Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/472 E. 2019/861 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1052 Esas
KARAR NO : 2019/871

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2015
KARAR TARİHİ : 12/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 16/12/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle;davacının —- numarası ile davalı şirketin — olduğunu, abonelik sözleşmesi gereğince düzenlenen elektrik faturalarında haksız tahsil edilen, kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma, bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ile KDV’nin belirlenmesinde matraha dahil edilmemesi gereken bedeller üzerinden yanlış hesaplama yapılması nedeniyle fazladan tahsil kayıp-kaçak bedeli olarak 7.500,00 TL, sayaç okuma bedeli 50,00 TL, perakende satış hizmet bedeli 1.600,00 TL, iletim bedeli 1.700,00 TL, dağıtım bedeli 6.500,00 TL, KDV bedeli 2.600,00 TL olmak üzere toplam 18.000,00 TL’nin davalılardan abonelik sözleşmesi tarihinden itibaren haksız tahsil edilen bedellerin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….—–.’nin 19/01/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle;davacının KDV bakımından taleplerinin incelenmesinin usul bakımından mümkün olmadığını, KDV konusundaki uyuşmazlıkların hukuk mahkemelerinin görev alınana girmediğini, davacının bu talebi bakımından görevli mahkemenin vergi mahkemeleri olduğunu, davalı ile davacı arasında yapılan sözleşmenin 11. maddesi ile taraflar arasında doğacak anlaşmazlıkların giderilmesi bakımından yetkili mahkeme olarak İstanbul Çağlayan Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını, kayıp-kaçak bedelinin dağıtım bölgesinin hedef kayıp-kaçak oranına göre belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan bedel olduğunu beyanla davacının KDV konusundaki talebi ve diğer talepleri konusunda görevsizlik kararı verilmesi aksi kanaat halinde davanın esastan reddin talep etmiştir.
Davalı——– vekili 13/01/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle;dava konusu yapılan ve iadesi talep edilen bedeller/faturalar kurumun düzenleme yapma yetkisine dayanarak belirlediği ve kurul kararıyla uygulanan bedeller olduğunu, davacı yanca dava dilekçesinde —— olarak iadesi istenen bedel faturalarda yer almamadığını beyanla öncelikle davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan incelenmeksizin reddini, Danıştay —– Dairesi Başkanlığı’nın ——- Esas sayılı iptal davasının bekletici mesele yapılmasını, —– ihbarını talep etmiştir.
Davalı ——————–. vekili 23/01/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle;davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davacının da dava dilekçesinde açıkça belirttiği üzere kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmesine ilişkin uygulamayı dağıtım şirketlerinin yaptığını, davalı şirketin ise tedarikçi durumunda olduğunu, faturalarda yer alan ve tüketiciden tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli, ilgili —–tarafından tahsil edildiğini, bu kalem alacaklarının davalı şirketin kazancı durumunda olmadığını, dolayısıyla iş bu davada husumet dağıtım şirketi olan ilgili ——— yöneltilmesi gerektiğini beyanla davanın husumetten reddini, mahkemenin esasa geçmesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 09/02/2016 ve 11/02/2016 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle;davalı şirketin savunmalarında dava konusu olan kayıp-kaçak bedeli ile diğer bedellerin iadesi istemi ile açılacak alacak davalarında görevli yargı mercinin adli yargı olduğunu beyan ettiği Yargıtay —- H.D.’nin 06/06/2013 tarih 2013/5188 Esas 2013/9368 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay —-. H.D.’nin 16/05/2013 tarih ———- Karar sayılı ilamı ile dava konusu olayın yargı yerinin adli yargı olduğununun tespit edildiğini beyanla dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Dosyanın Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ————Karar sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine binaen faturalara yansıtılan elektrik kullanım bedeli dışındaki kayıp-kaçak…vs adlar altında alınan bedellerin haksız olduğundan bahisle iadesi olduğu, davalılar tarafından öncelikle davanın usulden, kabul görmediği takdirde esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Davalılar —————‘nin görev itirazı bakımından; Yargıtay —–.Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih ————– sayılı kararında da açıklandığı üzere uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlık bakımından adli yargının görevli olduğu anlaşılmakla görev itirazı dikkate alınmamıştır. Davalı —— husumet itirazı bakımından; Yargıtay —.HD’nin yerleşik kararları dikkate alındığında tedarik eden, pazarlayıcı ve dağıtıcı dava konusu bedellerin iadesinden müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla husumet itirazı da dikkate alınmamıştır. (Yargıtay —-3.Hukuk Dairesinin 08/10/2015 tarih —– karar sayılı kararı).
Davanın esasına ilişkin olarak ise Mahkememizdeki yargılama devam ederken 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler eklenmiş, 6719 sayılı Yasa’nın 21. Maddesi ile 6446 Sayılı Kanunun 17. Maddesine eklenen 10.fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 20.maddesinde de “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yargılama sırasında bir kısım Mahkemeler tarafından 6446 sayılı Yasa’ya eklenen ve değiştirilen maddeleri bakımından Anayasa Mahkemesine davalar açılmakla birlikte yargılama sırasında 15/02/2018 tarihli 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 28/12/2017 tarihli ———- Karar sayılı ilamı ile değişikliklere ilişkin olarak Anayasa’ya aykırılık iddialarının reddine karar verilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 20.maddesi dikkate alındığında; davaya konu bedeller ile ilgili olarak 6719 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden evvel açılmış ve halen devam eden alacak davalarında da 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesine eklenen 10.fıkrasının geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği, bu hali ile de eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Eldeki dava bakımından dava tarihinde yürürlükte bulunan Kanun maddeleri, yerleşmiş Yargıtay içtihatları dikkate alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu’nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı, diğer bir ifadeyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bahsedilen 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 sayılı kararı ve söz konusu karar benimsenerek verilen Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin 25/02/2016 tarih, 2015/2474 Esas ve 2016/2637 Karar sayılı, 18/02/2016 tarih, 2015/2292 Esas ve 2016/2177 Karar sayılı ve benzeri nitelikteki birçok yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında faturalara elektrik kullanım bedeli dışında yansıtılan ve davaya konu olan bedellerin alınmasının haksız olduğu ve davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak Kanun değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığı, bu hali ile davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluk bakımından; Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2012 tarihli 2012/3820-5658 Esas ve Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davacının dava açmakta haklı olup olmadığı hususları tartışılarak,..oluşacak uygun sonuç dairesinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceğinin belirlenmesi…” gerektiği hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından, dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi..” gerektiği hükmü dikkate alınarak davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmesine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın yasa değişikliği nedeni ile konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 307,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 263,00 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 79,60 TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— göre belirlenecek nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 345,40 TL posta ücreti olmak üzere toplam 1.545,40 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı