Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1119 E. 2022/917 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1119 Esas
KARAR NO : 2022/917

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVADA;
DAVA;
Taraflar arasında —– tarihli —- Sözleşmesinin akdedildiğini; işbu —- Sözleşmesi ile davalıya tek satıcılık hakkı (münhasır satış hakkı) verilmediğini, işbu sözleşme çerçevesinde kurulmuş olan akdi ilişki çerçevesinde davalıya mal teslim edildiğini; davalının işbu akdi ilişki kapsamında davacıya borcu bulunduğunu, —-ile davalı tarafından da kabul ve ikrar edildiği üzere—- tarihi itibariyle davalının davacıya—- tutarında borcu bulunduğunu, gelinen aşamada ise davalının davacıya —- tutarında borcu bulunduğunu, davalının,— tarihi itibariyle vadeleri gelmesine rağmen ödenmeyen faturalardan kaynaklanan muaccel borcunun —- olduğunu, Mali Müşavir—- tarafından hazırlanmış olan uzman görüşü ile de, davacının usulüne uygun tutulan ve delil teşkil eden ticari defterlerine usulüne uygun şekilde kaydedilen faturalar çerçevesinde alacaklı olduğu, malların teslim edildiğini gösterir irsaliyelerin bulunduğu ve —– alacağı bulunduğunun tespit edildiğini; dava tarihi itibariyle davacının muaccel alacağının ise ———– olduğunun tespit edildiğini, davalıya çekilen —- tarihli ihtarnameyle, ihtarname tarihinde muaccel olmuş olan —-borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, fakat ödeme yapılmadığını, davacı tarafından talep edilen alacakların, 05.10.2016 tarihinden sonra yapılan satışlardan ve düzenlenen faturalardan kaynaklandığını taraflar arasındaki akdi ilişkinin kurulmasından sonra, 31.12.2016 tarihli Protokolün akdedildiğini, işbu Protokol’ün 5.maddesi hükmü ile; —- tarihine kadar davalının davacıdan yapacağı alımlar için düzenlenecek faturalar bedellerine fatura tarihinden itibaren 12 ay vade uygulanacağının, 01.11.2017 tarihinden sonra yapılacak alımlar için düzenlenecek fatura bedellerine ise, —- Sözleşmesinde olduğu gibi — vade uygulanacak olduğunun kararlaştırıldığını, davalı tarafından verilen ipoteğin de 01.10.2016 tarihinden önce doğacak davacı alacakları için verilmiş olduğunu, bu hususun—- tarihli—- anlaşıldığını, yapılan araştırmalar ve ihtiyati haciz işlemleri neticesinde, davalının, davacıya olan borçlarını ödemek yerine şirketin halihazır hissedarları olan … —– kendilerine ve—– para ve mal aktardıklarının ve sirketin icini davacının alacaklarını tahsil etmesini imkansız hale getirebilmek için boşalttıklarının öğrenildiğini, bu nedenle,—- aralanması” —gereği bu kişilerin de davacının borçlarından sorumlu (borçlu) olduklarını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalının muaccel borç tutarı olan —- temerrüt tarihlerinden itibaren 3096 sayılı Kanun’un 2.maddesi uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ortakları …, …—- davada taraf sıfatı bulunmadığını; zira davacının iddia ettiği gibi, davalı şirketin ortaklarının akrabalarına ve eski hissedarlara (..—-şirketin mal ve paralarını aktardıklarını ispata yönelik herhangi bir delil sunulmadığını, davacı tarafından talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında 20.03.2009 tarihinde imzalanmış bir “—– sözleşmesi” bulunduğunu, bu sözleşmeyle davacının, —– kapsayan bölgede davacının ürettiği ürünlerin —-münhasır satıcısı olarak tayin edildiğini, davacının, sözleşmenin 8/2 nolu maddesi hükmüne aykırı olarak, denizcilik sektörünün —-olduğu, —– düştüğü —- alındığında %50’lere varan fiyat artışları yaptığını, davacı şirketin verdiği fiyatların ——verdiği fiyatların çok üzerinde olduğunu ve rekabet imkanını ortadan kaldırdığını, bu yüksek fiyatların, —– itibaren davalı şirketin borçlarının artmasına sebep olduğunu, bu nedenle, —– başlarından itibaren davalının davacıya olan borçlarının vadelerinin 18 aya uzamasına yönelik teamül oluştuğunu, taraflar arasında oluşmuş teamüle göre, —–itibariyle davalının muaccel olmuş borcunun—- olduğunu; dolayısıyla davalının davacıya, davacının iddia ettiği miktarda muaccel borcu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVADA;
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——- davalı şirketin ortaklarının ——- beri gösterdikleri —- sayesinde,—- yılına kadarki dönemde, —- bilinir ve tanınır hale geldiğini; 2009 yılında yapılan anlaşmadan sonra davalının davacıya ve —- bulunan genel merkezine yaklaşık —ödeme yaptığını, buna rağmen davacının——- sayılı dosyasından haksız ve hukuka aykırı olarak ihtiyati haciz karar aldığını, davacının aldığı ihtiyati haciz kararı ile, taraflar arasında akdedilmiş olan —-tarihli sözleşmeyi de eylemli olarak, tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini; davalının,———– payı kazanması, tanınırlığı ve satışlarının artması için yaptığı çalışmalar sebebiyle davacının davalıya —-sözleşmenin “—– ikinci fıkrası hükmü uyarınca davacının, davalının ——projelerinde davacı şirket ürünlerini kullanması halinde davalıya projeye göre değişen miktar ve oranlarda komisyon—- ödemesi gerektiğini; ne var ki —— davacı tarafından davalıya hiçbir zaman ödenmediğini; bu komisyonun —– olduğunu, davalıya gönderilen —- tarihli ihtarname ile bu komisyonun ödenmesinin talep edildiğini, bu komisyonun kesin miktarının tespit edilip davalıya ödenmesi gerektiğini, —- davalı tarafından temasa geçildiğini, — ürünlerinin satışının başladığını, —- anlaşması yapıldığını ve —- davacının bilgisi dahilinde satışlar yapıldığını; ancak daha sonra sözleşmeye aykırı bir şekilde — davacı tarafından—– haline getirildiğini, —— yılları arasında davacı tarafından direkt olarak —- firmasına ve müşterilerine yaptığı satışların toplam tutarının belirlenerek, buna göre davalının hak ettiği komisyonun davalıya ödenmesi gerektiğini, ——- maddesi hükmüne göre, satılan —- ve diğer ürünler nedeniyle meydana gelebilecek müşteri zararlarını davacının karşılamakla yükümlü olduğunu, ancak davacının bu zararları hiçbir zaman karşılamadığını, davalının 2009 yılından bu yana müşteri şikayetlerini karşılamak için ————yapmak zorunda kaldığını, bu masrafların tutarının en az —- olduğunu, müşteri şikayetlerini gidermek için davalının yapmış olduğu masrafların tutarının davalıya ödenmesi gerektiğini, davacının, davalının sözleşme gereği tek satıcılık — hakkına sahip olduğu ürünleri doğrudan ve dolaylı olarak sattığını, davacınım; davalının —- hakkını ihlal etmek suretiyle yaptığı satışlar nedeniyle davalının hak kazandığı alacakların (mahrum kaldığı kazancın) davalıya ödemesi gerektiğini, —- maddesi hükmü ile davacının, zamanında davalıya teslim edilmeyen ürünler nedeniyle davalının uğradığı zarları gidermeyi —- ettiğini, fakat buna rağmen, davacının, özellikle —- ödemelerden sonra bir sonraki günün—- davalıyı iş yapamaz hale getirdiğini ve — tehdit malzemesi haline getirildiğini, davacının davalının siparişlerine — koyması yüzünden davalının müşterilere mal teslim edememesi nedeniyle davalının uğradığı zararları da davalıya ödenmesi gerektiğini, portföy tazminatı olarak şimdilik —, müşteri şikayetlerinin davalı tarafından giderilmesi sebebiyle uğranılan zararlar için şimdilik kâr kayıpları (davacının davalının —– hakkını ihlal etmek suretiyle doğrudan veya dolaylı olarak müşterilere yaptığı satışlar yüzünden uğranılan kâr kayıpları) nedeniyle uğranılan zararlar için şimdilik — olmak üzere toplam —-dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte, davacıdan (karşı davalıdan) alınarak davalıya (karşı davacıya) ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, karşı davacıya verilmiş — bulunmadığını, bu nedenle yanlar arasındaki ilişkinin —- sözleşmesi mahiyette olmadığının kabulü gerektiğini, kaldı ki karşılıklı bir tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, karşı davacıya belirli münhasır bir satış hakkının tanınmadığını, münhasır bir satış hakkı bulunmadığından müvekkil şirket bakımından bir bölgede satış yapmama yükümlülüğünün söz konusu olmadığını, bu itibarla yanlar arasındaki ilişkinin alelade bir —- ilişkisi olduğunu, bu sebeple —- talebinin mümkün olmadığı gibi diğer tazminat taleplerinin de dayanaksız olduğunu savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Asıl dava; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Karşı dava; taraflar arasındaki sözleşmenin feshi nedeniyle, portföy tazminatı —– alacağı, kâr kaybı, müşteri şikayetlerinin giderilmesi için uğranılan zararın tahsiline ilişkindir
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek , kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporları gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporları, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı; davacı ile davalı arasında —- düzenlendiğini iddia ederek alacağın tahsilini talep ederken davalı, taraflar arasında ——- sözleşmesi düzenlendiğini iddia etmiş, davacının davalı tarafından sunulan—– sözleşmedeki imzayı inkar etmesi üzerine uzman bilirkişi vasıtasıyla imza incelemesi yapılmış ve —- aslında da imzası olan davacı şirket yetkililerinden —— olduğu belirlenmiştir.
Taraflar —- tarihininde bir protokol akdedilmiştir. İş bu protokol ile davalının davacıya, protokol tarihi itibariyle aralarındaki ticari ilşki ( —— sebebiyle doğmuş toplam ——- tutarında borcu bulunmaktadır. ( madde 1 )
Bu protokolün konusu borcun tecdidi ( yenilenmesi ) —- uzatılması ) konusunda anlaşmadır. Buna göre —– tarihinden itibaren başlamak üzere borç 24 aya bölünecek ve ödemeler davalı tarafından iş bu protokolün 3. maddesinde düzenlendiği gibi eşit şekilde yapılacaktır. Borcun küsuratı en son takside eklenecektir. (madde 2.)
Protokolde belirtildiği üzere ödemeler —-tarihleri arasındaki 24 ay boyunca her ay —- taksitler halinde yapılacaktır, son taksit ise—– olarak ödenecektir ( madde 3)
Taraflar arasında mevcut akdi ilişki kapsamında davalının — tarihine kadar yapacağı alımlar için davacı tarafından düzenlenecek fatura bedellerine , fatura tarihlerinden itibaren 12 ay vade uygulanacaktır. Davalının ———- tarihinden sonra yapacağı alımlar için davacı tarafından düzenlenecek fatura bedellerine distribütörlük sözleşmesinde olduğu gibi fatura tarihlerinden itibaren — uygulanacaktır hükümlerine yer verilmiştir.
Davacı tarafından dosyaya örneği sunulmuş olan —- tarihi itibariyle davalının davacıya — tutarında borcu bulunmaktadır.
Davacı, davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalıya mal tedariki yaptığını belirterek muaccel alacağının tahsilini talep etmiştir. Davacı ile davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre davacının dava tarihinden sonra vadesi gelen faturalar ile birlikte — alacağı olduğu, davacının — dava tarihi olan—- tarihine kadar toplam —— kaynaklı —– muaccel alacağı olduğu, davalının bu faturalara karşı — ödeme yaptığı , dava tarihi itibariyel davacının davalı şirketten —asıl alacağı bulunduğu,
31.10.2016 tarihli protokolün 5.maddesinde, davalının —- tarihinden itibaren —tarihine kadar yapacağı alımlar için davacı tarafından düzenlenecek fatura bedellerine, fatura tarihlerinden itibaren ——– itibaren de fatura tarihlerinden itibaren, —– anlaşmasında olduğu gibi, —-uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu sebeple davacının fatura ödemelerinin gecikmesinden dolayı davalıyı temerrüde düşürmek için ayrıca davalıya temerrüt ihtarnamesi çekmesine gerek bulunmayacağı ( TBK md.117/f.2) , davacının —- işlemiş faiz alacağının bulunduğu, dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz talep eden davacının bilirkişi raporu ile belirlenen işlemiş faize ilişkin harcı 21.12.2021 tarihinde yatırdığı görülmüştür.
