Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1187 E. 2019/347 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1187 Esas
KARAR NO: 2019/347
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/10/2018
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya sigortalı—— plaka sayılı aracın —– tarihinde sürücü—— sevk ve idaresindeyken sürücünün ———- plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsü olan müvekkillerinin oğlu —- vefat ettiği ve müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarından bahisle destek zararlarının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının ——— tarihinde meydana geldiğini, işbu davanın ise —- tarihinde açılması nedeniyle taleplerin zamanaşımına uğradığını, destek olduğu beyan edilen davacıların oğlu olan müteveffanın kazanın oluşmasında tamamen kusurlu olması nedeniyle davacıların destek tazminatı talep etme haklarının bulunmadığından bahisle öncelikle zamanaşımı nedeniyle kabul görmediği takdirde Yargıtay HGK’nın kararı doğrultusunda desteğin tam kusurlu olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
Davacı vekilince dava dilekçesine ekli olarak sunulan Güroymak CBS’nin ——— hazırlık sayılı soruşturma dosyasından alınan —- raporuna göre meydana gelen kazada davacıların desteği- —- tamamen ve asli olarak kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığı, soruşturma dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ile de desteğin tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığı ve alınan kusura ilişkin raporlara binaen kazaya karışan diğer araç sürücüsü hakkında Güroymak CBS’nin —- tarihli ———-soruşturma ve ———— Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, eldeki davanın da davacılar tarafından desteklerinin kusurlu olduğundan bahisle açıldığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı olduğu, davacılarca destekleri olan ———- kusuru ile karıştığı trafik kazasında vefat ettiğinden bahisle doğan destek zararının tazminini talep ettiği, davalı tarafça desteğin karıştığı trafik kazasında tam kusurlu olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Öncelikle zamanaşımına ilişkin itirazın değerlendirilmesinde; kaza tarihinin ———- olduğu ve kazanın vefat ile sonuçlandığı, bu hali ile zamanaşımı süresinin yürürlükte olan ——– göre 15 yıl olduğu ve dava tarihi itibariyle 15 yıllık sürenin dolmadığı görülmekle zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince soruşturma dosyasına ilişkin sunulan————- Dairesi’nin raporu ile soruşturma kapsamında alınan bilirkişi heyet raporu neticesinde davacıların desteğinin tam kusurlu olması nedeniyle kazaya karışan diğer araç sürücüsü hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, eldeki davanın da davacılar tarafından desteklerinin kusurlu olduğundan bahisle açıldığı ve kusurun davacılarca da kabul edildiği görülmüştür. Davalı tarafça bildirilen Yargıtay HGK’nın 01/11/2017 tarihli 2017/17-1315 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı ilamında özetle; “…Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, araç şoförünün (desteğin) kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. … 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir….Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır…” hükmüne yer verilmiştir.
Eldeki davamız bakımından; davacının desteğinini vefat ettiği kazada tamamen kusurlu olduğunun her iki tarafın kabulünde olduğu ve Yargıtay HGK kararında belirtildiği üzere yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenin kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı ve desteğin kusurunun davacılara yansıtılması gerektiği, bu hali ile de davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 44,40 TL olduğundan peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 8,50 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı dolayısıyla her davacı bakımından ayrı davalar bulunduğu anlaşılmakla;
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13/2.maddesine göre belirlenen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan,
2.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile
toplam 4.000,00 TL vekalet ücretinin davalıya ödenmesine,
4- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesirleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 21/03/2019