Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/309 E. 2021/572 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/309 Esas
KARAR NO: 2021/572
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2017
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki gereği faturalar düzenlendiğini, faturaların vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, —– yevmiye numaralı ihtarnamesinin düzenlendiğini ve davalı yana — borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin davalı yana — tarihinde tebliğ edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine —— dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız olarak icra takibine itiraz edildiğini, alacağın likit olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa—– tarihinde dava dilekçesi TK 35. Madde gereği tebliğ edilmiş, ancak yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunulmadığından, HMK 128 madde hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, vergi dairesi kayıtları, —– sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından cari hesap alacağına ilişkin olarak davalı aleyhine — asıl alacak, —işlemiş faiz olmak üzere toplam —– alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 oranında işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya — tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından —– tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen— tarihli raporda özetle; davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafından davalı yana toplamda —— iki adet fatura düzenlendiği, anılan faturalara yönelik herhangi bir ödemenin bulunmadığı, faturalara konu malların davalı yanın işyeri adresine —- imzasına teslim edildiği, davacı yanın talep edebileceği işlemiş faiz miktarının —- olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere ——–Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne talimat yazılmasına karar verilmiş, ancak usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmemiş ve HMK md. 222 uyarınca ibrazdan kaçınılmış sayılmıştır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça faturadan kaynaklı alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davaya cevap verilmeyerek, davacı tarafça ileri sürülen vakıaların inkar edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, fatura konusu malların teslim edilip edilmediği ve fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça; takip konusu 2 adet fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. ——-
Somut olay bakımından ise; davacı yana ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı tarafından ticari defter ve kayıtların ibrazdan kaçınıldığı, davacı tarafından toplam—- bedelli iki adet fatura düzenlenerek ticari kayıtlarına işlenildiği, anılan faturaların —-döneminde ———–formları ile vergi dairesine bildirildiği, davalı tarafından da aynı dönem için aynı miktarda BA form bildiriminde bulunulduğu, yani anılan faturaların davalı yanın ticari defter ve kayıtlarında da yer aldığı, anılan —– belirtildiği üzere; davalının dava konusu faturayı ticari defterlerine kayıt etmesinin fatura konusu hizmetin verildiğine karine teşkil ettiği, bu hali ile taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu, davacının fatura konusu malların davalı tarafa teslim edildiğinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından davalı yana gönderilen —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile — alacağın tebliğden itibaren üç gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalı yana—-tarihinde tebliğ edildiği, bu hali ile davalı yanın verilen üç günlük sürenin sonunda — tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, davacı tarafından talep edilebilecek işlemiş faiz alacağının—bilirkişi tarafından hesaplandığı, ancak davacı tarafından icra takibi ile—- talep edildiğinden, taleple bağlılık ilkesi uyarınca, bu tutarından üzerinden hüküm kurmak gerekmiştir.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı tarafça takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 oranında avans faizi isteminde bulunmuştur. Bu hali ile davacının talebi HMK md. 26 uyarınca aşılamayacağından ———- taleple bağlılık ilkesi gereğince; asıl alacağa takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %10,50 avans faizi oranını aşmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere ——- gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ İLE;
Sabit olan — asıl alacak— faiz olmak üzere toplam —- alacağın, asıl alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %10,50 oranını aşmayacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının ———- sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan — davacı tarafça dava açılırken yatırılan 703,16 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 2.109,45 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 703,16 TL peşin harç ve 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 734,56 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 650,00 TL bilirkişi ücreti, 143,03 TL posta gideri, 72,70 TL talimat gideri olmak üzere toplam 865,73 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 6.152,64 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —- nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 25/05/2021