Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/593 E. 2021/377 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/593 Esas
KARAR NO: 2021/377
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 17/05/2018
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin —-yetki süresinin dolmasına az bir zaman kala kötüniyetli olarak —- şirket ana sözlşemesinde böyle bir yetki bulunmamasına rağmen —- aksi kararlaştırılıncaya kadar, münferit imzası ile en geniş şekilde temsil ve ilzam edecek şekilde müdür atadığını, mezkur karar şirket ana sözleşmesine, —- maddelerine aykırı olduğunu,Müvekkilimin ve şirketin zarar görmesini engellemek amacıyla mezkur kararın dava neticeleninceye kadar uygulanmasını engellemek maksadıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı şirketin —— yönetim kurulu kararının butlanının tespitini, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket iki ortaklı bir şirket olup, ortaklardan biri davacı —- eski —–yapan —– olduğunu, davacının, yeminli mali müşavir olduğundan, yasa gereği şirket yönetim kurulunda görev üstlenmesi hukuken mümkün olmadığını, dolayısıyla şirket yönetim kurulunda görev yapabilecek yegane ortak, eski yönetim kurulu başkanı —–, tek kişiden oluşan yönetim kurulu başkanı iken yasadan doğan yetkisi çerçevesinde —–isimli kişiyi şirkete müdür olarak atamış bulunduğunu, müvekkili şirket, kat karşılığı inşaat işleri ile ilgili faaliyette bulunan bir inşaat şirketi olduğunu, müvekkili şirketin, satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapımını üstlendiği takriben —-adet proje ve bu projeler nedeniyle üstlendiği taahhütleri bulunduğunu, müvekkil şirket, muhtelif bankalardan ipotek karşılığı krediler kullanmış olup, yüksek miktarda kredi borçları bulunduğunu, davacının kendisinin yasal olarak şirket yönetim kurulunda görev alamaması ve bu arada diğer ortağın da şirketi temsil etmesini istememesi nedeniyle gerek bankalara olan borçların ödenmesi ve gerekse sözleşme ile üstlenilen projelerle ilgili arsa sahiplerine karşı üstlenilen taahhütlerin yerine getirilmesi tehlikeye girdiğini, davacının iddialarının aksine şirketin esas sözleşmesinde, yönetim kurulunun şirkete müdür atamasına engel bir hüküm bulunmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın ve davacı taleplerinin tümüyle reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirketin ——- yönetim kurulu kararının TTK’nın 391. maddesi uyarınca batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın “Görev dağılımı” başlıklı 366. maddesinde “Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir. Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.” aynı Yasa’nın “Yönetimin devri” başlıklı 367. maddesinde ise, “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir. Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.” , 370. maddesinde ”Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.”, 390/1 madde ve fıkrasında da ”Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.”, 391. maddesinde de ”Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; Eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Anonim şirket yönetim kurulu kararlarının butlanı, TTK’nın 391. maddesinde düzenlenmiş ve sınırlı sayıda olmamak üzere, özellikli bir kaç hal gösterilmek suretiyle, bu hallerde yönetim kurulu kararlarının batıl olacağı ifade edilmiştir. Bu maddeye göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda davalı şirketin iki ortaklı olduğu, şirket ana sözleşmesinin 9. maddesinde temsil şeklinin; “Şirketin işleri ve idaresi genel kurul tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde seçilecek 2 üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetilir.” şeklinde düzenlendiği, dava konusu —- tarihli yönetim kurulu kararında, şirket müdürü olarak dava dışı —-seçildiği, şirket müdürü olarak seçilen —- şirketin ünvanı altında atacağı münferit imzası ile şirketi her hususta en geniş şekilde temsil ilzam ve idare etmesine oy birliği ile karar verildiği ancak söz konusu yönetim kurulu kararında sadece —– imzasının olduğu, diğer ortak davacının imzasının olmadığı anlaşılmaktadır.
Şirket ana sözleşmesi ile şirketin işleri ve idaresi genel kurul tarafından seçilecek 2 üyeden oluşan yönetim kurulu tarafından yerine getirileceği belirlenmesine rağmen dava konusu —- tarihli yönetim kurulu kararı ile şirketi temsil yetkisinin yönetim kurulu üyeleri dışında 3. bir kişiye devredildiği, bu durumda ana sözleşmedeki temsil hükümlerine aykırı şekilde davacı ortağın şirketin temsil ve ilzamında yer almaması sonucunu doğuran söz konusu kararın, şirket paydaşları yönünden eşit işlem ilkesine aykırı olduğu gibi, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki yönetime katılma haklarını ihlal edip, bunların kullanılmasını kısıtlayan nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda söz konusu kararın TTK’nın 391. maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı şirketin dava konusu —–tarihli yönetim kurulu kararının TTK’nın 391.maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 23,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 77,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 193,35 TL’nin posta ücreti davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ———- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/03/2021