözleşmesi başlıklı sözleşmede ise üçüncü şahıslara verilebilecek zararlardan dolayı davalı yanın sorumlu olduğu düzenlemiştir.
Türk Borçlar Kanunu’na göre sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirlerine uygun olarak açıklamaları ile kurulur. İrade açıklaması açık veya örtülü olabilir. Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır. İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hakim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar. Somut olayda, taraflar işin esaslı noktalarında anlaşmakla birlikte, işin ikinci derecedeki noktası olarak değerlendirilebilecek, işin yapımı sırasında üçüncü kişilere verilecek zararlardan ya da idare tarafından kesilecek cezalardan dolayı kimin sorumlu olacağı noktasında anlaşmaya varamamışlardır. Bu halde mahkememizce; işin özelliğine göre, anlaşmaya varılamayan kısmın özünün haksız fiil olduğu, genel hükümlere göre haksız fiilden, eyleme sebebiyet veren kişi veya kişilerin sorumlu tutulduğu, uygulamada da benzer nitelikli işlerde bu tip zararların işi yapan kişi üzerine bırakıldığı dikkate alınarak; meydana gelen zararlar nedeniyle davacı yanın sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, davalı tarafın mahsup talebinin yerindeliği ve mahsup edilebilecek miktarın belirlenmesi gerekmektedir. Davalı yanın mahsup talebinin özü, rücu alacağına ilişkindir. Bilindiği üzere, rücu alacağının oluşması için öncelikle borcun asıl alacaklıya ödenmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında sunulan — tarihli tutanak ile, davacı yanın işin yapımı sırasında dava dışı 3. Kişinin aracına zarar verildiği tespit edilmiş, zarar bedeli olarak davalı şirket tarafından dava dışı 3. Kişiye —- tarihinde — ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.—-tarafından yeterli güvenlik önlemleri alınmadığından bahisle, davalı şirkete —- davalı şirket şantiye şefine —- para cezası kesildiği tespit edilmiş, işbu para cezalarının davalı şirket tarafından —- tarihinde, davalı şirket şantiye şefi tarafından —- tarihinde banka yolu ile ödendiği anlaşılmıştır. Yine —-tarafından gönderilen yazı cevabında, — tarihli İdari Yaptırım Kararı ile davalı şirkete — para cezası kesildiği ve ödendiği, — tarihli İdari Yaptırım Kararı ile —- para cezası kesildiği, ancak işbu tutar yönünde yapılandırma yapıldığı bildirilmiştir. Her ne kadar davalı vekilince,—- tutarlı para cezasının ödendiği belirtilerek, belediyeden alınan borcu yoktur yazısı dosyaya sunulmuş ise de; anılan yazıda davalı şirketin vadesi geçmiş borcunun bulunmadığı, vadesi gelmemiş borç tutarının — olduğu ve işbu borçları ilişkin kayıtların tablo halinde sunulduğu, tablonun 1. Sırasında yer alan borca ilişkin belirtilen ada ve parsel numaralarının, dava konusu işin yapıldığı taşınmaza ilişkin olduğu, belirtilen taksidin hangi para cezasına ilişkin olduğunun anlaşılmadığı, bu hali ile davalı tarafça—- tutarlı para cezasının ödendiğinin ispat olunamadığı, diğer zarar kalemleri yönünden ise rücu koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Bu hali ile davacı alacağından, mahsubu yerinde bulunan miktarların düşülmesi ile, davacının ———–olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın vade farkı istemine ilişkin olarak ise; her ne kadar taraflarca imzalanan sözleşmede, vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık %4 vade farkı uygulanacağı belirtilmiş ise de; her iki sözleşmede de vade tarihinin belirtilmediği, takip konusu alacağı oluşturan faturalarda da vade tarihinin belirlenmediği, davacı tarafça, icra takibinden önce davalı yanın temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla, davacı yanın icra takibi ile talep olunan işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali istemi yerinde bulunmamıştır.
Dava konusu alacağın belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, likit olmadığı anlaşılmakla, davacı yanın icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Reddolunan kısım yönünden, davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından, davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE ;
Sabit olan —alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmek üzere borçlu davalının ———-sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Aşan istemlerin reddine,
Likit bir alacak bulunmadığından icra inkar tazminatın isteminin reddine,
Davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 298,58.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 474,26.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 175,68.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafça yatırılan 298,58.-TL peşin harç, 35,90.-TL başvuru harcı ve 5,10 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 339,68.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 1.050,00.-TL bilirkişi ücreti, 86,50.-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.136,50.-TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %16 oranında olmak üzere 181,84.-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.510,01.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ———-nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.10/11/2020