Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/931 E. 2022/377 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/931 Esas
KARAR NO : 2022/377

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2017
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi özetle ; müvekkili şirket yetkilisi ———-başarılı bir iş adamı iken —- yapmaya karar verdiğini ve 2010 yılında davacı $irketi kurduğunu, —- — gerektiğinden arkadaşı olan davalıyı bir pay ile şirkete ortak aldığını, davalı — şirketi temsil ve çek imzalama yetkisinin bulunmadığını,— uzun süre — tarihinde bankadan gelen telefon ile 935.000 TL’lik çekin davalı —- tarafından ibraz edildiğinin ve bedelinin istendiğinin bildirildiğini,— bu olay karşısında şok yaşadığını, çünkü bir hafta önce elinde çek olmadığını söyleyen davalı — elindeki imzalı boş çeklerden birini doldurarak tahsil etmeye çalıştığını anladığını, çek incelendiğinde imza ile yazıların farklı kalemlere olduğunun görüleceğini, — şirket adına ödeme yapmak üzere kendisine teslim edilen imzalı boş çeklerden birini kendi lehine doldurduğunu, 17-08-2017 tarihinde — soruşturma dosya numarasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı şirket ile davalı arasında borçlanmayı gerektirecek bir ilişkinin olmadığını, tamamen güven ilişkisine dayanmılarak şirket adina ödeme yapması için çeklerin verildiğini, davalının kendi adına düzenlediği çek ile şirketi kendisine borçlandırdığını, davalının elinde kaç tane çek kaldığının bilinmediğini, bankadan alınan bilgiye göre iade edilmemiş 31 adet çek gözüktüğünü, davalı —– bunları nasıl dolduracağının belli olmadığını, son on aydır —– şirket adına kimseye çek vermediğini, şirket mali müşavirine de —- sonra çek keşide edildiğinin bildirilmediğini, şirket ile ilgili ödemelerin genellikle çek ile yapıldığını, bunun için de imzalı boş çeklerin davalıya bırakıldığını,; 2016 yılında davacı şirketin bir — — yaptığını, ödemeler için de —– tarihinde —- alınan çek koçanında kalan çeklerin boş ve imzalı olarak davalıya teslim edildiğini, organizasyonun davalı yanca gerçekleştirildiğini, bir anda şirketin 2016 senesine ait defterlerinin vergi mufettışlerı tarafından incelemeye alındığını, sahte ve — çıkması üzerine müvekkili şirket yetkilisi — davalı —- arasında anlaşmazlık çıktığını, davalının şirket aleyhine başka işler de yaptığının tespit edildiğini, boş çekler geri istendiğinde davalının elinde hiç boş çek olmadığını bildirdiğini iddia ederek; karşılıksız kaydı basıları —- şirket hesabından keşide edilen—-olduğunu tespıtıne bu çek nedenıyle davacının davalıya borcu bulunmadığına, » 40 tan az olmamak üzere icra tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, icra takibinin öncelikle teminatsız durdurulmasına, bu istem yerinde görülmezse asıl alacağın % 15’i tutarındaki teminatla durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle ; müvekkilinin davacı şirketin kâğıt üzerinde değil gerçek ortağı olduğunu, hiçbir zamanı sahte fatura kesmediğini ve müşterilerden komisyorn almadığını, davacı şirketin durumunu iyileştirmek için banka hesabına milyonlarca liralık destekler sağladığını, bu ödemelerin banka kayıtlarında görülebileceğini, müvekkilinin çeki davacı şirketin bilgisi dahilinde şirkete vermiş olduğu borçlara karşılık aldığını, hatta çeki şirket yetkilisi —- düzenlediğini, dava dilekçesinde müvekkiline borç ödeme yetkisinin verildiğinin ikrar edildiğini, buna göre müvekkilinin kendi borcunu bile ödememiş olmasının hukuksuz sayılmayacağını, davacı şirket yetkilisinin müvekkili gibi bir çok kişiye borcunun bulunduğunu, davada konu edilmeyen ihtilâflardan dolayı müvekkilinden intikam almaya çalıştığını, davacı şirket yetkilisinin taşınmaz alımı için müvekkiline vekâlet verecek kadar güvendiğini, müvekkilinin elinden yaklaşık 5 milyon Liralık taşınmaz geçtiğini ve kendine bir menfaat sağlamadığını, müvekkilinin şirketten kâr payı bile almadığını, davanın kötü niyetli olarak açıldığını savunarak; davanın reddine, davacının % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava ; Davalının bankaya sunarak “karşılıksızdır” kaşesi bastırdığı —- verilmiş bulunan ve keşidecisi “——– numaralı Çek’in bedelsiz olduğunun tespitine ve bu çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporları gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporları, tarafların iddia ve savunmaları, hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı vekili; dava konusu olan çekin müvekkili şirket yetkilisi tarafından, şirketin ödemelerinde kullanılmak üzere davalıya imzalı ancak boş olarak verildiğini, davalının çekin boş olan kısımlarını kendi adına ve 935.000 TL bedel yazarak doldurup bankaya ibraz ettiğini, durumu bankadan gelen telefon ile öğrendiğini iddia ederek; müvekkilinin söz konusu çekten ötürü davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise; dava konusu çekin, müvekkilinin şirkete verdiği borçlara karşılık davacı şirket yetkilisi tarafından düzenlendiğini, aralarındaki başkaca ihtilâflar nedeniyle davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı ——— —- sicil numarasıyla kayıtlı olup, ——– tarihinde tescil edilerek kurulmuştur.
