Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/72 E. 2021/402 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/72 Esas
KARAR NO : 2021/402
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2017
KARAR TARİHİ : 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka —– müşterisi dava dışı —– kapsamında kredi kullandırıldığını, iş bu kredi sözleşmelerine davalının kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine——- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, buna rağmen ödeme yapılmaması üzerine ——- ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin dayanağının dava dışı firma ile davacı banka arasında imzalanan—- sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin dava dışı şirketin —-tarihine kadar ortağı iken ortaklar kurulu kararı ile ortaklıktan ayrıldığını, bu kararı —– yevmiye numaralı yazısı ile onaylandığını, —- yayımlandığını, müvekkilinin hisselerinin devredildiği ve mevcut kefalet, taahhüt ve benzeri hiçbir sorumluluğunun kalmadığı ve varsa mevcut borçların bildirilmesi yönünden —- yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, işbu ihtarnamenin davacı bankaya—– tarihinde tebliğ edildiğini, banka tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, davacının ihtarı yanıtsız bırakarak müvekkilinin kefaletini sonlandırdığını, buna rağmen hesap kat ihtarının müvekkiline tebliğ edildiğini, bu ihtara—— yevmiye numaralı ihtarı ile itiraz edildiğini, müvekkilinin kefalet sorumluluğunun sona erdiğini, davacı tarafından haksız olarak icra takibi başlatıldığını, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını savunarak; davanın reddine ve %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller,—— sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—– dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından kredi alacağına istinaden dava dışı —- ve davalı aleyhine—- işlemiş akdi faiz, —- ihtarname masrafı olmak üzere toplam —— alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak temerrüt faizi ile birlikte tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya — tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından —— tarihinde icra takibine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı yana tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlık konularına ilişkin olarak bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen —– tarihli raporda özetle; dava konusu icra takibine konu edilen kredi sözleşmesine göre davacı bankanın asıl borçlu— takip tarihi itibariyle—- alacaklı olduğu, anılan kredi sözleşmesinde kefalet imzası bulunan davalının da tahsilde tekerrür olmamak üzere işbu borçtan sorumlu olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı vekilinin itirazları doğrultusunda önceki bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen —— tarihli ek raporda özetle; davalının dava dışı asıl borçlu şirketin ortaklıktan ayrıldığına ilişkin bildirim tarihi olan —— tarihi ile hesabın kat edildiği —- tarihi arasında davacı banka tarafından asıl borçludan —- kredi tahsilatı yapıldığı, —- tarihinden sonra —- tutarlı kredi ödemelerinden davalı kefilin haberdar edilmediği, bu hali ile davalı kefilin sorumluluğunun sona erdiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan kök ve ek raporlar hüküm kurmaya elverişli olmadığından yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen — tarihli raporda özetle; davacı banka ile dava dışı—- bedelli—- imzalandığı, işbu sözleşmede davalının sözleşme limiti kadar tutar için müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, davalının ortaklıktan ayrılma tarihi sonrası kullandırılan—- bedelli kredi nedeniyle de sorumluluğunun bulunduğu, davacının takip tarihi itibariyle— asıl alacak, —- işlemiş akdi faiz, — işlemiş temerrüt faizi, —- masraf olmak üzere toplam —- alacağının bulunduğu, takip tarihinden itibaren asıl alacak miktarına %39 oranında temerrüt faizi talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalı yanın müteselsil kefili olduğu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, kefalet ilişkisinin kullandırılan krediden önceki bir tarihte sona erdiği savunularak davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalının hak düşürücü süre yönünden itirazı bakımından; davalı tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, bu hali bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı anlaşıldığından, davalı yanın işbu itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu durumda öncelikle davalının, takip konusu krediye istinaden kefaletinin devam edip etmediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı şahıs, dava dışı—- tarihinde ortaklıktan ayrılmış, bu husus —– ilan edilmiştir. Ayrıca davalı şahıs tarafından, davacı bankaya gönderilen—— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile de dava dışı şirkette bulunan hisselerinin tamamının devredildiği, —— tarihinden itibaren anılan şirket ile ilgili hiçbir sorumluluğun kendisine ait olmadığı, mevcut kefalet, taahhüt ve benzeri hiçbir sorumluluğu kabul etmediği ve kayıtlarda gerekli düzeltmelerin yapılmasının ihtar edildiği anlaşılmaktadır. Anılan ihtarname davacı bankaya —– tarihinde tebliğ edilmiş, banka tarafından ihtarnameye karşı herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan ve davalının kefili olduğu—– tarihidir.
Kefil, geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Bu şekilde bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması da sonuca etkili değildir. Borç sıfırlandıktan sonra borçluya yeni bir kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından, sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğu devam edecektir.
Eldeki davada; davalının kefaletten vazgeçme beyanı içerir ihtarnameye davacı banka cevap vermemiştir. Bu hali ile, davacı banka tarafından kefaletten vazgeçme beyanı açıkça kabul edilmediğinden, işbu beyan sonuç doğurmayacaktır. Takip konusu kredi de asıl borçlu ile imzalanan —- tarihli—–istinaden kullandırıldığı hususu da hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, davalının işbu borç nedeniyle kefalet yükümlülüğünün devam ettiği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında alınan—– tarihli bilirkişi raporları, takip konusu kredinin hangi kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığı tespitini içermemesi ve yapılan hesaplamaların denetime elverişli olmaması nedeniyle hükme esas alınmamıştır.
Dosya kapsamında alınan —- tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı kefilin sorumlu olduğu kredi anapara tutarının —- olarak tespit edildiği, davacı banka tarafından —- tarihinde hesap kat ihtarının gönderildiği, davalının —— tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, uygulanması gereken akdi faiz oranın — olduğu, temerrüt faizi oranının ise— olduğu, icra takibi ile talep edilen ihtarname masrafına ilişkin dekontun dosyada mevcut olduğu, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olduğu miktarın —- işlemiş akdi faiz, —– temerrüt faizi,— masraf olmak üzere toplam —- olarak hesaplandığı, yapılan hesaplamanın mahkememizce de benimsendiği, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren —- oranında temerrüt faizi işletilebileceği kanaatine varılmıştır.
Kabul olunan kısım yönünden, alacağın miktarının yargılamayı gerektirmediği ve belirlenebilir olduğu dikkate alınarak, davalı aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Reddedilen kısım yönünden, davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından, davalı yanın kötü niyet tazminatı istemi dikkate alınmamıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere —— gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Sabit olan — asıl alacak,— işlemiş akdi faiz, — işlemiş temerrüd faizi,— ihtarname masrafı olmak üzere toplam —- alacağın, asıl alacağın takip tarihinden itibaren %39 oranında uygulanacak temerrüd faizi ile isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının—— sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Kabul olunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşan istemlerin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 15.065,69 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 3.817,43 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 11.248,26 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça yatırılan 3.817,43 TL peşin harç ve 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 3.843,83 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti ve 174,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.974,50 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %99 oranında olmak üzere 1.954,76 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davada haklı çıktığı %1 oranında olmak üzere toplam 5,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6.Kabul edilen kısım yönünden, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 23.888,42 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Reddedilen kısım bakımından, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 2.986,80 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı tarafın yokluğunda karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde—– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.23/03/2021