Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/257 E. 2020/743 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/257 Esas
KARAR NO : 2020/743
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2018
KARAR TARİHİ : 17/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—– Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;davalının talebi üzerine işçiler tarafından kullanılması maksadıyla verilen konteyner siparişinin davalıya teslim edildiği, ancak davalı tarafından söz konusu konteynerlerin çatıdan su akıttığı ve beklenen verimin alınmadığından bahisle ödeme yapmadıkları ve bu kapsamda müvekkilinin alacağının bulunduğunu, ve kötü niyetli olarak yapılan icra takibinin davalının itirazı neticesinde durdurulduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, bu nedenle takibe devam edilerek % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;davacının üstlendiği sorumluluğu yerine getirmemiş olduğunu, bu nedenle müvekkilinin borcunun bulunmadığını, ürün teslim alındığında söz konusu konteynerlerdeki ayıbın fark edilememiş olması nedeni ile fatura bedeline itiraz edememiş olduklarını, müvekkiline davacının gizli ayıplı ürün satmış olduğunu, ayrıca davacının seçimlik haklarını kullanmalarına müsaade etmeden icra takibini başlatmış olduğunu, davacının ağır kusurlu olduğunu, konteynerlerdeki ayıbın gözle görülebilen kusurlardan olmadığı, bu nedenle hemen fark edilemediğini, % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında —- tarihinde,— tarihli ve — bedelli ve — tarihli — bedelli faturaya dayalı olarak toplam ———— üzerinden icra takibi başlattığı, davalının yasal sürede borca itiraz ettiği, iş bu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların BA-BS kayıtları celb edilmiş ve taraf defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yaptırılmıştır.—– tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının defterlerinin süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu bu sebeple HMK 222 çerçevesinde lehine delil vasfının bulunduğu davalının defterlerinin ise usulüne uygun tutulmadığı ve —– yılı kapanış tasdikinin de yaptırılmadığı bu sebeple lehine delil teşkil edemeyeceğinin kanaat edinildiği, davacı ve davalı tarafın defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği ve aynı kayıtları içerdiği, taraf defterlerine göre davacı tarafın — yılından davalı taraf adına —- sıra numaralı —- bedelli ve—- tarihli ve —- sıra numaralı ——bedelli olan fatura tanzim ederek davacı defterine alacak kaydı işlendiğini, aynı şekilde davalı tarafca da borç kaydı işlendiğini , dosyada bulunan BA-BS formlarının incelenmesinde davacının davalıya —- hariç mal sattığını , davalının da aynı bedelli davacıdan mal aldığını beyan ettiği, davacının — tarihinde davalıdan — tahsilat yaptığını ve davalının da ödeme olarak bu kaydı defterine işlediğini tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre; davacı tarafın, davalı taraftan — takip tarihi itibari ile — asıl alacak ve — işlemiş faiz almak üzere toplam —– alacaklı olduğu tarafların %20 tazminat taleplerinin mahkemenin takdirine bırakıldığı hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporuna karşı taraf vekilleri itiraz etmiş mahkememizce bu kez de ayıp hususunun araştırılması bakımından dosya makine mühendisi bilirkişiye sevk edilmiş ve —–tarihli bilirkişi raporunda özetle;Dava konusu olay kapsamında davacı tarafından satılmış olan konteynerlerin izolasyon problemi nedeniyle su sızdırdığı,bu kapsamda söz konusu konteynerlerin davalının beklediği verimi almasına engel olduğu, Ayrıca sızan su birikintilerinin elektrik iç aydınlatma ile teması halinde içerisinde yaşayan olan işçilerin sağlığı açısından tehlike arz ettiği,bu kapsamda konteynerlerin gizli ayıplı mal olduğu,söz konusu ayıbın çatı izolasyonunun güçlendirilmesi ile basit işçilikle giderilebilecek türden ayıp olduğu,söz konusu ayıbın üretim hatası olduğu,söz konusu izolasyon problemini davalının kısa sürede anlamasının mümkün olmadığı hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Makine mühendisi bilirkişinin raporuna karşı da davacı vekili itiraz etmiş ve ayıbı kabul etmediklerini ayıp için ihbarın gerekli olduğunu velev ki gizli ayıp olsa dahi ayıp ortaya çıktıktan sonra ihbarın yapılması gerektiğini bildirmiştir.
