Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/945 E. 2018/1256 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/945 Esas
KARAR NO : 2018/1256

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 25/08/2017
KARAR TARİHİ : 05/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2004 yılında kurulduğunu ve müvekkilinin % 49,4 oranında hissesinin bulunduğunu, davalı şirketin 2016 senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısının 29/05/2017 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin muhalefet etmesine rağmen ————————–yönetim kurulu başkanı, …’in yönetim kurulu başkan yardımcısı, …’nun da yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, 2016 senesi faaliyet raporunun kanuna aykırı şekilde düzenlendiğini, faaliyet raporunda kârın dağıtılmaması önerisinin yer aldığını ve gelecek ile ilgili ekonomik endişelerden söz edildiğini, bu durumun şirketin mali açıdan olumlu gelişmeler yaşadığı ifadesi ile çeliştiğini, finansal tabloların gerçeği yansıtmadığını, 2.250.000 TL’si banka kredisine ve 4.396.899,28 TL de uzun vadeli kredilere karşılık şirketin bankada 19.890.256,56 TL nakit mevduatının görüldüğünü, bunun ile kredilerin kapanmasının ve kâr dağıtımı yapılmasının mümkün olmasına rağmen sırf müvekkilinin mağduriyetine yol açmak için kârın dağıtılmasından kaçınıldığını, genel kurul sırasında söz alan yönetim kurulu başkanının 1.000.000 TL’lik kârın dağıtılmasını genel kurula önerdiğini, bunun faaliyet raporu ile bağdaşmadığını, yönetim kurulu üyelerinin usule aykırı işlemlerle şirkete olan borçlarını fiktif olarak azaltılmış gibi gösterdiklerini, şirketin verimsiz yatırımlar yaptığını, elde ettiği faiz gelirinden daha fazla faiz ödediğini, denetçi raporu okunmadan bilânçoların onaylandığını, müvekkilinin denetleme hakkını kullanamadığını, bunun için özel denetçi atanmasının talep edildiğini, müvekkilinin sorduğu soruların birçoğuna cevap alamadığını veya baştan savarcasına cevap verildiğini, yönetim kurulu faaliyet raporunda şirket personeli ve yöneticilere ait harcamaların yer almadığını, genel kurulda özel denetçi atanması talebinin oy çokluğu ile reddedildiğini, oysa bilânçonun tetkiki için bunun gerekli olduğunu, şirkette küçük paya sahip ortakların çoğunluk paya sahip hakim ortak …’ın oyu ile yönetim kuruluna seçildiklerini, ibra edildiklerini, bunların inançlı yönetim kurulu üyesi olarak kabul edilmesi gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin aldığı karar ile …’a yüksek maaşla danışmanlık ve yöneticilik yetkisi verdiklerini, şirketin giderlerinin önceki yıla arttığını, genel kurulda gündemin 6. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğuyla ibra edildiğini, bu kararın TTK’nun 436/2 inci maddesine aykırı alındığını, çünkü ibra yönünde oy kullanan …’ın yönetim kurulu üyeleri ile menfaat ilişkisi içinde olduğunu ve şirket yönetiminde görev aldığını, bu kararın iptal edilmesi gerektiğini, öte yandan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesinin dürüstlük kuralına da aykırı bulunduğunu, genel kurulda yönetim kurulu üyelerine T.T.K.’nun 395 inci ve 396 mcı maddeleri çerçevesinde verilen iznin de TTK’nun 436/1 inci maddesine aykırılık teşkil ettiğini, menfaat birliği içinde olanların oylamaya katıldıklarını, bu nedenle bu kararın da iptal edilmesi gerektiğini iddia ederek; davalı şirketin 29/05/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesine istinaden alman yönetim kurulu üyelerinin ibrası ve 10 uncu maddesine istinaden alman şirketle rekabet yasağı ile işlem yasağının kaldırılması kararlarının iptaline, gündemde bulunmayan 11. maddenin butlanına, TTK 439 uncu maddesi uyarınca özel denetçi atanmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilli cevap dilekçesinde özetle; davacmm iddia ettiği gibi % 49,4 oranında değil % 49,2 oranında hissesinin bulunduğunu, genel kurulda % 50,8 oranında çoğunlukla karar alınmasına rağmen genel kurulun iradesini kabul etmediğini, davacının afaki iddialar ortaya attığını, somut bir veriye dayanmadığını, müvekkili şirketin son altı yılda 13,16 kat büyüdüğünü, Yeminli Mali Müşavir ve Bağımsız Denetim Şirketi tarafından denetlendiğini, bunların raporlarında gerekli açıklamaların yapıldığını, davacının bilanço okumayı bilmediğini, bu nedenle yanlış bilgiler