Davacı şirketin —- olup, bu sermayenin; —kısmı —- kısmı davalı ——– aittir.
Şirketin ana sözleşmesi— tarihli ve 7511 sayılı —–ilân edilmiştir.
Davacı şirketin kuruluş ana sözleşmesinin 8 inci maddesine göre; ilk on yıl için şirket ortaklarından — şirket müdürü olarak seçilmiş, 9. maddesine göre de; kendisine münferiden temsil ve ilzam yetkisi verildiği, —göre süresi —- kadardır.
Davacı şirketin sermayesi 100.000.- TL. sı iken, elde ettiği kârlar ile —-her yıl sürekli olarak artmış ve 2017 senesinde 12.091.187,53 TL’ye kadar yükseldiği, şirketin varlıkları, her zaman borçlarını karşılamaya rahatça yetecek düzeyde olmuş, son iki yılda borçların, varlıkların yaklaşık yarısı kadar olduğu, — sermayenin 121 katı olduğu, bu yönden bakılacak olursa davacı şirketin, davalıdan borç alması için bir ihtiyacı bulunmadığı, dava konusu çekin de kaydı olmadığı, ancak, 2012 senesinden itibaren davacı şirket ile davalı arasında bir cari hesap oluştuğu, bu cari hesap kayıtlarına göre; davacı, davalı şirkete paralar vermiş, paralar almış, şirket için ödemeler yapmıştır. Sene sonunda oluşan bakiye, şirket yöneticisi — hesabına aktarıldığı, söz konusu kayıtlara göre 2016 senesi sonu itibarıyla davalının, davacı şirketten olan alacağının 1.424.293,53 TL olduğu,
Davacı vekili “davalının yaptığı banka havalelerinde herhangi bir açıklamanın yazılı olmadığını, bu nedenle kural olarak banka yoluyla yapılan havale şeklindeki ödemenin aksi kanıtlanmadığı sürece bir borcun tediyesi amacıyla yapıldığının kabul edildiğini, bunun aksini iddia eden tarafın iddiasını yazılı belgeyle ispatlamak zorunda olduğunu” ileri sürmüştür. Davacı bu şekildeki iddiası ile; “davalının gönderdiği banka havalelerinde bir açıklama yazılı olmadığından, bunun borç verme yerinde, bir borcun tediyesi anlamına geldiğini” kanıtlamaya çalışmaktadır. Ancak, her ne kadar banka dekontlarında bir açıklama yazılı olmasa da, davacı kendi defter kayıtlarında bu havaleleri davalının alacağına kaydedildiği, yani davalıyı alacaklandırdığı, bu şekilde davacı şirket ile davalı ortağı arasında bir carı hesap ilişkisi oluştuğu belirlenmiştir.
Davacı tarafından sunulan —- 31.12.2016 tarihli makbuzda; “— nakit olarak cari hesabıma mahsuben almış bulunmaktayım” diye yazılı olup, davalının belge altındaki imzayı kabul etmediği, uzman bilirkişiden alınan rapor ile bu imzanın davalıya ait olduğu belirlenmiştir ancak derdest davanın konusu çekin keşide tarihi —-Fakat davacının sunduğu — 31/12/2016 tarihli olup, derdest davanın konusu çekin üzerinde düzenleme tarihi olarak 08.08.2017 tarihine yer verildiğinden ve bu çekin ileri tarihli olarak düzenlendiğine dair herhangi bir yazılı delil bulunmadığından, dava konusu çekin, dosyaya sunulan 31.12.2016 tarihli ödeme makbuzu ile ilişkilendirilmesine zamansal olarak imkan bulunmadığı gibi davalının dosyaya sunduğu dekontlara göre davalı şirkete 1.424.293,53 TL’den fazla ödeme yaptığı görülmüştür.
Somut olayda davacı taraf, davalı —- şirket adına ödeme yapması için teslim edilen imzalı boş çeklerden birinin davalı — tarafından doldurularak bankaya ibraz edildiğini öne sürmektedir. Davalı ise, davacının bu iddiasını reddederek söz konusu çekin, davacı şirkete borç olarak verilen paralara karşılık davacı şirket yetkilisi tarafından tanzim edilerek kendisine verildiğini savunmaktadır, ispat yükü davacıdadır.
Yargıtay içtihatlarına göre ; açığa düzenlenmiş olan çekin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu yöndeki iddiasını yazılı delillerle ispatlaması gerektiği görüşünde olduğu, fakat somut olayda dosyaya bu yönde sunulmuş herhangi bir yazılı delile rastlanılmadığı, ispat yükü davacıda olup davacının yazılı belgelerle iddiasını ispatlayamadığı, delilleri arasında yemin deliline de dayanmadığı görülmekle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
1-KANITLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
HARÇLAR
3-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 15.967,47 TL harçtan mahsubu ile, fazla yatırılan 15.886,77‬ TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
VEKALET ÜCRETİ
4—-tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 63.800,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
YARGILAMA GİDERLERİ
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen 18,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.