Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/103 E. 2022/928 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/103 Esas
KARAR NO : 2022/928

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/01/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili——-. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 3.745 adet hissesine sahip olduğunu, kendisi ve temsilcisi tarafından davalıya hisselerinin yenilenmesi için müracaat ettiğini ancak sonuç alamadığı gibi davalının müvekkilin elindeki hisseler için “çalındıkları” iddiası ile 14/10/2015 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduğunu, —– soruşturma numaralı bu şikâyet dosyası üzerinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı şirket “şirketin aile şirketi/kapalı şirket olduğu, dışarıya hisse devredilemeyeceği, zaman aşımına uğradığını, aslında hisselerin iptal edildiğini, bu hisse ederek müvekkiline hakkını vermekten kaçındığını, TTK 484.maddesi gereğince hamiline pay senedi çıkartılması mümkün olup, dava konusu senetlerin hamiline yazılı olduğu, hamiline yazılı senetlerin devri için senedin zilyetliğinin devri yeterli olup, bu tür hisseleri ellerinde bulunduranlar TMK 990, Maddesi uyarında iyi niyetli iktisap çerçevesinde korunduğu, hamiline yazılı senetlerin devrinin sınırlandırılması veya şarta bağlanması söz konusu olmadığı, davalının hisseler iptal edildi iddiası yerinde olmadığı, dava konusu hamiline yazılı olan hisse senetlerinin müvekkilinin yedinde bulunduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın ispat yükünün müvekkilinin haklı taleplerini reddeden davalı tarafa düştüğünü iddia ederek; mevcut hisse senetlerinin davalıya iade edilerek yenilenmiş hisse senetlerinin müvekkiline teslimine,1984 senesinden itibaren ödenmesi gereken kâr paylarının ve —– haklarının müvekkiline ödenmesine, diğer haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——ortaklığı olarak 1970 yılında kurulduğunu, şirketin ortaklarının—-şirketler ile eski yöneticilerinden ve varislerinden oluştuğunu, ortaklık yapısının hiçbir zaman değişmediğini, halka açık bir şirket olmadığını, dava konusu hisse senetlerinin —– hisse senetlerinin şekil şartları örnek alınarak 1991 yılında yeni çıkarılan—– senetleri ile değiştirildiğini, eski —–senetlerinin ortaklardan geri alındığını yerine yeni —- senetlerinin verildiğini, daha sonra yeni ——senetlerinin çıkarıldığını, daha sonra Yeni Türk Lirasına geçiş nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklik çerçevesinde bunların da ortaklardan geri alınarak yerine yeni—— hisse senetlerinin de 2013 yılında hamiline yazılı pay senetlerinin nama dönüşmesi sebebiyle geri alınarak ——- senetleri ile değiştirildiğini, davacının tedavülden kalkan 1980’li yıllarda çıkarılan hisse senetlerini ibraz ettiğini, bu güne kadar geçen süre zarfında müvekkili şirketin defalarca genel kurul toplantıları yaptığını, ortaklık iddiasında bulunan davacının bu toplantıların hiçbirine katılmadığını, genel kurullarda %100’e yakın nisap sağlandığını, davacının katılmış olması halinde %100’lük nisabın aşılmış olacağını, bunun da mantıken ve hukuken mümkün olmadığını, davacının ibraz ettiği hisse senetlerinin hükümsüz olduğunu ve tedavülden kalktığını, müvekkili şirkete bu konuda 14-10-2015 tarihinde yapılan ilk başvurudan itibaren hisse senetlerinin müvekkilinin rızası dışında elinden çıktığının sürekli vurgulandığını, Müvekkilinin ——Cumhuriyet Baş Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, ——- numaralı dosya üzerinden yapılan soruşturma neticesinde “suç tarihi 2015 senesi olduğundan zaman aşımına uğradığından bahisle” kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu şekilde el değiştirme olarak açıklanan sahipliğin hırsızlık suretiyle kazanılmış olduğu kuşkusunun vurgulandığını, davacının ne şekilde ve koşulda iktisap ettiğini açıklamadığını, sadece iyi niyet karinesine dayandığını, davacının bedelli ve bedelsiz sermaye artırımlarının hiçbirisine katılmadığını, temettü almadıklarını, davacının hak ettiği hisse senetlerinin bir kısmının yenisi ile değiştirilmek üzere —— yenisi ile değiştirilmek üzere teslim alındığını, buna ilişkin tutanağın tanzim edildiğini, ——- örneklerinin bu şekilde olduğunu, imha edilmek üzere depoda bulunan hisse senetlerinin müvekkilinin rızası dışında depodan çıkarıldığını, davacının 18.725.000.- Eski Türk Liralık hisse senedi ibraz ettiğini, bunların 7.000.000.- Eski Türk Liralık kısmının——- geri alınan hisse senetlerinin içinde yer aldığını, 11/10/1991 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca hisse değişim kapsamında hisse senetlerinin——- geri döndüğünü, dolayısıyla bu hisse senetlerinin hukuka uygun olarak elde edilmesinden söz edilemeyeceğini, davacının taleplerinin karşılanmasının mümkün olmadığını savunarak; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, masraf ve vekil ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle davacının elinde bulundurduğu davalı şirketin ihraç ettiği, hamiline yazılı toplam 18.725.000,00- eski TL nominal değerli, 13 yaprak, 3745 adet pay senedi dolayısıyla davacının davalı şirketteki hissedarlığının tespitine ve kar payı ve akçalı haklara ilişkin şimdilik 50.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline ilişkindir.Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.Mahkememizce tarafların sunduğu deliller ve pay senetleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.01/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının elinde bulundurduğu hisse senetlerinden dolayı davalı şirketin hissedarı olduğu, elinde bulundurduğu hisse senetlerinde halen mevcut temettü dağıtım pullarının yerinde durması nedeniyle geçerli nitelikte olduğu, hisse senetlerinin yenileri ile değiştirilmesi gerektiği, davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan 3.745 adet ve 18.725.000 ETL nominal değerli hisse senetleri, davalı şirketin 1987 yılındaki 5,000.000.000 ETL sermayesi içerisinde Binde 3,745 paya sahip olduğu hesaplandığı, savcılık dosyasında “—–elindeki 1081 adet hissenin şirketin %30,50’na isabet ettiği” şeklinde beyan ve iddiaların yanlış hesaplanmış olduğu anlaşıldığı, davacının 1987 yılında sahip olduğu hisselerin, Bedelsiz sermaye artışlarından elde etmesi gereken hisseler dikkate alınarak dava tarihi itibariyle 7.123,20 adete ulaştığı hesaplandığı, 7.123,20 adet davacı payının, dava tarihi itibariyle 6 Milyon TL olan davalı sermayesi içerisinde 0,00001187 (Yüzbinde 1,187) oranında ortaklık hakkı olduğu hesaplandığı, yüzbinde 1,187’lik davacı hisselerinin, 31.12.2019 tarihli Bağımsız Denetçi Raporu ile tespit edilmiş olan Davalının 26.184.000 TL Özvarlığının 310,80 TL’sine sahip olduğu hesaplanmış ve hisselerin güncel değerinin 310,80 TL olduğu kanaatine varıldığı, davacı hisselerinin 1987 ile Dava tarihi arasındaki dönemde elde etmesi gereken Temettülere 3095 sayılı yasanın öngördüğü Kanuni Faiz oranları uygulanarak Kümülatif Temettü geliri bakiyelerinin hesaplanması sonucunda, Davacı hisselerinin 155.850,07 TL Temettü geliri elde etmiş olması gerektiği hesaplandığı, davacı hisse adedinin 7.123.20 olduğu ve 310,80 TL güncel değere sahip olduğu, dava tarihi itibariyle 155.850,07 TL Temettülerden kaynaklanan alacağı olduğu ve davalının bu hesaplanan miktardan sorumlu olması gerektiği, davalının, davacı paylarının ve taleplerinin afaki miktarda olduğu, hazirun cetvelleri ile hisselerin usulsüz edinildiğinin ispat edildiği, davacının hisselerinin aslında iptal edilmiş hisseler olduğu ve arşivden usulsüz ele geçirilmiş olduğu, genel kurullara katılımların %100’lere yakın olduğu iddialarında haklı olmadığı, davalının şirket ortaklarının sadece aile ve grup şirketlerden oluştuğu yönündeki iddialarında haklı olmadığının ortak sayısının 48”e kadar çıkmış olması ve şahıs ortaklarda fazlasıyla sirkülasyon tespit edilmiş olması nedeniyle haklı olmadığı, davacının hisse senetlerini —— bir kişiden elde ettiği yönündeki iddialarını destekleyen mahiyette ortakların ortaklık yapısında yer almış olduğu görüldüğünden, ihtimal dahilinde olabileceği, ayrıca davacının hamiline yazılı senetlerin devri için senedin zilyetliğinin devrinin yeterli olduğu iddiasında haklı olduğu, davalının dava konusu hisse senetleri hakkında, iptal edilmiş alan ve arşive/depoya gönderilen hisseler olduğu ve usulsüz olarak davacının eline geçtiği iddialarını ispatlayamamış olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, dosyanın niteliği , ——-gerektirmesi ve taraf vekillerinin itirazları sebebiyle ticaret hukuku alanında yetkin bilirkişiler——teşekkül edecek bilirkişi heyetine tevdi edilerek uyuşmazlık konularına ilişkin taraf vekillerinin itirazları da doğrultusunda yeniden rapor alınmasına karar verilmiştir.
22/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti 2. Kök raporunda özetle; cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulu 11.10.1991 tarihli —— nolu Yönetim Kurulu kararı ile dava konusu şirketin 5.000.000.000-TL’lik hisselerinin (tamamının) yeniden bastırılarak yenileri ile değiştirilmesine karar verildiği, 11.10.1991 tarihli ——- nolu Yönetim Kurulu kararı değiştirilmesine verilen dava konusu hisselerin bir kısmının dava dışı Ortaklar ——-29.05.1992 tarihinde değiştirilmek üzere geri alınan hisseler olduğunun anlaşıldığı, hisse sahibi olan firmaların —— 21.01.1986,——İse 10.01.1986 tarihinden itibaren halka açık olduğu, davalı yanın ortaklık payında halka açık olan firma için gerçekleşecek değişikliğin bildirime tabi olduğu, ——(Kuruluş 1982) böyle bir bildirim yapılmadığı, yine aynı firmaların halka açık bilançolarında iştirak paylarının değiştiği yönünde de dava konusu bir çekişme olmadığı tespit edildiği, yine cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 31.10.2008 tarihli —— sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile Ortaklardan alınan 9862 Adet 3.999.937.000.000.-TL tutarlı ——senetlerinin noter huzurunda imhasına karar verildiği tespit edildiği, hisselerin noter huzurunda imha edildiğine ilişkin imha tutanağı bulunmadığı, bu durumda somut olarak davalı yanın hisse senetlerinin davacı yan tarafından bir ortaktan edinilmediği, davalı yanın hissedarlarından toplanıp imha edilmek üzere yenileri ile değiştirilen hisse senetlerinin bir şekilde davacı yanın eline geçip, bir kısmının huzurdaki davaya konu edildiği anlaşıldığı, davaya konu senetler ifa ya da ibra sonucu kıymetli evrak özelliğini kaybetmediği gibi; ziya sebebiyle iptal edilerek de bu özelliğini kaybetmediği, dolayısıyla mevcut durumda pay senetlerinin hukuken hala geçerli olduğu kabul edilmesi gerektiği, yine TK’nın 659. maddesinin 1. fıkrası gereğince; hamiline yazılı senetler bakımından senedin, borçlunun rızası olmaksızın tedavüle çıkarıldığı yolunda bir def’i ileri sürülemeyeceği, pay senetleri, sahibi olan kişiye pay sahipliğinden doğan tüm hakları kazandıracağı, pay senetlerine malik olmak bir mülkiyet hakkı olduğu için mutlak bir hak olduğu ve zamanaşımına uğramayacağı, yine pay sahipliği de bir hukuki konum oluşturduğundan pay sahipliği bakımından da zamanaşımı söz konusu olmayacağı, bu anlamda hamilin yıllarca ortaklık genel kurullarına katılmamış olması veya herhangi bir ortaksal hakkını talep etmemiş olması; onun pay sahibi sıfatına halel getirecek nitelikte olmadığı, her ne kadar pay sahipliği konumu ve pay senedinin kendisi zamanaşımına uğrayacak nitelikte olmasa da davacı tarafın ifade ettiğinin aksine pay sahipliğinden doğan haklar özellikle mali hakları zamanaşımına tabi olduğu, bu anlamada TBK’nın 147. maddesinin 4. bendine göre, ilgili alacakların tamamı 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, kaldı ki; özellikle kâr payının alacak olarak doğmuş olması için genel kurul tarafından kârın dağıtımı hususunda bir kararın alınmış olması zorunlu olduğu, bu yüzden eğer dava açılma tarihinden önceki 5 yıl içerisinde genel kurul tarafından herhangi kâr dağıtımı kararı alınmamış ise; hamilin ortaklıktan mali haklar anlamında herhangi bir talep hakkının da bulunmadığının; var olan talep haklarının Zamanaşımına uğradığının kabulü gerektiği, hamiline yazılı senetlerde yukarıda da ifade edildiği üzere, borçlu senedi elinde bulunduran hamile iyiniyetli bir şekilde ödeme yaparak borcundan kurtulacağı, yine TMK’nın 990. maddesi gereğince; hamiline yazılı senedi iyiniyetli bir şekilde iktisap eden kişiye karşı taşınır davası açılamayacağı, bu anlamda kanun koyucu hamiline yazılı senedi elinde tutan hamile karşı yalnızca onun kötü niyetinin ispat edilmesi şartıyla taşınır davasının açılabileceğine hükmettiği, davalının dava dosyasında verilen belgeler çerçevesinde davacı tarafın kötü niyetini ispat edip etmediği hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu, eğer davacı tarafından davalının iddia ettiği gibi senetleri iktisap ederken kötü niyetli olduğu kabul edilirse; davacının pay sahibi olmadığının da kabulü gerektiği, zira ilgili durum; davalı ortaklığa borcu ifa etmemek hakkını ve senetlerin davacı tarafından davalıya iade edilmesi gerektiği sonucunu doğurduğu ancak tam tersi durumda yani davalının bu durumu ispat edemediği durumda da yukarıda yer verilen esaslar çerçevesinde hala geçerli niteliği haiz pay senetlerinin müktesebi davacının ortaklığın pay sahibi olduğunun kabulü gerektiği, son olarak hamilin pay sahibi sayılması durumunda ortaklık pay oranının %100’ü aşacak olması da böyle bir durumun var olup olmadığı hususunda takdiri Mahkemenin olmak üzere hamilin pay sahibi olarak nitelendirilmesine tek başına engel olmayacağı, bu durum; fazla payın çıkmasına neden olan yönetim kurulu üyelerinin; sonradan çıkan payların itfası sonucunda ilgili pay sahiplerinin doğrudan zararlarının karşılamak şeklinde sorumluluğunu doğurabileceği ancak böyle