Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/162 E. 2019/992 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/162 Esas
KARAR NO : 2019/992

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2018
KARAR TARİHİ : 10/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağı nedeniyle davalı hakkında İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün—- Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, müvekkilinin davalı şirketten olan alacağının icra takibine konu fatura, cari hesap ve ticari defterler ile sabit olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, takip konusu faturaların zorunlu unsurları taşımadığını, fatura ve cari hesabın tek başına alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmadığını, alacağın varlığının ve fatura konusu malların teslim edildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini savunarak; davanın reddi ile %20 oranında kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
Dava, İİK’ nun 67/1 maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, vergi dairesi kayıtları, İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün ———— Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün 2017/32445 Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, dosyanın tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine, fatura ve cari hesaptan kaynaklı 26.096,08 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %9,75 oranında faizi ile birlikte tahsili amacıyla takip başlatıldığı, borçlu davalıya çıkarılan ödeme emrinin 27/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davalı vekilince 29/12/2017 tarihli dilekçe ile borç miktarına ve faizin tamamına itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 19/02/2019 tarihli celsesinde dosyanın taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 18/06/2019 tarihli rapor ile özetle; davacı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davalı şirket tarafından 13/06/2017 tarihli 10.000,00 TL bedelli ödeme yapıldığı, davacı şirket tarafından 20/06/2017 tarihinde 35.395,16 TL ve 700,92 TL bedelli faturaların düzenlendiği, davacı şirketin 26.096,08 TL bakiye alacağının bulunduğu, davalı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davalı şirket kayıtlarında davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların yer aldığı, davacı şirket kayıtlarında da bulunan 10.000,00 TL tutarlı ödeme dışında başkaca herhangi bir ödeme kaydının yer almadığı, davalı şirketin 2017 yılı BA formunda davacı şirketten 30.589,00 TL tutarında hizmet ve mal aldığını beyan ettiği, bu tutarın davacı şirketin 2017 yılı BS formu ile örtüştüğü, icra takibinde talep edilen faiz isteminin yerinde olduğu, davacı şirketin davalı şirketten 26.096,08 TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacı tarafça, fatura ve cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacı şirket tarafından düzenlenen fatura ve konusu malların davalı şirkete teslim edilip edilmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça dava konusu 20/06/2017 tarihli 35.395,16 TL ve 700,92 TL bedelli faturalar düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.
Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir.
Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay —-. HD 2015/2467 E. 2015/7975 K. Sayılı İlamı)
Somut olay bakımından ise; davalı tarafça davacı şirket ile aralarında akdi ilişki bulunmadığı ve malların teslim edilmediği iddia olunmuş ise de, usulüne uygun tutulmuş taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve denetime elverişli olan bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere, dava konusu faturaların davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirketin davacı şirketten mal ve hizmet aldığını BA formları ile de beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, dava konusu faturaların iade edildiği ve fatura konusu malların teslim edilmediğine ilişkin herhangi bir yazılı delil de dosyaya ibraz edilmemiştir. Bu durumda, anılan yasa hükümleri ve Yargıtay içtihadı doğrultusunda, davacının alacağını ispat ettiğinin kabulü gerekmektedir.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizi oranının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile
Sabit olan 26.096,08 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %9,75 oranını aşmayacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün 2017/32445 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.782,63 TL’den dava açılırken peşin olarak yatırılan 445,66 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.336,97 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça bu dosyada yatırılan 445,66 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 481,56 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 650,00 TL bilirkişi ücreti, 126,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 776,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan —- göre belirlenen 3.131,53 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.