Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/821 E. 2018/772 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/821 Esas
KARAR NO : 2018/772
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/07/2017
KARAR TARİHİ : 10/07/2018 (Tefhim Tarihi)
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, aleyhine icra takibine konu edilen bonolar nedeniyle borcunun bulunmadığını, bonoların bir dükkanın kira kontratının kendi üzerine yapılacak zannı ile verildiğini ancak kontrat yapılmadığı gibi atölyeyi bu yerden taşımak zorunda kaldığını ve bu durumun davalıya noter kanalıyla bildirildiğini ve anahtarın teslim edildiğini, taraflar arasında 05/12/2016 tarihinde eski kiracıların da olduğu sulh ibra ve tahliye protokolü yapıldığını, protokol uyarınca önceki kiracının taşınmazı tahliye edeceğini ve yeni kiracı olarak davacının devam edeceğini, bu nedenle davacının söz konusu bonoları düzenlediğini, ancak işyerinin alt katı bir başkasına kiraya verdiğini ve bu kiracının taşınmaza ait olan açık tüm alanları da araçları ile işgal etmesi nedeniyle müvekkilinin iş yerini kullanamaz hale geldiğini ve müvekkilinin taşınmazı tahliye ettiğini, davalının elinde kalan 8 adet bononun konusuz kaldığını ve iade edilmesi gerektiğini bildirmemize rağmen davalı bu bonolardan iki tanesini icraya konu yaptığından bahisle İstanbul Anadolu 28. İcra Müdürlüğünün ….. esas ila …….esas sayılı dosyalardan davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 05/12/2017 tarihli celsede alınan beyanında dava dilekçesini tekrarla davaya konu senetlerin davalı tarafça kiraya verilecek olan taşınmazın kira bedeli olarak verildiğini ancak davalının taşınmazı kiralamadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; davacı taraf 05/12/2016 tarihli başlığı sulh, İbra ve Taliye Protokolü olan sözleşme ile kiracı olmayı kabul ettiği, 01/01/2017 den başlamak üzere kiracı olduğu, hatta davacının hem ilk yılın hem de 01/01/2018 de başlayacak ikinci kira yılının dahi kira bedelinde mutabık kalarak imza attığı, bu arada davacı her ne kadar gerçek kişi olsa da kendisi tacir olup kiralanan yeri de mobilya üretimi amaçlı kullandığı, davacı tarafça kira konusu taşınmazı tahliye ettiğinin noter kanalıyla bildirildiğinin iddia edildiğini ancak müvekkiline böyle bir ihtarın ulaşmadığını, dolayısıyla bozucu yenilik doğuran nitelikteki fesih beyanının müvekkiline ulaşmadığı için hukuki sonuç doğurmayacağını, davacının da imzasını taşıyan sözleşmede açıkça alt katta başka bir kiracı olduğu ve davacının bu kiracının faaliyetlerini aksatmakta kaçınacağı, tadilat yapmasına ve kira sözleşmesinden kaynaklanan yetkilerini kullanmasına engel olmayacağının düzenlendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin icra takibine konu olan senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebi olduğu, davacı tarafça takip konusu senetlerin taraflar arasında imzalanan kira kontratı nedeniyle verildiği ancak davalının sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 114.maddesinde dava şartları düzenlenmiş ve Mahkemenin görevi dava şartı olarak belirtilmiş, 115.maddesinde de dava şartı yokluğu halinde davanın usulden reddedileceği hükmüne yer verilmiştir. Menfi tespit talepleri bakımından özel görevli Mahkeme düzenlenmediğinden görevli Mahkeme belirlenir iken taraflar arasındaki temel ilişkiye bakılmalıdır. Eldeki dava bakımından; takibe dayanak yapılan senetlerin dosya arasına sunulan sulh, ibra ve tahliye protokolü başlıklı anlaşma nedeniyle verildiğinin, anlaşmaya göre dosyamız davacısının kiracı, dosyamız davalısının kiraya veren olarak belirtildiği ve senetlerin davacı tarafın duruşmada alınan beyanına göre kira bedeli olarak verildiği, bu hali ile taraflar arasındaki temel ilişkinin taşınmazın kiralanması olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 4-(a) maddesinde “Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar..”ın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinin düzenlendiği, bu hali ile eldeki dava bakımından Mahkememizin görevsiz olduğu (Yargıtay 20. HD’nin 13/06/2016 tarihli 2016/4920 – 6859 Esas ve Karar ) ve davanın usulden reddi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle davanın HMK nın 115/2. Mad uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğıinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı 10/07/2018