Davacı, davalının, davacıya olan borçlarını ödemek yerine şirketin —-ve akrabalarına (..—-para ve mal aktardıklarının ve şirketin içini davacının alacaklarını tahsil etmesini imkansız hale getirebilmek için boşalttıklarını iddia ederek;
Davacının bu alacağının tahsilini diğer davalılardan da talep ettiği yani tüzel kişilik perdesinin aralanmasını talep ettiği görülmekle bu talebin değerlendirilmesi için —- kişilik —–aralanması teorisi hakkında açıklama yapılması faydalı olacaktır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 125 ( 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 137) maddesi gereğince ticaret şirketleri tüzel kişiliği haiz olup, kanuni istisnalar haricinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun ( TMK) 48. Maddesi kapsamında bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler.— olduklarına göre, istisnalar hariç olmak üzere,————
Tüzel kişiliğin bu mal varlığı, kendine özgü bir amaç birliği içinde ve kendisini oluşturan kişilerin malvarlığından bağımsız bir malvarlığı olarak ortaya konulmalıdır.—— varlığının onu oluşturan kişilerin malvarlığından da bağımsız olması gerektiğini belirten——- varlığının bağımsızlığı” veya ” —denilmektedir.
Ayrılık ilkesi gereğince, tüzel kişilik çatısı altında bir araya gelen başka bir deyişle tüzel kişiliği oluşturan gerçek veya tüzel kişiler oluşturdukları tüzel kişiliğin borçlarından sorumlu olmazlar.
Öğreti ve uygulamada özellikle vurgulandığı üzere mal varlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan —– aralanması—– istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir.
———aralanması teorisi her somut olayın özelliği gösterilerek değerlendirilmeli ve TMK’nun 2. Maddesi gereğince dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılma yasağı gözetilerek tüzel kişiliğin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kullanılıp kullanılmadığı, tüzel kişiliği düzenleyen normların dışına çıkılıp çıkılmadığı incelenmelidir. Bununla birlikte öğreti de; tüzel kişi ile ortakların alanlarının organizasyon ve malvarlıklarının birbirine karışması ortağın kendi fiil ve işlemleriyle üçüncü kişilere karşı sanki tüzel kişilik ile kendisi arasında bir ayrım —- işlemler yapması yada ortağın kendi malvarlığı ile şirketin malvarlığı birmiş gibi davranması, yetersiz sermaye ile faaliyete devam edilmesi özellikle şirket tüzel kişiliğinin bilinçli ( kötü niyetli) olarak üçüncü kişileri zarara uğratması hallerinde—– aralanması gerektiğinden bahsedilmektedir. — ——- tarihli yazısı ekinde— içinde sunulan davalı şirkete ait banka kayıtları gelmiş olup incelendiğinde; —- tarihinde — girdiği, başkaca iriş ve çıkış olmadığı, şirket ortağı —- hesaplarına şirketi borçlandıran bir aktarım olmadığı görülmektedir.
—— birinci haiz ihbarname tarihi ve sonrasına ilişkin, davalı şirket hesabından, davalı şirket ortakların hesabına para aktarımını gösteren bir kayda rastlanılmamaktadır.
—– tarihli davalı şirketin banka hesap hareketleri —– dosyaya gönderilmiş bulunmaktadır.Buna göre;
Davacı şirketin —-nolu hesabından, davalı —–.. hesabına aktarılan —-hesabına — —- olduğu görülmektedir.
Davacı şirketin ——- hesabından, davalı——- hesabına aktarılan TL hesabı;
———————————————aktarıldığı görülmektedir.
Davalı- karşı davacı şirket, ticari defterlerini ibraz etmediğinden , bu hesap hareketlerinin davalı defterlerinde yer alıp almadığı tespit edilememektedir.
