Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/36 E. 2019/1179 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/36 Esas
KARAR NO : 2019/1179
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/03/2016
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının——- adresinde bulunan işyeri niteliğindeki taşınmazı satmak amacıyla müvekkili firma ile Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi imzaladığını, müvekkili davacı firmanın aracılık etmesi sonucu gayrimenkulün sahibi … ile Alıcı —– arasında taşınmazın satış işleminin 1.230.000,00.-TL bedel üzerinden gerçekleştiğini, sözkonusu satış üzerinden net %3 Hizmet Bedeli olan 36.900,00.-TL nin ödenmesi için —– tarih —– yevmiye numaralı ——–. Noterliğine ait ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnamenin —– tarihinde tebellüğ edildiğini, davalının hizmet bedelini ödemediğini, bunun üzerine davalı borçlu aleyhine ——. İcra Müdürlüğü ——- esas numaralı dosya ile takip başlatıldığını, davalı borçlunun bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, borçlunun haksız , kötü niyetli mesnetsiz itirazının iptaline ve %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, —— tarihli Gayrimenkul Aracılık sözleşmesinin 8. Maddesinde belirtilen icra takip tarihinden itibaren yıllık %42 oranında faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline karşı açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilin temsilcisi olduğu ———- davacı sözleşme yapıldığını, davanın tarafının müvekkilinin olmadığından husumet itirazında bulunduklarını, davacı tarafın satışa aracılık için herhangi bir çaba göstermediğini, yeterli girişimde bulunmadığını, davacı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, taşınmazın %46’sına tekabül eden kısmı 184.000,00.-TL bedelle Alıcı——– satıldığını, iddia edilen satış bedeline itiraz ettiklerini, taşınmazın satıldığı alıcı ile davacı arasında hiçbir bağlantı olmadığını, müvekkili satışı davacı taraf yaptırmamasına ve emek vermemesine rağmen iyi niyet göstergesi olarak sözleşmede adı geçen şirket çalışanına 10.000,00.-TL ödediğini, sözleşmeyi feshedip anlaştığını, davacı tarafın sözleşme şartlarına uygun davranmadığını, satış işlemi için çaba harcamadığını, davaya talep edilen miktara ve ayrıca oldukça fahiş olan faize ve tüm iddialara itiraz ettiklerini, icra takibinin iptalini talep etmiştir.
Dosyanın ——. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——– Esas ——- Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan simsarlık ücreti alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tanık beyanları, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, —————. İcra Müdürlüğü’nün ——-Esas sayılı dosyası, dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
——— İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı dosyası, dosyamız arasına alınmış tetkik edilmiş, dosyanın incelenmesi neticesinde; mahkememizin davacısı tarafından davalı aleyhine 36.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %42 oranında faizi ile birlikte tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 24/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından sunulan 28/12/2016 tarihli dilekçe ile takibe itiraz edildiği, davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 24/10/2019 tarihli celsesinde davacı tanığı … dinlenilmiş, tanık özetle; “ben —- yılları arasında davacı şirkette çalışmıştım, ben davalı ile sözleşmeyi yaptım, kendisi dükkan için 1.700.000,00.-TL istiyordu, daha sonra kendisi ile konuşarak dükkanın 1.200.000,00.-TL ile 1.500.000,00.-TL arasında satılmasına ilişkin sözleşme imzaladık, ayrıca daha sonra dükkanın kiralanmasına ilişkinde sözleşme yaptık, bu işlemi de ben gerçekleştirdim, ilk önce burayı 6.000,00.-TL den lastik işi yapan birisine kiraya verdik, daha sonrada bir yatırımcıya da 1.230.000,00.-TL ye sattık, bu işlemlerin hepsini ben gerçekleştirdim, davalıya gerekli araştırmayı yaparak ücretin ne kadar olması gerektiğini belirttim ve bu konuda kendisini bilgilendirdim, daha sonra sahibinden.com, hürriyetemlak vb. Emlak sitelerinde ve sosyal medyada gerekli ilanları yaptım, taşınmazı satın alan yatırımcıyı bize başka bir emlak ofisi getirdi, yatırımcı alıcı tarafından aracılık bedeli, diğer emlak ofisine ödendi, o dönemde toplam hizmet bedeli olarak %6 + KDV ücret alınıyordu, alıcıyı yönlendiren diğer emlak ofisi de ——- bünyesinde bulunan bir emlak ofisi idi, şayet ——— bünyesinde bulunan bir ofis olmasaydı alıcı ile davalının buluşturulması mümkün olmazdı, alıcı ile herhangi bir sözleşmemiz yoktur, olmasına da gerek yoktur, yanlış hatırlamıyorsam soy ismi ——— idi, ben davalı … ile sözleşmenin kurulması aşamasında kendisinin ofisine giderek görüştüm, daha sonra kiralama işleminden sonra ben kendisine baklava hediye ettim, kendisi müteahitti belki daha sonra başka işlerde getirir diye düşündüm, müşteri memnuniyet formunda da benden memnun olduğunu ve beni destekleyeceğini belirttiği görülmektedir, ben davalıdan elden 10.000,00.-TL almadım, tanıklık ücreti talebim yoktur” beyan ederek, beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Mahkememizin 24/10/2019 tarihli celsesinde davacı tanığı … dinlenilmiş, tanık özetle; “ben daha önce davalı … bey in yanında çalışırdım, satış işlemini biz yaptık, biz —– la anlaştık ancak biz satışı kendimiz yaptık, hatta davacıya 10.000,00.-TL ——– helallik vermişti bunun karşılığında da bize baklava getirdiler, ben ——-beyi arayıp alıcıları görüştürdüğü hususunda bilgim yoktur, alıcı bizi buldu, —— bey müteahhitlik yapar, inşaat firması vardır, taşınmazın kime satıldığını hatırlamıyorum, alıcılar bizi belediyeden bulabilir, keza yaptığımız inşaatlarda da tabela bulunur, tabelada ——- in numarası vardır, helallik ücreti daha önce konuşulmuştur, bu şekilde müteahhit le emlakçılar arasında ödemeler olur, 10000 TL bizzat elden verilmiştir, taşınmazın satılmadan önce kiraya verilip verilmediğini hatırlamıyorum aradan uzun bir süre geçti” beyan ederek, beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davacı tarafça, davalıya ait taşınmazın satış işlemlerinin yapılmasından doğan komisyon ücreti alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davacının satışa aracılık için herhangi bir çaba gösterilmediği belirtilerek davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı yanın husumet itirazı bakımından; her ne kadar dava konusu taşınmaz davalı adına kayıtlı değil ise de; davacı ile yapılan Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesinde dava dışı şirketin taraf olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığı, sözleşmede yer alan müşteri olarak davalının gösterildiği, sözleşmenin davalı tarafından imzalandığı, dava dışı şirkete ait herhangi bir kaşe veya işaretin bulunmadığı anlaşılmakla; davalı yanın husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin 6098 Sayılı TBK’nın 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşmenin 04/08/2015 tarihinde imzalandığı, satış işleminin 09/11/2015 tarihinde gerçekleştiği, sözleşmede özel yetki için verilen sürenin 90 gün olarak kararlaştırıldığı, sözleşmenin 7. Maddesinde süre sonuna kadar yazılı bildirim yapılmadığı takdirde özel yetki süresinin uzayacağının belirtildiği, sözleşme tarihi ile satış tarihi arasında 98 günlük bir sürenin bulunduğu, davalı tarafça da sözleşmenin sona erdirildiğine ilişkin yazılı bildirimde bulunulduğuna ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, geçen sürenin makul bir süre olduğu kanısına varılmıştır. Yine dosya içerisinde mevcut tapu kayıtlarından, taşınmazın —- hissesinin dava dışı ———- ait olduğu, satışın şirketi temsilen davalı tarafından gerçekleştirildiği, davalı tarafından imzalanmış 28/10/2015 tarihli “Müşteri Değerlendirme Formu” başlıklı belgede davacı tarafından verilen hizmetin değerlendirildiği, verilen hizmetten memnun kalınıldığının ifade edildiği anlaşılmıştır. Bu haliyle, yapılan sözleşme itibariyle davacının davaya konu taşınmazın satışına aracılık yaptığı ve tarafları anlaştırdığı, daha sonra davalının davacıyı aradan çıkarmak suretiyle alıcı ile bir araya geldiği, aradan geçen süre itibariyle satışın sözleşme tarihinden itibaren makul bir süre içerisinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Yine taraflar arasında imzalanan sözleşme ile; satış için minimum işlem bedelinin 1.200.000 TL, maksimum işlem bedelinin 1.500.000 TL olarak belirlendiği, hizmet bedeli olarak satış bedelinin %3’ü+KDV karşılığı tutarın kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar tapu kayıtlarına göre anılan taşınmazın toplam 400.000,00 TL bedelle satıldığı görülmekte ise de; taraflar arasında yapılan sözleşme ile satış bedeli belirlendiğinden, anılan satış bedeline göre komisyon ücretinin belirlenmesi gerekmektedir. Davacı tarafça satış bedeli 1.260.000 TL kabul edilerek, bunun %3’üne karşılık gelen 36.900,00 TL üzerinden takip başlatılmış ise de; sözleşmede minimum işlem bedeli olarak 1.200.000 TL’nin belirlendiği, taşınmazın daha fazla bir bedele satıldığına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının talep edebileceği komisyon ücreti [1.200.000 TLx3/100=36.000 TL] olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Tarafların tacir olması nedeniyle de anılan bedelden TBK’nun 182. Maddesi kapsamında indirim yapılması da yerinde görülmemiştir.
Faiz oranı bakımından; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. Maddesinde hizmet bedelinin süresinde ödenmemesi halinde, borcun yıllık %42 oranında faizi ile birlikte tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, tarafların tacir olduğu, tacirler tarafından faiz oranının serbestçe belirlenebileceği dikkate alınarak davalı yanın faize ilişkin istemi de yerinde görülmemiştir.
Alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirmesi nedeniyle; davacı yanın icra inkar tazminatı isteminin de reddine karar verilmiştir. Reddedilen miktar bakımından ise; davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından, davalının kötü niyet tazminatı istemi de yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Sabit olan 36.000,00.-TL nin takip tarihinden itibaren yıllık %42 oranında işleyecek faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının ——. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Aşan istemin reddine,
Likit bir alacak bulunmaması nedeni ile icra inkar tazminatı isteminin reddine,
Reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatın isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.459,16.-TL’den dava açılırken yatırılan 445,66.-TL peşin harç, icra dosyasına yatırılan ve mahsup ettirilen 184,50.-TL peşin harcın toplamı 630,16.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.829,00.-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından iş bu dosyadan ve icra dosyasından yatırılan toplam 630,16.-TL peşin harç ve 29,20.-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 659,36.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından posta gideri olarak yapılan 525,70.-TLyargılama giderinin davada haklı çıktığı % 98 oranında olmak üzere 515,19.-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6..Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.310,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7. Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 900,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.10/12/2019