Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/358 E. 2021/1313 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/358 Esas
KARAR NO: 2021/1313
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2013
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin asıl borçlu —– kullanmış olduğu —– asıl borçluya kefil olduğunu, asıl borçlu —– davalı bankanın aynı şubesinden peşi sıra kullandığı birçok ticari kredi olsun, konut kredisi olsun, ———– olarak ilgili sözleşmeleri olsun, kullanmış ve halen de kullanmakta olduğu birçok kredi hesaplarının da aynı şubeden kullandırıldığını, müvekkiline —— ilamsız takip yapıldığını, ödeme emrinin tebliğ edilmek suretiyle icra takibinin kesinleştirildiğini, işbu davalı bankaya karşı ikame etmiş oldukları davada taraflar arasındaki ihtilafın sadece bir adet müvekkili tarafından asıl borçlunun davalı bankadan kullanmış olduğu tüketici kredisi için —– kendisi tarafından davalı bankaya imza karşılığı verilmiş olan kefaletten kaynaklandığını, taraflar arasındaki asıl sözleşme ilişkisinin tüketici işlemi mahiyetinde olduğunu, taraflar arasında yapılan —– yapılan icra takibi ve takibin kesinleştiği borç miktarı ve diğer hususlarda ihtilaf bulunmadığını, sorunun takip tarihi itibariyle kefil yönünden icra takip miktarının tespiti ve akabinde söz konusu takip ile ilgili koşulların oluşup oluşmadığı ve kefilin sorumlu olduğu borç miktarı ve mahiyeti konusunda olduğunu, Dava konusu olayda asıl borçlu ——- kullanmış olduğu konut kredisindeki ipoteğin davalı bankaca paraya çevrilmeden, asıl borçlu ——hakkında her ikisini de kapsayacak şekilde davalı bankaca —–müvekkilinin borcu olmayan bir bedel için ilamsız takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği, akabinde müvekkili kefil adına kayıtlı olan —— taşınmazına haciz konulduğunu ve satışı ile ilgili —– —– tarihinde istendiğini ve cevabi yazıların icra dosyasının içine girdiğini, söz konusu eski—– dosyasından şu anda müvekkilinin maliki olduğu taşınmazın kıymet takdirinin yapıldığını, oysa ——kararı gereğince tüketici kredilerinde verilen şahsi teminatın adi kefalet niteliğinde alduğunu, öncelikle asıl borçluya başvurulmasının gerektiğini, konut kredisinde kefil hakkında başlatılan icra takibinde takip koşulu oluşmadığından asıl borçluya başvurmadan kefil hakkında dava açılmasının ve takip yapılmasının mümkün olmadığını, —– tüketici kredilerinde verilen şahsi teminatın adi kefalet hükmünde olduğunu, asıl borçluya başvurmadan kefil hakkında dava açılması veya takip yapılmasının mümkün olmadığını, bu hususun dava şartı olup hakim tarafından re’sen dikkate alınacağını, yine —- göre de asıl borçlu —-öncelikle ipotek ve rehinden dolayı takip yapılmasının gerektiğini, oysaki davaya konu icra takibinde olduğu gibi asıl borçlu —– karşı davalı banka tarafından tüm bu kredi borçları birleştirilerek ve tek bir dosya altında toplanarak işbu davaya konu tek bir icra takibinin yapıldığını, bu işlem ve söz konusu icra takibinin yasaya ve —- kararlarına aykırı olduğu kadar aynı zamanda —- kuralları ve hakkaniyete de tamamen aykırı olduğunu beyan ederek, öncelikle ve ivedi olarak teminatsız bir şekilde müvekkili —- satışı işlemlerinin —– durdurulmasına, gayrimenkulün satışını durdurma mahiyetindeki ihtiyati tedbir kararının İlgili icra müdürlüğüne yazılarak bu ihtiyati tedbirin ivedi olarak icra dosyası kayıtlarına şerh olarak düşülmesi yönünde işlem yapılmasını kapsayacak mahiyette bir ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkili —- asıl borçlu —- davalı bankadan kullanmış olduğu sadece ——- söz konusu —- —– gereğince asıl borçludan yapılan tahsilatların mahsubu ile davalı bankaya kefili