Bununla beraber davalı şirketin banka hesabında, şirket ortaklarına para çıkış ve girişlerini, davalı şirketin ticari defterlerini üzerinden tespit eden serbest Mali Müşavir tarafından düzenlenen —- sunulmuş bulunmaktadır. Bu raporda; banka hareketlerine göre şirket ortağı .— şahsi hesabına —— para aktarıldığı, buna —-ödeme yaptığı, şirketten —- alacaklı olduğu,
Banka hareketlerine göre davalı şirket ——– hesabına 31.12.2018 itibariyle, davalı şirketin banka hesabından —- — para aktarıldığı, buna —- ödeme yaptığı, .—– borçlu olduğu,
Banka hareketlerine göre davalı şirket —-banka hesabına, —- itibariyle davalı şirketin banka hesabından— para aktarıldığı, buna kaşılık …—- ödeme yaptığı, ..— davalı şirketten—olduğu rapor edilmiştir. Bunun aksi davacı şirket tarafından kanıtlanamamıştır.
Davacının ticari defter kayıtlarına göre — yılında davalı şirketin cari hesap bakiye borcu— borcu dururken, davalı ortakların — yılında banka hesabından kendi şahsi hesaplarına para transferleri yapmasının, davacı şirkete olan ticari borçlarını ödemekten kaçınma gibi bir eylem planı olduğu şeklinde bir kanaate varılması mümkün olamamıştır. Zira o dönemde davalı şirketin davacı şirketle ticari ilişkisi kesintisiz devam etmekte olup, alacığın ödenmesi hususunda davalı şirkete, icra takibi, dava veya haciz gibi işlemler kanıtlanmadığına göre davalı şirketin,–davacı şirketin borçlarını ödemekten bilerek kaçınmak için değil, plansız bir iş akışından ileri geldiği,
— dönemi içesinde yapılan ————– tek başına davalı şirketin borçlarını ödemekten bilerek kaçınmak için yapılmış işlemler olduğunun kanıtlanamadığı,
Celp edilen tapu kayıtlarına göre; gerek davalı şirket ve gerekse davalı ortaklar adına kayıtlı olup da —- ihtarname tarihi ve sonrasında taşınmaz satışı olmadığı, —– yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirket — devirlerinin yapıldığı dönemlerde; davacı şirketin borçların ödenmesine ilişkin herhangi bir haciz, icra takibi, borç protokolü gibi bir talebin davalı şirketten olmadığı da dikkate alındığında, yapılan taşınmaz devirlerinin şirket borçlarının ödenmekten kaçınılması amacı taşımadığı sonuç ve kanaatine varılmakla,— aralanarak şirketin borcu için şirkete ilave olarak ortaklarında borçtan sorumlu tutulması için koşulların oluşmadığı davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna varılmıştır.
Karşı davada; davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini belirterek —– müşteri şikayetlerinin giderilmesi nedeniyle uğralına zararın tahsilini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı— karşı davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini belirterek—— alacağı, kâr kaybı, müşteri şikayetlerinin giderilmesi nedeniyle uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir. Bu talepleri ayrı ayrı değerlendirdiğinde;
Karşı davacının, davacıdan — tazminatı talep etmeye hak kazandığı yönündeki iddia ve talebinin değerlendirilmesi;
Davalının cevap dilekçesinin —- göre, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme, davacının aldığı ihtiyati haciz kararı ile eylemli olarak feshedilmiştir.
Taraflar arasında akdedilmiş olan — Sözleşmesi hukuki niteliği itibariyle, kanunda düzenlenmiş — edimli bir sözleşme niteliğindedir. Uygulama ve doktrinde kabul edildiği üzere, bu tip sürekli edimli sözleşmelerde , tarafların biri borçlarını ihlal ederse ve bu durum diğer taraf için sözleşmeye ( akdi ilişkiye ) devam etmeyi çekilmez hale getirirse, sözleşmeye devam etmek kendisi için çekilmez hale gelen taraf sözleşmeyi karşı tarafın kusurundan kaynaklanan haklı sebeple feshedebilir. Bu tür fesih hakkına ” haklı sebeple fesih hakkı ” denilmektedir.
