Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1465 E. 2023/481 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1465
KARAR NO : 2023/481

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/02/2014
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —– Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin içinde bulunduğu —- tarafından trafik sigortalı bulunan — plaka nolu aracın, — sigorta tarafından trafik sigortalı bulunan —– plaka nolu kamyonun 16.06.2013 tarihinde çarpıştığını, kazada müvekkilinin murisi —— vefat ettiğini, düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre her iki araca da kusur atfedildiğini, müvekkilinin murisi araç içerisinde yolcu olarak bulunması sebebiyle kendisine kazanın oluşumuna müteessir herhangi bir kusur izafesinin mümkün olmayacağını, kaza nedeniyle —–vefat etmesiyle müvekkilinin eşinin desteğinden yoksun kaldığını, eşinin—-emeklisi olduğunu ve ayrıca—–. firmasında aşçıbaşı olarak çalıştığını, aylık 2.000,00-TL net gelir elde ettiğini, evin geçimini ve çocukların ihtiyaçlarını giderdiğini, bütün bu nedenlerle, —– plaka nolu araca ihtiyati haciz şerhi konulmasını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklan saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 -TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000,00 -TL manevi tazminat olmak üzere toplam 51,000,00-TL. tazminatın davalı sigorta şirketlerinden dava tarihînden itibaren, diğer davalılardan ise olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yanlara yükletilmesin; talep ve dava etmiştir .

CEVAP :
Davalı—- vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan beyanları ve iddiaları kabul etmediklerini, yetki ve görev yönünden itirazda bulunduklarını, davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını. davaya hatır yolcusu olarak bulunan aracın sürücüsü ve işletenin de dahil edilmesi ve tarat teşkilinin sağlanması gerektiğini, kazada müvekkilinin aracını kullanan sürücünün kusuru olmadığını, ölüm ile sürücünün aracını emniyet şeridine park etmesi kazanın gerçekleşmesi arasında illiyet bağı bulunmadığını müvekkilinin sahibi olduğu —– sevk ve yönetimindeki aracın emniyet şeridinde park halinde durduğunu, aracın dörtlüleri ile tüm gıklarının yanması ile yine tüm emniyet tedbirlerinin alınmış olduğu esnada davacının murisinin hatır yolcusu olarak içinde bulunduğu aracın arkadan çarptığını, diğer araç sürücüsünün tamamen, kendi kusuru ve tam kusurlu eylemi ile kazanın oluşumunda ve davacının murisinin Ölümüne sebebiyet verdiğini, yargılama sonucu müvekkilinin sorumlu olduğu yönünde karar verilmesi halinde aracın —– tarafından trafik sigortalı olduğundan poliçe limiti ölçüsünde maddi tazminat bakımından ödemenin gerçekleştirilmesi gerektiğini, davacının destekten yoksun kaldığı iddiasını ispatlaması gerektiğini, faize ve faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, bütün bu nedenlerle, davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığından usulden reddine, davacının hatır yolcusu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün de davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı—-vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan beyanları ve iddiaları kabul etmediklerini, yetki ve görev yönünden itirazda bulunduklarını, davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, davaya hatır yolcusu olarak bulunan aracın sürücüsü ve işletenin de dahil edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, kazada müvekkilinin kusuru olmadığını, öiüm ile sürücünün aracını emniyet şeridine park etmesi kazanın gerçekleşmesi arasında illiyet bağı bulunmadığını, müvekkilinin kullanmakta olduğu aracın emniyet şeridinde park halinde durduğunu, aracın dörtlüleri ile tüm ışıklarının yanması ile yine tüm emniyet tedbirlerinin alınmış olduğu esnada davacının murisinin hatır yolcusu olarak içinde bulunduğu aracın arkadan çarptığını, diğer araç sürücüsünün tamamen kendi kusuru ve tam kusurlu eylemi ile kazanın oluşumunda ve davacının murisinin ölümüne sebebiyet verdiğini, davacının destekten yoksun kaldığı iddiasını ispatlaması gerektiğini, bütün bu nedenlerle, davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığından usulden reddine, davacının hatır yolcusu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün de davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu kaza İle ilgili davadan önce müvekkili şirkete başvurulmadığını, gönderilen dava dilekçesi ekinde kazaya ve zarara ilişkin herhangi bir belge yer almadığını, —– plaka nolu aracın müvekkili sigorta şirketince trafik sigortası poliçesi ile sigortalandığını, manevi tazminat taleplerinin poliçe limiti kapsamında olmadığını, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere kişi başı azami 250.000,00 TL olduğunu, destekten yoksun kalma hususunda gerçek zararın belirlenebilmesi için bilirkişilerce inceleme yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalmayı belgeleyecek tüm evraklarla beraber müvekkili şirkete başvuru yapılması gerekliğini. —- tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, olay tarihinden itibaren istenen faiz talebinin yasaya aykırı olduğunu, bütün bu nedenlerle, davacı delillerinin taraflarına tebliğini, kusur tespitinin yapılmasından sonra sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda aktüer hesaplaması yapılarak destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasını, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı —- (Eski Ünvan: —-) vekilinin cevap yazısında; dava öncesinde müvekkiline bir başvuru yapılmadığını, aracın müvekkil şirket nezdinde trafik sigortası ile sigortalandığını, sadece belgelendirilebilen maddi hasarları ve zararları teminat altına alındığını, dava konusu kazada sigortalısına atfedilebilecek bir kusur olmadığından müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun doğmadığını; —- plaka nolu aracın müvekkili şirkete sigortalı bulunan—–plaka nolu araca arkadan çarptığını, araç sürücüsünün kaza öncesinde tüm önlemleri aldığını beyan etliğini, davacının içinde bulunan aracı kullanan —-% 100 kusurlu kabul edileceği ve maddi tazminat taleplerini ancak—-ve aracın Trafik Sigorta Poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden talep edebileceklerini, kazada hatır taşıması yapıldığını ve hatır taşıması indirimi yapılmasının gerektiğini, ticari avans faizi talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kabul etmediklerini, bütün bu nedenlerle, açılan haksız yersiz usul ve yasaya aykırı davanın reddine, mahkeme masraftan ve vekalet ücretinin davacıya bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası neticesinde meydana gelen destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —-. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası, maluliyet raporları, bilirkişi raporları ile tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—Ağır Ceza mahkemesinin 30/04/2015 tarih ve —-.sayılı ilamıyla; Sanık —–aracında yolcu olarak bulunan—-arıza yapan aracın yaklaşık 10-15 metre kadar gerisine reflektörü koydukları ve el feneriyle geriden gelen araçları ikaz etmeye çalıştıkları bu sırada müşteki sanık —- içeresinde kardeşi müteveffa —- müteveffa —-yaralılar —- olduğu halde sevk ve idaresinde olan —- plakalı —- marka araç ile aynı istikamette yaklaşık 100-115 km. hızla seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde yolun sağ tarafında büyük kısmı emniyet şeridinde kasasının bir kısmı kendi şeridinde park halinde bulunan sanık —– aracını son anda fark ederek sola doğru manevra yaptığı ancak kurtaramayarak sanık —-aracının kasasına çarptığı meydana gelen kazada —–Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17/06/2013 tarihli Ölü Adli Muayene Tutanağında da anlaşıldığı üzere—– trafik kazasından kaynaklanan genel beden travmasına bağlı boyun, baş ve göğüs boşluğu travması nedeniyle solunum ve dolaşım durması sonucu ölüm olayının meydana geldiği aynı kazada — ve şikâyetçi sanık —– yaralandığı görülmüştür. Mahkememizce bu şekilde gerçekleştiği kanaatine varılan kazada her ne kadar—- Trafik ihtisas dairesinin 09/05/2014 tarihli raporunda ve sanık —- müdafinin dosyaya bir suretini sunduğu—–. Asliye Ticaret Mahkemesi Hâkimliğine hitaben, hazırlanmış bilirkişi raporunda sanık —- kusurunun bulunmadığı, diğer sanık —- asli kusurlu olduğu belirtilmiş ise de—– trafik İhtisas dairesinin 09/05/2014 tarihli raporunda Karayolları Trafik Kanunuyla ilgili yazılar çerçevesinde olayın yasa ve yönetmeliklere uygun şekilde ayrıntılı yorumlanmasının yapılmadığı yasa ve yönetmelik hükümlerine göre aracında arıza meydana gelen sanık —– gece vakti aracını ne şekilde park etmesi gerektiği kazanın meydana gelmemesi