Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/444 E. 2018/494 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/437 Esas
KARAR NO : 2018/451

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/04/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 13/03/2017 tarihli açıklamasında “…… yüzde 10 katkı maddesi var. Bunların içinde bromür var. Bromür ağır metaldir ve kanser yapar. Birçok hastalığa sebep olarak, özlellikle hormonel sistemi alt üst eder.” ve “ekmek zehirdir, kanser yapar” bu açıklamalar ile ekmek üreticilerini maddi/manevi zarara soktuğu ve halk arasında kargaşa ve şüphelere yol açtığı, 01/02/2017 tarihli açıklamasında “ekmek tüketimi azaltılırsa hastalıklar yüzde 30 azalır, ekmekte kullanılan un, katkı maddeleri ve ekmeğin yapılış şekli zararlıdır.”, 25/02/2017 ………… yaptığı açıklamasında “bütün ekmekler morfin gibidir, ………. gibi ekmek bağımlısınız siz sanmayın ki kepek ekmeği ayrı buğday ekmeği ayrı, vücut bunları şeker olarak algılıyor” gibi açıklamalardan dolayı ekmek üreticilerini maddi ve manevi zarara uğradıklarını, bir kısım bilim adamının davalının açıklamalarının doğru olmadığını beyan ettiklerini, ancak davalının beyanları ile insanların ekmeği ile oynadığından bahisle doğan maddi ve manevi zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dernek, müvekkilinin de doktor olması nedeniyle görev itirazında bulundukları, davanın görevsiz mahkemede açıldığı, davacı derneğin tüzüğüne göre üreticiler arasındaki haksız rekabeti önlemek için dava açma hakkının bulunduğu, oysa ki açılan davanın ekmek üreticileri arasında olmadığı, bu nedenle de dava hakkının olmadığı, ayrıca HMK’nın 113.maddesinde düzenlenen topluluk davasının şartlarının oluşmadığını, TBK’nın 57.maddesinde yer alan tazminat isteme kurallarının gerçekleşmediğini, malvarlığına yönelik olan zararların kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte olmadığını, manevi tazminat koşulları oluşmadığını, davalının beyanlarının Anayasal güvence altındaki düşünce ve kanaat hürriyeti özgürlüğü kapsamında olduğu, davalının beyanlarının bilimsel araştırma ve verilere dayandığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin haksız rekabet nedeniyle doğan maddi ve manevi zararın tazmini olduğu, davacı tarafça , davalının beyanları nedeniyle dernek üyelerinin maddi ve manevi zarara uğradığını beyan ettiği, davalı tarafça davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Öncelikle davalının usule ilişkin itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; her ne kadar davalı tarafça görev itirazında bulunulmuş is ede TTK’nın 55.maddesinin 1. Fıkrasının (a) bendinde “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” eyleminin haksız rekabet oluşturduğu belirlenmiş ve TTK’nın 4.maddesinde de TTK’da yer alan hususlar bakımından görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. Eldeki dava bakımından da her ne kadar taraflar tacir değil iseler de davalıya isnat edilen eylemlerin haksız rekabet olduğu ve eldeki davanın mutlak ticari dava olduğu anlaşılmakla davalının görev itirazı dikkate alınmamıştır. Davacı derneğin dava hakkına ilişkin olarak yapılan itirazlar bakımından; davacının dilekçesine ekli sunulan Tüzüğün 2.maddesinde derneğin amaçlarından biri “dernek üyelerinin menfaatlerini korumak için, adli ve idari yargı nezdinde dava açmak, açılmış ve açılacak davaları takip etmek” olarak belirlendiğinden eldeki dava bakımından davacı derneğin dava hakkına sahip olduğu kanaatine varılmakla davanın esasına ilişkin olarak yargılamaya devam olunmuştur. Davanın esası bakımından; dava dilekçesinde davalı tarafın beyanları olarak gösterilen beyanların salt dosyamız davacısı dernek veya üyelerini hedef almadığı, ekmek üreticilerine ilişkin olarak kişilik haklarını zedeleyici herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Davalının akademisyen olduğu, dolayısıyla toplum karşısındaki bilgilendirme görevi, beyanlarının salt kendi görüşünden ibaret olmadığı, bilimsel çalışmalara dayandığı, davalının beyanlarının aksini iddia eden başkaca akademisyenlerin var olmasının davalının beyanlarının kesin olarak yanlış ve yanıltıcı olduğunu ortaya koymayacağı, ayrıca her ne kadar beyanlar nedeniyle maddi zarara uğradığı iddia edilmiş ise de buna ilişkin herhangi bir veri sunulmadığı gibi ekmeğin fiyatı ve gıda sektöründeki pahalılık dikkate alındığında ekmeğin halkın önde gelen besinlerinden olduğu, bu hali ile davacının üyelerinin maddi zararını ispatlayamadığı gibi, beyanların üyelerin kişilik haklarına saldırı netliğinde de kabul edilemeyeceği dikkate alınarak ispat olunamayan davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan …….’nin 13/1.maddesine göre belirlenen 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan ……’nin 10/3.maddesine göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının kararın kesin nitelikte olduğu da dikkate alınarak davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda dava değeri dikkate alındığında kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı..