Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/987 E. 2022/1003 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/987 Esas
KARAR NO : 2022/1003

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 19.07.2016 tarihinde 1.400 adet—— 31.718,40 TL. Bedelle satın alımı hususunda anlaşma sağlandığını, davalı şirket tarafından bu satışın bedeli karşılığı aynı tarihli—–numaralı fatura tanzim edildiğini ve sözleşme konusu —–yurt dışına ihraç edilmek üzere teslim alındığını, satın alınan malların müvekkili şirketin müşterisi dava dışı üçüncü şirkete ——- 24.08.2016 tarihli ——-numaralı 25.777,37 euro bedelli fatura ile gönderildiğini, ihracatın gerçekleştiğini, 01.12.2016 tarihinde kendisine gönderilen —— satışını gerçekleştirdiğini ve müşterilerinden kırılma şikayetleri aldığını belirterek taraflarına ayıp ihbarında bulunduğunu, yapılan bu ayıp ihbarının davalı firmaya bildirildiğini ve 07.12.2016 tarihinde davalı firma yetkilisi ile görüşme gerçekleştirildiğini, tutanak altına alınan görüşmede müşteri tarafından gönderilen resimler de tetkik edilmek suretiyle davalı şirketten satın alınan—– standart dışı olduğu çok az bir yük uygulandığında dahi kırıldıkları hususunun kendilerine belirtildiğini, toplantı nihayetinde müşteriden numune istenmesine ve davalı firma tarafından tetkik ve testler yapıldıktan sonra bir işlem yapılmasına karar verildiğini, numune tedariki sağlandıktan ve davalı firma tarafından numunelerin 1- Kimyasal analizi , Mikro temizlik Analizi,3- Tane büyüklüğü kontrolünün yapıldığını ve alınan raporda (ek Rapor ) özellikle kırılan parçalarda kimyasal parça ve tane büyüklüğü bakımından kırılmayan parçalara göre önemli oranda farklılıklar olduğu ve nihai olarak davalı tarafından tedarik edilen malların ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, bunun sonucunda müvekkili şirketin malların iade alınması imha edilmesine göre çok masraflı olacağından ve bu haliyle bir fayda sağlayamayacağından yurt dışı firmasına karşı eksik edinimden ötürü bedel indirimi yoluna gittiğini ve 24.02.2016 tarihli ——bedel indirimi) ile 9.851. euroluk indirim yapıldığını ve meselenin yurt dışı ayağının bu şekilde kapatıldığını, müvekkili şirketin davalıya satın aldığı malların bedelini ödediğini ve müşterisinden beklediği kar ile birlikte kendisine gönderilen 25.777,37 euroluk ödemeden 9.851 euroluk bölümü kadar bir zarara uğradığını, davalı firmanın edimini kusurlu bir şekilde yerine getirdiğini ve davacının zarara uğramasına sebep olduğunu, bu satımdan dolayı davacının elde edeceği kar ile birlikte toplamda 9.851 euroluk bir zarar ve kar kaybı ile karşı karşıya kaldığını, ayıp ihbarları süresi içinde gerçekleştirildiği gibi davalı firmanın gerekli tetkikleri yapması ve durumun netleşmesi için kendisine süre ve imkan da verildiğini, davalı firmanın bu süreç sonunda yapılan şifai görüşmeler neticesinde davalının zararını karşılamadığını, davanın kabulüne, davalı şirketten zarar ve kar kaybı neticesinde ortaya çıkan 9.851 Euro alacağın 24.02.2016 tarihinde gerçekleştirilen bedel indirimi tarihinden itibaren alacağa işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davada davacı tarafın 19.07.2016 gerçekleşmiş bir alım satım ile ilgili olarak aradan 1 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra ve ayıpla ilgili TTK nın alıcıya yüklemiş olduğu hiçbir yükümlülüğü yerine getirmeksizin açmış olduğu davanın üsüle ve esasa aykırı olduğunu, davacının dava konusu malzemeleri dava dışı tedarikçi firmadan ——firmasından satın aldığını ve basit bir işlem yaparak davacıya satmış olduğunu davacının gayet iyi bildiğini, davacı şirketin dava dilekçesinde dava konusu ürünleri 19.07.2016 da satın aldığını ve 24.08.2016 ihraç ettiğini, dava dışı yurt dışı firmanın 01.12.2016 da ayıp ihbarında bulunduğunu ve bu durumu 07.12.2016 tarihinde davalıya toplantıda ilettiklerini beyan ettiğini, toplantı tutanağında ‘—– firmadan acilen numune getirtilip —— iletilmesine karar verildi. Gelen parça —– tarafından araştırılıp—- bildirilecektir.” notunun yer aldığını, buradaki toplantı sonrası hammadde üzerinde gerekli laboratuar çalışmasının davacı firma tarafından yapıldığını ve davalıya e-mail ile 24.04.2017 tarihinde gönderildiğini, davalı ve davacının yaptıkları birebir görüşmelerde dava konusu ayıbın davalının yapmış olduğu işlemlerden değil hammaddenin niteliğinden kaynaklanmış olabileceği hususunda hemfikir olduklarını, davacı şirketin dava öncesinde yazılı olarak ayıp ihbarında bulunması ve ondan sonra seçimlik hakkını kullanması bunu da davalıya bildirmesi icap ederken hiçbirisini yapmayıp dava dilekçesine ekli deliller ile davalı aleyhine dava açılmasının usule ve esasa aykırı olduğunu, zamanaşımı geçtikten sonra ve alıcı üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeksizin açılmış olan davanın kabulünün mümkün olmadığını, davacının ekli delillerinde ayıplı olarak nitelendirilen numunelerin hiçbirisinin mevcut olmadığını, dava dışı firmanın hazırlamış olduğu dayanak delil olarak sunulmuş olan raporla kendi aleyhine delil oluşturmayacak olmasının hayatın olağan akışıyla sabit olduğunu, inceleme araştırmanın davalı şirketin haksız çıkması halinde rücu edebileceği firmaya yaptırıldığını ve alınan sonuçların davacı tarafça doğru kabul edildiğini, öncelikle satışı yapılan ürünün davalıdan kaynaklı sebeplerle kırılmasının mümkün olmadığını, hammaddeye uyguladığı basit işlemin davacı tarafından ileri sürülen ayıba sebep olamayacağı konularının irdelenmesi ve akabinde ayıba karşı tekeffül hükümlerinin dava konusu olayda söz konusu olup olamayacağının Sayın Mahkemece irdelenmesi gerektiğini, her şeyden önce ürünün ayıplı olduğunun ve bu ayıbın davalı şirkette yapılan işlemden kaynaklandığının işbu dava açılmadan ispatlanmış olması gerektiğini, oysa dava delilleri arasında ayıplı olduğu ileri sürüten üründen bir numunenin Mahkemeye sunulmadığını, davacı ve davalı şirket yetkililerinin ikili görüşmelerinde ürünün hammaddesini üreten dava dışı —– firmasının ayıptan sorumlu olduğu konusunda hemfikir olduklarını, teknik olarak da davalının ürün üzerinde yapmış olduğu işlemin ürünün kalitesine bir etkisinin olamayacağı nazara alındığında davalının ayıptan sorumlu bulunmadığını, davanın ——- ihbarına ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ayıplı ürünler nedeniyle oluşan zararın tahsili istemidir.
17/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından yurt dışına ihraç edilmiş olan dava konusu 1400 adet —– son kullanıcıda kırılması sebebi ile 9851,80 Euro maddi zarara yol açtığının tespit edildiğini, dosyada mevcut delillerin incelenmesi sonucunda ve davalı tarafın davaya cevabı dilekçesinde de (“——– Zira davacı ve davalı şirket yetkilileri iki firma görüşmelerinde ürünün hammaddesini üreten dava dışı——- firmasının ayıptan sorumlu olduğu konusunda hemfikirdirler…. ”) belirttiği üzere dava konusu 1400 adet —— ayıplı oldukları kanısına varıldığını, ayıbın niteliği incelendiğinde malzemedeki ayıbın malzeme kullanılmadan tespit edilemeyeceği anlaşıldığından malzemedeki ayıbın gizli ayıp olarak nitelendirilmesi; —— üreten davalının kullandığı hammaddenin niteliklerini ve kalitesini ham madde siparişi aşamasında belirleyebileceği sebebi ile ürettiği nihai ürünün kalitesinden sorumlu olacağı kanaatiyle 9.851,80 euro maddi zararın tespitinin kadr-i maruf olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
06/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2016-2017 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, ayıba konu ürününün alıcısı ——- şirketine, davacı yan tarafından ihtilaf konusu faturaya istinaden 9.851,80 Euro bedel indirimi uygulandığını, davacı yanın davalı yandan alınan 1400 adet—–gizli ayıplı çıkması nedeni ile yurtdışı alıcısına uyguladığı 24.02.2017 tarihli 9.851,80 Euro tutarlı bedel indiriminin, ayıptan sorumlu olan davalı yandan talep edebileceğini, davalının 9.851,80 Euro için temmerrüte düşeceği tarihin bedel indirimi tarihi mi, yoksa dava tarihi mi olduğu noktasında takdirin sayın mahkemeye ait olduğunu, davacı yanın kendi ticari defterlerine göre davalı yana 31.12.2017 tarihi itibarıyla 8.452,95 TL borçlu olduğu, bu tutarın bedel indirimi tarihi olan 24.02.2017 tarihi itibarıyla (1 Euro-3,7929 TL) 2.228,63 Euro’ya, dava tarihi olan 13.09.2017 tarihi itibarıyla (1 Euro- 4,1276 TL) 2.047,91 Euro’ya tekabül ettiğini, davalı yanın takas mahsup talebi olması halinde, takdirin sayın mahkemeye ait olduğunu, (her ne kadar incelenen dönemdeki ticari defterlerde davacı yanın borçlu olduğu (bu noktada takas mahsup talebi olması halinde raporun 3.5. maddesinin yazıldığı), görülse de davacı yanın daha sonrası davalı yanın borcunu kapattığı (şubat 2018 döneminde) ihtilaf konusu davaya konu bedel indirimi (9.851,80 Euro) dışında taraflar arası muhasebesel çekişme olmadığın tarafımıza beyan edilmiştir.) davacı yanın 9.851,80 Euro alacağı için 3095 sayılı yasaya (Md.4-a) istinaden dava tarihi olan; 13.09.2017 tarihinden (yada mahkemeniz tarafından takdiri bedel indirimi tarihi olan 24.02.2017 tarihinden) itibaren değişen oranlarda faiz talep edebileceği kanaatini bildirmiştir.