verdiğini, genel kurulun % 100 oranında nisap sağlanarak toplandığını, davacıya tüm bilgilerin verildiğini, davacının olayı çarpıttığını, özel denetçi atanacak bir durumun olmadığını, davacının 2010 yılı sonuna kadar 7 sene süreyle müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanlığını yaptığını, yetersiz yönetimi nedeniyle şirket yönetimine genel kurul tarafından profesyonel yöneticiler getirildiğini, bu yöneticilerin 6 yılda bir olan fabrika sayısını üç fabrikaya çıkardıklarını, çalışan sayısını da 132 kişiden 334 kişiye yükselttiğini, şirket cirosu dört kat kârlılığın da 17,56 kat arttırıldığını, 2016 yılında şirketi Türkiye’nin en büyük 894 üncü şirketi yaptığını, davacının dava dilekçesinde bu gerçekleri sakladığını, yönetimin başarısız olduğu algısı yaratarak özel denetçi talep ettiğini, davacının husumetinin kendisinin görevden alınmasından kaynaklandığını, ancak kendisinin neden görevden alındığı ile ilgili bir açıklamada bulunmadığını, yönetim kurulunun faaliyet raporunu hazırlarken ihtiyatlı davrandığını ve kâr dağıtılmaması yönünde görüş bildirdiğini, daha sonra olumlu gelişmeleri nazara alarak genel kurulda bu teklifini revize ettiğini ve 1.000.000 TL kâr dağıtılması önerisinde bulunduğunu, kâr dağıtılmaması nedeniyle mağdur olduğunu iddia eden davacının dağıtım önerisine bile olumsuz oy verdiğini, davacının şirkete zarar vermek istediğini, davacının yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçluymuş gibi gösterip bu borçları usule aykırı işlemlerle fiktif olarak azalttıklarını iddia ettiğini, bu iddianın külliyen gerçek dışı olduğunu, davacının davalı şirketin ————- firmalarına fiktif fatura keserek zarara uğratıldığını öne sürdüğünü, oysa fatura kesilerek gelire yazıldığı halde bundan nasıl zarar edileceğini düşünemediğini, diğer yandan ——— firmasının sahibinin davacı olduğunu, müvekkili şirkete borcunu ödemediği için İstanbul Anadolu ————– Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/610 Esas sayılı dosyası üzerinden ————— aleyhine dava açıldığını, davacının iddiaları arasında şirketin bankalarda parası olduğu halde kredi borçlarını ödemediği hususunun da yer aldığını, oysa bu paranın satıcılara ödenecek bir tutar olduğunu, davacının olayı günlük düşündüğünü, davacının olayı yanlış aksettirdiğini, davacının sorduğu soruların net bir şekilde cevaplandırıldığını, istediği tüm bilgilerin faaliyet raporunda bulunduğunu, ücretler konusunda da faaliyet raporunun 29 ve 30. sayfalarında bilgilerin bulunduğunu, davacının inançlı yönetim kurulu iddiasını da ortaya attığını ve bazı kitaplardan bu konuya ilişkin alıntılar yaptığını, oysa bu yayınların 6762 Sayılı eski TTK zamanına ait olduğunu, eski TTK zamanına ait yayınlarda inançlı yönetim kurulu üyeliğinin “bir menfaat sahibinin çıkarlarını korumak ve onun talimatları doğrultusunda hareket etmek üzere yükümlülük altına girmiş kişi” olarak tanımlandığını, 6102 Sayılı yeni TTK’nun 203. maddesinde ise talimatla hareket eden yönetim kurulu üyeliğinin farklı bir şekilde tanımlandığını, davacının diğer ortak … hakkında da mesnetsiz iddialarda bulunduğunu savunarak; dedikodu mahiyetinde iddiaların yer aldığı davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava, davalı şirketin 29/05/2017 tarihinde yapılan 2016 senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısında gündemin 6 maddesine istinaden alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ve 10.maddesine istinaden alınan rekabet ve işlem yasağına izin verilmesine ait kararların iptaline, gündemde bulunmayan 11.maddenin butlanına, ayrıca davalı şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesine isteğine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek , kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, hep birlikte değerlendirildiğinde;
T.T.K. m. 446’da genel kurul kararlarının iptalinin hangi durumlarda ve kimler tarafından talep edilebileceği açık biçimde düzenlenmiştir. Maddeye göre toplantıda bulunup karara olumsuz oy veren bu durumu toplantı tutanağına geçirten pay sahipleri ile toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulunun ve kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
T.T.K.’nun 445 inci maddesinde de; “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler” denmektedir.