Dosyanın incelenmesinde taraflar arasında ticari ilişki mevcut olduğu, davacının davalı için konteyner üretip davalıya teslim ettiği hususları ihtilafsız olup, ihtilaf davaya konu konteyner’in ayıplı olup olmadığıdır.Bilindiği üzere tacir olmanın hükümleri 6102 sayılı TTK’nın 18. Maddesinde belirtilmiş maddenin 2. Fıkrasında her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, 3. Fıkrasında ise tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı vazedilmiştir.Bu genel açıklama yapıldıktan sonra hukukumuzdaki cari olan ayıp ve ihbarı ile ilgili mevzuat incelendiğinde yine 6102 sayılı TTK’nın 23. Maddesinde ticari satış ve mal değişimi hususunun düzenlendiği maddenin başında bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağını, 1. Fıkranın c bendinde ise malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesinin gerektiği açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu diğer durumlarda ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı vazedilmiştir.6098 sayılı TBK’nın 223. Maddesi incelendiğinde ise alıcının devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğunu, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacağını, ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağını , 225. Maddede ise ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacağını satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükmün geçerli olduğunu kanun koyucu vazetmiştir. Mevzuat çerçevesinde davaya konu somut olay incelendiğinde taraflar arasında ticari ilişki olduğu ve konteyner alım satımı yapıldığı ihtilafsızdır. Davalı vekili malın ayıplı olduğunu bu sebeple herhangi bir borçlarının bulunmadığını beyan etmiş, dosya incelendiğinde ise davalının davacıya teslim aldığı konteyner için dava açılana kadar herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığı
,davaya konu konteyner’in davalıya —– tarihinde teslim edildiği, teslim edildiğinden dava tarihine kadar herhangi bir ayıp iddia ve ihbarının olmadığı dava açıldıktan sonra cevap dilekçesiyle —— ayıp ihbarının yapıldığı konteyner’in yaklaşık bu süre zarfında 6 ay kullanıldığı ve kullanıldığı zaman zarfının da kış aylarına tekabül ettiği , su geçirme gibi bir sorunun olması durumunda bunun kış aylarının başı olan kasım aralık ayı gibi ortaya çıkacağı , gizli ayıp olsa dahi bunun ortaya çıkmasından sonra derhal ayıp ihbarının yapılması gerektiği aksi halde kanun maddesinde açıkça yazıldığı üzere alıcının satılanı bu ayıpla birlikte kabul etmiş sayılacağı aşikardır.Makine mühendisi bilirkişinin raporunda davaya konu konteyner her ne kadar gizli ayıplı olarak rapor edilmiş ise de basiretli bir tacir olması gereken davalının ayıbın ihbarı yükümlülüğünü zamanında yerine getirmediği ve açık kanun maddesi gereğince alıcının satılanı bu ayıpla birlikte kabul etmiş sayılacağı mahkememizce değerlendirilmiş , satıcının ağır kusurunun da somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmış, —— tarihli bilirkişi raporu gerekçeli ,bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Açılan DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE
2.—–sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin —- asıl alacak ve —- işlemiş faiz olmak üzere toplam—- üzerinden devamına fazlaya ilişkin talebin reddine ,
3.Asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 538,12 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 135,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 402,62 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5.Davacı tarafça yatırılan 135,50 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 171,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6.Davacı tarafından yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 190,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 790,70 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %99 oranında olmak üzere 782,79 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7. Davalı tarafından yapılan 750,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere yargılama giderinin davada haklı çıktığı %1 oranında olmak üzere 7,50 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 56,41 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 17/11/2020