Nitekim dava konusu olayda da; davalının sürekli olarak oldukça fazla miktarda birikmiş olan muaccel borçlarını ödememesi ( davalının kusuru ) nedeniyle sözleşmeye devam etmesinin davacı için çekilmez hale geldiği ve bu nedenle de ihtiyati haciz kararı ile sözleşmeyi davalının kusuru nedeniyle eylemli olarak —– haklı sebeple feshettiği görülmekle , davalının kusuru nedeniyle eylemli olarak ve haklı sebeple feshettiği sözleşmede davalının kusuru nedeniyle sözleşme davacı tarafından haklı sebeple feshedilmiş olduğu için TTK md. 122/3 hükmü gereği davalının davacıdan ——– talep etmeye hak kazanamadığı belirlenmiştir.
Karşı davacının davacıdan ——– alacağı bulunduğu yönündeki iddia ve talebinin değerlendirilmesi,
Davalı —-projelerinde davacı şirket ürünlerini kullanması/tercih etmesi halinde davacının kendisine projeye göre değişen miktar ve oranlarda komisyon —–) ödemesi gerektiğini iddia etmektedir.
Davalı,” bu komisyonun davacı tarafından davalıya hiç bir zaman ödenmediğini, davalının bu komisyon alacağının — toplam — olduğunu ” iddia etmektedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkin — başlamış olup, davacı, akdi ilişkinin devamı—-tarihine kadar davalıdan söz konusu komisyon alacağının ödenmesini talep etmediği gibi, iş bu komisyon alacağına hak kazandığını iddia ettiği dönemlerin sonunda davacıdan yeni mal satın alırken de önceki dönemde hak kazanmış olduğu komisyon alacağını talep etme hakkını saklı tuttuğunu bildirmemiştir. Dava dosyası içeriğinde, akdi ilişkinin devamı boyunca davalının davacıdan olan komisyon alacağın talep ettiğini veya bu hakkını saklı tuttuğunu gösteren delillere rastlanmamıştır.
Karşı davacının —-döneme için —– gerçekleştirilen projede —- alacağı olduğunu ileri sürerek bu şirketlere yazı yazılmasını talep ettiği, ancak kendisinin hangi müşterilerin — —- sevk ettiğini sevk edilen ürünlerin ne miktar olduğunu gösterir somut belge ve veri, bunlara ilişkin muavin defter kayıtlarını ticari defterlerini sunmadığı, yurt dışı şirketlerden gelecek yazı cevaplarının tek başına karşı davacının iddialarını kanıtlamayacağı kaldı ki, yanlar arasında akdedilen —- maddede; “—-sınırlı olmak kaydıyla —– münhasır satıcısı olmaktadır. Şirket aynı zamanda —teslim ve projelerinde sorumlu ve yetkili olarak atanmaktadır. ——– kullanması/tercih etmesi durumunda Şirkete projeye göre değişen miktar ve oranlarda komisyon ödeyecektir.” denilmektedir. Bu durumda karşı davacının —- talebinin yerinde olmadığı,
Karşı davacının —-yılları arasında davacı tarafından direkt olarak ———— müşterilerine yaptığı satışlardan dolayı davalının hak ettiği komisyonun davalıya ödenmesi gerektiği yönündeki iddia ve talebinin değerlendirilmesi:
Davalı, —– ile davacı tarafından temasa —– ürünlerinin satışının başladığını, —- anlaşmasının yapıldığını ve —– davacının —– dahilinde satışlar yapıldığını; ancak daha sonra sözleşmeye aykırı bir şekilde —- davacı tarafından —- getirildiğini; —– yaptığı satışlarının toplam tutarının belirlenerek, buna göre davalının hak ettiği komisyonun davalıya ödenmesi gerektiğini” iddia etmektedir.
Öncelikle belirtelim ki sözleşmenin 10.03 maddesinde ;——-faturalandırılır,—— fiyatlandırma / —-durumunda önceden belirlenecek——fiyatlara dahil edilir. Bu tür müşterilerde kararlaştırılan —– sonraki ———–uygulanır. ——, müşteri vadesinde şirkete ödenir .” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemeye göre davacı/ karşı davalı şirketin, münhasır sözleşmeye göre bölgedeki müşterilere de doğrudan satış yapabileceği, ancak yapılan satışlara isabet eden komisyonun, davalı/ karşı davacı şirkete yapacağı faturalandırmaya dahil edileceği anlaşılmaktadır.