Davalı …, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde ———– sicil numarasıyla kayıtlıdır.
Nakil vasıtalarının bir kısım parça ve malzemelerinin montajı konusunda faaliyet gösteren davalı …’nin sermayesi 1.822.000 TL olup, Bir hisse 1 TL’dir. bu sermayenin ortakları arasındaki dağılım ise, … 900.068 TL, … 896.400 TL, … 7.288 TL, … 7.288 TL, … 3.668 TL, … 3.644 TL, … 3.644 TL, Toplam : 1.822.000 TL’dir.
Davacı …’nun sermayede 896.400 TL’lik payı bulunmaktadır. Davacının payı oran olarak % 49,2′ ye tekabül etmektedir.
Davalı şirketin davaya konu olan 2016 senesine olağan genel kurul toplantısı 29/05/2017 tarihinde yapılmıştır. Toplantıya davacı asaleten katılmıştır. %100 oranında toplantı nisabı sağlanmıştır.
Genel kurulda alınan kararlar 12/06/2018 tarihinde tescil edilmiş, 16/06/2017 tarihli ve————– sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Dava konusu 29/05/2017 tarihli genel kurul, T.T.K.’nun 420 inci maddesine istinaden hesapların görüşülmesi için ertelenen 26/04/2017 tarihli genel kurulun devamı niteliğindedir.
Davacı yan, genel kurulda alınan 6 ve 10 numaralı kararların iptalini talep etmiştir. Davacı bu kararlarda olumsuz oy kullanmış ve muhalefet beyanında bulunmuş, bunu toplantı tutanağına yazdırdığı, davanın süresinde açıldığı ve davacının dava açma ehliyeti bulunmaktadır.
6 Numaralı kararda, Yönetim kurulu üyelerinin birlikte ve ayrı ayrı ibraları oylanmıştır, ilgili yönetim kurulu üyeleri kendileri hakkındaki oylamaya katılmamışlardır.
a) Yönetim kurulunun birlikte ibrasında; —— kabul oyuna karşılık, —– ret oyu kullanılmıştır. Yönetim kurulu oy çokluğuyla ibra edilmiştir.
b) …’nun ibrasında; ——— kabul oyuna karşılık,—– ret oyu kullanılmıştır. Oy çokluğuyla ibra edilmiştir.
c) …’in ibrasında;————– kabul oyuna karşılık,—- ret oyu kullanılmıştır. Oy çokluğuyla ibra edilmiştir.
d) …’nun ibrasında; —— kabul oyuna karşılık, 900.068 ret oyu kullanılmıştır. Oy çokluğuyla ibra edilmiştir.
Genel kurul toplantı tutanağına kimlerin kabul, kimlerin ret oyu verdikleri yazılmıştır.
Yönetim kurulu üyeleri, ayrı ayrı oylama yapılmış olsa bile, T.T.K.’nun 436/2. maddesine göre kendilerinin ve birbirlerinin ibralarında oydan yoksundurlar. Genel kurulda ibra oylamasında bu şarta uyulmuştur.
…, hissedar …’nun vekili olarak oy kullanmıştır.
10 numaralı maddede belirtilen husus yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işle ilgili olduğundan, toplantıya katılan yönetim kurulu üyeleri oydan yoksundurlar. Rekabet yasağının kaldırılması oylamasmda bir yönetim kurulu üyesi kendisi ile kararın alınmasında oy hakkından yoksun ise de, bu halde diğer yönetim kurulu üyesi ile ilgili oylamaya katılabilir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 395 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile 396 ıncı maddesinin 1.fıkrası yönetim kurulu üyelerine verilecek olan izinler ile ilgilidir.
Sadece Türk Ticaret Kanunu’nun 395 inci maddesinin 2. Fıkrası, Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile, Yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınlarının şirkete nakit borçlanamayacaklarını kastetmektedir.
Hal böyle iken 10. maddede yapılan izin oylamasının kapsamı Kanun’u da aşar şekilde çok geniş tutulmuş, “Yönetim hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerini, yönetim kurulu üyelerini, üst düzey yöneticilerini ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sihri yakınlarını” da kapsayacak şekilde, hem rekabet yasağı için gereksiz kişilere, hem de şirketle işlem yasağı için alâkasız kişilere izin verilmiştir. Bunların şirkete borçlanmalarının önü açılmıştır.
