Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/202 E. 2019/258 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/202 Esas
KARAR NO : 2019/258

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 19/02/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.03.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile müvekkili şirkete sigortalı olan araca davalının işleteni olduğu —————- plakalı aracın ———- plaka sayılı araca çarpması sonucu aracın pert olduğunu, dava konusu kaza sebebi ile sigorta tazminatı bedeli olan — 19.04.2017 tarihinde davalı … şirketi tarafından sigortalıya ödendiğini ancak ne kaza tespit tutanağında ne de ekspertiz raporlarında kusur oranına ilişkin bir mutabakat sağlanamadığını, kusur dağılımı yapılamadığı durumlarda şirketler arası protokol gereği her iki tarafın da %50 kusurlu olduğu kabul edilerek işlem yapıldığını, meydana gelen kaza sonucu oluşan hasardan davalı tarafın araç işleteni sıfatı ile sorumlu olduğundan bahisle 33.443,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK 128 madde hükmü gereği davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın, dava dışı sigortalıya ödenen tazminat bedelinin haksız fiil sorumlusundan rücuan tazmini talebi olduğu görülmüştür. Dava rücuan tazminat davası olması nedeniyle halefiyet esasına dayalı olarak açılmıştır. Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2016 tarihli 2016/18769 Esas ve 2016/12023 Karar sayılı ve benzer nitelikteki birçok ilamında; “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının ———— Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı … şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması…” gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Eldeki dava bakımından değerlendirildiğinde; dava halefiyet ilkesi ile açıldığından görev belirlenirken dava dışı halef olunan kişinin açtığı davaya bakmakla görevli olan Mahkeme eldeki davaya bakmakla da görevlidir. Sigorta sözleşmesine bakıldığında sigortalının gerçek şahıs olduğu, sigortalanan aracın hususi araç olduğu, davalı şahsın tacir olduğuna ilişkin bir delilin mevcut olmadığı, bu nedenle Mahkememizin görevli olmadığı, davalı ile dava dışı sigortalı arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığı, bu hali ile dava dışı sigortalı davalıya karşı dava açsa idi davaya genel görevli asliye hukuk mahkemesince bakılacağı dikkate alındığında, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Mahkememizin görevsizliği nedeni ile; HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden REDDİNE,
2.Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3.Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı