Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/271 E. 2020/308 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/271 Esas
KARAR NO : 2020/308

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2017
KARAR TARİHİ : 24/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki——- Sözleşmesi uyarınca, davalının —– merkezinde bayi olarak faaliyet gösterdiğini ve sözleşmenin uzamasıyla 7,5 yıl süre ile yürürlükte kaldığını, davalının 2013 Mart ayından itibaren bayi kiralarının bundan böyle kendileri tarafından ödeneceğini ve ayrıca pazarlama destek ödemesi de yapılacağını uygulamaya başladığını, 2016 Haziran ayında davalının, taraflar arasındaki sözleşmenin anlaşma ile sona erdirilmesi, bunun karşılığında müvekkiline “—– ödemeyi teklif ettiğini, ancak müvekkilinin bunu kabul etmemesi üzerine davalının 2016 Haziran ayından itibaren tüm ödemeleri durdurduğunu, müvekkili tarafından da, ödenmemiş olan 127.477.84 TL fatura bedelinin ödenmesi hususunun davalıya bildirildiğini, davalının da buna cevaben gönderdiği 25.08.2017 tarihli ihtarnamede, müvekkilin ödeme talebini reddettiği gibi cari hesaptan doğan 123.907.02 TL nin ödenmesini müvekkilinden talep ettiğini, aynı gün müvekkiline tebliğ ettirdiği ikinci bir ihtarnameyle de sözleşmeyi, tebliğ tarihinden itibaren 90 gün sonra etkili olmak üzere feshettiğini bildirdiğini,
Kira ve pazarlama destek ödemelerinin, hem davalının tüm bayilerinin hem de müvekkil bakımından kabul edilip uygulanmış olmakla sözleşmenin bir parçası hale geldiğini, davalının —— kadar düzenlenen faturaların hiçbirini ödemediğini ve müvekkilin bu kapsamdaki alacağının —– ulaştığını, bu tutarın davalıdan tahsili gerektiğini,
Bunun yanı sıra, bahse konu dönemde kira ödemelerinin davalının talimatlarına göre faturalandırıldığını, davalının 2015 yılında genel giderleri de ödemeye başladığım, 2015 Nisan ayından itibaren de müvekkilinin alışveriş merkezine ödediği kiranın TL karşılığının (döviz üzerinden olması nedeniyle) değişken olması nedeniyle her ay farklı tutarda ödeme yapmak yerine sabit ödeme yapıp farkları dönem sonunda kapatmayı tercih ettiğini, ancak bu fark ödemelerini yapmaması nedeniyle müvekkilince ödenen kiraların karşılanmadığını, 2015 Nisan-Eylül arası dönemde eksik ödenen kira bedellerinin tespit edilerek faizi ile birlikte tespiti suretiyle şimdilik 5.000 TL nin tahsili gerektiğini,
Müvekkilinin —– olmakla davalıya ait ürünlerin bölgedeki müşteri portföyünün oluşmasında büyük katkıda bulunduğunu, bu nedenle şimdilik 5.000 Tl portföy tazminatının tahsili gerektiğini,
Davalının, özellikle —– arasında ve sonraki dönemde, müvekkiline mal şevkinde büyük aksamalara sebep olduğunu, müvekkilinin, adeta mağazaya koyacak ürün bulamadığını ve satışlarının sıfıra inmekle elde edeceği kardan da mahrum kaldığını, bunun yanı sıra sözleşmenin haksız surette feshi nedeniyle müvekkilinin ileriye dönük olarak elde edeceği kardan da yoksun kaldığını, bu nedenle şimdilik 5.000 TL kar kaybının tazmini gerektiğini,
Davalının sözleşme zarfında müvekkil ve diğer bayiler üzerinde baskı kurarak satış fiyatlarını ve stok durumlarını belirlediğini, bu kapsamda müvekkilinin çoğu zaman belirlediği fiyatın, hatta bazen maliyetin altında bedelle mal satmaya, bazen de almak istemediği bir malı alıp stoklarında tutmaya zorlandığını, bu durum, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun m.13 uyarınca sorumluluğunu doğurduğunu, bu nedenle şimdilik 5.000 TL tazminatın ödenmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi özetle ; —- arasında —– sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin, davalıya keşide ettiği Beyoğlu ——— yevmiye sayılı ihtarnameyle de, tebliğden itibaren 90 gün içinde bayilik sözleşmesinin 9.2 maddesi uyarınca feshedildiğinin davacıya bildirildiğini, davacının kira ve pazarlama destek bedellerinin ödenmesi talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkil tarafından bayilere yapılan kira ve pazarlama destek ödemelerinin, şirketin mali yıl bazında ve kimi zaman da ticari gereklilik çerçevesinde ticari hayatının gereklerine ve bayilerin ürün satın alma performanslarına göre belirlenen destek ödemeleri olduğunu, sözleşmede, bu ödemelerin yapılacağını ilişkin bir düzenleme olmadığı gibi davacının —-arasında müvekkil şirketten herhangi bir ürün almadığını ve bu konuda herhangi bir talepte de bulunmadığını,
Davacının denkleştirme tazminat talebinin de haksız ve mesnetsiz olduğunu, zira TTK md.122 de tek satıcılık olması halinde denkleştirme tazminatı istenebileceğini, davaya konu olayda müvekkil tarafından —– herhangi bir münhasırlık verilmediğini, İstanbul içinde çeşitli lokasyonlarda pek çok —- olduğu gibi aynı zamanda —– ürünlerin büyük elektronik mağaza zincirlerinde de satıldığını, dolayısıyla da davacının münhasır bir bayi olmadığından talebin reddi gerektiğini,
Davacının——için kar kaybı talebinde bulunmuş ise de iddia ettiği olaya kendisinin sebep olduğunu, hem bayinin siparişi karşılayan yeterli teminatın olması ve hem de bayinin cari hesabında herhangi bir ödemesi gecikmiş borcunun bulunmaması gerektiğini, davacının 2015 ve 2016 yıllarında ödemelerini hep geciktirdiğini, bunun için de uyarıldığını,
Davacının rekabete aykırılık nedeniyle tazminat talebinde bulunmasının dayanağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; sözleşmenin feshi nedeniyle davalının davacıya ödemediği 160.838.12 TL kira ve pazarlama destek bedeli, —-arasında eksik ödenen kira bedellerinden şimdilik 5.000 TL kira bedeli, 615.502.95 TL denkleştirme tazminatı, şimdilik 5.000 TL kar kaybı tazminatı ile şimdilik 5.000 TL rekabetin korunması tazminatının, davalıdan işleyecek faizleri ile birlikte tahsil istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporları kısmen gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla kısmen hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporları, tarafların iddia ve savunmaları, hep birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında ——- düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusu genel itibariyle; davacının, davalıdan ürün satın alması, satış sonrası servis hizmeti yapması konusunu içermektedir.
Sözleşme süresi 1 yıl olup, taraflardan herhangi birinin zamanında bu sözleşmeyi, bir neden belirtmeden, diğer tarafa 90 gün öncesinden uyarı yaparak feshedebileceği düzenlenmiştir, (md.9.2).
Davalı şirketin, Beyoğlu —– Noterliğinden davacı şirkete gönderdiği——-yevmiye sayılı ihtarnamede; sözleşmenin 9.2 maddesi uyarınca, tebliğ tarihinden itibaren —– tarihli sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir.
Davacı davalının devam ettirdiği kira ve pazarlama destek bedelinden —-ayına kadar ödeme yapmadığını öne sürerek, 160.838.12 TL nin tahsilini talep etmiştir.
Yanlar arasında düzenlenen sözleşmede, davalı tarafından, kira aktivite bedeli ve pazarlama destek primi adı altında ödenti yapılacağı hususunda bir düzenleme olmamakla beraber, tarafların ticari defterlerinde; 2013 Temmuz ayından 2015 yılı sonuna ve buradan da 2016 Nisan ayına kadar kira bedeli ödemesi yapıldığı görülmüştür. Davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterinde de olduğu ve davalının,—- üzerinden davacıya kira yardımı yaptığı, kira yardımının, davacının beyan ettiği 2016 Haziran-2016 Eylül tarihleri arasında yapılmadığı tespit edilmektedir.—-aylarına ilişkin kira bedelinin ödenmediği, davacının ödenmeyen kira bedellerine ilişkin fatura düzenlediği ancak bu faturaların davalıya ait defter kayıtlarında yer almadığı, ödenmeyen kira bedelinin —- olduğu belirlenmiştir.