için hangi tedbirleri alması gerektiği hususunda mahkememizde, kanaat oluşturacak somut verilere yer verilmediği, oysa gerek kaza sonrası mahallinde keşif yapan —-Sulh Ceza Mahkemesine rapor sunan bilirkişi —– gece vakti arızalanan aracını karayolları trafik yönetmeliğinin 135.maddesi gereğince yolun sağma park eden sanık —-aracının en az 30 metre önüne ve gerisine kırmızı ışık cihazı veya kırmızı renkteki yansıtıcıyı koyması gerektiği ve konulan yansıtıcının en az 150 metreden görülebilir olması gerektiği buna rağmen sanık —-yeterince aydınlatması olmayan karanlık yolda gece vakti arızalanan aracını yolun emniyet şeridine tam olarak alamamasına rağmen en az 30 metre gerisine uyarıcı levha koymaksızın park etmesi nedeniyle asli kusurlu diğer sürücü —- ise yeterli aydınlatması olmayan yolda aracın hızını yol şartlarına uygun belirlememek suretiyle KTK. 52/B maddesi kapsamında tali kusurlu olduğu yönündeki raporunun gerekse bu rapor ile —- raporu arasında ki çelişkiyi gidermek için mahkememizce aldırılan —- Bilirkişi Heyetinin 22/01/2015 bilirkişi —– raporuna benzer şekilde her iki tarafın meydana gelen kazada tutum ve davranışlarını trafik biliminin verilerine uygun olarak tartışmak suretiyle tarafların kusur durumuna ilişkin verdiği raporun dosya kapsamına ve uygun olduğunu bu nedenle —– raporuna itibar edilmemesi gerektiği kanaatine varılmış her ne kadar sanık —– müdafince hukuk mahkemesine sunulan rapor emsal rapor olarak mahkememize ibraz edilmişse de bu raporda—– tarafından yapılan kusur dağılımı itibar edildiği bilirkişilerin bu raporda kusur irdelemesi yapmayıp tazminat hesabı yaptığı bu nedenle bu raporunda mahkeme kararında kusur tespiti yaparken esas alınamayacağı kanaatine varılmış bu nedenlerle kazanın oluşumunda sanık —- yeterli ve gerekli tedbirleri almamak suretiyle asli kusuru ile kazaya sebebiyet verdiği sanık —– ise aracının hızını yol şartlarına uydurmamak suretiyle tali kusurla kazaya sebebiyet verdiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyamız davalısı —- hakkında —- Ağır Ceza Mahkemesi’nin — Esas—- Karar sayılı ilamı ile verilen karar Yargıtay —- Ceza Dairesi’nin— Esas—- Karar numaralı ilamı ile onandığı görülmüştür.
Deliller toplandıktan sonra kusur ve tazminat yönünden rapor alınması için dosya 3 kişilik bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilmiştir. 07/01/2015 Tarihli bilirkişi raporunda özetle; —- Trafik İhtisas Dairesi’nin 09/05/204 tarih — sayılı raporuna göre kazanın oluşunda, arıza şeridinde duran araca arkadan çarpan —–plakalı kamyonetin sahip ve sürücüsü —– %100 oranında kusurlu olduğu, arıza nedeniyle sağda emniyet şeridi içinde duran —- plakalı kamyon sürücüsü —-kusursuz bulunduğu, dosya üzerinde yapılan incelemelere göre — raporundaki değerlendirmelerin doğru olduğu, hak sahibi eş —16 yıllık destekten yoksunluk süresine ve —Şirketi’ne ZMMS ile sigortalı —- plakalı aracın sahip ve sürücü —- %100 kusuruna göre 83.380,59-TL tazminat hesaplandığı, kaza sırasında arıza şeridinde zorunlu olarak durmakta olan —– plakalı kamyon sürücüsü —bir kusuru olmamakla, adı geçen sürücü ile araç sahibi — ve—plakalı aracın ZMMS’cisi — Şirketi dava edilmişler ise de, sürücünün kusursuz olması nedeniyle bu üç davalının tazminat ödeme yükümlülükleri bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, asgari ücret artışlarının dikkate alınması zorunlu ve kamu düzeni gereği olduğundan tazminat hesabı yönünden yeniden düzenleme yapılması gerektiğinden dosyanın önceki raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir. 22/02/2016 Tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; 16/06/2013 günü trafik kazasında ölen — eşi —- destekten yoksun kalma tazminatının—–Şirketi’ne ZMMS ile sigortalı —- plakalı aracın sahip ve sürücü —-%100 kusuru karşılığı 113.502,82-TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporunun taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosya yeni bir makine mühendisi bilirkişi ve aktüerya uzmanı bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilerek 2. Bir kök rapor aldırılmasına karar verilmiştir. 