Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/499 E. 2021/543 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/499 Esas
KARAR NO : 2021/543
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin,—– bedel mukabilinde satın alış ve işbu üyelik devrinin —- tarihinde — tarafından kabul edilerek üye kayıt defterine işlenmiş olduğunu, —–tarafından inşaat işlerinin tamamlanarak ——- yapılmasına rağmen, —- numaralı dairenin tapusunun müvekkili adına tescil edilmemiş, 3. Şahıs —— adına tapu kaydında tescil işlemi yapılmış olduğunu, Müteahhit firmanın borca batık olmasından ve söz konusu işleri takip etmemesinden istifade ederek davacıya ait olan ve site kurulduğundan bu yana davacı tarafından yararlanılan daireleri satmaya çalıştığını belirterek, öncelikle — devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, Davalı adına kayıtlı —- ait tapunun iptali ile mezkur dairenin tapuya kayıt ve tescilinin müvekkili adına yapılmasına, tapu iptali ve tescil yönündeki talepleri uygun görülmez ise, davaya konu dairenin rayiç bedelinin tespit edilerek dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılar üzerine yükletilmesiııe karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı—–vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu dairenin bulunduğu sitenin inşasının müteahhit—– tarafından üstlenilmiş olduğunu, teknik şartname ile birlikte inşaatın bitimine müteakip yapılacak daire paylaşımının da kararlaştırılmış olduğunu, dava konusu dairenin miras yoluyla müvekkili tarafından iktisap edilmiş olduğunu, müteahhit—- sözleşme ile mutabık-kalman birçok taahhüdün yerine getirilmemiş, oturma izninin alınmamış olduğunu, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmesi amacıyla ve ifa edilene kadar müvekkili arsa sahibi tarafından teminat amaçlı olarak bazı dairelerin devrinin gerçekleştirilmemiş olduğunu, müteahhit —- yerine alıcı davacı tarafından davanın açılmış olduğunu, davacının yüklenicinin halefi sıfatı ile onun — edimlerini tümüyle ifa etmediği takdirde tescil talep edemeyeceğini, davacının —- arasındaki —- numaralı dairenin devrinin yapılmış olmasına rağmen, davacının—- numaralı daire üzerinde hak iddia edemeyeceğini, dava konusu edilen dairenin iddia edildiğinin aksine, davacı tarafından kullanılmadığını, bu sebeple huzurdaki davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın müvekkili açısından reddine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—- cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Asliye ticaret mahkemesi olduğunu, tam iki tarafa borç yükleyen akitlerde kendi borcunu ifa etmeyen karşı taraftan borcun ifa edilmesini talep edemeyeceğini, müvekkilinin, davacının babasının sahibi bulunduğu şirkete olan borcunu ödeme zımmında—– hissesini satıp devretmiş ancak devre ilişkin olarak bedel almadığını, davacı tarafın devir bedeli olarak müvekkilinin davacının babasına ait şirkete olan borçlarının silineceğini ve müvekkiline ait olan çekleri iade ile ibraname vermekle borcun sukut edeceğini, bahse konu protokolun mahkemeye ibraz edileceğini, davacının hisse devir zamamnda bedel ödemediği gibi, protokolle satışı yapılan bağımsız bölümden başka bir bağımsız bölümün tapusunu talep ettiğini, müvekkilinin bilgisi olamayan ve sadece davacı ile üyesi olduğu—- arasında geçtiği beyan edilen işlem ile ilgili olarak müvekkilinin sorumlu tutulmasının imkansız olduğunu, yönetim kurulu kararı ile değişmeyen önceki —– numaralı dairenin tapusunun devrinin söz konusu olup olmayacağının araştırılması gereken bir husus olduğunu,—– öncelikle —— olan tüzel kişilikler olduğunu, —- taşınmaz satın alınmasının öncelikle genel kurul kararı ile yönetim kuruluna verilen yetki ile gerçekleşebileceğini, usulune uygun olarak bu şekilde bir karar alınmadan—– tapu devrini yapmasının mümkün olmadığını, alınmış böyle bir kararın varlığı ve diğer hususların ancak —- ilgili davalara bakmaya görevli mahkemelerde araştırılıp sonuca göre karar verilmesi gerektiğnii,—- üyelerine