Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1560 E. 2018/1332 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1560 Esas
KARAR NO : 2018/1332

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 21/09/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesi özetle ; davacıların ortağı bulunduğu —————-Şirketinin , Dünyada ve Ülkemizde yaşanan döviz kurlarındaki ani yükseliş ve buna bağlı olarak ham madde fiyatlarındaki artış, konut inşaat sektöründeki durgunluk nedeniyle ortağı bulundukları şirketin ödeme dengesinin bozulduğunu, borçlarını ödemekte zorlanmaya başladığını, buna bağlı olarak da müvekkili davacıların da sıkıntıya düştüğünü belirtip konkordato projesinin kabulü halinde projede belirtilen miktarda borçlarını ödemek üzere konkordato teklif ettiği, bu nedenle geçici ve kesin konkordato mühleti sonucunda konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE ;
Dava : Hukuki niteliği itibariyle 7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici, kesin konkordato mühleti verilmesi ve sonucunda konkordatonun onanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K’nun 285. Madde hükmü gereğince borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
Bilindiği gibi konkordato ; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım İ.İ.K’nun da yer almamakla birlikte öğreti de genellikle kabul edilen bir ayrımdır. ——– konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarının konkordato kabul edilen kısmı ( yüzdesini ) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister, veya borçlarını taksitlendirir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden haciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi de mümkündür. Diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarına ödemesi mümkün değilse o zaman borçlu borçlarını % 100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir.
Eldeki dava Mahkememizin ————– Esas sayılı dosyasında, davacıların ortağı oldukları şirketler ile birlikte açtıkları konkordato talebinden ayrılarak yeni esasa kaydı ile oluşmuştur.
Davacılar vekili Mahkememizin ———– Esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesi ve davacılara ilişkin ekli ön projede özetle; davacı gerçek şahıslar bakımından, davacıların kefalet nedeniyle borçlu oldukları —————şirketinin malvarlığının kendi borçlarını karşılayabilecek nitelikte olduğunu, ancak nakit sıkışıklığı nedeniyle ödeme güçlüğü içinde bulunduklarını, asıl borçlu şirket için sunulan ön projede açıklandığı gibi şirketin borçlarının tasfiyesini sağlayacağı, davacının şirket faaliyetleri dışında, şahsı ve ayni teminat verdiği şirketin borç yükünü karşılayacak yüklü bir şahsi geliri ile nakit varlığının bulunmadığını dolayısıyla ödeme güçlüğü içinde icra tehdidi ile karşı karşıya olduğu, ortağı olduğu davacı şirketi ile grup şirketlerin sundukları ön projeye şirket yetkilisi olarak iyileşme tedbirleri almak ve sermaye koymak suretiyle katkıda bulunacağı ve asıl borçlunun borçlarını ödemesi paralelinde kefil olduğu ve rehin verdiği borçların tasfiyesi ile alacaklılar ile konkordato anlaşmasına varmayı hedeflediğini, davacı gerçek şahısların konkordato teklifinin sıkı irtibat nedeniyle asıl borçlu şirketin konkordato teklifi ve ödeme planı ile koşut ve müşterek temelli olduğunu ve vade konkordatosu teklifi niteliğinde bulunduğunu bildirmiş ancak söz konusu sunulan ön projelerde davacıların şahsi borçları bulunduğunu bildirmekle birlikte söz konusu şahsi borçlara ilişkin herhangi bir borç tasfiye planının sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizin ——– Esas sayılı dosyasından atanan komiserler tarafından sunulan 20/12/2018 tarihli raporda özetle; pay sahibi gerçek kişilerin konkordato talep eden şirketin borçlarına kefil olmuş ve söz konusu kefaletten doğan borçları pay sahiplerinin toplam borçlarının içerisinde önemli bir yer tutmakta ise ticaret şirketiyle pay sahibinin birlikte konkordato talep etmesinin kanunun amacına uygun olmadığını, davacı gerçek kişilerin kefaletten doğan borçlarının toplam borçlarının içerisinde önemli yer tuttuğu gibi sunulan ön projede de davacı gerek kişilerin çeşitlilik gösteren ekonomik faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı, mali durumları ile borçlarını nasıl tasfiye edecekleri konularında bilgi içermediğini bu hali ile davacı gerçek kişiler bakımından konkordatonun başlıca pratik sonucunun söz konusu kefalet sözleşmelerinin etkisiz hale gelmesi olacağı, bu nedenle gerçek kişi davacılar yönünden geçici mühletin uzatılması veya kesin mühlet verilmesi husununda bir talepleri olmadığı gibi olumlu görüşlerinin de bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizin———— Esas sayılı dosyasının yargılaması sırasında yapılan 21/12/2018 tarihli duruşmada dosya kapsamı dikkate alınarak gerçek kişiler yönünden davanın tefrikine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen tefrik kararından sonra davacı vekilince sunulan 24/12/2018 tarihli dilekçede; gerçek şahıs olan davacılar yönünden sundukları ön projenin şirketin sunduğu konkordato talebine bağlı olmayan, şirket ön projesinde belirtilen hususlardan tamamen farklı verileri bünyesinde barındıran bağımsız bir konkordato teklifi olduğunu, şirketten bağımsız ve şirketin teklifini tekrar etmeyen bir teklif sunduklarını bildirmiş ve revize ön proje sunarak söz konusu projenin incelenmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince sunulan revize 24/12/2018 tarihli revize ön projelerin incelenmesinde ; ilk dava dilekçesine ekli olarak sunulan projede herhangi bir değişiklik yapılmadığı ve davacıların sunduğu ön projenin şirketin sunduğu ön projedekiyle aynı temelde iyileşmeye ve borç tasfiyesine şirket yöneticisi olarak katkı sağlanacağını belirttiği, bu hali ile de davacıların borç tasfiye planının davacı şirketin borçlarının tasfiyesine bağlandığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı gerçek kişilerin şirketten ayrı bir borç tasfiyelerinin bulunmadığı, kefalet dışında şahsı kredi kartı borçları bulunduğu beyan edilmekle birlikte şahsi borçlarına ilişkin de borç tasfiyesinin sunulmadığı, davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının, yetkilisi bulunduğu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı görülmekle borçlu davacı gerçek kişilerin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerektiği, bu hali ile davacıların kefaletten kaynaklı alacağı nedeniyle sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettiği ve icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep edilmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, başka bir ifadeyle sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı, sunulan komiser heyeti raporundaki görüşler de dikkate alınarak davacıların davasının reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacılar … ve … açısından Mahkememizin————– Esas sayılı dosyası üzerinden verilmiş bulunan 24/09/2018 tarihli ve tüm ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına, tedbir kararının kaldırıldığı hususunun ilgili yerlere bildirilmesine ve kararın tescil ve ilanına,
3-Alınması gerekli 35,90 TL peşin harcın davacılardan tahsili ile, hazireneye irad kaydına,
4-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara tebliğine,
HMK 138 maddesi gereği dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın davacı tarafa tebliğinden itibaren 10 ( on ) gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.