Davalının iddia ettiği komisyon dönemi —-davacı kayıtlarından belli olmayan ( çıkartılması mümkün olamayan) bu bölge satışlarının hangi müşterilere, hangi tarihte ve ne miktarlar üzerinden olduğu, kararlaştırılan komisyon oranlarının ne olduğu hususu davalı/karşı davacı tarafından ispatlanamadığından bu hususta bir komisyon alacağı tespitinin yapılması mümkün değildir.
Kaldıki , taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacıya tanınan satıcılık hakkı, —- bölgesini kapsamaktadır. —– davacının —- hakkının kapsamı dışında kalmaktadır. Bu nedenle bir an için davacının, bu bölgedeki müşterilere doğrudan satış yaptığı ve —- firmasını bu bölge için—- tayin ettiği kabul edilse bile, davacı bu davranışlarıyla davalının satıcılık hakkının ihlal etmemiş olacağı için, davalının davacıdan, davacının bu bölgeye yaptığı satışlardan kaynaklanan herhangi bir komisyon alacağına hak kazanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Ayrıca davalı, —–yılına kadar her hangi bir komisyon bedeli ödenmesini talep etmediği gibi, işbu komisyon alacaklarına hak kazandığı iddia edilen dönemlerin sonunda davacıdan yeni mal satın alırken de herhangi bir komisyon alacağını talep etme hakkını saklı tuttuğunu da bildirmemiştir. Dava dosyası içeriğinde, akdi ilişkinin devamı boyunca davalının davacıdan söz konusu komisyon alacağını talep ettiğini veya bu hakkını saklı tuttuğunu gösteren delillere rastlanmamıştır. bu nedenle de davalı-karşı davacının komisyon alacağı talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karşı davacının müşteri şikayetlerini karşılamak için yaptığı masrafların —— ödenmesine yönelik iddia ve talebinin değerlendirilmesi:
Davalı/karşı davacı vekilinin başka bir itirazı da, —— yaptığı müşterilerin —– konusunda yaptığı şikayetlerin giderilmesi kapsamında yeniden ücretsiz ——–verilmesi sebebiyle uğranılan zararın tazminine yöneliktir.
İmzalanan sözleşme hükümlerinde; müşterilerin —- şikayetlerinin, yeniden ücretsiz —- verilmek suretiyle giderilmesi ve bedelinin davacı/karşı davalı ———- yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır.
Diğer taraftan davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalının sattığı —– ürünlerinin ayıplı çıkması sebebiyle hangi müşterilere, ne miktarda ve hangi tutarda boya ürünü verdiği hususunu gösteren bir belge dosyaya sunulmamıştır. Bu nedenle davalı/karşı davacının, iddia ettiği gibi zarara uğradığını ispat edemediği, bu nedenle yaptığı masrafın tahsiline ilişkin talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Karşı davacının bölgesi içindeki müşterilere davacının doğrudan veya dolaylı mal satmış olması nedeniyle mahrum kaldığı kazancın ödenmesine ilişkin iddia ve talebinin değerlendirilmesi;
Davalı, “sözleşme gereği tek satıcılık (tek elden satma) hakkına sahip olduğu bölgede davacının, sözleşme konusu ürünleri, doğrudan ve dolaylı olarak müşterilere sattığını, dolayısıyla da davacının davalının tek satıcılık (münhasır satış) hakkını ihlal etmek suretiyle davacının yaptığı satışlar nedeniyle davalının mahrum kaldığı kazancın davacı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini” iddia etmektedir.