31/08/2016 tarihli 2. Kök raporda özetle; 16.08.2013 günü meydana gelen trafik kazasında; —-maliki olduğu ve —- trafik sigortalı —- plaka nolu kamyon sürücüsü——%75 oranında, —- trafik sigortalı—– plaka nolu kamyon sürücüsü dava dışı——%25 oranında kusurlu olduğu, anılan kazada müteveffa —-ölümü sebebiyle davacı eşinin uğradığı destekten yoksun kalma zararı; müteveffanın ücret bordrosunda yer alan kazancı esas alınarak yapılan uyarlama sonucu uğradığı destekten yoksun kalma zararının 118.641,50 TL olduğu, müteveffa yönünden yapılan emsal ücret araştırmasıyla belirlenen kazanç, davacının dava dilekçesinde bildirdiği tutardan fazla olmakla dava dilekçesinde bildirdiği kazanca göre tespit edilen uyarlama sonucu uğradığı destekten yoksun kalma zararının 149.469,05TL olduğu, müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında hesaplanan zarardan indirim yapılmadığı; davalıların kendi içindeki sorumluluğu; Birinci seçenek yönünden, %75 kusurlu araç sürücüsü / işleteni / sigortacısı yönünden 88.981,13 TL, %25 kusurlu araç sigortacısı yönünden 29.660,38 TL olduğu hesap olarak gösterildiği, İkinci seçenek yönünden, %75 kusurlu araç sürücüsü/işleteni sigortacısı yönünden 112.101,79 TL; %25 kusurlu araç sigortacısı yönünden 37.367,26 TL olduğu hesap olarak gösterildiği, tazminattan yapılacak indirimlerin varlığının irdelendiği, bu aşamada mükerrerlik teşkil eden indirim nedeninin varlığının bu aşamada dosyaya yansımadığı, KTK.m.93 hükmü uyarınca kaza tarihinde cari zorunlu trafik sigortası limiti aşılmadığı; davalı sigorta şirketinin faizden sorumluluğunun KTK.m.99/1 ve poliçe genel şartları B.2.a hükmü uyarınca usulen tespit edilecek başvuru tarihine eklenecek 8 iş günü sonrasında başlayacağı, başvuru yapıldığı usulen sübuta ermediğinden, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizinden (her iki araçta ticari nitelikle olmakla) sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

ISLAH
Davacı vekili 08/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde poliçe limiti dahilindeki destekten yoksun kalma zararının 149.469,05 TL olarak belirlendiğini, bu sebeple başvuru yapılırken 1.000,00 TL olarak belirtilen talebin ıslah yolu ile 148.469,05 TL artırarak toplamda 149.469,05 TL olarak ıslah ettiklerini belirtmiştir.

İLK KARAR;
Mahkememizce 27/04/2017 tarih ve —- esas ve —– Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İSTİNAF KALDIRMA İLAMI;
—-Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesinin 15/11/2018 tarih ve —- esas —– karar sayılı ilamında;
“….özel ve teknik bilgiyi gerektiren kusur konusunda dosyada mevcut raporlar arasındaki ciddi çelişki bulunduğu halde bu çelişkileri giderecek, duraksamaları ortadan kaldıracak şekilde, doşyada mevcut bilirkişi raporlarını düzenleyen heyet ve kişilerin nitelikleri de gözetilerek; Karayolları Trafik Fen Heyetinden seçilecek uzman bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmaları ile dosyada mevcut tüm bilirkişi raporlarını irdeleyen ve denetime imkan sağlayan rapor alınmadan, tarafların olaydaki kusur durumlarının ne olduğu hususu, duraksama oluşmayacak şekilde belirlenmeden bir takım yorum ve değerlendirmelerle yazılı biçimde karar verilmiş olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca yerinde görülmediğinden davalılar vekillerinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının kabulü ile aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davalılar —- vekili ile davalı—–vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,….” şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir.
Usulüne uygun istinaf kaldırma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce BAM kaldırma kararı çerçevesinde Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilen 3 kişilik kusur bilirkişisine dosya tevdi edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiştir. 30/05/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; —- plaka sayılı aracın sevk ve idaresinden sorumlu olan —–seyir halinde iken arızalanan aracını durdurduktan sonra kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun, gerekli ve yeterli işaret ve tedbirleri sağlamadığından dava konusu trafik kazasında kusurlu olduğu,—-plaka sayılı aracın sürücüsü—–seyri sırasında gereken dikkat ve özeni göstermediği, hızını kanunda belirtilen şekilde ayarlamadığı, “yanında oturan arkadaşı —- kendisine “—– araba!” şeklinde seslenmesinin hemen ardından kamyonun önüne çıktığını beyan etmesine istinaden, kanunda belirtildiği şekilde uzağı gösteren ışıklarını yakmadığı, bu sebeple park halindeki kamyonu son anda fark ettiği anlaşıldığı, yine kanunda asli kusur sayılan şekilde durmakta olan araca arkadan çarpması nedenleri dolayısıyla dava konusu olayda kusurlu olduğu, yukarıdaki hususlar muvacehesinde olayda;—– plaka sayılı aracın sevk ve idaresinden sorumlu olan —- ikinci derecede %40 oranında,—-plaka sayılı aracın sürücüsü—– birinci derecede %60 oranında kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
—- Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tarafların yüzdeli kusur oranlarının belirlenebilmesi açısından —- Esas sayılı dosya —– Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, düzenlenen 13/02/2020 tarihli—–raporunda özetle; Sürücü —– asli derecede kusurlu, sürücü —– kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
—- Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tarafların yüzdeli kusur oranlarının belirlenebilmesi açısından —- Esas sayılı dosya—– Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’na gönderilmiş, düzenlenen 28/12/2021 tarihli adli tıp raporunda özetle; Sürücü —-, idaresindeki kamyonet ile gece vakti görüşün açık olduğu düz ve eğimsiz yolda seyrini sürdürürken yola dikkatini vermemiş, ön ilerisinde sağ şeritte dörtlü acil ikaz lambaları açık bir vaziyette arıza nedeniyle park edilen uygun mesafeden fark edebilecek durumda olan kamyona karşı hızını azaltarak kontrollü bir şekilde sola yönelmemiş, mevcut hızı ile sağ şeridi takiben seyrini sürdürerek dörtlü ikaz ışıkları yanar vaziyette durmakta olan bu kamyonu arkadan çarparak kazaya sebebiyet verdiği, olayın meydana geldiği yol düz ve görüşe açıktır. Kazaya karışan araçlardan kamyonun dörtlü ikaz lambaları açık olup geriden yaklaşan araç sürücüleri tarafından yeterli mesafeden görülebilecek haldedir. Yukarıda yazılı Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince kamyon sürücüsü —- aldığı dörtlü ikaz tedbirine ilave olarak başka bir tedbirin almasına mevcut şartlar itibariyle gerek olmadığından sürücü —- kusur izafe edilmesi uygun bulunmadığı, yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; Sürücü —-%100(yüzde yüz) oranında kusurlu, sürücü —- kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
23/05/2022 tarihli —– kusur bilirkişi raporunda özetle; Kamyon sürücüsü davalı —-, gece vakti, aydınlatmasız ve iki trafik şeritli yolda, arızalanması nedeniyle, yolun sağ kenarındaki emniyet şeridine (bankete) tam olarak alamadığını, ön kısmı bankette arka kısmı sağ şeritte olarak durdurduğunu belirttiği kamyonun gerisinde, geriden gelen taşıt sürücülerinin geniş bir taşıt olan kamyonun bu kesimdeki varlığından zamanında haberdar olmalarını sağlayacak, etkili ve yeterli mesafe önceden görülebilir nitelikteki tedbirleri gerektiği gibi almadığı, belirtilen özellikteki yolda, yalnızca, bizzat kendi ifadelerinde belirttiği taşıtın yolda duruş konumu ve kazanın cereyan tarzı itibariyle yeterli mesafe önceden gerektiği gibi görünür vaziyette olmadığı anlaşılan arka flaşörleri (arka dörtlüleri) yanar vaziyetteki kamyonla, başkaca herhangi bir uyarıcı tedbir almaksızın durmakla, yolda, gece seyir şartlarındaki trafik seyir güvenliğini tehlikeye düşürecek tarzda, hatalı davrandığı açıklık kazandığı, davalı sürücü —-, seyir şeridi dahilinde ve yolda seyredecek diğer taşıt sürücülerinin seyir düzenini etkileyecek pozisyonda hareketsiz kaldığı anlaşılan kamyonun varlığını ve bu kritik pozisyonunu, arkadan gelecek sürücülere etkin biçimde tembihlemek bakımından yeterince kuvvetli bir işaretleme tesis etmediği, tedbirsiz, dikkatsiz, trafik düzeni ve güvenliği ile ilgili dikkat ve özen yükümlülüklerine, yerleşim birimleri dışında, arızi hallerde durma ve parketme ile ilgili kurallara ve karayolunda bozulup kalan araçlar ile ilgili kurallara aykırı şekilde davrandığı, bu hatalı davranışının, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84/k maddesindeki “Araç sürücüler, trafik kazalarında, yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde zorunlu haller dışında parketme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama halinde asli kusurlu sayılırlar.” hükmü de gereğince, olayda, birinci (asli) derecede etkili bulunduğu mütalaa olunmakta, kendisinin, 09/05/2014, 07/01/2015, 22/02/2016, 13/02/2020 ve 28/12/2021 tarihli Bilirkişi Raporlarında, kusursuz, 30/05/2019 tarihli Bilirkişi Raporunda da, ikinci derecede kusurlu sayılması, yukarıdaki