Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1466 E. 2019/1111 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1466 Esas
KARAR NO : 2019/1111

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/03/2014
KARAR TARİHİ : 19/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı … şirketine ——-numaralı Trafik Poliçesi ile sigortalı ——plakalı aracın ——— tarihinde —- plakalı motosiklete kusurlu olarak çarpması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazada motosiklet sürücüsü müvekkili …’ın yaralandığını ve %5 oranında sürekli sakat kaldığını, davalı … şirketince hasar dosyası açılmasına rağmen her hangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin kaza sırasında 30 yaşında olduğunu ve aktüer bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla ——tarihli ıslah dilekçesi ile de, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi raporunda müvekkilinin—– sürekli sakatlık tazminatı alacağı olduğunun hesaplandığını belirterek sürekli sakatlık tazminatı taleplerini —- olarak ıslah ettiklerini belirterek, —-tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —–sevk ve idaresindeki —– plakalı aracın —- tarihinde—-plakalı araç ile çarpışması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, —–plakalı aracın—- tarihleri arasını kapsayan—- numaralı Trafik Poliçesi ile müvekkil şirket nezdinde sigortalı olduğunu, işbu dava iie talep edilen zararın aracın işleteni tarafından tazmin edilmiş olabileceğinden dolayı sigortalı aracın sürücüsünün ve işleteninin ihbar edilmesini gerektiğini, davaya konu talebin KTK 109’a göre iki yıllık zamanaşımına tabi olduğundan zamanaşımına uğradığını, uzamış zamanaşımının ise cezayı gerektiren bir fiil olmaması nedeniyle söz konusu olmadığını, olayın ticari dava niteliğine haiz olmadığından dolayı avans faizi talebinin haksız olduğunu, kazaya ilişkin —- kurumunca maluliyet durumu ve illiyet hakkında rapor alınması gerektiğini, ———–bir ödeme alınıp alınmadığının tespiti ile ödeme durumunda bunun mahsup edilmesi gerektiğini, zararın sigorta kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini beyan etmiş haksız ve mesnetsiz davanın zamanaşımı nedeniyle, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması, maluliyetin söz konusu kaza ile illiyetti bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava hukuki niteliği itibari ile trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Mahkememizin ——Karar sayılı ilamı ile davanın kabulü ile, —–dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen karar neticesinde davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —–. Hukuk Dairesi’nin—— Karar sayılı ilamı mahkememizce verilen karar “… Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ve üniversite hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekir ( Bakınız. Yargıtay ——-.HD’nin—– Karar). Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında mahkemece, tek adli tıp uzmanından rapor alınması doğru olmadığı gibi, alınan rapor da maluliyet yönünden iki farklı orana yer verilmesi nedeniyle hükme esas alınabilecek nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece yukarıda bahsedildiği üzere maluliyet oranı yönünden heyet raporu alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekirken bu yön gözardı edilerek eksik inceleme ile ve deliller tam toplanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesi ile kaldırılarak mahkememize gönderilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça, meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın tahsilinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilince 04/07/2019 tarihli dilekçe ile davacı ile sulh olunduğu ve yargılama gider ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı, davacı tarafça davadan feragat edildiği belirtilerek davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesinin talep edildiği, davacı vekilinin 19/11/2019 tarihli celsede alınan beyanıyla davalı ile yapılan sulh neticesinde davanın konusuz kaldığı belirtilerek, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin talep edildiği, davacı vekilinin dava dilekçesine ekli vekaletnamede sulh yetkisinin bulunduğu, HMK’nın 313 ve devamı maddelerinde davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği, 315/1.madde ve fıkrasında “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” düzenlemesine yer verildiği, yargılama sırasında tarafların sulh oldukları ve sulh kapsamında davacı alacağının ödendiği, bu hali ile davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla talep doğrultusunda davanın sulh nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, yapılan sulh protokolü kapsamında taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığının açıkça ifade edildiği, bu nedenle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Sulh nedene ile konusu kalmayan dava hakkında esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2.Alınması gerekli —–harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan—–harçtan mahsubu ile eksik bakiye — davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Taraflarca vekalet ücreti talebi bulunmadığı feragatname ve temlik anlaşmasında beyan edildiğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4.Taraflarca yargılama gideri talebi bulunmadığı feragatname ve temlik anlaşmasında beyan edildiğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5.Davalı tarafından yargılama gideri talebi bulunmadığı feragatmane ve temlik anlaşmasında beyan edildiğinden, davalı lehine yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
6.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.