—yılından itibaren—– yılına devam etmiş olan akdi ilişki boyunca davalının davacıdan böyle bir zararının karşılanmasına yönelik talepte bulunduğunu ve/veya bu hakkını saklı tuttuğunu gösteren delillere dava dosyası içeriğinde rastlanmamıştır. Dolayısıyla da davalı, akdi ilişkinin devamı boyunca, iddia ettiği gibi bir zarar alacağını davacıdan talep etmeyeceği (varsa bile bu hakkından vazgeçtiği) yönünde davacı nezdinde ——- uyandırmış olup, 2009 yılından itibaren talebe hak kazanmış olduğunu iddia ettiği söz konusu alacaklarını çok uzun bir süre sonra ilk defa 2018 yılında kendisine açılan alacak davasında karşı dava ikame etmek suretiyle davacıdan talep etmesinin “çelişkili davranış” oluşturduğu ve dolayısıyla da MK.md.2 uyarınca “hakkın kötüye kullanılması” teşkil ettiği, bu nedenle de davalının söz konusu zararlarının tazmine yönelik talebinin yerinde olmadığı
Karşı davacının, davacının sözleşme konusu ürünleri zamanında teslim etmemesi nedeniyle uğradığı zararların tazminine yönelik iddia ve talebinin değerlendirilmesi:
Her şeyden önce, davalının talep ettiği hangi ürün veya ürünleri davacının zamanında teslim etmediği hususu dava dosyası içeriğinden anlaşılmamaktadır. Kendi yükümlüklerini yerine getirmediği anlaşılan davalının davacıdan kendisine mal teslimine devam etmesini talep etmesi de hukuken mümkün değildir. Kaldı ki bir an için davacının, davalının gönderilmesini talep ettiği ürün veya ürünleri zamanında teslim etmediği farz edilse bile; davalının bu yüzden uğradığı zararların tazminini (yani gecikmeden kaynaklanan zararlarının tazminini) davacıdan talebe hak kazanması için, davacıya ihtarname çekerek davacıya temerrüde düşürmesi gerekirdi, (TBK.md.117/f.1, md.118). Ancak dava dosyasında bu yönde herhangi bir temerrüt ihtarına rastlanmamıştır. Bu nedenle davalının söz konusu tazminat talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Mahkememizce yukarıda yapılan tespitler ———- açılan asıl davanın kısmen kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN ;
1-Davalı …, …——-. aleyhine açılan davanın KANITLANAMADIĞINDAN REDDİNE,
2-Davalı —— Aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile ;
—– işlemiş faiz olmak üzere toplam —— davalıdan tahsiline,
B-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
KANITLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
C-ASIL DAVADA;
a-KARAR HARCI;
Davanın kabul edilen —- bölümü üzerinden belirlenen 310.408,47 TL nisbi karar harcının —— bölümü dava açılırken peşin olarak, 4.678,86 TL’lik bölümü de 21.12.2021 tarihinde alınmış olduğundan, geriye kalan —- karar harcının davalı şirket tarafından tahsili ile hazineye irad kaydına,
b-AVUKATLIK ÜCRETLERİ
a-Davanın kabul edilen ——-bölümü üzerinden davacı yararına belirlenen —– nisbi ——davalı şirketten tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
b-Davanın davalı …—–yönünden reddedilen —- dava değeri üzerinden belirlenen—- yönünden reddedilen ——— üzerinden adı geçen davalı yararına belirlenen —– davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
c-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, —- peşin karar harcı,4.678,86 TL tamamlama harcının davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafça yatırılan 5,20 TL vekaletname harcı ile yatırılan 6.000 TL bilirkişi ücreti, 4.500 TL ek bilirkişi ücreti, 1.500 TL ikinci ek bilirkişi, 293 TL TL tebligatlar gideri olmak üzere toplam —- yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre —davalı şirketten tahsili ile davacı tarafa verilmesine, —-davacı üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı tarafından yatırılan —vekaletname harcı ile 1.500 TL bilirkişi ek inceleme gideri olmak üzere toplam 1.520,80 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre —- davalı şirket üzerinde bırakılmasına, —- davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
D-KARŞI DAVADA,
a-KARAR HARCI;
Alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının 1.537,00 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan ayrıca karar harcı alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 1.456,30 TL karar harcının, karar kesinleştiğinde ve istem halinde karşı davacı tarafa yada yetkili vekillerine iadesine,
b-AVUKATLIK ÜCRETİ:
Tümü reddedilen davanın değeri olan—- üzerinden davada —– temsil edilen karşı davalılar yararına belirlenen —- karşı davacı taraftan tahsili ile karşı davalı tarafa verilmesine,
c-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
a-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı/ karşı davalı ve davalı / karşı davacı vekilleri ile davalı …—- yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.