açıklamaların ışığında isabetsiz görüldüğü, dava dosyası içindeki tüm belge, bilgi ve ifadelerin incelenerek olayın cereyan tarzı ışığında irdelenmesi sonucunda ve kazanın şiddetinden, sürücü —-gece vakti, aydınlatmasız yolda, yolda oluşması muhtemel her türlü engel durumunu göz ardı ederek, böyle bir durum vukuunda zamanında ve etkin tedbir alabilmesini ve gidişine açık olduğunu gördüğü en kısa mesafe içinde durabilmesini engelleyecek şekilde, olay yeri şartlarına göre yüksek seviyede olduğu anlaşılan bir hızla, gerektiği ölçüde dikkatli ve tedbirli davranmaksızın seyrettiği, bu nedenle, düz yolda, arka flaşörleri (arka dörtlüleri) yanar vaziyette, ön kısmı emniyet şeridi (banket) ve arka kısmı seyir şeridi üzerinde olacak şekilde durmakta olan arızalı kamyonu zamanında fark edemediği ve bu taşıta çarpmak suretiyle kazaya karıştığı ortaya çıkmaktadır. Dava dışı sürücü —-, tebdirsiz, dikkatsiz, dikkat ve özen yükümlülüklerine ve hızın mevcut şartlara uygunluğunu sağlama zorunluluğuna aykırı şekilde seyrettiği, bu hatalı sevk ve idaresinin, olayda, ikinci (tali) derecede etkili olduğu kanaatine varılmakta, kendisinin, 09/05/2014, 07/01/2015, 22/02/2016, 13/02/2020 ve 28/12/2021 tarihli Bilirkişi Raporlarında, tam (% 100 oranında), 30/05/2019 tarihli Bilirkişi Raporunda da, birinci derecede kusurlu sayılması, yukarıdaki açıklamaların ışığında isabetsiz bulunduğu, kaza akabinde düzenlenmiş, 16/06/2013 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında belirtilen kural ihlalleri ile, 02/09/2013, 22/01/2015 ve 31/08/2016 tarihli Bilirkişi Raporlarında belirtilen kusur gerekçeleri ve kusur derecelerinin, heyetimizin görüşü ile örtüştüğü mütalaa olunmakta, ancak, 31/08/2016 tarihli Bilirkişi Raporundaki kusur oranları, tarafların olayın meydana gelişindeki etki ağırlıkları ile mütenasip görülmediği, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme sonucunda, yukarıda arz ve izah edilen hususlar doğrultusunda, dava konusu somut olayda, heyetçe; davalı —- Trafik sigortalı, —plaka numaralı davalı kamyonunun sürücüsü, davalı—- hatalı davranışının, birinci (asli) derecede ve takdiren % 65 (yüzde altmışbeş) oranında etkili bulunduğu, davalı— Trafik sigortalı, —-plaka numaralı kamyonetin dava dışı sürücüsü —–hatalı sevk ve idaresinin ise, ikinci (tali) derecede ve takdiren % 35 (yüzde otuzbeş) oranında etkili olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Mahkememizce davacının talep edebileceği maddi tazminatın hesap edilebilmesi için dosya aktüer bilirkişiye sevk edilmiş, aldırılan 03/01/2023 tarihli aktüer bilirkişi raporunda özetle; 20.11.1959 Doğumlu olan müteveffa —- davaya konu 16.06.2013 vefat tarihi itibariyle (53) yıl (06) ay (26) günlük olup (54) yaşında olduğu kabul edilerek TRH. 2010 işaretli yaşama tablosuna göre bakiye ömrü (22) yıl ve (76) yaşına kadar yaşayacağı, davacı vekili dava dilekçesinde müteveffanın ölmeden önce— emeklisi olduğunu, emekli olmasına rağmen aktif olarak çalışmasına devam ettirdiğini,—–. Bünyesinde aşçı başı olarak çalışarak kazanç sağladığı yönünde beyanda bulunduğu, müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek kaza tarihi itibariyle (54) yaşından itibaren (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif devresi (6) yıl, müteveffanın (76) – (60) yaşları arası pasif dönemi (16) yıl olduğu, dava dosyasında mevcut aile nüfus kayıt tablosuna göre müteveffa —- babası —ve annesi —- vefat etmesi nedeniyle adı geçen anne ve babaya destekten yoksunluk payı ayrılmayacağı, hak sahibi davacı eşi —-15.08.1955 doğumlu olup, müteveffa eşinin vefat ettiği 16.06.2013 tarihi itibariyle (57) yıl (10) ay (01) günlük olup (53) yaşında olduğu, TRH 2010 yaşama tablosuna göre bakiye ömrü (27) yıl olup (80) yaşına kadar yaşayacaktır. Bu itibarla, hak sahibi davacı eş müteveffa eşinin bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak, desteğinden mahrum kaldığı süre (22) yıl olduğu, hak sahibi davacı eşi —– destekten yoksun kalma sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararı toplamının 760.137,06 TL olduğu, davalı —-sigortacısı bulunda—- plakalı aracın olay tarihinde geçerli olan ZMMS Poliçesi vefat teminat limiti sorumluluğuna göre: Hak sahibi davacı eşi —- adı geçen sigorta kuruluşundan talep edebileceği destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 250.000,00 TL olduğu, davalı —-sigortacısı—– plakalı aracın olay tarihinde geçerli olan ZMMS Poliçesi vefat teminat limiti sorumluluğuna göre ( Eski Ünvanı —–) olay tarihinde geçerli olan ZMMS Poliçesi vefat teminat limiti sorumluluğuna göre: Hak sahibi davacı eşi —- adı geçen sigorta kuruluşundan talep edebileceği destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 250.000,00 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların itirazlarının ve davalı —-Tarafından yapılan ödeme de dikkate alınarak tüm bu hususların değerlendirilmesi amacıyla dosyanın önceki bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
