Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1018 E. 2018/1348 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/451 Esas
KARAR NO : 2018/1349
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/04/2016
KARAR TARİHİ : 26/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil——— oğlu —–23.12.2014 tarihinde babasıyla beraber oturduğu evde tadilat yapmak amacıyla eksik olan malzemeleri tamamlamak için dışarı çıkmış olduğu sırada,——– üzerindeki —– isimli işyerinin önünden karşıya geçerken ——— aracını kullanan—— yönetimindeki aracın kendisine çarpmasıyla, beden travmasına bağlı beyin kanaması sonucu hayatını kaybettiğini, bu olay sonucunda sürücü ——- hakkında “Taksirle Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma” suçundan dolayı İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde —— E. Numarası ile kamu davası açıldığını, iş bu kamu davası sırasında olayla ilgili bilirkişi incelemesi istendiğini, bilirkişi —– raporunu dosyaya —-tarihinde sunduğunu, bilirkişi raporuna göre araç sürücüsü ———–, meskun mahal yerleşik alan içinde dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak aracın hızını dönemeçlere girerken ve dönemeçlerde ilerlerken azaltmadığı, aracın hızını aracın teknik özelliğini dikkate alarak hava, yol ve trafik durumuna göre ayarlamadığı ve trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğünden sebeple ölümle sonuçlanan kazanın gerçekleştiğinin anlaşıldığını, buna ek olarak Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden 12.11.2015 tarihinde gelen raporun da aynı şekilde sürücünün kusurlu olduğunu bildirdiğini, olaya sebep olan ——- plakalı aracın daha sonra edinilen evraklar ve bilgilere göre kayıt sahibinin davalı ——–olup, davalı ——-ile aralarında alt-üst işveren ilişkisi bulunduğunu, ayrıca aracın davalı —– Sigorta A.Ş. nezdinde —- tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılmış olup poliçe numarası —— olduğunu, dolayısıyla davalı —- Sigorta A.Ş. poliçe kapsamından anlaşılacağı üzere poliçe limiti oranında müvekkillerin maddi zararından sorumlu olduğunu, takdir edileceği üzere maktül davacı —– oğlu, diğer davacılar —–ve—- kardeşleri olduğunu, ani bir olayla müvekkillerinin oğlunu ve kardeşlerini kaybetmesiyle beraber ailelerinin de alt üst olduğunu, davacı baba ve kardeşler için ayrı ayrı 99.000,00 TL manevi tazminat talep etme gereği hasıl olduğunu, davacı baba ve kardeşlerin maktülün ölümünden ötürü desteğinden yoksun kaldığını beyan ile, davalı —— kusurlu olarak sebebiyet verdiği ölümle sonuçlanan trafik kazası nedeniyle, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davacılar için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi destekten yoksun kalma tazminatının, 23.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile taraflarına ödenmesini, davacılar için ayrı ayrı 99.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 297.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 23.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı sigorta şirketi hariç davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile taraflarına ödenmesini, alacağın temini için——- plakalı aracın trafik tescil kaydına 3.kişilere devir ve temliki önleyici şekilde ve başka gayrimenkul ve menkulleri var ise onlara da ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrarla, Mahkememize sunduğu —— tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat talebin—–ı yönünden 7.903,99 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların kusur durumuna ilişkin söz konusu beyanlarını ve ceza dosyasında mevcut olan raporlarda aleyhe olan tespitleri kabul etmediklerini, dosya içerisinde bulunan kaza yeri krokileri ve kaza tespit tutanaklarından açıkça görüleceği üzere, dava konusu kazanın; eğimsiz, orta kısmında refüj ile bölünmüş ve yayalar için geçidi de bulunmayan bir bulvar yolu üzerinde meydana geldiğini, somut olayda, kazanın meydana geldiği yol üzerinde kaza noktasına 100 metre kadar yakın mesafede yaya geçidi vd. güvenli geçiş yerinin bulunup bulunmadığı dosyadaki kaza tespit tutanaklarında belli olmadığını, oysaki bu hususun, kural ihlalleri ve kusur durumunun tespiti açısından önem arz ettiğini, dava konusu kazanın