—————— tarafından gönderilmiş 02.07.2014 tarihli ——- ödemelerinin kontrolü ve hesap mutabakatı için sorumlusu olduğunuz bayilerin Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına ait kira ödemesi evraklarını —– faturaları, ortak gider faturaları, havale dekontları —— ise kira kontratı, emlakçıdan alınmış olan bölge değer belirlemesi için evrak ve havale dekontu) ———denildiği;
——–tarafından gönderilmiş —– mesajında “——-için kiralar ile ilgili mutabakat yapabilmek adına kira ve ortak gider toplam tutarı KDV hariç olarak sizden acil olarak alabilir miyiz?” denildiği görülmüştür. Bu yazışmalar bayi tarafından—— kira bedeli faturalarının kapsamına —————yönetimine ödenen bedellerin de dahil bulunduğu;—– sahiplerine ödenen kira bedellerinin yanı sıra —– yönetimine ödenen giderleri de destek kapsamında karşıladığı kanaatini doğurmakla birlikte bu yazışmaların dava konusu edilen —- düzenlenen ——– ilişkin olmadığı, netice olarak, davacının davalıya kestiği fakat davalının ticari defterlerine kaydetmediği toplam 133.441,12 TL’lik dört adet kira bedeli faturasının dayanakları sunulduğu ancak 27.397 TL bedelli 2016 yılının ilk 6 ayında yapılmış satışlara ilişkin olduğu belirtilen iki adet Pazarlama destek faturasına ilişkin davacının dayanak sunamadığı, taraflar arasındaki yazışmalara yollama yaptığı ancak bu yazışmaların 2016 yılının ilk 6 ayına ilişkin olmadığı, davacının 20.397,00 TL ve 7.000 TL bedelli ” ——-” faturalarının davalıya tebliğ edildiği ve dayanağı bulunduğu hususlarını kanıtlayamadığı, davacının 133.441,12 TL kira alacağı bulunduğu belirlenmiştir.
Davacı 2015 Nisan ayından itibaren de müvekkilinin alışveriş merkezine ödediği kiranın TL karşılığının (döviz üzerinden olması nedeniyle) değişken olması nedeniyle her ay farklı tutarda ödeme yapmak yerine sabit ödeme yapıp farkları dönem sonunda kapatmayı tercih ettiğini, ancak bu fark ödemelerini yapmaması nedeniyle müvekkilince ödenen kiraların karşılanmadığını, —dönemde eksik ödenen kira bedellerinin tespit edilerek faizi ile birlikte tespiti suretiyle şimdilik 5.000 TL nin tahsilini talep etmiştir.
Yanlar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinde, davacının faaliyet gösterdiği ——yerin kirasının, davalı tarafından ödeneceği hususunda bir düzenleme olmamakla beraber kira ödemelerinin, davalı tarafından 2013 yılından bu yana yapıldığının teammül hale geldiği anlaşılmaktadır.
Kira fatura bedellerinin sabit olmadığı, aylar itibariyle değişkenlik gösterdiği anlaşılmaktadır.
Davacının —– döneminde kira bedeli + elektrik ve ortak alan gideri olarak——- ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
—- döneminde davacının yaptığı toplam kira bedeli (elektrik ve ortak alan gideri dahil) ödemesi ile davalıya kestiği kira bedeli faturalarının toplam tutarı arasındaki fark —— Davacı —- için davalıya kira bedeli faturası kesmemiştir.