09/05/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.04.2017 tarih ve—Esas, —-Sayılı kararı sonrasında, davalı — Kusur sorumluluğu ve teminat limit sorumluluğu kapsamında diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen sorumlu ve olması —-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.04.2017 tarih ve—- Esas—– hüküm altına alınan 118.641,50’TL. maddi tazminatın, —–. İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı icra dosyasına ferileri ile birlikte ödenme suretiyle icra dosyasının 27.11.2017 tarihinde infaz edildiğinin tespit edildiği, davacı tarafından dosyaya mübrez 17.06.2017 tarihli kararı istinaf edenlerin istinaf dilekçelerine karşı beyan dilekçelerinde, —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.04.2017 tarih ve —- Esas, —-. Sayılı kararının onanması talep ettiği tespit edildiği, —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.04.2017 tarih ve —- Esas,—-. Sayılı kararı davacı —-ile davalı —-bakımından kesinleştiğinin kabulü halinde, davalı —- kusur sorumluluğu ve teminat limit sorumluluğu kapsamında diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olması —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.04.2017 tarih ve —Esas, — Sayılı kararında hüküm altına alınan 118.641,50 TL maddi tazminatın, —-. İcra Müdürlüğü —– Esas sayılı icra dosyasına ferileri ile birlikte ödenmek suretiyle icra dosyasının 27.11.2017 tarihinde infaz edilmesi nedeniyle, BAM kararından sonradan alınan kusur raporundaki oran değişikliğinin sonuca etkisinin bulunmadığı, bu itibarla, davalı —– ile birlikte müştereken ve müteselsil sorumlu tutulan ve BAM kararından önce hükme esas alınan maddi tazminat miktarların ferileri ile davacı yana ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kalıp kalmadığı ilişkin hukuki durumun nihai taktir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, —- Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi’nin 15.11.2018 tarih ve —Esas—Sayılı kararında: Davalılar —-vekili ile davalı —–. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu durumda, İstinafa konu karar davalı —, bakımından kesinleşmediğinin kabulü durumunda, davalı —-. Cebri icra baskısı ile —-. İcra Müdürlüğü —-Esas sayılı dosyasına ödemiş olduğu miktarların geri iadesini talep etmesinin mümkün olduğu, sayın mahkemece yeniden hüküm tesis edilmesinden sonra, ilamda belirtilen rakamlara göre alacak miktarı icra müdürlüğü tarafında yeniden hesaplanması gerekeceği, bu itibarla, icra müdürlüğü tarafından icra infaz aşamasında alacak kalemleri yeniden hesaplanacağından ilamdan sonra davalı —– tarafından icra dosyasına ödenen 118.641,50 TL’nin bu aşamada raporda hesaplanan maddi tazminattan tenzil edilmesi mümkün olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

ISLAH
Davacı vekili 08/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde poliçe limiti dahilindeki destekten yoksun kalma zararının 149.469,05 TL olarak belirlendiğini, bu sebeple başvuru yapılırken 1.000,00 TL olarak belirtilen talebin ıslah yolu ile 148.469,05 TL artırarak toplamda 149.469,05 TL olarak ıslah ettiklerini belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: açılan davanın davacının yolcu olarak bulunduğu ve davalı — ZMMS ile teminat altına aldığı —plakalı otomobil ile davalı —-ZMMS ile teminat altına aldığı—-plakalı kamyonun çarpışması neticesinde yaralanan davacı için maddi ve manevi tazminat istemli alacak davası olduğu, davalılardan —- plakalı kamyonun maliki/işleteni olduğu, diğer davalı —– plakalı aracın sürücüsü olduğu, mahkememizce ilk olarak —-Esas numarasıyla açılan eldeki davanın —– Karar numarası ile karar çıkartıldığı ve maddi-manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul edildiği, bu kararda hükme esas alınan kusur bilirkişisi raporunun ise 31/08/2016 tarihli olmakla davalı —– plakalı araç sürücüsü —- %75, dava dışı —- plakalı araç sürücüsü —- ise %25 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği ve bu kabulle hüküm kurulduğu, mahkememizce verilen bu karara karşı davacı vekilinin istinaf talebinde bulunmadığı, bilakis hükmün onanmasını talep ettiği, bu doğrultuda da hükmü icraya koyarak —–. İcra Müdürlüğünün —-Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalı —-ve davalı —- yapmış oldukları ödeme ile icra dosyasının 27/112017 de tamamen infaz edilip kapatıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararının verildiği tarihte de icra dosyasının infaz edilmiş olduğu, mahkememizce verilen ilk kararın sadece davalı —- tarafından istinaf edildiği ve kaldırma kararı verildiği, kaldırma kararı doğrultusunda mahkememizce kusur raporu alındığı, 23/05/2022 tarihli kusur raporunda da davalı —- %65, dava dışı —- ise %35 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkememizce verilen ilk karara esas teşkil eden kusur raporu ile kaldırma ilamı doğrultusunda alınan yeni raporun esasen oransal manada küçük fark içermekte ise de asli tali kusur ayrımı manasında farklı olmayıp birbiri ile benzer olduğu, esasen kusur oranlarının değişmesinin de bu manada dosyada sonuca ilişkin bir değişikliğe sebep olamayacağı, istinaf ilamından dahi önce infaz edilen mahkememizin ilk hükmünün ve icar dosyası bilgilerinin davacı vekilince dosyamıza bildirilmediği, bu sebeple yargılamanın da herhangi bir ödeme olmadığı varsayımıyla devam ettiği, ta ki davalı —-vekilinin 23/01/2023 tarihli itiraz dilekçesiyle mahkememizce icra dosyasından haberdar olunduğu, bunun üzerine ilgili icra dosyası celbedilmekle dosyanın infazen kapandığının anlaşıldığı, davacı vekilinin dosyaya sunduğu 17/06/2017 tarihli mahkememizce verilen ilk kararı istinad eden bir kısım davalıların istinaf dilekçelerine karşı beyan dilekçelerinde, mahkememizin 27/04/2017 tarih ve —–. sayılı kararının onanması talep ettiği, bu sebeple kararı istinaf etmeyip hükmün onanmasını talep eden davacı ve davalı ——yönünden mahkememizin ilk hükmünün usuli müktesep hak ve aleyhe bozma yasağı çerçevesinde kesinleştiğinin kabulü gerekeceği, istinaf eden davalılar hakkında ise kusur durumunun aleyhlerine değiştiğinden bahisle yine usuli müktesep hak ve aleyhe bozma yasağı gereğince ilk hükümden daha aleyhe bir hüküm tesis edilemeyeceği, davalı —— kusur sorumluluğu ve teminat limit sorumluluğu kapsamında diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olması ve mahkememizin —– Esas, —-sayılı kararında hüküm altına alınan 118.641,50 TL maddi tazminatın,—-. İcra Müdürlüğü—-Esas sayılı icra dosyasına ferileri ile birlikte ödenmek suretiyle icra dosyasının 27/11/2017 tarihinde infaz edilmesi sebebiyle, BAM kararından sonra kaldırma ilamı doğrultusunda alınan kusur raporundaki oran değişikliğinin de sonuca bir etkisinin olmadığı, bu itibarla davalı —–. ile birlikte müştereken ve müteselsil sorumlu tutulan ve BAM kararından önce hükme esas alınan maddi tazminat miktarların ferileri ile davacı yana ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı mahkememizce değerlendirilmiş ve açılan davanın konusu kalmadığından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş, davanın konusuz kalmasına rağmen yapılan ödemenin mahkememize BAM kaldırma kararından takriben 4 yıl sonra bildirilmiş olması ve icra dosyasına ödenen bedelin yargılama giderleri ve vekalet ücretlerini de kapsaması beraber değerlendirildiğinde kaldırma ilamından sonra yapılan yargılama giderleri yapan tarafların üzerinde bırakılmış ve taraflar için ayrıca vekalet ücretine hükmedilmeyip infaz edilen önceki hükümdeki usuli kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından yatırılan 174,20 TL peşin harç ve 508,00 TL ıslah harcından mahsubu ile arta kalan bakiye 502,3‬0 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre, infaz olunan hükümle reddedilen maddi tazminat yönünden davalı vekili için takdir olunan 9.200-00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre, infaz olunan hükümle reddedilen manevi tazminat yönünden davalı vekili için takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —– BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.