olduğu——— gereğince kalan hiçbir borcunun olmadığına ilişkin tespitin bilirkişi vasıtasıyla hesaplamasının yaptırılarak akabinde, davalı bankanın davaya kanu icra takibini müvekkiline karşı haksız ve kötü niyetli bir şekilde devam ettiriyor olması sebebiyle davalı bankanın davaya konu icra takibi bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, ayrıca yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili banka tarafından davaya konu ilamsız icra takibinin tüketici kredisinden doğan bir borçtan değil, doğrudan —- ticari kredi sözleşmesinden doğan bir alacak sebebiyle başlatıldığını, müvekkili banka ile dava dışı —–imzalandığını, davacı borçlunun da müteselsil kefil olarak bu sözleşmeyi imzaladığını, davacı tarafa süresinde ödenmeyen kredi borcu uyarınca—- keşide edilen —– ihtarname ile muaccel hale gelen borçların derhal ödenmesi ihtarında bulunulduğunu, gerek — aracılığıyla keşide edilen ihtarname ve gerekse—- dosyasında borcun sebebi olarak —— belirtildiğini beyan ederek, davalı —- tarafından açılan gerçeğe ve usule aykırı ihtiyati tedbir talebinin ve menfi tespit davasının reddine, masraf ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜKETİCİ MAHKEMESİ KARARI :
—- dosyasında bulunan —- tarihli takip talebinde alacaklının davalı banka olduğu, borçluların —— olduğu, borcun sebebi olarak —– sözleşmesi,—- ve ihtarnamelerin gösterildiği, takip talebi ekindeki alacak dökümünde tüketici kredisine ilişkin herhangi bir alacak belirtilmediği, tüketici kredisi sözleşmesi ifadesinin sadece borç sebepleri arasında yer aldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi tüketici kredisinden kaynaklanan bir alacağın takibe konulmadığı, davacının davacı borçlunun tüketici kredisinden kaynaklanan bir borcunun bulunmadığı, takibe konulan borcun ticari krediden kaynaklanan bir borç olduğu anlaşılmış olup, HMK’nın dava şartlarının sayıldığı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde yer alan “davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartının gerçekleşmediği” gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
BOZMA İLAMI :
—– numaralı kararında “Mahkemece tüketici kredisinin sadece borç sebepleri arasında gösterildiği, ancak davacı borçlunun tüketici kredisinden kaynaklanan bir borcunun olmadığı, bu anlamda dava açmakta da hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Takip talebinde ve ödeme emrinde borcun dayanağı olarak tüketici kredisi ifadesine de yer verilmiştir. Davalı banka vekili ise davacı hakkında yapılan takibin tüketici kredisine dayanmadığını, ticari krediye dayandığını, davacının tüketici kredisine kefaletinin bulunmadığını savunmaktadır. Yine davalı banka tarafından gönderilen —- tarihli müzekkere cevabında tüketici kredisi bulunmadığı bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan —- nolu bendinde ise, —- bankaya ikame etmiş olduğumuz iş bu derdest davada müvekkil —-, davalı banka ile arasında tek imzalanmış sözleşme olan, sadece —– sözleşmesindeki kefaleti sebebiyle, davalı banka tarafından kendisine yapılmış herhangi bir icra takibi olmamasından bahisle, davalı banka ile karşılıklı olarak imzalanmış olan ve davacının kefili olduğu —nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan veya doğmuş hiçbir borcunun bulunmadığına,…” şeklinde beyanda bulunulmuştur. Bu kapsamda öncelikle 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ilkesi bağlamında davacının talebinin tam olarak neye ilişkin olduğunun belirlenerek, talebin niteliğine göre 6102 sayılı TTK’nun 4,5 ve 7. maddeleri uyarınca gerektiğinde ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. ” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN GÖREVSİZLİK KARARI :
