Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1245 E. 2019/48 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1245 Esas
KARAR NO: 2019/48
DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 24/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini dava ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı kanun ile değişik icra iflas kanunu 285 ve devamı madde hükümleri gereğince konkordato geçici mühleti, kesin mühleti ve sonucunda konkordatonun onanmasına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkememizin 25/10/2018 tarihli ara kararı ile davacılara 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, konkordato komiseri olarakta ———- ve ——– atanmışlardır.
Konkordato talebi, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
Konkordato; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım İcra ve İflas Kanununda yer almamakla birlikte öğretide genellikle kabul edilen bir ayrımdır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarını konkordatoda kabul edilen kısmını (yüzdesini) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister veya borçlarını taksitlendirir. Uygulamada borçlu tarafından hem vade, hem de tenzilat istemekte ve böylece karma konkordato teklif edilmektedir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını %100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir ( vade konkordatosu )
Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün değildir. Zira böyle bir teklif ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez.
Nitekim İcra İflas Kanunu Konkordatonun tasdiki şartlarını içeren 305.maddenin a bendinde adi konkordato da teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması mal varlığının terki suretiyle konkordato da paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması, b bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması tasdik şartları içerisinde gösterilmiştir.
7101 sayılı kanun ile değişik 285.maddenin hükümet gerekçesi de bu yöndedir.
Davacı gerçek kişilerin şirketten ayrı bir borç tasfiyelerinin bulunmadığı, kefalet dışında şahsı borçlarına ilişkin de borç tasfiyesinin sunulmadığı, davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının, yetkilisi bulunduğu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı görülmekle borçlu davacı gerçek kişilerin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerektiği, bu hali ile davacıların kefaletten kaynaklı alacağı nedeniyle sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettiği ve icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep edilmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, başka bir ifadeyle sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı, sunulan komiser heyeti raporundaki görüşler de dikkate alınarak gerçek kişi davacıların istemleri yerinde görülmemiştir.
4949 Sayılı Yasa ile getirilen ve aynı nitelikteki 7101 Sayılı Kanunun sevk ettiği hükümlerden sonra “dürüstlük” konkordatonun bir unsuru ve gerçekleşme koşulu olmaktan çıkmış ise de ;
M.K.nun 2. Madde hükmü gereğince her kes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifade hüsniniyet kaidelerine riayetle mükelleftir. hüküm yer aldığı, TMK’nun 2. Maddesi uyarınca her kesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirlenmiştir.
İİK.nun 292/c madde hükmü gereğince borçlu 292 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa konkordato talebinin reddedileceği düzenlenmiştir.
İİK.nun 297 madde hükümlerinde borçlu komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadarki mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini ettirmesine karar verebilir.
Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi halde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır.
Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa, mahkeme borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çevrçevesinde karar verir.
Konkordato komiserleri tarafından ibraz olunan raporda ve 24/01/2019 tarihli geçici komiser heyeti kararında gerekçeleri belirtilmek suretiyle tüm şirketlerin yetkilisi bulunan kişinin yapmış bulunduğu işlemler nedeniyle İİK.nun 292/c madde hükmü gereğince iyi niyetli bir davranış olmaması nedeniyle güvenlerinin kalmadığı bildirilmiştir.
Bu itibarla, koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-DAVACILAR TARAFINDAN AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
Davacılar yönünden verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına,
Geçici komiser heyetinin görevlerine son verilmesine,
İlgili yerlere hemen yazı yazılmasına,
Kararın ilanına,
2-Her bir davacı için alınması gerekli 44,40 TL harcın, toplamda 9 x 44,40 = 399,6 TL harçtan davacılar tarafından dava açılırken her bir davacı için 35,90 x 9 = 323,10 TL harçtan mahsubu ile her bir davacı için tamamlanması gereken 8,50 X 9 = 76,50 TL eksik bakiye harcın davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere karar verildi.24/01/2019