Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
MAHKEMESİ KARARIDIR
ESAS NO : 2018/61 Esas
KARAR NO: 2021/1388
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/10/2016
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- tarihinde davalı — sevk ve idaresindeki —-plakalı araç yine — sevk ve idaresindeki — plakalı — çarpması sonucu ağır yaralandığını, müvekkilinin — plakalı araçta yolcu olduğunu, kazaya karışan — plakalı aracın davalı —-yapıldığını, davalı —- olduğunu, kazaya sebebiyet veren sürücüler hakkında —-ceza kamu davası açılmış olup, dava sonucunda davalının kusurundan dolayı mahkumiyete karar verildiğini, temyiz üzerine —– onamasına karar verdiğini, müvekkilinin meydana gelen kazada yolcu olduğundan dolayı kusursuz olduğunu beyan ile, fazlaya ilişkin her türlü hak saklı kalmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı müvekkili lehine, sürekli iş gücü kaybı ve bakıcı giderleri için —-maddi tazminatın kaza tarihi itibariyle avans faiziyle birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin tahsiline karar verilmesini müvekkili adına vekaleten talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, — tarihinde,—— plaka sayılı aracın karışmış olduğu yaralanmalı trafik kazası sonucu meslekte kazanma gücü kaybı nedeni ile zarara uğradıklarını iddia ederek maddi tazminat talepli işbu davayı açtığını, müvekkili sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden redde gerektiğini beyan ile, esasa ilişkin savunmalar saklı tutularak, KTK 97. madde gereği yerine getirilmesi icap eden sigorta kuruluşuna başvuru şartı, davacı tarafça yerine getirilmemiş olması nedeniyle, HMK 115/2 maddesi gereği davanın usulden reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini bilvekale talep etmiştir.
İLK KARAR:
Mahkememizin —–sayılı kararı ile “2918 sayılı Kanun’un 6704 sayalı Kanun’un 5.maddesi ile değişik 97.maddesinde “Zarar görenin, —– öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç —- gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve yasal düzenleme ile dava açılmadan evvel sigortaya başvuru koşulu getirilmiştir. Dosyamız bakımından; taraflar arasında sigortaya dava açılmadan başvuru yapılmadığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakla birlikte başvuru şartının dava şartı olup olmadığı ve tamamlanabilir nitelikte olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur. Yasa metnine eklenen başvuru şartı ile davanın ön koşula bağlandığı dolayısıyla da söz konusu ön koşulan dava şartı niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Eldeki dava ile benzer nitelikteki davalar bakımından tarafların genellikle yargılama aşamasında sulh oldukları dikkate alındığında yasa metninde yapılan değişiklikle tarafların dava yoluna gitmeden evvel sulh olmaları, böylece dava açılmaması, gereksiz yere masraf yapılmaması ve yargı merciinin iş yükünün azaltılmasının amaçlandığı bu nedenle de söz konusu ön koşulun tamamlanabilir nitelikte olmadığı kanaatine varılmıştır. Aksi ile tamamlanabilir niteliğinde bulunduğunun kabulü halinde ise; başvuru için şekil şartı bulunmadığı, dolayısıyla da zararın tazmini talep eden dava dilekçesinin tebliği ile de başvuru şartının gerçekleşmiş sayılması gerektiği ve davacı tarafa yeniden süre verilerek dava dilekçesi formatı dışında bir talep dilekçesi ile başvuru yapmasının beklenilmesinin davaya herhangi bir katkı sağlamayacağı, hak sahibinin yasa değişikliğine rağmen başvuruyu sonra da yaparım diyerek sigortaya başvurmadan dava açma yoluna gitmeyi tercih etme ihtimali de göz önüne alındığında yasa değişikliğinin herhangi bir anlam ifade etmeyeceği dikkate alınarak dava tarihi itibari ile ön koşulun sağlanmaması nedeniyle davanın usulden reddine” karar verilmiştir.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
—– ile “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde “Zarar gören,—– sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir” hükmü mevcut olup, zarar görene seçimlik bir hak tanınmış, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğu belirtilmemiş olup, olay tarihinden sonra —- tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile yapılan değişiklik ile zarar görenlere dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir. Davacı zarar gören tarafından her ne kadar kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra dava açılmış ise de, dava konusu olayda kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan lehe kanunun uygulanması gerektiğinden, Mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın kaldırılmasına, davanın esası ile ilgili delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın yeniden görülmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verilerek mahkememize iade edilen dosya yukarıdaki esas numarası kaydedilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Polis memurları tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağında; sürücü — plakalı aracın — kavşağına geldiğinde sağından gelen—- ön kısmı ile kendi aracının sağ arka kısmı ile çarpışması ve — plakalı aracın savrularak park halinde bulunan —çarpması neticesi yaralamalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiği,—2918 Sayılı Kanun’nun yer alan kavşaklarda geçiş önceliğine uymama kuralını ihlal ettiği, —- Kanun’nun 52/A maddesinde yer alan araçların hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmama kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir.
