Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/19 E. 2018/1341 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/19 Esas
KARAR NO : 2018/1341

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 04/01/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2018 (Tefhim Tarihi) – 16/01/2019 (Yazılma Tarihi)

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 29/11/2017 tarihinde davalıya ait —————internet sitesinden 6.740,81 TL bedel ödeyerek dizüstü bilgisayar satın aldığını, davalı tarafça satışa ilişkin fatura düzenlendiğini ve siparişin alındığı bilgisinin elektronik posta yolu ile gönderildiğini ancak sipariş tarihinden bir kaç hafta sonra davalının müvekkilini arayarak hata yaptıklarından bahisle fark ödemesi talep edildiğini, müvekkili tarafından fark ödenmesinin kabul edilmediğini ve ürünün tesliminin beklendiğini, aradan 30 günü aşkın süre geçmesine rağmen kendisine ürün teslimi gerçekleştirilmemesi üzerine internet sitesi üzerinden sipariş akıbeti kontrolünde “iade talebiniz işleme alınmıştır” şeklinde bir ibare gördüğünü, oysa ki müvekkilinin iadeye ilişkin herhangi bir talebi olmadığından davalının ürünü teslim etmekten imtina ettiği kanaatine vardığını, davalının ürünü teslim etmediği gibi bedel iadesi de yapmadığını, bununla birlikte müvekkilinin talebinin ürün bedelinin iadesi değil, satın almış olduğu ürünün kendisine teslimi olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmazlığın internet sitesinde teşhir edilen ürünün teşhir edilen fiyatı ile kasa fiyatının farklı olmasından kaynaklandığından bahisle satın aldığı ürünün teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ürünün müvekkil şirketin ilgili yetkilisi tarafından temin edilmeye çalışıldığını, ürün ve bedel ilişkisi çerçevesinde uyuşmazlık yaşandığından ve tedarikçi firma talep edilen ürünü temin edemediğinden teslimatı yapamadıklarını, davacı tarafın ürünün teslimini talep etmesi üzerine müvekkili şirketin yaşanan problemler neticesinde ürünleri teslim edilemeyenlere belli bir sıra ile bedel iadesine başlandığını, ürünün teslim edilmemesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığından ve davacının ödediği bedelin iade edildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı tarafça satın alınan malın teslimi talebi olduğu, davacı tarafça bedelini ödediği ürünün tesliminin talep edildiği, davalı tarafça teslimatta yaşanan gecikmede kusurları bulunmadığı ve bedel iadesi yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. TBK’nın 212 ve devamı maddelerinde satıcının temerrüdü düzenlenmiş ve 212.maddesinde “Satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır. Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcı temerrüde düşerse alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediği kabul edilir. Alıcı, satılanın devredilmesini isteme niyetinde ise, belirlenen sürenin bitiminde bunu satıcıya hemen bildirmek zorundadır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Eldeki dava bakımından taraflar arasındaki satış ilişkisinin tarihinde kurulduğu, satış sözleşmesinin malın teslim zamanına ilişkin 5.maddesinde teslim tarihinin sipariş tarihinden itibaren 30 gün olarak belirtildiği, davacının sipariş tarihinin 29/11/2017 olduğu ve siparişin tamamlandığının davalı şirket tarafından 06/12/2017 tarihinde davacı tarafa elektronik posta yolu ile bildirildiği, satıcının süresi içerisinde teslimat yapmadığı ve davacı tarafın TBK’nın 212/3.madde ve fıkrası uyarınca davacı tarafça eldeki dava ile mal tesliminin istenildiğinin davalı tarafa bildirilmiş olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Ayrıca her ne kadar davalı tarafça teslimatta kusuru bulunmadığı iddia edilmiş ise de davalının teslim edilmeme gerekçesi olarak fiyat ve ürün eşleştirmesinde tedarikçi firma ile problem yaşandığının savunulduğu, ancak davalının ürünün bedellerini teşhir ederken basiretli tacir gibi davranması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kurulduktan sonra satın alma bedelinin düşük olduğundan bahisle sözleşmeden dönülmesinin mümkün olmadığı, davalının halen teslim ile yükümlü olduğu ve davanın kabulüne karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
———————————– model dizüstü bilgisayarın birlikte ifa kuralı uyarınca ürün bedeli olan 6.740,81 TL nin davacı tarafça davalıya ödenmesi halinde davalıdan alınarak davacıya aynen teslimine,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 460,46 TL olduğundan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 424,56 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan 35,90 TL peşin harç, 126,00 TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 161,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ———————–‘ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2180,00 TLvekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.