Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/733 E. 2021/756 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/733 Esas
KARAR NO: 2021/756
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 20/10/2015
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında —– tarihlerinde kurulan ticari ilişki gereği davalı firmaya ait iki adet aracın bakım, onarım ve tamir işleri müvekkili şirket tarafından tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, müvekkili tarafından —- iki adet faturanın düzenlenerek davalı yana teslim edildiğini, davalı tarafından faturalara itiraz edilmediğini, davalı tarafından borcuna istinaden —- ödeme yapıldığını, davalı yana —— yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ödeme yapılacağının bildirilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, davalı aleyhine——-dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin — olduğunu, müvekkilince —- bedelli fatura ile ilgili hizmetin alındığını, bu faturaya ilişkin ödemenin yapıldığını,—– bedelli faturaya ilişkin hizmetin alınmadığını, düzenlenen faturaya itiraz edilerek iade edildiğini, müvekkili defterlerine işlenmediğini, müvekkilinin davacı yana borçlu olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini ve %20 oranında az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tanık beyanları, —– dosyası ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—– sayılı dosyasının incelenmesinde; —- toplam alacağın, takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından —- tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda mahkememizce, —- karar ile davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, ——-ilamı ile kararın “Davacı davasında akdin ifa yerinin ——–yetkili olduğunu ileri sürdüğünden, mahkemece dilekçe teatisi de tamamlanıp duruşma açılarak, taraf delilleri toplandıktan sonra, takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilip, gerekirse işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin —- tarihinde dinlenilen davacı tanığı —- beyanında; “ben dava konusu onarım bakım çalışmalarının yapıldığı tarihte —-ortaklık bünyesinde —–bölümünde usta olarak çalışıyordum, davalı şirkete ait iki tane aracın o dönemde onarımını yaptık, yaptığımız onarımları aradan zaman geçtiği için tam hatırlamıyorum, bu onarıma karşılık ne kadar borç çıkartıldığını, ödeme yapılıp yapılmadığına dair bir bilgim yoktur, ödemelerle davacı firmanın yetkilisi olan —- ilgilenmekteydi, tamir edilen araçlar —– biri —, biri—— renkli araç idi, (davacı vekilinin talebi üzerine) tam olarak hatırlamamakla birlikte bazı zamanlar davalı şirketin araçları onarım için gelir bizden fiyat alırlar, yüksek bulurlarsa davalı yetkilileri aracın tamirini yapmadan geri götürürlerdi, dava konusu bu iki araç için de böyle bir durum olmuş olabilir ama hatırlamıyorum” beyanında bulunmuş iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Mahkememizin —– tarihinde dinlenilen davacı tanığı —- beyanında; “ben davacı —— olarak çalışıyorum, davalı şirketin iki adet —- biri — biri —– vardı, —— olan aracın ön tekerlerinden biri kopuk bir şekilde bize geldi, dönmüyordu, aracın onarımı dışında ayrıca bakımını da yaptık, davalı şirketin bu iki aracı şantiyede çalıştığı için kırılıp dökülüyordu ve sık sık onarım için davacı servise geliyordu, hatta —— ayında —— ile ilgili bir tamir işlemi yapılmıştı, ancak —– araç için miydi —– araç için miydi hatırlamıyorum, bildiğim kadarıyla yapılan tüm bu onarımlar ile ilgili faturalar vardı, ilgili faturalarda yapılan onarımlara ilişkin olarak davalı şirketin ödeme yapmadığını biliyorum, çünkü davalı şirketin araçlarına onarım yaptıktan sonra faturayı kesip muhasebeden ödemeyi alıyorduk, en son ——- ayında onarım yapıldıktan sonra ödeme yapmadılar, bunun üzerine patronlarımız ile birlikte davalı şirketin şantiyesine gittik, hatta davacı servisin yetkilisi ile