tümüyle müteveffanın kendi kusurlu davranışı neticesinde meydana geldiğini, kaza tespit tutanaklarında ve ceza dosyasında alınan raporlarda aksine olan tespit ve değerlendirmeleri kabul etmediklerini, davacılar tarafından her ne kadar ceza dosyasındaki raporlar dayanak gösterilmekte ise de; işbu dosyada, o raporlara göre hüküm kurulması mümkün olmadığını, TBK’nun 74. Maddesi gereğince, kusur durumunun Mahkeme tarafından ayrıca değerlendirilmesi ve bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, davacıların, müteveffanın ölümü nedeniyle onun desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürmekle tazminat talebinde bulunduklarını, davacıların bu taleplerini kabul etmediklerini, kaza tarihinde müteveffa ——-babası olan davacı ——-, kız kardeşi olan davacı —– ve yine kız kardeşi olan davacı —– ise (–) yaşında olduğunu, müteveffanın bir gelirinin bulunup bulunmadığının dava dilekçesinde ve dosya kapsamında belli olmadığı gibi; kaza öncesinde, davacı olan babası ve kız kardeşlerine eylemli ve düzenli olarak bir destek sağlayıp sağlamadığının da belli olmadığını, müteveffanın, babası ve kız kardeşleri olan davacılar için destek sayılabilmesi için, onun mirasçısı olmalarının yeterli olmadığını, davacıların, kaza tarihine kadar müteveffanın kendilerine düzenli ve sürekli olarak destekte bulunduğunu somut bir şekilde ve ayrı ayrı ispat etmeleri gerektiğini, bu hususta ispat yükünün davacılara ait olduğunu, kazaya karışan aracın,—— poliçe numarası ile—-Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, davacıların işbu davayı sigorta şirketine de yönelttiklerini, ancak, dava öncesinde sigortadan bir ödeme alıp almadıkları konusunda bir beyanda bulunmadıklarını, kabul etmemekle birlikte; yargılamanın ilerleyen safhalarında eğer ki bir tazminat hesabı yapılır ise; mahsup söz konusu olacağından bu hususun önem arz edeceğini, davacıların talebi üzerine. Mahkeme tarafından tensiple birlikte, müvekkiline ait ——— plakalı araca tedbir konulmasına karar verildiğini, tedbir uygulanan aracın dava konusu olmadığını, davacıların taleplerinin yargılamayı gerektirdiğini, dava sonunda bir tazminata hükmedilse bile, ortada hakkın elde edilmesini engelleyecek ya da imkansız hale getirecek bir durumun da söz konusu olmadığını, —– tarihli (-) nolu tensip ara kararı ile uygulanan tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini, kazaya karışan aracın —– poliçe numarası ile —— Sigorta A.Ş. tarafından kasko sigortası bulunduğunu, davacıların işbu davadaki taleplerinin, söz konusu sigortanın teminat kapsamına içerisinde olup; dava sonunda müvekkili aleyhine bir tazminata hükmedilmesi halinde poliçe kapsamında sigortaya rücu hakkı doğacağından, Mahkemece iş bu davanın —– Sigorta A.Ş/ye ihbarını talep ettiklerini beyan ile, öncelikle müvekkiline ait —–plakalı araç üzerindeki tedbirin kaldırılmasını ve davanın —-Sigorta A.Ş.’ye ihbarını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın trafik kazasından kaynaklandığını, davanın haksız fiile ve adam çalıştıranın sorumluluğuna dayalı alacak davası olduğunu, bu nedenle davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirkete karşı açılan davada; haksız fiili işleyen —- müteahhit firma —– ait firma bünyesinde çalıştığını, kazaya karışan —- plakalı aracın yine—- ait olduğunu, müvekkil işirket ile —- arasındaki ilişkinin eser sözleşmesine dayalı ihale temelli bir iş ilişkisi olduğunu, iş sahibinin adam çalıştıran sıfatı bulunmadığından eser sözleşmelerinin yerine getirilmesi ve işin yapımı sırasında yüklenicinin üçüncü kişilere zarar vermesi halinde iş sahibinin zarardan sorumlu tutulma, olanağı olmadığını, müvekkili şirketin haksız fiili işleyen —— gerçek işvereni olmadığından, bir başka deyişle haksız fiilden kaynaklanan hak ve alacaklardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmaması nedeniyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin adam çalıştıran sıfatıyla zarardan sorumlu tutulamayacağını,—– Tarih ve —– Sayılı —— Müdürlüğü yazısında belirtildiği üzere müteahhit firma——- Plakalı aracı kullanan müteahhit firma işçisi diğer davalı— —- yönetimindeki aracın karışmış olduğu ölümlü trafik kazası akşam mesai saati bitiminde meydana