bir durumun varlığı yani ortaklık pay oranının %100’ü aşacak olması hâli; davacı tarafının senetleri iktisap ederken kötü niyetli veya hileli olduğunun kabulü bakımından bir veri olarak da Mahkeme tarafından dikkate alınabileceği, Mahkemece davacının pay sahipliğinin kabulü halinde, şirketteki hissesinin sermaye artımlarına katılmadığı dikkate alınarak yüz binde 1,192 olduğu; Hisselerin itibari değerinin 71,50 TL olduğu; Temettü miktarının net 925,40 TL, 746,10 TL faiz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Bilirkişi 2. kök raporu taraflara tebliğ edilmiş taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosya 2.kök raporu veren bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş, 22/09/2021 tarihli ek bilirkişi heyeti raporunda özetle; itirazlar doğrultusunda yapılan incelemede kök rapordaki görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı, bedelsiz sermaye artırımlarına ilişkin hukuki sakatlıkların ise hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı için geçerlilik kazandığı, davacının pay sahibi olarak kabul edilmesi halinde toplam 925,40-TL kar payı alacağının doğduğu ve bunun 429,10-TL’lik kısmının zamanaşımına uğradığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve taraf vekillerinin yapmış olduğu itirazlarda değerlendirilmek suretiyle—— ve ——-oluşturulan heyete tevdi ile dosya kapsamında rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.07/08/2022 tarihli 3. Kök raporda özetle; her iki bilirkişi raporunda da; hisse senetlerinin hamile yazılı olduğu ve davacını elinde bulundurduğu fiilinden hareket edildiği, mahkeme tarafından davacının pay sahipliğine karar verilmesi halinde, hangi ortağın hissesinin iptal edileceği konusu gündeme geleceği, bu tip davalarda Yargıtay, davacının ortaklığına karar verilirken, davacının paydaşlığına göre oluşan yeni ortaklık yapısının da gösteriimesini istediği, Yargıtay’ın bu görüşü son derece yerinde olup, sermayeden daha fazla paya sahip olunamayacağından, şirkete ortak olarak kabul edilecek kişinin ortaklık payı kadar başka bir ortağın veya ortakların payının iptal edilmesi gerekeceği, olayımız açısından davacının ortaklığı halinde, hangi ortağın veya ortaklarının paylarının azaltılacağının belirlenmesi ve söylenmesi mümkün olmadığı, davacıya ortaklık hissesi yerine, hisse bedelinin ödenmesinin düşünülmesi halinde, davalı şirketin rayiç bedeli saptandıktan sonra, buradan davacının payına isabet edecek tutarın hesaplanması gerekmekte olduğu, yapılan tespitler sonucunda ibraz edilen hisse senetlerinin gelişi güzel toplandığı, aralarında bir birlik, irtibat ve bütünlük bulunmadığı, daha önce aynı bir kişiye hatta aynı iki kişiye bile ait olamayacağı, rüçhan haklarının kullanılmasında mümkün olmayan ciddi uyumsuzluklar bulunduğu, temettü kuponlarında da aynı uyumsuzluğun söz konusu olduğu görüleceği, davacının ibraz ettiği hisse senetleri; 1984 senesinde çıkarılan—-, 1985 senesinde çıkarılan—–, 1986 senesinde çıkarılan—–, 1987 senesinde çıkarılan——- ait olduğu, Hisse senetleri 3.745 adet paydan oluşmakta olup, toplamı 18.725.000.- Eski Türk Lirası nominal (itibari) değerinde olduğu, 1 adet payın itibari kıymeti 5.000.- Eski Türk Lirası olduğu, (3.745 adet x 5.000 TL = 18.725.000 TL) Hisse senetleri 13 kupür olduğu, (1 Kupür: Bir ya da daha fazla payın bir araya gelmesi ile oluşan bir birimi ifade eder). raporda her ——- hisse senedinin hangi sermaye artırımı sonucu çıkarıldığı, ——- ait hisse senetleri: davacının ibraz ettiği hisse senetlerinin ——- bazında numarasının, adedinin ve kıymetinin neler olduğu tablo halinde gösterildikten sonra, söz konusu —– ile ilgili tespitlerinin sunulacağı, davacının delil olarak ibraz ettiği ——- hisse senetlerinin dökümü tablo olarak yapıldığı, bir hissenin nominal kıymeti 5.000 Türk Lirası olduğu, Hisse senetleri 5+5+ 20 adetlik kupürler halinde üç tane olduğu, İlk birinci ve ikinci hisse senetlerinin—– ve adedi aynı olduğu halde numaraları farklı olup —–olduğu, birbirini takip etmediği, aynı kişinin aynı —— ait ve aynı adetteki hisse senetleri teslim alırken kupon numaralarının birbirini takip etmesi doğal olduğu, olayımızda kupon numaraları farklı olduğu,——ait hisse senetlerinin kâr payı (——–) kuponlarının durumu: ——numaralı hisse senedinin 1985 ve sonraki yıllara tüm kâr payı (—–) kuponları kesilmemiş olduğu ve durduğu, —— numaralı hisse senedinin ise 1985, 1986 ve 1987 senelerine ait kâr payı kuponları kesilmiş olduğu ve bulunmadığı, bu hisse senedinin 1988 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmediği ve mevcut olduğu,——- numaralı hisse senedinin 1985, 1986, 1987, 1988, 1989 ve 1990 senelerine ait kâr payı kuponları kesildiği ve bulunmadığı, 1991 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş vaziyette durduğu, aynı kişiye ait aynı ——- hisse senetlerinin temettü kuponlarının kesiminin uyumlu olması doğal olduğu, aynı kişinin, aynı ——– hisse senetlerinin bazılarının temettülerini alıp, diğerleri almaması hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, —— numaralı hisse senedinin içinde “Sermayenin 250 milyon TL. dan 500 milyon TL. ye tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır” kaşesi basılı olduğu, ——numaralı hisse senedinin içinde “Sermayenin 250 milyon TL’den 500 milyon TL. ye tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır” ve ayrıca “Sermayenin 500.000.000.