Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1393 E. 2018/1188 K. 19.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1393 Esas
KARAR NO : 2018/1188

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 09/11/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacılar avukatı; davacıların ortağı bulunduğu…… İstanbul Anadolu… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/784 esas sayılı dosyası ile konkordato ön mühlet sürecinde olduğunu, bu nedenle davanın birleştirme talepli olarak açıldığını, müvekkilerinin de tüm borç yükü sadece ortağı oldukları bu şirketin ticari borçlarına kefaletten ileri geldiğini, bu şirketin borçları sebebiyle banka ipoteklerinin bulunduğunu beyanla davanın birleştirilmesini dava ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE ;
Dava : Hukuki niteliği itibariyle 7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici ve kesin konkordato mühleti verilmesi, sonucunda konkordatonun onanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı tarafından ibraz olunan gerçek kişi müvekkillerine ait konkordato projesinin açıklanmasında ortağı olduğu ve birlikte konkordato talep ettiği şirketin ön projesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, konkordato projesinin temel felsefesi konkordatoya tabi alacaklarına, kokonkordato projesinin kabulü halinde alacaklarına kavunma olduğunu, alacaklılar ile anlaşarak 3 yıl içinde borçlarının tasfiyesi düşünüldrüğünü, talebin vade konkordatosu olduğunu, yetkilisi ve ortağı bulundukları şirketin borçlarının ödenmesi ile birlikte kendi kefaletlberinin de sona ereceğini, bu sayede konkordato talep eden ortak olarak mal varlığının bütünlüğü korunarak faaliyetine devam etmesinin sağlanacağı, konkordato talep eden ortakların icra tehdidi altında bulunduklarını belirtmiştir.
7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K’nun 285. Madde hükmü gereğince borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
Bilindiği gibi konkordato ; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım İ.İ.K’nun da yer almamakla birlikte öğreti de genellikle kabul edilen bir ayrımdır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarının konkordato kabul edilen kısmı ( yüzdesini ) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister, veya borçlarını taksitlendirir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden haciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi de mümkündür. Diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarına ödemesi mümkün değilse o zaman borçlu borçlarını % 100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir.
Gerçek kişi davacı tarafından da mahkememizin …… Esas sayılı dava da yetkilisi bulunduğu şirket hakkında açılan dava ile birlikte İ.İ.K’nun 285. Madde hükmüne dayalı olarak konkordato talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının, yetkilisi bulunduğu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı görülmektedir, yani borçlu gerçek kişinin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu taktirde ihtimal üzerinden ihtimal değerlendirilmesi yapılması gibi oldukça olasılıklara dayalı bir değerlendirme yapılması durumuyla karşı karşıya bulunulmaktadır. Gerçek kişilerce sunulan kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermeyen tamamen borçlu şirketin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş konkordato ön projesinin uygulanabilir olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Davacı gerçek kişiler konkordato mühleti verilmesi talebini içerir dilekçesinde borçlu şirketin kullandığı kredilerin tamamında gerçek kişi müvekkillerinin şahsi kefaletinin bulunduğunu, bir kısım çekler keşide ettiğini, bu şahsi kefaletlerden dolayı şirket alacaklarının kefalet verenler hakkında cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordato talebinde bulunulduğu belirtilmiştir.
Bu noktada borçlu vekilinin beyanı doğrultusunda gerçek kişi borçluların sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep etmesi mümkün bulunmamaktadır.
Konkordato borçlu ve alacaklı arasındaki karşıtlık değil, iyileşebilecek bir ticari işletmenin herkesin ve özellikle Ülke ekonomisinin ve çalışanlarının yararına olacak şekilde ekonomik yarar amacı taşıyan bir müessesedir.
Somut olayda gerçek kişi davacıların dava dosyasına ibraz olunan belgelere göre icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesi konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte değildir, başka bir ifadeyle sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Kanun koyucunun da gerçek kişiler bakımından konkordato müessesesine başvuruyu kabul etmesindeki amacında bu olmadığı açıktır.
Bu itibarla davacı gerçek kişiler tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara tebliğine,
HMK 138 maddesi gereği dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın davacı tarafa tebliğinden itibaren 10 (on) gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.