Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/885 E. 2018/385 K. 02.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/885 Esas
KARAR NO : 2018/385

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/08/2017
KARAR TARİHİ : 02/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafça dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından sigortalı dava dışı araca davalı tarafından hasar verildiğini, söz konusu zararın müvekkili şirketçe karşılandığını ve sonrasında davalılara rücu mektubu gönderilmek suretiyle ödenen hasar bedelinin talep edildiğini ancak davalının tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, borcun tahsili için başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; yerleşim yerinin ……..olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduğunu, ayrıca takibin de yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından bahisle davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, ayrıca davaya konu kazada maliki olduğu aracın sürücüsünün tam kusurlu olmadığından bahisle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın, davalı sigortalıya ödenen tazminat bedelinin haksız fiil sorumlularından rücuan tazmini talebi olduğu, davacı tarafça davalının maliki olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde dava dışı sigortalının aracında meydana gelen hasarın sigortalıya ödendiğinden bahisle ödenen miktarın rücuan davalıdan tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali olduğu, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Dava rücuan tazminat davası olması nedeniyle halefiyet esasına dayalı olarak açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2016 tarihli 2016/18769 Esas ve 2016/12023 Karar sayılı ve benzer nitelikteki birçok ilamında; “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı … şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması…” gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Eldeki dava bakımından değerlendirildiğinde; dava halefiyet ilkesi ile açıldığından görev belirlenirken dava dışı halef olunan kişinin açtığı davaya bakmakla görevli olan Mahkeme eldeki davaya bakmakla da görevlidir. Sigorta sözleşmesine bakıldığında sigortalının gerçek şahıs olduğu, aracın kullanımının hususu otomobil olduğu gibi davalının da tacir olduğuna dair herhangi bir iddia ve delil bulunmadığı, bu hali ile dava dışı sigortalı davalıya karşı dava açsa idi söz konusu davaya genel görevli asliye hukuk mahkemesince bakılacağı dikkate alındığında, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 115/2 Mad. Uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama gideri ve harçın görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4- Vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/04/2018