- TL. dan 1.000.000.000.- TL. ya tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır” kaşeleri basılı olduğu, toplam iki adet kaşe bulunduğu,. ——- numaralı hisse senedinin içinde “Sermayenin 250 milyon TL. dan 500 milyon TL. ye tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır”, “Sermayenin 500.000.000.- TL. dan 1.000.000.000.- TL. ya tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır”,“Sermayenin 10 milyar TL. dan 15 milyar TL. ya artışında rüçhan hakkını kullanmıştır” kaşeleri basılı olduğu, toplam üç adet kaşe mevcut olduğu, aynı kişinin aynı tertibe ait hisse senetlerinin bir kısmı için rüçhan hakkını kullanması ve bir kısmı için kullanmaması hayatın doğal akışına uygun olmadığı, ——-ait hisse senetleri: Şirketin %100 oranında sermaye artırdığı, davacı bu sermaye artırımı sırasında 150.000 TL’lik sermayeye sahip olduğu, davacının kullanabileceği rüçhan hakkı tutarı en fazla 150.000 Türk Lirası olduğu ancak, davacı artan sermayeden 1.125.000. Türk Liralık pay aldığı, davacının sermaye payı artış oranı %750 olduğu, davacının kullanabileceği rüçhan hakkı %100 ile sınırlı olduğu halde, bu hakkını %750 oranında kullanması söz konusu olamayacağı, ——- ait hisse senetlerinin kâr payı (temettü) kuponlarının durumu:——-numaralı hisse senedinin 1985, 1986 ve 1987 senelerine ait kâr payı kuponları kesilmiş olduğu bulunmadığı, bu hisse senedinin 1988 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş ve mevcut olduğu, ——-numaralı hisse senedinin 1985, 1986 ve 1987 senelerine ait kâr payı kuponları kesildiği, 1988 senesine ait kâr payı kuponu durduğu, 1989 ve 1990 yıllarına ait kâr payı kuponları kesildiği, 1991 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş vaziyette durduğu, —— numaralı hisse senedinin 1985, 1986 ve 1987 senelerine ait kâr payı kuponları kesildiği, 1988 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş vaziyette durduğu, önceki ——- hisse senetleri ile ilgili bu konuya ilişkin yapılan açıklamalar,—–hisse senetleri için de geçerli olduğu, —– numaralı hisse senedinin içinde herhangi bir kaşe basılı olmadığı,——numaralı hisse senedinin içinde “Sermayenin 500.000.000.- TL. Dan 1.000.000.000.- TL. ya tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır” kaşesi basılı olduğu, —— numaralı hisse senedinin içinde “Sermayenin 250 milyon TL. dan 500 milyon TL. ye tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır” ve ayrıca “Sermayenin 500.000.000.- TL. dan 1.000.000.000.- TL. ya tezyidi ile ilgili rüçhan hakkını kullanmıştır” kaşeleri basılı olduğu, toplam iki adet kaşe olduğu, önceki —— hisse senetleri ile ilgili bu konuya ilişkin yapılan açıklamalar,—–hisse senetleri için de geçerli olduğu,—— ait hisse senetleri: Şirketin %100 oranında sermaye artırdığı, davacı bu sermaye artırımı sırasında 1.275.000 Türk Liralık sermayeye sahip olduğu, davacının kullanabileceği rüçhan hakkı tutarı en fazla 1.275.000 Türk Lirası olduğu ancak, davacı artan sermayeden 6.100.000 Türk Liralık pay aldığı, davacının sermaye payı artış oranı %478,43 olduğu, davacının kullanabileceği rüçhan hakkı %100 ile sınırlı olduğu halde, bu hakkını %478,43 oranında kullanması söz konusu olamayacağı, —– ait hisse senetlerinin kâr payı (temettü) kuponlarının durumu: —— numaralı hisse senedinin 1986 senesine ait kâr payı kuponu olduğu, 1987 senesine ait kâr payı kuponu kesildiği, 1988 senesine ait kâr payı kuponu durduğu,1989 senesine ait kâr payı kuponu kesildiği, 1990 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş vaziyette durduğu, ——numaralı hisse senedinin 1986 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş vaziyette durduğu, ——-numaralı hisse senedinin 1986 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları kesilmemiş vaziyette durduğu,—— hisse senetleri ile ilgili bu konuya ilişkin yapılan açıklamalar,——hisse senetleri için de geçerli olduğu,——- ait hisse senetleri: Şirketin %400 oranında sermaye artırdığı, davacı bu sermaye artırımı sırasında 7.375.000 Türk Liralık sermayeye sahip olduğu, davacının kullanabileceği rüçhan hakkı tutarı en fazla 29.500.000 Türk Lirası olduğu ancak davacı artan sermayeden 11.350.000 Türk Liralık pay aldığı, davacının sermaye payı artış oranı %153,89 olduğu, davacının %400 oranında rüçhan hakkı varken bu hakkını %153,89 oranında kullanmasının mantıklı bir izahı olmadığı, ——- ait hisse senetlerinin kâr payı (temettü) kuponlarının durumu:——-numaralı hisse senedinin 1987, 1988, 1989 ve 1990 yıllarına ait kâr payı kuponları olmadığı, 1991 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları mevcut olduğu, —— numaralı hisse senedinin 1987, 1988, 1989 ve 