Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1313 E. 2019/156 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/976
KARAR NO : 2019/30

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2016
KARAR TARİHİ : 17/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı ..——- vekili 02.09.2016 tarihli dilekçesi özetle;
Müvekkil firma ile davalı firma arasındaki ticari ilişki ve anlaşma çerçevesinde; müvekkil firma çeşitli tarihlerde davalı firmaya nakliye ve buna bağlı hizmetler verdiğini, verilen hizmetler karşılığında davalı firma adına çeşitli tarih, numara ve bedelli faturalar düzenlendiğini, müvekkil firma nakliye hizmeti verilmesi ile ilgili tüm borç ve yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirdiğini, davalı ödemelerini tam ve zamanında yapmadığını, İstanbul Anadolu ——-.İcra Müdürlüğünün 2015/19384 E.sayılı takip dosyası İle 31.748,82 TL alacağın tahsili için icra işlemlerine başlandığını, borçlu firma icra takibine karşı borç bedelinin 5.087,44 TL’sine itiraz ettiğini, kalan borç bedelini İcra Müdürlük dosyasına yatırdığını, bakiye itiraz edilen kısım ile ilgili olarak da taraflar arasında İstanbul Anadolu————Asliye Tic. Mahkemesinin 2016/364 E.sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının devam ettiği, davalı borçlu düzenlenen faturaları kayıtlarına almasına rağmen ödemeleri yapmadığını, fatura tarihlerine göre zamanında yapılmayan ödemeler için müvekkil firmanın temerrüt faizi işletme hakkının doğduğunu, davalı borçlu firmanın ödemede temerrüt hali nedeniyle müvekkilinin vade farkı konulu 7.001,62 TL’lik fatura düzenlediğini, iş bu faturanın ödenmemesi nedeniyle İstanbul———–.İcra Müdürlüğü’nün 2015/21097 E.sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalının hiçbir gerekçe göstermeksizin itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle yargılama aşamasında ortaya çıkabilecek nedenlerle haksız yapılan kısmi itirazın iptaline ve takibin devamına, %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı borçlu aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış; Davalı—— vekili —— tarihli dilekçesi özetle;
Davacı taraf ile yazılı sözleşmenin bulunmadığını, vadesi gelen herhangi bir borçtan söz edilemeyeceğini, davacı düzenlediği faturaları usulünce tebliğ etmediğini, davaya konu takibe dayanak yapılan faiz faturası yönünden hem de faiz faturasına dayanak yapılan asıl borç faturaları yönünden temerrüde düşülmediği, asıl alacağın takip dosyasında geriye doğru işlemiş faizin istenmediği, 02.10.2015 tarihinden ileri doğru faiz istendiği, bu sebeple davacının talep etmediği işlemiş faiz alacağından açıkça feragat ettiğini, asıl alacağın feri niteliğinde olan faizin ayrı bir takiple istenemeyeceği, ikinci takibin mükerrer olduğu, davacı ile davalı müvekkilin istanbul Anadolu——-.İcra Müdürlüğünün 2015/19384 E.sayılı dosyası kapsamında asıl borç konusunda haricen anlaştığını, bu nedenle müvekkilinin 23.10.2015 tarihinden itibaren üç taksit halinde asıl borcu davacı tarafa ödediğini, davacı taraf bu paralan banka kanalıyla ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kayıtsız şartsız aldığını, haksız davanın reddine, %20’den az olmamak üzere davacı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya dayanak İstanbul Anadolu ———–. İcra Dairesi’nin 2015/21097 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine ilamsız icra takibine başlanıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Taraf defterlerinin incelenmesi amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 26/02/2018 havale tarihli raporda; davacı ile davalı arasında 2014 yılından beri devam eden hizmet alımından kaynaklanan ticari bir ilişki olduğunun tespit edildiği, davacı tarafın defter ve belge yerinde incelemesi sonucu; davalıya ait 2014-2015 yılları cari hesap hareketleri bakiyesinin 12.186,45 TL borç bakiyesinin yani davalıdan alacaklı olduğu, davacı kayıtlarında davalının her ne kadar 12.186,45 TL borç bakiyesi bulunsa da vade farkı faturası olan 7.001,62 TL(KDV dahil) tutarın icra takibine konu edildiğini, buna karşılık davalı ticari defterinde ise 2015 yılında borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı görüldüğü, her ne kadar davacı şirket ticari defterinde kayıtlı olması ve ——bildirimde bulunmasına rağmen davacının hizmet satışlarına dair davalı adına düzenlendiği fatura bedellerinin zamanında ödenmemesinden dolayı düzenlenen vade farkı tutarı 7.001,62 TL’nin iş bu faturadan dolayı davacının davalıdan alacağının bulunmadığı sonucuna vardığını bildirmiştir.
Her ne kadar davacı vekilince talebin vade farkı istemi olmadığı, temerrüt faizi istemine yönelik olduğu ifade edilmiş ise de dava dilekçesinde vade farkı faturasının kesildiğinin ifade edildiği, dosya içerisinde yer alan ve takibe dayanak faturanın açıklamasında vade farkı ifadesinin yer aldığı, dosyada mevcut cari hesap ekstrelerinde dava konusu faturanın vade farkı açıklaması ile kaydedildiği, dosya kapsamına alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında yazılı bir vade farkı anlaşmasının bulunmadığı ve taraflar arasında vade farkı uygulamasına yönelik bir teamülün oluşmadığı tespit edilmiş olmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ——— tarih ve ——- Esas, —- Karar sayılı kararı ile Yargıtay ——-. Hukuk Dairesinin 25.10.2017 tarih,—— esas, —- karar sayılı içtihatları gereği, vade farkı uygulaması için taraflar arasındaki anlaşmada gecikme halinde vade farkı ödeneceğinin kararlaştırılmış olması ya da bu konuda taraflar arasında bir teamülün oluşmuş bulunması gerekli olup, dosya kapsamına göre vade farkına ilişkin bir sözleşme ya da fiili uygulama mevcut değildir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili için dava açıldığı, davalı tarafça davaya cevap verildiği, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında vade farkı uygulamasına yönelik bir teamülün oluşmadığı tespit edilmiş olmakla, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.Davanın REDDİNE,
2.Davacının takibinde kötüniyetli olduğu sabit olmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3.Alınması gerekli 44,90 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 84,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 39,57 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
4.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——– göre belirlenecek nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.