—–kararında—-, davacı vekilinin beyanlarına göre davacıdan genel — dayalı olarak —- kullanımı sırasında —- celbedilen banka kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu kredi işleminin taraflarına ilişkin hükümler —-devamı maddelerinde düzenlenmiş olup bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların mutlak ticari davalardan olduğu aynı yasanın 4/1. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Anılan yasadan kaynaklanan davalara ise Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemelerce, mevcut olmaması halinde ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gerektiği aynı kanunun 5. maddesinde hükme bağlanmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici kredisinden kaynaklanmayıp ticari krediden kaynaklandığına göre mahkememiz sözkonusu uyuşmazlığın çözümünde görevsizdir.” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, —- limitli kredi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının — tarihinde,—- üzerinden icra takibi başlattığı, davacının — kefalet limiti ile sorumlu tutulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; dosyaya ibraz edilen belgelerden davalı banka tarafından dava dışı — davaya konu edilen — kullandırılmış olup bunların davalı banka beyanına göre — numaralı —- numaralı——–yönünden; davalı banka ile dava dışı — arasında tarih içermeyen —- akdedildiği, söz konusu sözleşmede davalı—- miktar dahilinde, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunduğu, söz ——sözleşme doğrultusunda dava dışı —-davalı banka nezdindeki vadesiz mevduat hesabının —– olarak tanımlandığı, hesaptaki borç bakiyelerine ilişkin ödeme yapılmaması nedeniyle, davalı banka tarafından söz konusu hesabın borç bakiyesi olan —- tarihinde kanuni takip hesaplarına aktarıldığı, —– numaralı ihtarnamesi ile —– tarihinde hesabın kat edildiği, ihtarnemenin tebliğ şerhinin dosyada olmadığı, ihtarnamenin gönderilmesinden sonra —– tahsilat yapıldığı, kalan borç tutarının tahsil edilmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı, icra takibinden sonra toplam —– tahsilat yapıldığı ve yapılan tahsilatların davalı lehine olacak şekilde anaparadan mahsup edildiği, anapara tutarının tamamının tahsil edildiği, temerrüt faizi ve ———– akdedildiği, söz konusu sözleşmede davalı—- dahilinde, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunduğu, — kredi limitinin — faiz oranının aylık — belirlendiği davalı banka tarafından dava dışı — tutarlı — kullandırıldığı belirlenmiş olup dava dışı asıl borçlu ve davacı imzasını da içeren bu krediye ilişkin —incelendiğinde;
—- olduğu,
—- olarak belirlenerek geri
ödeme planın bu faiz oranına göre belirlendiği, bu aranın akdedilen —- yer alan faiz oranıyla uyumlu olduğu,
— tarihleri arasında aylık—olarak yer aldığı— uygulanmasında yasal zorunluluk bulunmakla birlikte ticarikredilerde istisna edilen —-taksit tutarları içerisinde yer almadığı,—- ibaresinin yer aldığı,— ilişkin geri ödemeleri güsterir ekstrelerde söz konusu krediden—- olarak bahsedildiği,— yapıldığı ekran görüntüsünde söz konusu kredinin —- adlandırıldığı tespit edilmiştir.
Söz konusu krediye ilişkin ilk — taksitin ödenmesinden sonra kalan taksitlere ilişkin herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle kalan anapara tutarı olan —- tarihinde takip hesaplarına intikal ettiği, davalı banka tarafından dava dışı asıl borçlu —- numaralı kredi hesabının muaccel hale geldiği, icra takibinden sonra toplam —- tahsilat yapıldığı ve yapılan tahsilatların davalı lehine olacak şekilde anaparadan mahsup edildiği, anapara tutarının tamamının tahsil edildiği, —-borç bulunduğu mütalaa edilmiştir.