1990 yıllarına ait kâr payı kuponları olmadığı, 1991 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları mevcut olduğu, ——- numaralı hisse senedinin 1987 senesine ait kâr payı kuponu olmadığı, 1988 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları ise mevcut olduğu——- numaralı hisse senedinin 1987 ve sonraki yıllara ait tüm kâr payı kuponları mevcut olduğu, bu tertibe ilişkin hisse senetlerinin de temettü kuponlarında uyumsuzluk bulunduğu, davalı şirket kâr eden ve hisse senetlerinin değeri nominal değerinin üzerinde olan bir şirket olduğu, dolayısıyla her ortağın rüçhan hakkını kullanması gerekeceği, davalı şirketin 11-10-1991 tarihli ve ——- sayılı yönetim kurulu toplantısında; “Şirketin çıkarılmış sermayesi 5 000.000.000.- T.L. sını temsil eden —— hisse senetlerinin—– hisse senetlerinin şekil şartlarına ilişkin 23-06-1989 tarih, —- tebliğine uygun biçimde bastırılacak——hisse senetleri ile değiştirilmesine” karar verildiği, davalı şirket bu karara istinaden önceki ——senetlerinin yerine, yeni —– hisse senetlerini çıkardığı, bu şekilde eski —–hisse senetlerini tedavülden kaldırdığı, davacını ibraz ettiği tedavülden kaldırılan eski hisse senetleri olduğu, davalının savunması da, davacının ibraz ettiği hisse senetlerinin değiştirilen eski hisse senetlerinin arşivden (depodan) çalınmış olduğu yönünde olduğu, ancak, geri alınan hisse senetlerinin imha tutanakları tam olarak ibraz edilmediği, davalı yan hisse senetlerinin çalındığına dair suç duyurusunda bulunmuşsa da; —— Cumhuriyet Başsavcılığı suçun oluşma tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığına, bu nedenle kovuşturmaya gerek olmadığına karar verdiği, davalı şirket hisse senetlerinin imha tutanaklarını tam olarak ibraz edememekle birlikte, aşağıdaki tablodaki hisse senetlerini değiştirmek üzere ——— aldığını kanıtladığı,
Hisse Senedinin—–
Kupon Numarası
İtibari Kıymeti
——–Davalı şirketin 11-10-1991 tarihinde aldığı yönetim kurulu kararına istinaden,—– elinde bulundurduğu hisse senetlerini yeni—–hisse senedi ile değiştirmek üzere davalı şirkete verdiği—– verdiği hisse senetlerinin içinde, davacının malik olarak ibraz ettiği yukarıda dökümü yazılı hisse seneleri de bulunduğu, yeni hisse senetleri ile değiştirildiği halde, tedavül özelliğini yitiren bu hisse senetlerinin ne şekilde davacıya geçtiği soru işareti taşıdığı, sonuç itibariyle davacının ibraz ettiği hisse senetleri gelişigüzel toplanmış olup, aralarında bir bütünlük, uyum, irtibat ve bağlantı olmadığı, hisse senetlerinin aynı kişiye ve hatta aynı iki veya üç kişiye ait olmama ihtimaline dair birçok karine mevcut olduğu, keza rüçhan haklarının kullanımı konusunda izah edilemeyecek boyutta tutarsızlık ve dengesizlik olduğu, temettü kuponları açısından da durumun aynı şekilde olduğu, davacının genel kurullara katıldığına, rüçhan haklarını kullandığına ve temettü aldığına dair hiçbir belge delil mevcut olmadığı, davacı hiçbir dönemde ortak olarak gözükmediği, ibraz edilen hisse senetlerinin tamamı üçüncü kişi hissedarlar tarafından yenileri ile değiştirildiği, bu duruma göre; kullanımdan kalktıktan sonra davacının eline geçtiği anlaşıldığı, ibraz edilen hisse senetleri kullanımdan kalktıktan ve yeni ——- hisse senetleri ile değiştirildikten sonra da, davalı şirketin nama ve hamiline yazılı hisse senetlerinin sahiplerinin kimler olduğuna dair tespitler yapılabildiği, davacının bu hissedarlar arasında da olmadığı, geriye kalan tek ihtimal, kullanımdan kalkan ve yenileri ile değiştirilen hisse senetlerinin sonradan bir şekilde davacının eline geçtiği şeklinde olduğu, bu nedenledir ki; hiçbir safhada davacıya ortaklık hakkı verdiğine, davacının bu hakkını kullandığına dair bir tespit yapılamamış ve bulgu bulunamadığı, bütün bunları takdir edecek ve kararı verecek olanın yüce mahkeme olduğu, mahkemenizin davacıyı ortak olarak kabul etmesi ihtimaline binaen, davacının dava tarihi itibarıyla mevcut olabilecek hisse adedi, hisse oranı ve hissesinin nominal (itibari) değeri hesaplandığı, ayrıca temettü hesabı da yapıldığı, dava tarihi itibariyle davalı şirketin sermayesi 6.000.000.- Türk Lirası, (Yeni), davacının bu sermaye içindeki payı 71,49 Türk Lirası (Yeni) olarak hesaplandığı, davalı şirketin 1 adet hissesinin itibari değeri 1 Kuruş ( Yeni), Sermayenin 600.000.000 adet hisseden oluştuğu, davacının olması gereken hissesi 7.149 adet olarak hesaplandığı, davacının toplam sermaye içindeki hisse oranı %0,00119159 olarak hesaplandığı, davacının hissesine düşen son beş yıla ilişkin temettü tutarı 619,57 Türk Lirası olduğu, bundan %15 oranında 92,94 T.L. lık stopaj kesintisinden sonra ödenecek net tutarın 526,63 Türk Lirası olacağı, davacının ortaklığa kabulü halinde, davacının payı kadar hangi ortağın veya hangi ortakların paylarının azaltılacağını tespit etmemiz mümkün olmadığı, davacının payının bedelinin ödenmesinin düşünülmesi halinde, konusunda uzman bilirkişiler tarafından davalı şirketin rayiç değerinin saptanması gerekeceği, bundan sonra heyet tarafından hesaplanan davacının pay adedine ve hisse oranına göre ödeme tutarı belli olacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın hukuki niteliği itibariyle davacının elinde bulundurduğu davalı şirketin ihraç ettiği, hamiline yazılı toplam 18.725.000,00- eski TL nominal değerli, 13 yaprak, 3745 adet pay senedi dolayısıyla davacının davalı şirketteki hissedarlığının tespitine ve kar payı ve akçalı haklara ilişkin şimdilik 50.