Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/8 E. 2020/618 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/8 Esas
KARAR NO : 2020/618

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2017
KARAR TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarihli dava dilekçesinde özet olarak; müvekkil ile davalı ———-kapsamında, davalı şirkete çeşitli tarihlerde—- satışı ve teslimi yapıldığını, faturalara süresinde itiraz edilmediğini, ancak fatura bedellerinin ödenmediğini, müvekkil şirketin, davalı şirketten takip dayanağı —— nolu faturadan kaynaklı bakiye alacağın bulunduğunu, alacağın tahsili için Anadolu —.icra müdürlüğünün —-sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu, icra takibinde talep etmiş oldukları 163,80-TL işlemiş faizi dava konusu yapmadıklarını talep etmediklerini öne sürerek itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yana dava dilekçesi 20/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça herhangi bir cevap verilmemiş, HMK 128 madde hükmü gereği davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine bakiye fatura alacağına istinaden —- işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.293,48-TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, davalı tarafa ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı tarafça 03/01/2017 tarihinde sunulan dilekçe ile icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş ve 17/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının takibe tutunduğu 23.08.2016 tarih 5.994.21 TL fatura ve içeriği malları davalıya teslim ettiğini somut bir şekilde kanıtlayamadığından, alacağın tespitine varılamadığını, bununla beraber davacı defterleri usulüne uygun tutulmuş olduğunu, kayıtlarının birbirini doğruladığını, buna karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş durumda olduğunu, buna göre yüce mahkeme, davacının, defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, bu bağlamda fatura ve içeriği malların davalıya teslim edildiğini benimsemesi halinde davacının; takip konusu faturadan bakiye kalan 2.455.92 TL alacağını talep edebileceğini, hususundaki görüş ve kanaatlerini sunmuştur.
Alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda davalının BA formları ve ticari defterleri de dosyaya kazandırılarak dosya ek rapor için tekrar bilirkişiye tevdii edilmiştir.
03/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalının incelenen defterlerinden davacı şirketten içerisinde takip konusu fatura da olmak üzere 60.129,68-TL tutarlı toplam 9 adet satış faturası aldığı, davacının defterlerinde de bu faturaların mevcut olup faturalar hususunda ihtilaf olmadığı, davalının davacı şirkete 35.003,50-TL ödeme yaptığının defterlerinden tesbit edildiği, (ancak bu hususun davacı defterinde —- davalının bakiye borcunun bulunduğu yani alacaklı olduğu , bu durumda taraf defterlerinin sadece ödeme yönünden uyuşmadığı davacı defterinde 55.000,00-TL ödeme gözükürken davalı defterinde 35.003,50-TL ödeme gözüktüğü bu durumun ise davacı defterinde 10/08/2016 tarihinde tahsilat gösterilen 20.000,00-TL’nin davalı defterine kaydedilmemesinden ayrıca davacı defterinde ——– ödemenin davalı defterinde 1,50-TL fazlasıyla kaydedilmesinden ileri geldiği, ,takip konusu faturadan bakiye kalan tutarın 2.455,92-TL olacağı görüş ve kanaatlerini sunmuştur.
Davacı vekili 10/02/2020 tarihli dilekçesiyle davasını tamamen ıslah etmiş ve cari hesaptan kaynaklı bakiye alacağını talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davacı tarafça, davalı aleyhine başlatılan icra takibinin iptalinin talep edildiği; davalı tarafça davaya cevap verilmediği ve tüm vakıaların inkar edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça; takip konusu fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay —-. Sayılı İlamı)
20/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda da bildirildiği üzere taraflar arasında ticari ilişki nin 25/07/2016 tarihinde başladığı, davacı tarafından davalıya toplamda — tutarında fatura düzenlendiği davacı defterlerinde kayıtlı olduğu üzere davalının bazı ödemeler yaptığı ve bu tarihten sonra da taraflar arasında başkaca ticari ilişkinin olmadığı, takibe konu faturaların davacı tarafından davalının ticari ünvanına düzenlendiği, muhteviyatlarının muhtelif cam emtiaları olduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı tarafça borcun ödendiğine ilişkin olarak başkaca herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre 2.455,92- TL alacağının bulunduğu, tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu ,takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olmadığından likit olarak değerlendirilemeyeceği yargılamayı gerektirdiği bu sebeple icra inkar tazminatına da hükmedilmemesi gerektiği dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile ;
İstanbul Anadolu —-. İcra müdürlüğünün — Esas numaralı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 2.455,92-TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda işleyecek avans faizi işletilmek suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
İcra inkar tazminatı talebinin reddine
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 167,76 TL’den dava açılırken yatırılan 61,14 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 106,62 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından yatırılan 61,14 TL peşin harç, 31,40TL başvurma harcı, 54,40 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 146,94 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 201,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.451,10 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı % 48 oranında olmak üzere 696,53 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan —– göre belirlenen 2.455,92 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK ‘nın 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okundu, usulen anlatıldı.