—–dosyasında alınan kusur raporunda özetle; Kazanın oluşumunda — plakalı araç sürücüsü ———— kuralı ile aynı kanunun diğer Tali Kusurlarından ——— maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu,——maddesini ihlal ettiğinden tali kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
— tarihli trafik kazası nedeniyle davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığını, rücuya tabi ödeme yapılmadığını bildirmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin davacıya ait tedavi evrakları dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı—–plakalı aracın sigortalandığı, kazanın anılan poliçe geçerlilik süresi içerisinde gerçekleştiği, kişi başı sakatlanma ve ölüm teminatının — olduğu görülmüştür.
—- tarihinde maruz kalmış olduğu trafik kazasına bağlı olarak —- Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında —– olduğu, baltazarda formulüne göre tüm vücut engellilik oranının —– olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren —- aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
———- tarihinde maruz kalmış olduğu trafik kazasına bağlı olarak —- göre meslekte kazanma gücü kaybı oranının —- olduğu, iyileşme süresinin — aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
—-raporunda özetle; davacının — ay boyunca başka birinin bakımına muhtaç olduğu mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce Dosyanın — gönderilerek — tarihli—- raporunda özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğine göre davacının maluliyet oranının—- olarak belirlendiği, —- tarihli raporda çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre maluliyet oranının —olarak belirlendiği anlaşılmakla her iki rapor arasında farklılığın nedenleri, maluliyet durumundaki farklılığın yönetmelik hükümlerinden mi kaynaklandığı yoksa ilk rapordan sonra davacıdaki maluliyetin artmasından mı kaynaklandığı konularında rapor alınmasına karar verilmiştir.
— raporunda özetle; —- tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının değerlendirilmesinde kişinin maluliyet durumunda değişme olmaksızın özürlülük kavramı ile meslekte kazanma gücü kaybı kavramının farklı olduğu, tüzük ve yönetmeliklerinin farklı bölümlerde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, bu nedenle düzenlenmiş özürlülük raporu ile maluliyet raporunun mukayese edilemeyeceği mütalaa edilmiştir.
ISLAH:
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri talep edildiğini, geçici iş göremezlik tazminatı talep edilmediğini bu nedenle ıslah hakkını kullanarak, belirsiz alacak olarak —– geçici iş göremezlik tazminatı talep ettiğini beyan etmiştir.
Islah müessesesi 6100 sayılı HMK. nın 176. maddesinde düzenlenmiştir.
HMK. nın 176/2. maddesi uyarınca ” Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir “.
Davanın tamamen ıslahı, dava sebebinin ve talep sonucunun tamamen değiştirilmesidir.
Davacının —– tarihli dilekçesi ile yapılan davanın sebebi ve talep sonucunun tamamen değiştirilmesi olmayıp, aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan ve dava dilekçesinde talep edilmeyen geçici iş göremezlik tazminatınında davaya eklenmesidir. Aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan ve dava dilekçesinde talep edilmeyen alacak kalemlerinin ıslah yolu ile talep edilebilir.
Bu nedenlerle davacı vekilinin — tarihli dilekçesi, davanın tamamen ıslahı olmayıp, davaya yeni taleplerin eklenmesini içeren kısmi ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmiştir. —-
Mahkememizce alınan kusur raporundan özetle;— plaka sayılı —- sürücüsü dava dışı—- %25
oranında kusurlu olduğu, dava dışı —- plaka sayılı—– sürücüsünün
%75 oranında kusurlu olduğu, —-bulunan davacı yolcu —- olayın oluşumunda kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir.
Aktüer Hesaplama bilirkişi raporunda özetle; davaya konu kazada davacının yolcu olduğu, kusuru olmadığı dikkate alınarak % 100 sorumluluk esasına göre hesaplama yapıldığını, — maluliyet oranı, — ay iyileşme süresi ve — bakıcı gideri süresinin dikkate alındığını, hesaplamanın asgari ücret üzerinden ve asgari geçim indirimi eklenerek yapıldığını,—- uygulandığını, —-yaşında olduğu, —-olduğu, —- göre — olduğu, davacının kask takmadığı dikkate alınarak % 20 indirim uygulandığını, buna göre yapılan hesaplamada geçici iş göremezlik zararının — olduğu, sürekli iş göremezlik zararının — olduğu ancak poliçe limitinin—–olduğu mütalaa edilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında özetle; sigortalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğunu, müvekkilinin tazminat tutarının % 25’i oranında sorumlu tutulabileceğini, davacının kask takmadığını müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini bildirmiştir.