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline ilişkin olduğu, davacının iddiasının davaya konu meşru hamili olduğunu iddia ettiği hisse senetleri dolayısıyla davalı şirkette hak sahibi olduğu şeklinde olduğu, davalının savunmasının ise davacının elindeki davaya konu edilen hisse senetlerinin tedavülden kalkmış, imha edilmek için depoda bekleyen eski —— hisse senetleri olduğu ve davalının rızası hilafına elinden çıkmakla ortaklık hakkı bahşetmeyeceğinden bahisle davanın reddinin talep edildiği, mahkememizce uyuşmazlığın çözümü ve gerekli hesaplamaların yapılması için öncelikle mali müşavir bilirkişiye tevdii edildiği, 01/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda mali müşavir bilirkişinin davalı tarafından iddia edilen davacının davaya konu hisse senetlerini usulsüz olarak ele geçirdiğinin ispat edilemediğinden bahisle bir takım güncel hisse senedi değeri ve temettü hesaplamasının yapıldığı, aynı heyetin düzenlediği 22/04/2021 tarihli kök ve 22/09/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda ise davaya konu hisse senetlerinin halen geçerli olduğu ve hamiline yazılı olmakla davalının çalınma fiilini kanıtlayamadığı ve iptal kararı da olmadığından bahisle senetlerin davacıya davalı şirket nezdinde 925,40-TL temettü hakkı doğuracağı bunun 429,10-TL’lik kısmının ise zamanaşımına uğradığının rapor edildiği, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin 1984, 1985,1986 ve 1987 senesinde tedavüle çıkartılan sırasıyla ——ait olduğu, 07/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda her —— hisse senedinin ayrı ayrı incelendiği, yapılan incelemede her tertibe dahil olan hisse senetleri arasında uyumsuzluk olduğunun bilirkişilerce tespit edildiği, söz gelimi aynı kişiye ait olan aynı——hisse senetlerinde, hisse sahibinin bazı senetler için——davalı şirketten alıp —-kuponunun kesilmiş olmasının, diğerlerinin ise——alınmayıp —– kuponlarının alınmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine davacının elinde bulunan —— hisse senetlerinin üzerinde bulunan ve senet hamilinin rüçhan hakkını kullandığını belirtmek için basılan kaşelerinde tutarsız olduğu, aynı tertibe ait davacı elinde bulunan hisse senetlerinden bazılarında üç sermaye artırımı için rüçhan hakkı kullanıldığı derç edilmiş iken diğerlerinde bir ve iki sermaye artırımına iştirak edildiği, senetleri elinde bulunduran kişinin aynı —— hisse senetleri için kimisinde iki, kimisinde üç ve kimisinde bir sermaye artırıma katılmasının kimisinde ise hiç katılmamasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine davacının elinde bulunan——hisse senetleri için de davacının sermaye artırımı için kullanabileceği rüçhan hakkı %400 iken bu hakkının %153,89 oranında kullanıldığı, tüm bu uyumsuzlukların davaya konu edilen her ——— hisse senedinde mevcut olduğu, davalı şirketin ülkenin önde gelen ticari/sınai topluluklarında olan ——çatısı altında halka açık olmayan —— şirket olduğu, kar eden, hisse senetlerinin fiyatı nominal değerinin üzerinde olan bir şirketin hisseleri elinde bulunan kişi yahut kişilerin ellerinde bulunan hisse senetleri gereğince sermaye artırımı tarihleri itibari ile kullanabileceği bedelli/bedelsiz sermaye artırımı oranları belli iken 1985,1986 ve 1987 tarihlerinde yapılan sermaye artırımlarında sırasıyla 7,5 kat fazla, 4.7 kat fazla ve takriben yarı oranında az rüçhan hakkı kullanımının da izahı imkansız çelişkiler doğurduğu, esasen dosyamızın dava tarihinden önce davacının davalı şirket yetkilileri ile görüşüp taleplerini iletmiş olduğunun ——- soruşturma numaralı dosyasından anlaşıldığı, davalı şirketin dava tarihi öncesi şikayeti ile soruşturmanın başladığı, soruşturma çerçevesinde davacı da dahil olmak üzere bir takım kişilerin ifadesine başvurulduğu, ifadeler incelendiğinde hisse senetlerinin nasıl ele geçirildiğine dair gerek davacı gerek diğerleri tarafından somut bir oldu beyan edilmediği, ——tüccarların kasasından bir kadının bulduğu, sonrasında bu kadın tarafından ——anne babasına verildiğinin belirtildiği, diğer bir ifadede ise —— dedesi müteveffa—— tarafından——- verildiğinin beyan edildiği,——- davaya konu senetleri alacağına karşılık aldığını beyan etmelerine rağmen kimden aldığının ise ifade edilemediği, davacının hak iddia ettiği hisse senetlerinden en eskisinin 1984 senesinde yapılan sermaye artırımı sebebiyle çıkarışmış olan hisse senetleri olduğu, bu sermeye artırımıyla davalı şirketin 50.000.000,00-TL(eski TL) olan sermayesinin 200.000.000,00-TL artırılarak 250.000.000,00-TL’ye yükseltildiği, artırımdan önceki