Öte yandan T.T.K.’nın 436/1 inci maddesinde belirtilen oydan yoksunluk şartına da uyulmamıştır.
Gündemde olmadığı için butlanı talep edilen 11. maddede, yapılan bir oylama ve alınan bir karar yoktur.
Davacının bir diğer talebi de, davalı şirkete özel denetçi atanmasına ilişkindir.
T.T.K.’nun 439 uncu maddesinin 1 inci bendi; “Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık ——– şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir ” hükmüne havidir. Huzurunuzdaki davada davacının talebi de özel denetçi atanmasına ilişkindir. Davacı, davalı şirketin 29/05/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında özel denetçi tayin edilmesini istemişse de, bu talebi kabul edilmemiştir. İş bu dava süresi içinde açılmıştır.
Özel denetim hakkının keyfi ve kötü amaçlı kullanılmasını önlemek amacıyla T.T.K.’da bazı şartlara yer verilmiştir. Buna göre, bir pay sahibinin özel denetim talebinde bulunabilmesi için gerekli ön şart pay sahibinin önceden bilgi alma veya inceleme hakkını kullanmış olmasıdır. Anonim şirket pay sahiplerinin bilgi alma veya inceleme hakkı, T.T.K’nun 437. maddesinde düzenlenmiştir. Özel denetim talebinde bulunulduğunda, bilgi alma veya inceleme hakkının gerçekleştiği genel kurul tutanağında özellikle belirtilir. Bu hak kullanılmadan pay sahipleri özel denetim yapılmasını isteyemez. Kanun koyucu bu sayede, şirket dışı menfaat sağlamak, bir kararı önlemek veya taktik bir üstünlük elde etmek amacıyla talepte bulunarak özel denetim kurumunun kötüye kullanılmasını önlemeyi amaçlamıştır.
Kanun koyucu, özel denetim kurumuna fer’i bir nitelik kazandırmak istemiştir. Bu fer’ilik, kişisel, maddi ve şekli bir görünüme sahiptir. Her şeyden önce, pay sahibi, bilgi alma ve inceleme hakkını (T.T.K. Md 437) kullanmalıdır. Yönetim kurulu, açıkça eksik veya tatminkâr olmayan ya da doğrulukları bakımından var olan şüpheleri ortadan kaldırmayan bu bilgileri pay sahibine vermeyi reddederse, pay sahibi özel denetim talebinde bulunabilir.
T.T.K.’nun 438. maddesinin 1. bendine göre; önceden bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olması halinde ve ayrıca,
T.T.K.’nun 439. maddesinin 2. bendine göre; dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanacaktır.
Dava konusu olayda henüz, T.T.K.’nun 438 inci maddesinin 1 inci bendine göre; “önceden bilgi alma ve inceleme hakkının kullanıldığı” kanıtlanmış değildir.
İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde——— sicil numarasıyla kayıtlı bulunan davalı …’nin, davaya konu olan 2016 senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısı 29/05/2017 tarihinde yapılmıştır.
Mevcut delillere göre yapılan inceleme neticesinde; genel kurulda gündemin 6. maddesine istinaden alınan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kararın, Kanun’a veya esas sözleşme hükümlerine özellikle dürüstlük kurallarına aykırı yönü görülmemiştir.
Genel kurulda gündemin 10. maddesine istinaden alınan; T.T.K.’nun 395. ve 396. maddelerine göre izin verilmesine ilişkin karar Kanun’a ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı bulunmuştur.
Genel kurulda butlanı talep edilen 11. maddede yapılan bir oylama ve alınan bir karar yoktur.
Davalı şirkete özel denetçi atanmasına ilişkin şartlar oluşmamış olup, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalı şirketin 29.05.2017 tarihli olağan genel kurulunda gündemin 10. maddesine ilişkin olarak alınan rekabet yasağı ve işlem yasağını kaldırılmasına ilişkin kararının iptaline,
Aşan istemin reddine,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 4,50 TL nin davalıdan tahsiline,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
5-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 67,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen 180,00 TL posta ücreti ve 1.000 TL bilirkişi ücretinin toplamda 1.180,00 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek taktiren 1/2 oranında 590,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan 590,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarf edilen 32,60 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre taktiren 1/2 oranında 18,30 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına, kalan 18,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.