Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/273 E. 2018/828 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/273 Esas
KARAR NO : 2018/828

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/08/2007
KARAR TARİHİ : 19/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İş Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirkette 13.04.1998-20.12.2005 tarihleri arasında satış mühendisi olarak çalıştığını, kendisiyle temizlik sözleşmesi imzalandığını,davacının işyerinden ayrıldıktan sonra ……….. ünvanlı şirketin Türkiye’deki irtibat bürosunda çalıştığının tespit edildiğini,müvekkili şirketin bu firmanın ürünlerini daha önce pazarladığını,davalının irtibat bürosunda çalışmaya başladıktan sonra müvekkili şirketin satışlarının düştüğünü, davalının müşteri portföyüne sahip olduğunu belirterek 1.000,00.TL maddi tazminat, 50.000 USD Cezai şart alacağının fiili ödeme günündeki efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yersiz olduğunu, rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, bir yer sınırı görülmediğini, sürenin 3 yıl olarak belirlendiğini, bu nedenle sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının müvekkilinin .. işyerinde işe başlamasında kaynaklanan bir zararının bulunmadığını, iş akdinin davacı tarafından sona erdirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın tevzi edildiği Kadıköy …. İş Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda Kadıköy …. İş Mahkemesi’nin 28/07/2010 tarihli 2007/99 Esas ve 2010/401 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, Mahkeme ilamının temyizi üzerine Yargıtay …………… Hukuk Dairesi’nin 25/03/2013 tarihli 2010/41210 Esas ve 2013/9946 Karar sayılı ilamı ile “…davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemektedir. Rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun’un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 Tarih …. Esas- .. Karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.” gerekçesine yer verilerek görev yönünden bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı neticesinde dosyanın tevzi edildiği İstanbul Anadolu … İş Mahkemesi’nin 10/10/2013 tarihli 2013/1287-345 Esas ve karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Anadolu ……. ATM’ye tevzi edildiği,…. ATM’nin kapatılması üzerine dosyanın Mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; Mahkememizin 18/09/2014 tarihli …… Esas ve karar sayılı ilamı ile davanın subut bulmadığından reddine karar verildiği Mahkememiz ilamının temyizi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 24/02/2016 tarihli 2015/6831 Esas ve 2016/1977 Karar sayılı ilamı ile “…Somut olayda mahkemece, davacının dosyaya sunduğu belge ve delillerle iddialarını ispat ettiği ifadesinin yanı sıra, rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğu ve davalı eyleminin rekabet yasağı kapsamında olmadığı belirtilmek suretiyle, hem gerekçenin kendi içerisinde, hem de gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın re’sen bozulması gerekmiştir.” gerekçesine yer verilerek bozulmasına karar verildiği ve dosyanın mahkememize iade edildiği görülmüştür.
Bozma ilamından sonra Mahkememizin 19/07/2018 tarihli celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma ilamından evvel alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı ile dava dışı satıcı. …firması arasında distribütörlük sözleşmesi bulunduğu, davacının distribütörlüğünü yaptığı ürünlerin başkaca üretici firmalarca da üretildiği ve piyasada bulunduğu, davacınını satın aldığı yada imalatını yaptığı ürünlerin şirket web sitelerinde görülebileceği, ürünlerin kullanma talimatının ürünün ambalajının üzerinde ve broşüründe bulunduğu, bu nedenle ürün gizliliğinden söz edilemeyeceği, taraflar arasında imzalanan gizlilik taahhütnamesinin 26/02/2003 tarihinde imzalandığı, taahhütnamede herhangi bir yer sınırlaması getirilmediği, ayrıca davalının, davacı şirkette çalıştığı süreden sonra tarafların iş sahasında gerçekleşecek gelişmeler neticesinde ortaya çıkacak yeni ürünler içinde sınırlama getirildiği, rekabet etmeme yasağının ihlali için işverene önemli bir zarar verme ihtimalinin bulunması gerektiği, ayrıca rekabet yasağının BK’nın 349.maddesi uyarınca yer, süre ve işin türü bakımından sınırlandırılması gerektiği, aksi takdirde