Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/438 E. 2020/607 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/438 Esas
KARAR NO: 2020/607
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2015
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların dava dışı Tasfiye———- ortakları olduğunu, davalı yanın şirket müdürlerinden olduğunu ve şirketin mali hesaplarını kontrol ve tasnif eden olduğunu, müvekkilinin ise şirketin şantiyelerinde teknik işleri kontrol eden mühendis olduğunu, alınan ortak kararla şirketin tasfiyesine karar verildiğini, davalının şirketin belgelerini teslim etmediğini, tasfiye halindeyken dahi şirketin zararına sebebiyet verdiğini, davalının müşterilerden alınan harici tahsilatları kendi hesabına aktardığını, bu dönemde müvekkilinin payına isabet eden kar payını ——– tutarındaki havaleyi açıklama yapmaksızın müvekkilinin hesabına gönderdiğini, daha önce de bu şekilde kar payı ödemeleri yapıldığını, daha sonra davalı yanın yaptığı işbu ödemeyi faizi ile birlikte ——-takip dosyası ile birlikte takibe koyduğunu, takibin kesinleştiğini, davalının hiçbir talebi olmaksızın müvekkiline bu ödemeyi yaptığını belirterek; müvekkilinin ——— sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borcun kaynağı olan ödemenin ticari maksatla yapılmadığını, borcun davacı ile aralarındaki şahsi alacak münasebetine ilişkin oluğunu, davaya konu borcun, davalı tarafından davacıya, alacağı bir daire için verildiğini, dairenin satış bedelinin eksik kalan miktarının davalıdan borç olarak istendiğini, tarafların ortak oldukları ——- tarihi itibariyle tasfiye haline geçtiği, tasfiye memurunun atandığı, borca konu ödemenin ise —— tarihinde yapıldığı, bu nedenle söz konusu ödemenin kar payı dağıtımı olamayacağını, davanın reddine karar verilerek davacının; alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Eldeki davanın ilk olarak —- açılmış olup mahkemece — kararı ile mahkememize gönderilmiş, mahkememizce —- Sayılı karar ile karşı görevsizlik kararı verilmiş, davacı yanın kararı istinaf etmesi üzerine; ——— ilamı ile görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğundan bahisle verilen karar kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Dava, İİK md 72 ve devamında düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, sicil ve banka kayıtları,——- sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
——— sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine —– işlemiş faiz olmak üzere toplam —— alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline yönelik olarak icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava dışı tasfiye halindeki şirketin ticari defter ve kayıtları da incelenerek uyuşmazlık konularına ilişkin olarak bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen—-tarihli raporda özetle; dava dışı şirketin — yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, — yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı tarafından davacıya yana gönderilen —– ödemeye ilişkin kayıt bulunmadığı, dağıtılmış veya dağıtılacak kar payına ilişkin bir kaydın mevcut olmadığı, tasfiye halindeki dava dışı şirketin—- tarihinde kurulduğu, şirketin sermayesinin —-olduğu, %50’sinin davacıya %50’sinin davalıya ait olduğu, şirketin tasfiye sürecine girdiği ve tasfiye memuru atandığı, bu kararın ——- tarihinde tescil edildiği, yapılan ödemenin kar payı ödemesi olduğuna dair veya alınacak daire için verildiğine ilişkin bir delilin dosya kapsamında olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu takibe konu alacağın, davalının şahsi hesabından davacının şahsi hesabına —- tarihinde gönderilen —– tutarındaki banka havalesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, bu ödemenin tasfiye halindeki şirketin kar payı ödemesine ilişkin olduğunu iddia etmektedir. Dosya kapsamında yer alan sicil kayıtları ve bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere; dava dışı şirketin ———- tarihi itibariyle tasfiye haline geçtiği ve tasfiye memuru atandığı, şirketin ticari defterlerinde yapılan bu ödemenin yer almadığı, ayrıca dağıtılmış ya da dağıtılacak kar payına ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, kar payı dağıtılmasına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı, yapılan ödemenin şirketin tasfiyeye girmesinden sonra yapıldığı anlaşıldığından; yapılan ödemenin kar payına ilişkin olduğu iddiası yerinde bulunmamıştır.
Davalı taraf ise, bu ödemenin, davacıya satın alacağı ev karşılığı verilen borç para olduğunu iddia etmektedir. Ancak dosya kapsamında buna ilişkin herhangi bir delil veya belge ibraz edilmiş değildir.
Bu durumda ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK’nun 190. Maddesine göre; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanunu bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü hakkındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Bilindiği üzere; kural olarak, menfi tespit davalarında ispat yükü, alacaklı olduğunu iddia eden davalıya aittir. Eldeki dava konusu takibin dayanağı ise; açıklaması bulunmayan banka havalesine ilişkindir. Açıklamasız havale ise, kural olarak, mevcut bir borcun ödenmesine ilişkindir. Davalı taraf ise, yapılan havalenin davacı yana verilen bir borç olduğunu iddia ettiğine göre, davanın niteliği de dikkate alındığında, ispat yükü davalıya aittir. Dosya kapsamında ise; yapılan havalenin borç olarak davacıya verildiğine ilişkin herhangi bir delil sunulmamıştır. Davalı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı anlaşıldığından, davalı tarafça ispat yükü yerine getirilememiştir.
Her ne kadar davalı taraf alacağını ispat edememiş ise de, kötüniyeti sabit bulunmadığından, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacının——–sayılı dosyasına konu borç nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davalı yanın kötü niyeti sabit olmadığından kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.167,58.-TL’nin davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 541,90.-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 1.625,68‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan 541,90.-TL peşin harç, 27,70.-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 569,60.-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen 1.600,00.-TL bilirkişi gideri , 605,00.-TL müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.205,00.-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.759,72.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ————-nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.15/10/2020