gelmiş ve kaza yaşanılan mahal ve saatte şirket tarafından herhangi bir görevlendirme yapılmadığını, bu minvalde müvekkili şirketin herhangi bir görevlendirme ve talimatı olmadan mütahhit firma işçisinin işlemiş olduğu haksız fiil neticesinde müvekkili şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğinin amir yasa hükmü gereği olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatının konusunun, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarar olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerektiğini, Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimsenin devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunduğunu, tarafların sosyo ekonomik durumlarının titizlikle araştırılması gerektiğini, davacının manevi tazminata ilişkin taleplerinin çok fahiş olduğunu, olayın meydana geliş şekli, tarafların sosyal konumları, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğini beyan ile, davaya konu uyuşmazlık da görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, müvekkili şirketin ——- gerçek işvereni olmadığından, haksız fiilden kaynaklanan hak ve alacaklardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmaması nedeniyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—- Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu kaza ile ilgili davadan önce davacı tarafından müvekkili şirkete müracaat edilmediğini, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya kişi başına azami 268.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmenin davayı kabul anlamında olmadığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen —– plaka sayılı aracın, müvekkili şirkete ——— tarihleri arasında ——–numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, hesap raporunda, müteveffanın geliri olarak esas alınacak gelirin vergilendirilmiş gelir olması gerektiğini, müteveffa ——-vefatı sebebi ile baba—– için destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiğini, Sayın Mahkemeniz tarafından ekonomik durum araştırması yapılarak ve bu husus dikkate alınarak baba—- —- müteveffanın desteğine ihtiyaç duymadan hayatına devam edip, edemeyeceği ve bu nedenle bir zararının olup olmadığının da tespit edilmesi gerektiğini, davacının ekonomik durum araştırmasının yapılarak ve bu husus dikkate alınarak müteveffanın desteğine ihtiyaç duymadan hayatına devam edip, edemeyeceği ve bu nedenle müteveffanın vefatı sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin bir zararının olup, olmadığının da tespit edilmesi gerektiğini, davacılar ——- müteveffanın kardeşleri olduğunu, gerek doktrin, gerek yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kardeşler arasında bakım yükümlüğü bulunmadığını beyan ile, gerek yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, kardeşler arasında bakım yükümlüğü bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu kazaya ilişkin olarak yapılan ceza yargılaması sırasında kusura ilişkin alınan ATK raporunda kazanın davalı sürücü ———- seyri sırasında aracın kontrolünü kaybederek kaldırımda bulunan yayalara çarptığı ve kazanın meydana gelmesinde sürücü Abdullah’ın tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığı bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacıların destek zararına ilişkin olarak ve kazadaki kusur durumuna ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda özetle; davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü —— %25 oranında, davacıların desteği —– ise %75 oranında kusurlu olduğu, davacı İ—– maddi zararının 7.903,99 TL olduğu, davacılar——müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını ispat edemedikleri kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin trafik kazası nedeniyle doğan destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi ve manevi tazminat talebi olduğu, davacı tarafça desteklerinin vefat ettiğinden bahisle tazminat talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Davalı —– şirketinin görev itirazı bakımından davalılardan sigorta yönünden davanın ticari dava niteliğinde olduğu, dolayısıyla Mahkememizin görevli olduğu anlaşılmakla görev itirazı kabul edilmemiş, husumet itirazı bakımından da davaya konu kazaya karıyan araç malikinin işi davalı