TALEP ARTIRIM DİLEKÇESİ:
Davacı vekili talep artırım dilekçesi ile bakıcı gideri tazminatı için — talep ettiğini bildirmiştir.
Somut olayda,— tarihinde davalının —– çarpığması sonucu davaya konu kazanın meydana geldiği, davacının — plakalı —- yolcu olduğu, kazanın oluşumunda kusurunun olmadığı dosya kapsamı itibari ile sabittir.
Davalı vekili bilirkişi raporu ile sigortalı araç sürücüsünün % 25 oranında sorumlu olduğunu, kusur oranı üzerinden tazminat hesabı yapılmasını talep etmiştir.
TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
TBK.’nun 61. maddesine göre müteselsil sorumluluk ya aynı sebebe ya da değişik sebeplere dayanabilir.
a-Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan müteselsil sorumluluk: Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan olabilir.
b-Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olması: Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumluluğu söz konusu olabilir. Aynı zararı doğuran çeşitli sebepler kusur sorumluluğu (haksız fiil), sözleşme veya kusursuz sorumluluk (kanun) olabilir. Bu suretle birden çok zarar verenden biri aynı zararı haksız fiil diğeri sözleşme bir başkası da özen veya tehlike sorumluluğuna göre tazmin zorundadır. Örneğin bir işletmenin şoförü tarafından kullanılan motorlu araç yolculardan birine zarar vermişse aracın işleteni Karayolları Trafik Kanunu madde 85 gereğince tehlike sorumluluğuna (kusursuz sorumluluk) göre, aracı kullanan şoför—–ilişkisine göre gerçekleşen zararı tazmin etmek zorundadır.
Somut olaya gelince, davacı dava dilekçesinde yolcu olup kusurunun bulunmadığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur. Kazanın oluşumunda araç sürücülerinin kusurlu olduğu, davacının ise, kazada yolcu olduğu ve kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir sorumluluk türüdür. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, davacı kusursuz olduğuna göre zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. Bu durumda davalının davacının talep miktarı da dikkate alınarak zararın tamamından sorumlu tutulması gerekmektedir.—–
Davacı tarafça kaza nedeniyle oluşan sürekli ve geçici iş göremezlik zararı ile bakıcı giderini talep edilmiştir. Bu kapsamda mahkememizce alınan — raporunda özetle; davacının, —- göre meslekte kazanma gücü kaybı oranının — olduğu belirtilmiştir—- tarihleri arası —- göre rapor alınması gerektiği, davaya konu kazanın— tarihinde meydana geldiği anlaşılmakla —- hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporu hükme esas alınmıştır.
Aktüer hesaplama uzmanı bilirkişiden alınan raporda davaya konu kazada davacının yolcu olduğu, kusurunun olmadığı dikkate alınarak % 100 sorumluluk esasına göre hesaplama yapıldığı, % 39 maluliyet oranı, 9 ay iyileşme süresi ve 2 ay bakıcı gideri süresinin dikkate alındığı, hesaplamanın asgari ücret üzerinden ve asgari geçim indirimi eklenerek yapıldığı,— göre % 10 artırma ve % 10 iskonto uygulandığı, —doğumlu davacının kaza tarihinde —– yaşında olduğu,— olduğu,— — yaşına kadar aktif çalışacağı, —-olduğu, davacının kask takmadığı dikkate alınarak % 20 indirim uygulandığını, buna göre yapılan hesaplamada geçici iş göremezlik zararının —olduğu, sürekli iş göremezlik zararının —-olduğu belirtilmiştir. — uygulamaları gereği tazminat hesaplamasında —- kullanılması kabul edilmekteyse de davacı için daha kısa ömür süreleri belirleyen —-kullanan aktüer raporu davalı lehine olduğundan ve davacının alınan aktüer raporuna itiraz etmediği dolayısıyla, davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak rapor hükme esas alınmıştır. —– Oluşan zararın tamamından davalı … şirketinin müteselsil sorumluluk esaslarına göre ve poliçe limitler ile sorumlu olduğu, davacının talep artırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatı için ——talep ettiği, davacının davadan önce davalıya başvurmadığı bu nedenle dava tarihinde temerrüdün oluştuğu, kazaya karışan araçların hususi olduğu dolayısı alacağa yasal faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmakla davacının talepleri dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, — bakıcı gideri tazminatı, — geçici iş göremezlik tazminatı ve — sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam —-dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 5.821,92 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 54,40 TL, talep arttırım harcı olarak 290,94 TL olmak üzere toplam 374,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.447,38 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 11.879,64 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 62,70 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 54,40 TL ve talep arttırım harcı olarak 290,94 TL olmak üzere üzere toplam 408,04 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 421,90 TL posta ücreti ve Atk fatura ücreti 800,00 TL olmak üzere toplamda 2.721,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile———– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/12/2021