taşınmaz devri yapamaması kısacası ferdileştirmeyi tüm üyeleri için gerçekleştirememesi durumunda ferdileşme neticesinde bağımsız bölüm sahibi olmayan üyelerin tapu maliki olan üyelere sebepsiz zenginleşme neticesinde dava ikame etme imkanı mevcut olduğunu, Bu durumda bağımsız bölüm sahibi olmayanın bırakılıp direk olarak müvekkiline yönelmesi ve kooperatiften bağımsız bölüm talep etmesinin hukuken korunacak bir menfat olmadığını, açılan davanın hukuki mesnedinin olmadığını, dava dilekçesinden anlaşıldığı kadarı ile kooperatifin başkasına ait arsa üzerinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdetmiş olduğu, vaki sözleşme gereğince arsa sahibine sözleşmeye ve projesine göre bağımsız bölüm teslimi vaadinde olduğu ve vaadini kısmen yerine getirebildiği, kısmen getirmediğinin anlaşıldığını, Bu noktada davalı —–adına kayıtlı olan bağımsız bölüm bu nitelikte ise bu durumda yine sözleşme tarafı olmayan davacının işbu davayı ikamesinin olanaksız olduğunu beyan ederek, öncelikle davanın görev yönünden reddi ile ödemezlik defi ve diğer itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—— mahkememiz tarafından usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, —- bölüme ait tapunun iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmak suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan — tarihli dilekçe ile davalı—- sulh protokolü imzalandığını, protokol uyarınca gayrimenkulün müvekkiline devrinin yapılabilmesi için ihtiyati tedbir şerhinin kaldırılması talep edilmiştir.
Mahkememizin — tarihli ara kararı ile dava konusu taşınmaz üzerindeki tedbir kararı kaldırılmıştır.
—– edilen tapu kaydında dava konusu taşınmazın davacı adına tescil edildiği görülmüştür.
Davalı —-yönünden; davacı tarafça,—- tarihli üyelik devir sözleşmesi ile—- bedel ile satın alındığını, üyelik devrinin —- yönetim kurulu tarafından kabul edilerek üye kayıt defterine işlendiğini, – tarafından inşaat tamamlandığını, dava konusu taşınmazın —– adına kayıt edildiğini, taşınmaza ait tapunun iptali ile adına tescilinin talep edildiği, davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 313 ve devamı maddelerinde davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği, 315/1.madde ve fıkrasında “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” düzenlemesine yer verildiği, yargılama sırasında tarafların sulh oldukları ve sulh kapsamında taşınmazın davacı adına tescil edildiği, davacı vekilinin ekli vekaletnamesinde sulh yetkisinin bulunduğu, bu hali ile davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla talep doğrultusunda davanın sulh nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, sulh kapsamında taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığının açıkça ifade edildiği, bu nedenle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalılar—- yönünden; davacının —– davalı — devir aldığı ve —– kabul edildiğinden bu davalıya husumet yöneltilemeyeceği, davacı tarafından adına tescili istenen—- numaralı dairenin davalı —– adına kayıtlı olmadığı dolayısıyla bu davalıya da husumet yöneltilemeyeceği mahkememizce değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının—– aleyhine açtığı davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Davacının—- aleyhine açtığı davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
KARAR HARCI
3-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılmadığı anlaşıldığından 59,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı —- vekili için takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —-verilmesine,
5-Davacı vekilinin ve davalı—- vekilinin sulh protokolü kapsamında karşılıklı olarak vekalet ücreti talep etmeyeceği açıkça belirtildiğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
6- Sulh protokolü kapsamında davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından sarfedilen yargılama giderleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı —— vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/04/2021