davalı şirketin yetkilisi arasında bir münakaşa yaşandı, (davacı vekilinin talebi üzerine ) —– ayında onarım için gelip de fatura edilip tekrar davalı şirket tarafından geri alınan hiçbir araç olmamıştır, dava konusu araç servise getirildi, onay alındı, akabinde onarımı yapıldı, araç teslim edildi ve faturalandırma yapıldı” beyanında bulunmuş iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Mahkememizin —–tarihinde dinlenilen davacı tanığı —beyanında; “ben araç tamircisiyim, —– araçların tamirini de yapıyorum, davalı şirkete ait —— renkli ——yolda kaldı tamir için ——ile servise gitti, ancak hangi servise gittiğini bilmiyorum, servisten çıktıktan —– yol gittikten sonra tekrar yolda kaldı, ——ile şantiyeye getirdiler, hatta —— ben gönderdim, çünkü davalı şirketin şantiyesinden bana haber verdiler, bunun üzerine —— ben gönderdim, araç şantiyeye geldi, 5-6 ay kullanılmadı şantiyede bekledi, akabinde ben aracı davalı şirketten satın aldım, tamirini yaptırdım ve akabinde sattım, ben davalı şirkete ait araçların davacı servisteki onarımına dair ve kesilen faturalara ve yapılan ödemelere dair bir bilgim yoktur” beyanında bulunmuş iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Talimat mahkemesince —– tarihinde dinlenilen davalı tanığı —- eski saha elemanı olarak çalışanıyım, çalıştığım dönem içerisinde—- plakalı —- marka araç muhasebecimizin kullanımında iken —–yolunda arıza yapmış, arıza giderimi için —— servisine haber verilmiş, araç tamir için servise çekilmiş, yapıldığı söylenerek iki üç gün sonra muhabeciye araç teslim edilmiş, muhasebecinin dönüş yolunda tekrar arabanın arıza çıkartarak yolda kalmış olduğunu öğrendik, biz ——ile beraber aracı almaya gittik, aldık ve —— bulunan şantiyemize çektik, hasarın ne olduğunu ve ne kadarlık ödeme yapıldığını bilmiyorum” beyanında bulunmuş iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Talimat mahkemesince — tarihinde dinlenilen davalı tanığı — beyanında; “Davalı şirketin sahiplerinden — oğlu olur. Ayrıca davalı şirkette —— yılları arasında çalışmış olmam nedeniyle davalı şirketi biliyorum. Davalı şirket inşaat işi yapmaktadır. Davacı ise araç tamir işi ile uğraşmaktadır. Benim çalıştığım dönemde davalı şirketin iki adet aracı biri —–, diğeri ——– araç arıza yaptı, davalı şirket bu iki aracı davacı iş yerine götürüp tamiri davacı şirket nezdinde yapılması istendi. —– aracın tamiri tamamen yapıldı. Araç bize yapılan işin faturası ile birlikte teslim edildi. Faturalarda da benim imzam mevcuttur. Bana talimat ekinde göstermiş olduğunuz —-numaralı faturada ve yine ——numaralı faturalardaki imzalar doğrudur. Bana aittir. Her iki faturada yer alan ismin altındaki imzalar benim imzalarımdır. Söylediğim üzere —araç tamir edilip davalı şirkete faturası ile birlikte teslim edilmiştir. —– aracın tamir bedeli ödenmiştir. Banka aracılığıyla ödendiğini hatırlıyorum. davalı şirketin kayıtlarında bu mevcuttur. Ancak ——-ile davalı işyerine götürülen davalı şirkete ait —– —— davacı tarafça tamir edilemedi, yine ——–ile davalı iş yerine geri getirildi. Tamirat yapılamadığı için de davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadı. Her ne kadar iki adet fatura davalı şirkete gönderilmiş ve davacı taraf —- araç için de tamirat yaptığını belirtip, fatura kesmiş ise de yukarıda da belirttiğim üzere —– aracın tamiratı yapılmamıştır. Buna davalı şirket telefonla ve diğer yasal yollar ile itiraz etti diye biliyorum. Araçlar ilk geldiğinde her iki araç içinde ayrı ayrı fatura şirkete gelmişti. Daha önceden de iş yaptığımızdan güvenden kaynaklı olarak ben faturaları imzaladım. Ancak daha sonra —– aracın tamir edilmediği anlaşıldığında derhal davalı fatura ile aracın teslim edildiği aynı gün içinde davacı şirkete itirazlar iletilmiştir. Bildiğim kadarıyla sorun da bu ———- aracın davacı tarafça tamir edilip edilmediği hususundadır. Davacı taraf tamir ettiğini