16/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; mahkeme kaleminde bulunan——ve kırık parça üzerinde yapmış olduğu incelemeler sonucu davacı tarafından yurt dışına ihraç edilmiş olan dava konusu 1400 adet ——- son kullanıcıda kırılması sebebi ile 9851,80 euro maddi zarara yol açtığının tespit edildiğini, dosyada mevcut delillerin incelenmesi sonucunda ve davalı tarafın davaya cevabi dilekçesinde de (”“… Zira davacı ve davalı şirket yetkilileri iki firma görüşmelerinde ürünün hammaddesini üreten dava dışı —— firmasının ayıptan sorumlu olduğu konusunda hem fikirdirler…. “ ) belirttiği üzere dava konusu 1400 adet——-ayıplı oldukları kanısına varıldığını, ayıbın niteliği incelendiğinde malzemedeki ayıbın malzeme kullanılmadan tespit edilemeyeceği anlaşıldığından malzemedeki ayıbın gizli ayıp olarak nitelendirilmesi; ——- üreten davalının kullandığı hammaddenin niteliklerini ve kalitesini hammadde siparişi aşamasında belirleyebileceği sebebi ile ürettiği nihai ürünün kalitesinden sorumlu olacağı kanaatiyle 9.851,80 euro maddi zararın tespitinin kadri maruf olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
16/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ham madde siparişinde vakumlu malzeme, iç hata kontrolünün yapılması, soğuk işlem sonrası çatlak kontrolünün istenmediğinin görüldüğünü, ——- firması tarafından yüzey çatlağı ve iç hata kontrolünde geçirilmeyeceğini, malzeme yapısında bulunan kalıntılar, iri tane yapısı, yüksek karbon oranı ve yüzeyden içeri doğru ilerleyen çatlakların —— kırılma sebebi olduğunu, tespit edilen hataların son kullanıcıda ortaya çıkan kırılmalara sebebiyet verdiğini(gizli ayıp), davalı firma ——- üretmese de kendi imalatı olan bu —— kalitesinden sorumlu olduğu ve üretim için doğru şartlarda kalite problemi çıkarmayacak hammadde seçimlerinin kullanılması gerektiğini, ürünlerin hurda bedeli günümüzde 5,5 TL/kg olup, 2016 yılı için 1,5 TLkg piyasa ortalama fiyatları olup, 1440 adet ——- yaklaşık 5 ton hesap üzerinden hesaplandığında dava tarihi olan 2016 yılı için 7.500 TL ve günümüzde ise 27.500 TL bir fiyatlama yapılabileceği fakat ürünlerin getirilmesi hurdaya bırakılmasından çok daha maliyetli olduğu kanaatini bildirmiştir.
Türk Borçlar Kanunun 219.maddesi; Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Madde 223.maddesi; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Tarafların ürünlerin ayıplı olduğu konusunda ihtilafın bulunmadığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile dava konusu ——ve kırık parça üzerinde inceleme yapıldığı, yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafından yurt dışına ihraç edilen millerin son kullanıcıda kırılması sebebi ile 9.851,80 Euro maddi zarara yol açtığı, —— ayıplı olduğu, üründeki ayıbın ürün kullanılmadan tespit edilemeyeceği ve gizli ayıp olduğu, ürünü üreten davalının kullandığı hammaddenin niteliklerini ve kalitesini hammadde siparişi aşamasında belirleyebileceği ve ürettiği ürünün kalitesinden sorumlu olduğu, ürünlerin getirilmesinin hurdaya bırakılmasından daha maliyetli olduğunun tespit edildiği, üründeki ayıbın kullanıma bağlı olarak ortaya çıktığı, ayıbın davacıya 01.12.2016 tarihinde bildirildiği, davacı tarafından ibraz edilen toplantı notundan, davalının ayıptan haberdar olduğu anlaşılmakla; davacı yanın isteminin yerinde olduğu, bedel indirim tarihi 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
9.851,80 Euro’nun 24/02/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
KARAR HARCI
2- Kabul edilen 9.851,80 Euro’nun dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı bulunan 40.490,90 TL dava değeri üzerinden alınması gereken 2.765,93 TL nisbi karar harcının, davacı tarafça dava açılırken 690,78 TL’si peşin olarak yatırılmış bulunduğundan, eksik bakiye 2.075,35 TL nisbi harcın davalıdan tahsili ile hazine irat kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Kabul edilen 9.851,80 Euro’nun dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı bulunan 40.490,90 TL dava değeri üzerinden davacı yararına belirlenen —— davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 690,58 TL peşin harç olmak üzere toplam 721,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 2.150,00 TL bilirkişi ücreti ve 468,70 TL posta ücreti olmak üzere toplamda 2.618,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.