Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1083 E. 2021/599 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1083 Esas
KARAR NO : 2021/599
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2017
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının ——- yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı ile davalı şirket arasında imzalanan—-tarihli —— yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile davacı bedelin tamamı olan ——– ödeyerek ——-plakalı —– model aracı davalı şirketten satın aldığını, aracı görebildiği kadar kontrol ederek satın aldığını, ——– yapmışken aracın arızalandığını, servis tarafından motorun ciddi hasar gördüğünün bildirildiğini,——- yevmiye numaralı ihtarnamesi davalı şirkete keşide edilerek yapılan sözleşmeden dönüldüğünün bildirildiğini, sözleşmeden dönme iradelerinin kabulünü, aracı teslime hazır olduklarını, davalıya ödenen tutarın ödeme veya ihtarname tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, araç için yapılan masraflar tutarı olan—– yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının ———– adlı —-işletmekte olduğunu, davacının dava konusu aracı alırken mesleki amaçlarla hareket ettiğini, davacı taraf tacir olduğundan TTK hükümleri uyarınca kendisine yüklenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davanın usulden reddini, davaya konu uyuşmazlık bakımından haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davanın ilk tevzi edildiği———- görevsizlik ilamı üzerine dosyanın Mahkememize tevzi edildiği ve mahkememizin ——- sırasına kaydı yapılmıştır.
————— aldırılan——tarihli bilirkişi raporunda özetle; —— plakalı aracın davacı tarafından davalıdan satın alınmasının ardından —–gibi kısa bir mesafe sonra ortaya çıkan ve tüketicinin makul olarak beklediği kullanım şartlarını ortadan kaldıran, satın alınma esnasında aracın motorunun sökülerek bir uzman tarafından detaylı bir inceleme yapılmadan ortalama bir tüketici tarafından normal basit bir inceleme ile ilgili tespitinin mümkün olamayan arıza nedeniyle 6502 sayılı TKHK’nun 8.maddesi kapsamında gizli ayıplı mal niteliğinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya içerisinde bulunan hasarlı ——– fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede, yağlanma zaruretini kaybederek, kaydırma özelliklerini yitirmelerinden dolayı——– sürtünmeden dolayı oluşan ısı ile yandıklarının görüldüğünü, böylesine bir hasarın oluşabilmesi için farklı ihtimallerin olması gerektiğini, yapılan fiziki keşif ve değerlendirmede, tek somut ihtimalin yağ pompasının çalışmaması sebebiyle motor parçalarının yağlanmamasından dolayı oluşan aşırı sürtünme ile ortaya çıkan yüksek ısı nedeni olarak nitelendirilebileceğini, davaya konu ——plakalı ——aracın, satın alındıktan —-sonra arızalanarak ——— hasarlanmasına sebep olması nedeniyle arızanın üretimden kaynaklandığı ve gizli ayıplı mal niteliğinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı araç————- işletmeyi işleten ———–ile uğraşan tacir kişidir. Davalı ise ——olup asıl iştigal alanı motorlu araç alım satım işi değildir. Davalı banka envanterinde bulunan davaya konu aracın satımı için ihale düzenlemiş davacı da ihaleyi kazanarak davalı banka ile —– tarihli araç satım sözleşmesini imzalamış, ———–tarihli ve —– yevmiye numaralı noter senediyle de davaya konu aracın mülkiyetini devralmıştır. Davacı tacir olup araç alım-satım işiyle uğraşmakta olduğundan TTK’nın tacirlere yüklemiş olduğu basiretli tacir olmanın gereklerini yerine getirmek zorundadır.6102 sayılı TTK’ nın 23. maddesinde ayıp hususuna değinilmiş ve 6098 sayılı yasanın 223. maddesine atıf yapılmıştır ve “Alıcı devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse , satılanı kabul etmiş sayılır. ” şeklinde ayıp ihbarının nasıl yapılacağını ve yapılmadığı takdirde ne şekilde sonuç doğacağını düzenlemiştir. Davacı aracı ———– tarihli noter senediyle satın almış —– tarihli ihtarname ile de davalıya ayıbı ihbar etmiştir.6102 sayılı yasanın 23. maddesi gereğince malın ayıplı olduğu açıkça belli ise – gün içerisinde açıkça belli değilse –gün içerisinde satıcıya ihbar yapılması zorunlu olup somut olayımızda ihbar zamanında