Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1239 E. 2020/833 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1239 Esas
KARAR NO : 2020/833

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, taraflar arasındaki alım-satımlar uyarınca cari hesap tutulduğunu, müvekkili şirketin muhasebe kayıtları ve taraflar arasında cari hesap uyarınca davalı şirketin 15.280,87-TL müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığını, müvekkili şirketçe davalıya yapılan ihbar ve ihtarlara rağmen davalı/borçlu şirketin mevcut bakiye borcu ödememekte ısrar ettiğini, anılan cari hesap uyarınca bakiye borcun tahsil edilememesi sebebiyle 17/09/2018 tarihinde müvekkili şirket adına İstanbul Anadolu —— Sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığını, ancak davalı şirketin davacı müvekkile herhangi bir borcu olmadığından ve icra takibinin yetkisiz yerde başlatıldığından bahisle dava konusu icra takibine itiraz ettiğini, davalı borçlunun itirazlarının haksız olup yerinde olmadığını, müvekkili şirketi ile davalı şirket arasında mevcut ticari iş ilişkisi doğrultusunda vuku bulan cari hesap ekstresinin sunulduğunu, müvekkili şirketin muhasebe kayıtları ve taraflar arasında cari hesap uyarınca davalı şirketin 15.280,87-TL müvekkili şirkete borçlu olduğunu, işbu borcun var olduğunu dilekçenin ekinde sunmuş olduğu faturalar ve cari hesap ekstresiyle sabit olduğunu, mevcut borcun taraflarına ödendiğine dair ispat yükümlülüğünün davalıya geçtiğini, bu sebepler doğrultusunda bakiye borcun taraflarınca tahsil edilememesi sebebiyle başlatmış oldukları İstanbul Anadolu ———–. Sayılı takip dosyasına davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın iptali ile davalının/borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalı şirket ile arasında herhangi bir iş ilişkisi olduğunu ispatlayamadığını, faturanın tek başına alacağa ispata yeterli olmadığını, davacı tarafın herhangi bir mal teslim ettiğini veya herhangi bir hizmet sunduğunu ispata elverişli bir delil sunamadığını, davacının iddia etmiş olduğu alacağın likit belirlenebilir bir alacak olmadığını, belirlenebilir bir borcun varlığı söz konusu olmadığından likit bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, bu sebeple davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin reddini gerektiğini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığı bildirilen alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik davalı itirazının İİK.nun 67/1-2 maddesi uyarınca iptaline ilişkindir.
Davacının; İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı icra dosyası ile; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine 15.280,87 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlu tarafından süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce alınan 28/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin defterlerini sunduğunu, davalı şirketin incelemeye katılmadığını, davacı şirketin, İstanbul Anadolu—-Sayılı dosyası ve — tarihli ödeme emri ile 15.280,87 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren yıllık %10,75 oranında işletilecek faizin tahsilini talep ettiğini, takip tarihi olan 17/09/2018 tarihi itibariyle davalı şirketin borç bakiyesinin ödeme emri ile talep edilen tutar ile uyumlu olduğu görülen 15.280,87 TL olduğunu, davacı şirketin alacaklı olduğunun kabulü halinde —- için takip tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilebileceği kanaatine vardığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin itirazın iptali talebi olduğu, yargılama sırasında davacı vekilinin 09/07/2020 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, dava dilekçesine ekli vekaletnamede feragat yetkisinin bulunduğu, HMK’nın 307 ve devamı maddelerinde davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği, 311. maddede “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” düzenlemesine yer verildiği, feragatin ifade edildiği anda sonuç doğurduğu ve karşı taraf ile mahkememizin kabulüne bağlı olmadığı anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 260,96 TL’nin mahsubu ile arta kalan 206,55 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Her ne kadar davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de vekalet ücreti talebi bulunmadığı bildirildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.