sermayenin davalının gerçek ve tüzel kişi ortakları arasında olduğu, davacının ortaklar arasında olmadığı, artırım neticesinde de davacının içerisinde olmadığı 16 ortak tarafından rüçhan haklarının eksiksiz kullanıldığı, artırılan sermayenin ise hamiline yazılı hisse senetleri olarak çıkarılmasının kararlaştırıldığı, bu durumda davalı şirketin 1984 tarihli sermaye artırımı neticesinde ortaklarının kimlerden oluştuğunun kesin olarak belirlendiği, oysa davacının elinde bulunan ve mahkememize de ibraz edilen ikinci ——– hisse senetleri ile 250.000.000,00-TL’lik sermayede payının olduğunu savunduğu, bu durumun da davacının elindeki hisse senetlerinin davalı şirketin imha edilmek üzere depoladığı evrak arasından hukuka aykırı yollarla ele geçirilen tedavülden kaldırılmış hisse senetleri olduğunun mahkememizce kabul edildiği, her ne kadar davalı şirket yetkililerince —— Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan——- soruşturma numaralı suç duyurusunda soruşturma zamanaşımı sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ise de bu hususun davacının elindeki hisse senetlerinin tutarsızlığı ve hukuki durumu hakkında mahkememizce yukarıda tafsilatlı olarak yapılan izahatların hilafını teyit etmediği, yine davacının sunmuş olduğu en yeni tarihli olan —— 1987 senesinde yapılan sermaye artırımı neticesinde davalı şirketçe ihraç edilen hisse senetlerinin de tutarsız olduğu zira yapılan 4.000.000.000,00-TL(eski TL) sermaye artırımı neticesinde rüçhan hakkını kullanan ortaklarında dosya kapsamında sabit olmakla bunlar arasında da davacının olmadığı, davalı şirketin 11/10/1991 tarihli,——sayılı yönetim kurulu kararı ile —— 23/06/1989 tarihli ——tebliği uyarınca eski —— hisse senetlerinin tedavülden kaldırılarak çıkarılacak olan yeni—— hisse senetleri ile değiştirilmesine karar verildiği, davacının mahkememize ibraz ettiği ve bu davanın da asıl ve tek dayanağı olan hisse senetlerinin bu karar ile tedavülden kaldırılıp yerini yeni——-hisse senetlerine bırakan tedavülden kalkmış eski hisse senetleri olduğu, davalı şirketin savunmasının da eski —– tedavülden kalkan hisse senetlerinin depodan meçhul kişi yahut kişiler tarafından çalındığı yönünde olduğu, davalı şirket tedavülden kalkan ve bir şekilde davacının eline geçen hisse senetlerinin imha tutanaklarını tam olarak belgelendiremese de ——- toplam itibari değeri 7.000.000,00-TL(eski TL) olan hisse senetlerinin yukarıda zikredilen yönetim kurulu kararı gereğince yenileri ile değiştirilmesi için ——-alındığının dosya kapsamında kanıtlandığı, ancak davacının sunmuş olduğu hisse senetlerinin içerisinde geri alınan bu tedavülden kalkmış hisse senetlerinin de bulunduğu, davalı şirketin kuruluşundan bu yana gerek kuruluş sermeyesi ve ortakları, gerekse yapılan bedelli/bedelsiz sermaye artırımlarıyla rüçhan hakkını kullanan ortakların belirli ve sabit olduğu, ortaklar ve sermaye silsilenin şirketin hali hazır durumu ile ilk sermaye artırımına ve şirket kuruluşuna kadar düzgün bir şekilde tamamlandığı, arada her hangi bir kopukluk olmadığı, davacının elinde bulunan ve bu vesile ile davalı şirkette hak iddia ettiği hamiline yazılı hisse senetlerinin davalı şirketin yukarıda zikredilen yönetim kurulu kararınca tedavülden kaldırılan ve yerine —— yeni hisse senetleri ihraç edilen imha edilmek üzere depoya kaldırılan hisse senetleri olduğu, davacının bu hisse senetlerini nasıl ele geçirdiğini izah edemediği, kaldı ki yapılan bilirkişi incelemesiyle davacının elindeki hisse senetlerinin tedavülden kaldırılmış, imha için depolanmış hisse senetleri olduğunun da açıkça belirlendiği, davaya konu hisse senetlerinin ——- ele geçirilip toplandığı, aralarında bütünlük, uyum ve irtibatın olmadığı, bu tutarsızlıklar birlikte düşünüldüğünde aynı kişiye ve hatta aynı 2 veya 3 kişiye bile ait olmayacağı, bu tespitin özellikle rüçhan hakkının kullanılması/sermaye artırımı ve temettü kuponlarının yırtılıp yırtılmaması gibi spesifik tespitlerle de tahkim edildiği, davacının genel kurullara katılmadığı, rüçhan haklarını kullanmadığı, temettü almadığı, hiç bir dönemde davalı şirketin ortağı olmadığı, davacının ibraz ettiği hisse senetlerinin tamamının yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere yenileri ile değiştirildiği, davacının elindeki hisse senetlerinin tedavülden kalkan hisse senetleri olduğu ve tedavülden kalktıktan sonra davacının eline geçtiği, ezcümle tedavülden kalkan hisse senetlerini bir şekilde ele geçiren davacının davalı şirket nezdinde ortaklık hakkı talep edemeyeceği mahkememizce değerlendirilmiş, 07/08/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve zikredilen gerekçe ile açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 853,88-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 773,18‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 15.000,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan—— davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde—–BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.