sözleşmenin geçersiz olacağı, davalının, davacı iş yerindeki pozisyonunun satış mühendisi olduğu, davalının yurt dışından ambalajlı olarak getirilen ürünlerin içeriğine herhangi bir etkide bulunmasının mümkün olmadığı, sadece ithal edilen ürünlerin kullanımı, faaliyeti ve uygulama alanı ile şekli hakkında bilgi sahibi olduğu, ve bu hususları müşterilere ilettiği, bu bilgilerin ticari sır olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davacının ürünleri dava dışı ve davalının çalıştığı ……. firmasından alması ve satışa sunması nedeniyle söz konusu firmanın rakip firma olarak görülemeyeceği, ancak tedarikçi firma olarak kabul edilebileceği, bununla birlikte davacı tarafça sır olduğu beyan edilen bilgilere zaten sahip olduğu, davalıya verilen eğitimin de söz konusu firma tarafından verilmesi nedeniyle davacının sırlarının paylaşıldığının kabul edilemeyeceği, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli bir şekilde kurulması için gerekli olan ticari sırların elde edilmesi ve kullanılmasının karşı tarafa zarar verme tehlikesinin bulunması şartlarının dosyamız kapsamında mevcut olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin geçerli şekilde kurulmadığı, ayrıca sözleşmede yer ve zaman sınırlaması olması gerektiği halde yer bakımından herhangi bir sınırlama yapılmadığı, sözleşmenin yer bakımından belirsizlik taşıdığı, sözleşmede yer alan 3 yıllık süre sınırlandırılmasının da uzun olduğu dolayısıyla sözleşmenin geçerli olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin işçi ile işveren arasında yapılan rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin ihlali nedeniyle rekabet yasağından doğan tazminat istemi olduğu, davacı tarafça davalı ile rekabet yasağı sözleşmesi imzalandığı ve sözleşme ile rekabet yasağının işten ayrıldıktan sonra devam edeceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalının rakip firma olan ………….. firmasında çalışmaya başladığından bahisle sözleşmede yer alan tazminatın ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Dosyamız kapsamına alınan 06/08/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan sözleşme tarihi ve eldeki dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 348 ve devamı maddelerinde hizmet akdindeki rekabet yasağı düzenlenmiş, 3482/.maddesinde rekabet yasağının ancak işçinin öğrendiği bilgileri kullanması iş sahibinin aleyhine önemli derecede zarara sebebiyet verebilecek ise geçerli olduğu ve yine 349.maddesinde de rekabet yasağının zaman, yer ve işin niteliği bakımından sınırlandırılması halinde geçerli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. Eldeki dava bakımından; taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere; rekabet yasağına ilişkin olarak 3 yıllık süre konulmakla birlikte işin türü ile yer sınırlaması yapılmadığı, bu hali ile sözleşmenin geçersiz olduğu, ayrıca her ne kadar süre sınırlandırılması getirilmiş ve Kanun metninde süre bakımından herhangi bir üst sınır belirtilmemiş ise de sözleşmede yer alan 3 yıllık sürenin Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında uzun süreli olduğu, yer ve işin türü bakımından sınırlandırma olmaması sebebiyle de rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğu ve dolayısıyla geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır. Bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere davacının satışı sunduğu malları………. firmasından aldığı, dolayısıyla davacının bildiği ve davalının da davacı şirkette çalışması esnasında öğrendiği iddia edilen tüm bilgileri dava dışı şirketin bildiği, bunun yanı sıra davalının çalıştığı şirketin rakip firma olarak değerlendirilemeyeceği gibi davalının ticari sırları öğrenmesi ve davacının önemli sayılacak şekilde zararına sebep olması şartlarının dosyamız bakımından gerçekleşmediği, bu hali ile davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 920,50TL’nin mahsubu ile arta kalan 884,60 TL harcın karar kesinleşitğide ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dava tarihi itibariyle geçerli olan kur dikkate alınarak ((1000,00)+(50.000*1,33) belirlenen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …….’ye göre belirlenen 7775,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karara kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. .