ileri sürmektedir. Ancak benimde bizzat şahit olduğum üzere araç hiçbir şekilde tamir edilmemiştir. Daha sonra ben davalı şirketten ayrıldım. Duyduğum kadarıyla bu aracı başka bir kişiye çalışmaz halde devredilmiş, bilgim bundan ibarettir” beyanında bulunmuş iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça faturadan kaynaklı alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin ön inceleme duruşması ile; davalı tarafça takibe konu olan — faturadan —- tanesine ilişkin hizmetin alındığının ve bedelinin ödendiğinin savunulduğu, bu hali ile davacının alacağının para alacağı olduğu, aktin ifa yeri bakımından icra dairesinin ve mahkememizin yetkili olduğu anlaşılarak, davalı yanın yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça; takip konusu —– adet fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.———
Somut olay bakımından ise; davacı tarafından düzenlenen — tarihli —-bedelli faturaya konu hizmetin verildiğinin davalı tarafça ikrar edildiği, bu faturaya ilişkin ödeme yapıldığının savunulduğu, davacı yanın da kabulünde olduğu üzere takip tarihinden ve dava tarihinden önce davalı tarafından —- ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin mahsubu ile davacının anılan faturadan bakiye alacağının —- olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davalı tarafça —— tarihinde davacı yana —– ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, davadan sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından düzenlenen —– bedelli faturaya konu hizmetin verildiğinin davalı yanın kabulünde olmadığı, hizmetin verildiğine ilişkin olarak dinlenilen tanık beyanlarının soyut beyanlardan ibaret olduğu, dinlenilen davacı tanığı —–beyanında aracın ön tekerlerinden birinin kopuk olarak geldiğinin beyan edildiği, ancak hizmete ilişkin olarak düzenlenen fatura içeriğinden bu hususun anlaşılamadığı, davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığından tarafların ticari defterleri üzerinde ve hizmetin verilip verilmediğine ilişkin olarak teknik inceleme yapılamadığı, bu hali ile davacının anılan faturaya konu hizmeti verdiğini usulüne uygun delillerle ispat edemediği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça icra takibi ile ihtarname masrafı talebinde bulunulmuş ise de, dava açılırken dava değeri olarak asıl alacak miktarı olan —– gösterildiği, ihtarname masrafı talebinin dava konusu edilmediği anlaşılmakla, işbu talep yönünden herhangi değerlendirme yapılmamıştır.
Davacı tarafça başlatılan icra takibi ile faiz oranının ve türünün belirtilmediği anlaşılmakla, tespit edilen alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere ——– gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile,
—– alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının —— sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Aşan istemin reddine,
Davalı tarafça yapılan ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında değerlendirilmesine,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı yanın kötüniyeti sabit olmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 79,09.-TL’den dava açılırken yatırılan 123,45.-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 44,36‬.-TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafından yatırılan 79,09.-TL peşin harç ve 27,70.-TL başvuru harcı toplamı 106,79‬.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 255,00.-TL posta ücretinin davada haklı çıktığı %16 oranında olmak üzere 40,80.-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan 84,70.-TL talimat posta gideri ve 47,10.-TL posta gideri olmak üzere toplam 131,80.-TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %84 oranında olmak üzere 110,71.-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.157,78.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davalı Vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 24/06/2021