Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/583 E. 2019/183 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/583 Esas
KARAR NO : 2019/183
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 15/05/2018
KARAR TARİHİ: 19/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette —– Sigortası kapsamında bulunan sigortalısı dava dışı ———-deki tedavisine ilişkin— TL bedelli – tarihli fatura ile hastaneye provizyon onayı verilerek ödendiğini, müvekkili şirket tarafından ödenen ———-L ‘nin %50’lik kısmı olan —-TL, dava dışı ——– Hastanesindeki tedavisine ilişkin — TL bedelli ——–tarihli fatura ile hastaneye provizyon onayı verilerek ödendiğini, müvekkili şirket tarafından ödenen —- TL ‘nin %50’lik kısmı olan — TL,’nin —-Sigortası Genel Şartları Müşterek Sigorta Madde 2. Uyarınca ” tedavi masrafının birden fazlaca sigortalı tarafından temin edilmiş bulunması halinde bu masrafların sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır” gereği davalı şirketin poliçe limiti uyarınca aynı limitli poliçe olması halinde ödenmiş tazminatın %50’lik kısmının farklı limit olması halinde davalı şirket poliçe limitine isabet eden tutarın davalıdan, ödenen %50’lik kısmının sulhen yazışma ile talep edildiğini, davalı taraf ile yapılan sulhen müracaatın sonuçsuz kaldığından ödenen tutarın tahsili için iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ———- TL alacağın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı —- için ——. tarafından ödenen ve talep olunan tazminatın üç ayrı işlem içerdiğini, dava dışı ——— müvekkili şirket tarafından ———–numaralı ————Sağlık Sigorta Poliçesi ile ———- tarihleri arasında sigortalı olduğunu, ———- tarafından tazmin edilen tutarlardan —— ile —— işlemleri Sağlık Sigortası Özel Şartları 5.18 kapsamında istisna tutulduğunu, bu yönüyle müşterek koruma sağlanmayan taleplerin reddini, fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisine ilişkin işlemlerden doğan tazminat sorumluluğu ise ———-uygulama kuralları gereği ağırlıklı ödeme kriterlerine göre belirlenmesi gerektiğini, dava dışı——n müvekkili şirket nezdinde – numaralı grup sağlık sigorta poliçesi ile ————–tarihleri arasında sigortalandığını, yapılan işlemler içerisinde sol meme için yapılan mastektominin kanser olmaması nedeniyle profilaktik cerrahi olarak nitelendirildiğini, bu kapsamda yapılan harcamalarında teminat dışı kaldığını, ————d isimli firmadan temin edilen medikal ürünün de teminat kapsamı dışında bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, taraflar nezdinde sağlık sigorta poliçesi ile sigortalı olan dava dışı ——– ve ————– tedavileri için hasatnelere ödenen bir kısım bedelin rücuan tahsili olduğu, davacı tarafça davalı nezdinde sigortalı olan dava dışı sigortalılar için yapılan masrafların yarısının davalıdan tahsili gerekitğinin iddia edilidği, davalı tarafça verilen sağlık hizmeti bedellerin teminat kapsamı dışında olduğundan bahisle reddinin talep edilidği görülmüştür. HMK’nın 114.maddesinde dava şartları düzenlenmiş ve Mahkemenin görevi dava şartı olarak belirlenmiştir. Dava rücuan tazminat davası olması nedeniyle halefiyet esasına dayalı olarak açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2016 tarihli 2016/18769 Esas ve 2016/12023 Karar sayılı ve benzer nitelikteki birçok ilamında; “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. …” hükmüne yer verilmiştir. Eldeki dava bakımından değerlendirildiğinde; dava halefiyet ilkesi ile açıldığından görev belirlenirken dava dışı halef olunan sigortalının, dosyamız davalısına dava konusu tedavi giderleri nedeniyle dava açması halinde davaya bakmakla görevli olan Mahkeme eldeki davaya bakmakla da görevlidir. Dosyaya sunulan sigorta poliçelerinin incelenmesinde; dava dışı —- ve ————davacı nezdinde sağlık sigortası poliçesi ile sigortalı oldukları ve yine aynı kişilerin davalı nezdinde de—- sigortası poliçesi ile sigortalı oldukları, dava dışı sigortalılar —– ve ———— davalı ve davacı karşısında tüketici olduğu anlaşılmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1.madde ve fıkrasında tanımlara yer verilmiştir. Yasa maddesine göre satıcı; ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi, tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Dosyamız bakımından dava dışı sigortalılar ile davalı şirket arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olduğu, 6502 sayılı Yasa’nın 73/1.madde ve fıkrasında yer alan “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” düzenlemesine yer verildiği, dava dışı sigortalılar tarafından davalı aleyhine açılacak dava bakımından Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle davacı sigortacı tarafından halefiyet esasına göre açılan eldeki dava bakımından da Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu dolayısıyla HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle davanın HMK nın 115/2. Mad uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına
Dair davacı vekilinin yüzlerine karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğıinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 19/02/2019