— sayılı dosyasında — tarihli celsede davacı vekili müvekkilinin kefil olduğu ticari krediye ilişkin dava açıldığını, tüketici kredisine ilişkin dava açılmadığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça dava dışı— kullandırılan ticari krediye müvekkilinin — kefalet limiti ile kefil olduğunu, asıl borçludan yapılan tahsilatlar nedeniyle müvekkilinin kefil olduğu kredi borcunun fazlasıyla tahsil edildiğini beyanla davalıya borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, davalı tarafça borçlunun kefalet limiti ve ihtarnamenin tebliğinden sonraki temerrüt faizinden sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini savunduğu görülmüştür. —– kefil, borcun aslı ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından ancak kefalet limidi dahilinde sorumludur. Kefilin kefalet limitini aşan bir meblağla sorumlu tutulabilmesi ancak kendi temerrüdünden kaynaklanan borçlar için mümkündür. Başka bir anlatımla, müteselsil kefiller, kredi borcunun muaccel olduğu tarih itibariyle gerçekleşen kredi borcundan, kefalet sözleşmesinde yazılı limit kapsamında sorumludur. Kefilin, kefalet limiti üzerinde sorumluluğu, ancak kendi temerrüdünden doğar, muaccel olan borçtan, kefalet limiti miktarınca sorumlu olan kefil hakkında alacaklının keşide edeceği uyarı ile temerrüde düşürülmesi halinde, kefalet limitinin üzerinde ayrıca, temerrüt faizi ve yargılama gideri ile sorumlu olur —– Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre dava dışı asıl borçlu —–ile davalı banka arasında —– olmak üzere iki adet sözleşme imzalanmış olup, her iki sözleşmeye ayrı ayrı —- limiti ile davacı müteselsil kefil olmuştur. — —-kapsamında vadesiz mevduat hesabının —-borç bakiyesi verebilecek şekilde—- tanımlandığı, hesaptaki borç bakiyesine ilişkin ödeme yapılmaması nedeniyle, davalı banka tarafından söz konusu hesabın borç bakiyesi olan —- tarihinde kanuni takip hesaplarına aktarıldığı,—- ihtarnamesi ile ticari —-tarihinde kat edildiği, ihtarnamenin gönderilmesinden sonra —- tahsilat yapıldığı, kalan borç tutarının tahsil edilmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı, icra takibinden sonra toplam —- tahsilat yapıldığı ve yapılan tahsilatların davalı lehine olacak şekilde —- edildiği, —– tamamının tahsil edildiği, temerrüt faizi ve—- bulunduğu tespit edilmiştir.
Dava dışı asıl borçluya kullandırılan taksitli ticari kredi hesabının tüketici kredisi kapsamında mı kullandırıldığı yoksa —–kapsamında mı kullandırıldığının tespiti için yapılan incelemede tüketici kredilerinde istisna uygulanmayan ancak ticari kredilerde istisna uygulanan —- —- tutarları içerisinde yer alması, davalı banka tarafından kredi takibinin yaptığı ekran görüntüsünde kredinin taksitli ticari kredi olarak belirtilmesi, dava dışı asıl borçluya kullandırılan tüm kredilerin —– sözleşmesinin gösterilmesi hususları dikkate alınarak —- ve gayri nakdi kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı değerlendirilmiştir. Davalı banka tarafından dosyaya sunulan tablolarda ana para tutarının tamamen tahsil edildiği ancak temerrüt faizi ve —– olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili asıl alacak sona erince ferilerinde sona ereceğini, dava dışı asıl borçludan —- üzerinde tahsilat yapılmasına rağmen kefaletin sonlandırılmadığını savunmuş ise de —- hak ve borçların sona ermesi —– gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir. Taşınmaz rehnine, kıymetli evraka ve konkordatoya ilişkin özel hükümler saklıdır.” hükmünü içermektedir. —–dikkate alındığında davalı banka tarafından yapılan tahsilatların anapara borcununa mahsup etmesi nedeniyle kalan borcun temerrüt faizi ve —- ilişkin olmasına rağmen icra dosyasının derdest olması nedeniyle davalı bankanın alacağın ferilerine yönelik haklarını saklı tuttuğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL harçtan mahsubu kalan 282,25 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve temyiz harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/12/2021