Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/136 E. 2020/182 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/136 Esas
KARAR NO: 2020/182
DAVA : Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2018
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket yetkilisi ——– arasında yapılan sözleşme ile, ———– kapsamında ——- tarihleri arasında –gün süreyle yapılacak konser organizasyonu bilet satışlarının davalı —–tarafından yapılacağını,———– ödeyecek şeklinde tarafların anlaştıklarını, ——unvanını kullanan davalı——— yetkilisi olduğunu, direktör sıfatı ile hareket ederek ticari faaliyetler kapsamında imzalar atıp şirket adına hareket ettiğini, ekte sunulan sözleşmeden anlaşılacağı üzere şirketi temsil ederek şirket adına sözleşme imzaladığını, Müvekkilinin alacağı olan —- için icra takibi yaptığını,———— İcra Müdürlüğünün ——- Esas numaralı icra takibine borçlunun itiraz ettiğini, itirazın kaldırılması isteminin ———–. İcra Hukuk Mahkemesince belgenin İİK 68/1 deki belgelerden olmadığından bahisle reddedildiğini, bu sebeple genel yetkili mahkemede dava açma zaruriyetinin hasıl olduğunu, Ekte sunulan belgelere göre davalının toplam dört adet konser için —– adet bilet sattığını, Bilet başına müvekkile ödemesi gereken miktarın —— olduğunu ve toplam ödeme yapılması gereken tutarın da ————- olduğunu belirterek, Davalının ——tarihinden itibaren hesap edilecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili şirket ile aralarında yapıldığını iddia etiği sözleşmeye istinaden ——- alacağının bulunduğunu, ancak davacının dava dilekçesinde ek olarak sunduğu sözleşmelerin ve kayıtların incelendiğinde bu belgelerin ———– tarafından imzalandığının görüldüğünü, sözleşmenin nispiliği kuralı gereği sözleşmelerin yalnızca imza atan tarafları bağlayacağını, bu nedenle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları aynı zamanda sözleşmenin de tarafları olduğunu, ——— şirket yetkilisi olmadığını beyan ederek, şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, —–tarihinde imzalanan tutanakta ve sözleşmede borçlunun —— olduğunu, sözleşmenin müvekkili şirketi temsilen imzalanmadığının açıkça görüldüğünü, ——————imza yetkilisi olmadığının basit bir araştırmayla ortaya çıkabileceğini, davacının da zaten bunu bildiğini ve sözleşmeyi —– imzaladıklarını, Müvekkili şirketin bu sözleşmeden haberdar olmadığını, Şirket defterlerine işlemediğini, İncelenen sözleşmenin nerdeyse kazanılan gelirin tamamının karşı tarafa ödeneceğini, Müvekkilinin böyle bir sözleşmeyi kabul etmiş olmasının mümkün olmadığını, Defterler ve ticari kayıtlar incelendiğinde müvekkilinin bu sözleşmeden haberdar olmadığının defterlerine işlemediğini şirkete kesilen yahut şirketin kestiği bir faturanın mevcut olmadığını ve davacı şirket ile bir ticari ilişkinin olmadığının ortaya çıkacağını belirterek, Müvekkili şirketin davaya konu sözleşme ve belgelerde taraf olmadığını ve davalı sıfatına haiz olmadığından davanın pasif husumet yönünden reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça, davalı şirket ile yapılan sözleşmeden kaynaklanan alacağının tahsilinin talep edildiği; davalı tarafça davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 114.maddesinde dava şartları belirlenmiş ve Mahkemenin görevi dava şartları arasında sayılmış, 115.maddesinde de dava şartlarının bulunmaması halinde davanın usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (A) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
————- Resmi Gazetede yayınlanan 6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile 6102 sayılı Ticaret Kanununun 5/3.maddesi değiştirilerek bir davanın ticari veya hukuki niteliği nedeniyle mahkemenin iş alanına girip girmediği, taraflarca sadece ilk itiraz şeklinde ileri sürülebileceği şeklindeki düzenleme, “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiştir.
Somut olay bakımından; dava mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gibi, her ne kadar ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarına göre davacının dava dışı———— yetkilisi olduğu anlaşılmış ise de, anılan şirketin————tarihinde tescil edildiği, sözleşme tarihi ve dava tarihi itibari ile şirketin henüz kurulmadığı, bu tarih öncesinde davacının her hangi bir sicil kaydının veya vergi kaydının bulunmadığı, davacının tacir sayılamayacağı, bu hali ile eldeki davanın nispi ticari davalardan da olmadığı, bu durumda davaya genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği dikkate alındığında, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin Görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ———— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, Tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ———-BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 25/02/2020