şirketten ihale usulü ile aldığı anlaşılmakla davalının husumet itirazı dikkate alınmamış ve zarardan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında davalı sürücünün %25 oranında kusurlu olduğu, bu nedenle davalıların davacıların doğan maddi ve manevi zararlarından sorumlu oldukları anlaşılmakla davacı baba bakımından açılan maddi tazminat talebinin kabulüne davacı ablalar tarafından açılan maddi tazminat taleplerinin ise davacıların kaza tarihinde evli ve emekli oldukları gibi müteveffanın destek olduğuna ilişkin herhangi bir belge ve delil sunmadıkları da dikkate alınarak davacılar —– tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. Manevi tazminat talepleri bakımından ise, tarafların sosyo ekonomik durumları, kazadaki kusur durumu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar ———- tarafından açılan maddi tazminat talebinin REDDİNE,
2- Davacı —–I tarafından açılan MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN KABULÜ ile, 7.903,99 TL tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 23.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3- Davacılar tarafından açılan MANEVİ TAZMİNAT davasının KISMEN KABULÜ ile,
Davacı —–çin 10.000 TL, davacılar —- için ayrı ayrı 7.000 ‘er TL olmak üzere toplam 24.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ———-A.Ş ,—- ve —— kaza tarihi olan 23.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
KARAR HARCI
1-Maddi tazminat talebi bakımından alınması gereken karar ve ilam harcı 539,92 TL olduğundan peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubuna,
2- Manevi tazminat talebi bakımından alınması gereken karar ve ilam harcı 1.639,44 TL olduğundan peşin alınan (1024,65 TL – 539,92 TL) 484,73 TL harcın ve 25,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 1129,71 TL harcın davalılar ——-A.Ş , —– müştereken ve müteselsilen tahsili hazineye irad kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Davacı ——-ı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davalılar —- A.Ş ,—- Sigorta kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden davacılar —— tarafından açılan maddi tazminat talebi bakımından reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.maddesine göre belirlenen 1000,00 TL vekalet ücretinin davacı—–, 1000,00 TL vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile davalılara ödenmesine,
5- Davacı—- tarafından açılan manevi tazminat talebi bakımından kabul edilen kısma göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2180,00 TL vekalet ücretinin davalılar ——— müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6- Davacı —— tarafından açılan manevi tazminat talebi bakımından kabul edilen kısma göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar———- müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7- Davacı——tarafından açılan manevi tazminat talebi bakımından kabul edilen kısma göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar ——— müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
8- Davalılar ——-kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden manevi tazminat talebi bakımından reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2.maddesine göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin —— 2180,00 TL vekalet ücretinin davacı ——ve 2180,00 TL vekalet ücretinin davacı ——-n tahsili ile davalılara ödenmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
7-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 1.058,15 TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 25,00 TL olmak üzere toplam 1.083,15 TL harcın davalı sigorta şirketi yönünden 539,92 TL’si ile sorumlu olmak üzere) davalılar müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen 1.200 TL bilirkişi ücreti, 392,05 TL posta ücretinin toplamda 1.592,05 TL’nin yargılama giderlerinin maddi tazminat talebi için yapıldığı da dikkate alınarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
9-Davalı —— tarafından yapılan 17,00 TL posta ücretinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 15,23 TL’nin davacılar müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı ——– verilmesine,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
26/12/2018