yapılmıştır. Burada değinilmesi gereken bir diğer husus ise araçta meydana gelen arızanın gizli ayıp olmadığı hususudur. Hem görevsiz mahkemede hem de mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda davaya konu araçta meydana gelen hasarın gizli ayıp olduğu rapor edilmiştir. Her ne kadar her iki raporda da ayıbın gizli olduğu hususunda görüş belirtilmiş ise de davacının tacir olup esas mesleğinin araç alım satımı olduğu, özellikle somut olayımızda da olduğu gibi ikinci el araç alımında basiretli bir tacir gibi davranıp araçta herhangi bir ayıp durumu olup olmadığı hususunda ilgili yetkili servis ve bakım yerlerine aracı muayene ettirmesi keyfiyeti, hayatın akışı içerisinde gerekmekte olup tacir olanlar bakımından bu gerekliliğin TTK 18 gereği bir yükümlülük halini aldığı bu durumda basiretli tacir gibi davranmayan davacının ayıp hükümlerinden yararlanamayacağı mahkememizce değerlendirilmiştir. Davaya konu aracın—model olduğu davacı tarafından satın alındığında – yaşında bulunduğu, dolayısıyla bir kısım yıpranmanın eşyanın tabiatı itibariyle araçta bulunabileceği, davacının aracı satın aldıktan sonra aracı kullanmaya başladığı ve beyanına göre—- sonra aracın arızalandığı , aracı özel servise götürerek tamir ettirdiği, davaya konu araç üzerindeki iddia edilen ayıbın araç davalının uhdesinde iken satılmadan önce mevcut olduğunun sabit olmadığı, araç satılmadan önce davaya konu aracın ayıbının araç davalı uhdesinde iken var olduğunu isbat yükünün davacının üzerinde bulunduğu ancak bilirkişi raporlarıyla da böyle bir isbatın yapılamadığı, davacının basiretli tacir gibi davranıp gerekli dikkat ve özeni gösterip gerekli muayene ve teşhisi yetkili servis eliyle yaptırabilecekken yaptırmadığı , kaldı ki faaliyet alanı araç alım satımı olmayan davalının araç satış sözleşmesinin 21. maddesinde “alıcı /istekli banka tarafından satışa sunulan araçları mesai saatleri içerisinde bulundukları lokasyonlarda görebilecektir. Alıcı aracı hukuki ve fiili mevcut durumu ile ———-durumları görmüş , beğenmiş ve kabul etmiş sayılır. Bu konuda , gizli ayıp iddiasıyla gelecekte bankadan herhangi bir itiraz ve talep hakkında bulunmayacaktır.” şeklinde , 22. maddesinde “satış bedelinin tahsil edilerek araç devrinin yapılmasını müteakip araç alıcıya teslim edilecektir. Aracın alıcıya teslim edilmesi ile birlikte araçla ilgili her türlü mali ve hukuki sorumluluk alıcıya geçer. Banka her ne sebeple olursa olsun aracın ziyan ve hasarından sorumlu tutulamaz ” şeklinde , 23. maddesinde ise “araçla ilgili olarak banka tarafından verilen bilgiler taahhüt niteliğinde olmayıp genel bilgi niteliğindedir. Aracın fiili durumuyla banka tarafından verilen bilgilerin farklı olması halinde bankanın her hangi bir yükümlülüğü bulunmayacaktır .Alıcı bu hususu kabul etmiş sayılır ” şeklindeki hükümlerle satış sözleşmesine sorumsuzluk kaydı da koyduğu ve davacının da hiç bir ihtirazi kayıt koymadan sözleşmeyi imzaladığı sabittir. Aracın noter satış senedinde de davacı aracı hali hazır hali ile aldığını beyan etmiştir.
Tekmil dosya kapsamından davcının araç alım satımı ile iştigal eden tacir kişi olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gerekirken bu yükümlülüğe uymayarak davaya konu aracı satın aldığı , davaya konu araçta meydana gelen hasarın araç davalının uhdesinde iken var olduğunun kanıtlanamadığı araçta meydana gelen ayıbın aracın yaşı da göz önüne alındığında satın alındıktan sonra da meydana gelmiş olabileceği kaldı ki davacının imzalamış olduğu araç satım sözleşmesinde sorumsuzluk şartının bulunduğu, tacir olan davacının sorumsuzluk şartını bilmediğini yahut genel işlem koşulu olduğunu iddia edemeyeceği bu hali ile sorumsuzluk şartının geçerli ve meri olduğu mahkememizce anlaşılmış ve açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Açılan davanın REDDİNE
2-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.118,60 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.059,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’nin 13/4 Maddesi gereğince belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde — nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu 27/05/2021