Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/274 E. 2018/1277 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/569 Esas
KARAR NO : 2018/1123

DAVA : İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2018
KARAR TARİHİ : 08/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Kira sözleşmesinde kiralayan olarak görülmekte olan ———–. ünvan değişikliği sonucu ——– – ünvanını aldığını, müvekkil şirket ile kiralayan davalı şirket arasında, 25.07.2014 başlangıç tarihli 5 yıl süreli yazılı bir işyeri kira sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmenin Kira Süresi başlıklı 2.maddesinde kiralayan lehine bir fesih hakkı düzenlendiğini, İlgili madde metninde “Kira sözleşmesinin süresi, kira başlangıç tarihinden itibaren 5 yıl olduğunu, kira dönemi 01.09.2014 tarihinden başladığını, 01.09.2019 tarihinde bittiğini, 3 yılın sonunda kiralayana işyeri kapasitesi yetmemesi durumunda kiracı ile olan sözleşmeyi fesih etme hakkı doğacağını, 90 gün önceden yazılı bilgi verileceğini, 30.000.TL ödenerek sözleşme fesih edileceğini, taraflar bu durumda basiretli tacir esasına göre davranacağını, “Kiralayan da bu maddedeki fesih hakkını kullanarak müvekkili şirkete 03.02.2016 tarihinde ————– yevmiye no.lu ihtarnameyi keşide ederek; kira sözleşmesini 01.09.2017 tarihi itibariyle fesh ettiğini ve taşınmazın da en geç —————– tarihinde boş olarak teslim edilmesi hususlarını ihtar ettiğini ve sözleşmenin 2.maddesinde kiracıya ödeneceği düzenlenmiş olan 30.000.TL’nin de en geç 01.09.2017 tarihinde kiracının hesabına yatırılacağını taahhüt ettiğini, Bu alacağa ilaveten, kontratın 3.maddesinin ilk paragrafında kiralayana ödendiği belirtilen 25.000.TL tutarlı depozitonun da 7.000.TL’si tahliyeden sonra müvekkiline iade edilmediğini, Nevar ki borçlu, bu borçlarını ifa etmediğinden 11.04.2018 tarihinde icra takibi başlatıldığını, Borçlu bu defa da borca ve ferilere itiraz ederek takibi durdurduğunu ve işbu dava açılmak zorunda kalındığını. Borçlunun hiçbir gerekçeye dayanmayan itirazları haksız ve kötüniyetli olduğunu, borcu ödememeye veya geciktirmeye yönelik olduğunu, ayrıca borç likit ve davalının kabulünde hatta taahhüdünde olan kesin bir borç olduğunu, Bu sebeple davalı hakkında en az %20 icra inkar tazminatına da hükmedilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ilişkinin ve uyuşmazlığın kira sözleşmesinden doğan ilişki ve uyuşmazlık olduğu dava dilekçesinde de açıkça ortaya konulduğunu, tarafların tacir olup olmamaları ve/veya davanın itirazın iptali davası olmasının taraflar arasındaki ilişkinin ve uyuşmazlığın niteliğini değiştirmediğini, HMK’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi başlıklı 4/a maddesine göre taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklandığı tartışmasız olan uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olduğunu, Mahkemelerin görevi kanunla düzenlendiği ve görevin kamu düzeninden sayıldığı ve görevli mahkemenin sözleşme ile değiştirilemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın esasına girilmeden görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Öncelikle davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davacı tarafça fesih edilen kira sözleşmesi nedeniyle 30.000,00 TL fesih bedili ve iade edilmeyen 7.000,00 TL depozito bedelinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icara takibine vaki itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 114.maddesinde dava şartları düzenlenmiş ve Mahkemenin görevi dava şartı olarak belirtilmiş, 115.maddesinde de dava şartı yokluğu halinde davanın usulden reddedileceği hükmüne yer verilmiştir. İtirazın iptali davaları bakımından özel görevli Mahkeme düzenlenmediğinden görevli Mahkeme belirlenir iken taraflar arasındaki temel ilişkiye bakılmalıdır. Eldeki dava bakımından; takibin kira sözleşmesi nedeniyle başlatıldığının, anlaşmaya göre dosyamız davacısının kiraya veren, dosyamız davalısının kiralayan olarak belirtildiği ve alacağın kira sözleşmesinden kaynaklandığı, bu hali ile taraflar arasındaki temel ilişkinin taşınmazın kiralanması olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 4-(a) maddesinde “Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar..”ın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinin düzenlendiği, bu hali ile eldeki dava bakımından Mahkememizin görevsiz olduğu (Yargıtay ————————. HD’nin 13/06/2016 tarihli 2016/4920 – 6859 Esas ve Karar ) ve davanın usulden reddi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinden ve talep halinde dosyanın görev ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama gideri ve vekalet ücretini görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.