Taraflar arasında 2013’ten itibaren süregelmiş kira destek ilişkisi dikkate alındığından davacının—- için talep edebileceği eksik kira bedeli tutarının 47.902,36 TL olduğu davacının talebinin 5.000 TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle hak kazandığı denkleştirme (müşteri) tazminatının toplam tutarının HMK md.107/3 gereği tespitini ve şimdilik 615.502,95 TL’lik kısmının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ile arasındaki sözleşmenin yürürlükte kaldığı 7,5 yıllık süre boyunca hem —– hem de bölgesindeki tek ——olarak faaliyet gösterdiğini ve davalıya ait ürünlerin satışına ve tanınırlığına büyük katkıda bulunduğunu ileri süren davacı, davalının aynı bölgede başka bir bayii bulunmaması karşısında taraflar arasındaki ilişkide davacıya bölgesel ve fiilî bir tekel hakkı verildiğini ve böylelikle TTK md.122’de denkleştirme tazminatı bakımından öngörülen koşulların gerçekleştiğini iddia etmiştir,
TTK md.122 acentenin denkleştirme istemine ilişkin bir düzenleme olmakla birlikte, (5) inci bendinde “Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır” demektedir. Şu halde, acentelik dışındaki bir sözleşme ilişkisinde TTK md.122 uyarınca denkleştirme isteminde bulunulabilmesi için, sözleşme ilişkisinin (a) süreklilik arz etmesi, (b) tekel hakkı vermesi gereklidir. ‘Tekel hakkı” ile kastedilen, —–konumundaki tarafın markayı/ürünü belirli bir yer veya bölgede pazarlama, dağıtma, satma yetkilerini sözleşme süresince münhasıran karşı tarafa bırakmayı ve markanın/ürünün o yer veya bölgede pazarlanması, dağıtımı ve satışı için başka dağıtıcı/satıcı tayin etmemeyi kabul etmesidir.
Dava dilekçesine ekli —– tarihli —- incelendiğinde, 1.3ncü maddede “Bu sözleşmedeki hiçbir şey, —- ürünleri başka bir distribütöre, bayiye veya son kullanıcıya satma ve promosyonunu yapma hakkını kısıtlayamaz” hükmü dikkati çekmektedir. ——— maddesi herhangi bir yer veya bölge istisna edilmeksizin kaleme alınmıştır; diğer bir deyişle, davacıya inhisar hakkı tanınan herhangi bir yer ——- zikredilmemiştir.—-ürünleri başka distribütörler veya bayiler aracılığıyla ya da doğrudan satış hakkını açık ve mutlak bir ifadeyle saklı tutan 1.3ncü madde hükmü karşısında, —- uygulamada—– çevresinde davacı dışında bayisi bulunmamış olmasından hareketle davacı lehine fiilen tekel hakkı tanındığını kabul etmek mümkün değildir. —- sözleşmenin 1.3ncü maddesini sonradan davacı lehine sınırladığını ve davacıya ——- hakkı tanımayı zımnen kabul ettiğini, böyle bir irade taşıdığını gösteren bir delil dava dosyasında mevcut değildir. Bu sebeple, davacı ile davalı arasındaki bayilik ilişkisi davacıya açık veya örtülü tekel hakkı veren bir ilişki değildir ve TTK md.122/5’in kapsamına girmemektedir, dolayısıyla davacının denkleştirme tazminatına ilişkin talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Davacı, davalının —–aralığında ve yer yer de sonrasındaki dönemde mal sevkini aksatmasının satışlarında düşüşe yol açması ve ayrıca sözleşmenin süresinden önce haksız şekilde sona erdirilmiş olması sebebiyle kar kaybına uğradığını ileri sürerek, işbu kar kaybına bağlı tazminatın toplam tutarının HMK md. 107/3 uyarınca tespitini ve şimdilik 5.000 TL’lik kısmının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
“Ürünlerin Satışı ve —- maddede —– edilebilir takdirine bağlı olarak zaman zaman değişebilen ve değiştiği zaman Bayilere bilgi verilen, bu Sözleşmece Ek 2’de yer alan, —— şartları ve koşullarına göre tedarik eder” hükmünün yer aldığı;
“Süre ve Fesih” kenar başlıklı 9. maddede “9.1. Bu Sözleşme, sonuncu tarafın imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe konacaktır ve işbu Sözleşme’nin şartlarına uygun olarak daha önce feshedilmediği sürece tüm yetki ve etkiyle —- tarihine kadar devam edecektir Bundan sonra işbu Sözleşme, bir (1) yıllık dönemler için; taraflardan herhangi biri diğer tarafa bu Sözleşme yi yenilemek istemediğini, herhangi bir zamandaki sözleşme bitiş tarihinden altmış (60) gün önce belirtmediği sürece, otomatik olarak yenilenecektir 9.2. Taraflardan herhangi biri, herhangi bir zamanda, bu Sözleşmeyi bir neden belirtmeden, diğer tarafa doksan (90) gün öncesinden uyarı yaparak feshedebilir” hükümlerinin yer aldığı görülmüştür.
Davalının taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9.2. Madde hükmü gereği bir neden belirtmeden diğer tarafa 90 gün öncesinden uyarı yaparak sözleşmeyi feshettiği, bu durumda davacının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat talebinde bulunamayacağı davalının sözleşmeye aykırı davranışı bulunmadığı davacının kâr kaybına ilişkin talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Davacı davalının sözleşme zarfında müvekkili ve diğer bayiler üzerinde baskı kurarak satış fiyatlarını ve stok durumlarını belirlendiğini, bu kapsamda müvekkilinin çoğu zaman belirlediği fiyatın, hatta bazen maliyetin altında bedelle mal satmaya, bazen de almak istemediği bir malı alıp stoklarında tutmaya zorlandığını, bu durum, Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun Md. 13 uyarınca sorumluluğunu doğurduğunu, bu nedenle şimdilik 5.000 TL tazminatın ödenmesi gerektiğini, talep ve dava etmiştir.
Davacının davalı ile arasındaki dikey anlaşmada dağıtıcı rolünde olduğu; davalının, Rekabet Kurulu kararıyla belirlenmiş olduğu üzere belirli bir dönem zarfında dağıtıcıların ürünleri satış fiyatının daha üstünde yeniden satış fiyatını belirlemiş olduğu; davacının RKHK. m. 57/e göre tazminat talebi bulunabilmesi için, yeniden satış fiyatı belirlenmemiş olsaydı ürünleri arz ettiği fiyatın daha üzerinde satabileceğini ispatlaması gerektiği ancak davacının bu hususu ispatlayamadığı, bu nedenle RKHK m.57 uyarınca tazminat talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Netice itibariyle, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi ile davacının davalıdan satın aldığı ürünlerin ——– kiralanan mağazada satış ve pazarlamasını yaptığı, davalının sözleşme hükümlerine göre davacıya 90 gün önceden bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi feshettiği, sözleşmenin feshinde davalının haksız olduğunun söylenemeyeceği zira hiçbir sebep göstermeden tarafların sözleşmeyi feshedebileceğine ilişkin sözleşmede hüküm bulunduğu, davalının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle kâr mahrumiyeti ve denkleştirme tazminatı taleplerinin, zarara uğradığı iddiasını ispatlayamayan davacının—- dayalı tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, sözleşmede kira paralarının davalı tarafından ödeneceğine ilişkin hüküm bulunmasa da bu hususta teamül oluştuğu, davacının ödenmeyen 133.441,12 TL kira parası alacağı ve talebiyle bağlı kalınarak 5.000 TL eksik ödenen kira parası alacağı olmak üzere toplam 138.441,12 TL alacağı olduğu belirlenmekle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile ;
133.441,12 TL kira bedeli ve 5.000 TL eksik ödenen kira bedeli olmak üzere toplam 138.441,12 TL’nin 06/03/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Aşan istemlerin reddine,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 9.456,91 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.088,27 TL harç ve yargılama sırasında yatırılan 10.622,06 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 13.710,33 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 4.253,42 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3—–tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 17.101,91 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4—— göre davalı vekili için takdir olunan 40.653,09 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
5-Davacı tarafından harç olarak yatırılan 9.492,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen 7.100,00 TL bilirkişi ücreti, 178,50 TL posta ücreti olmak üzere toplam 7.278,50 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 1.650,51 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 5.627,99 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarf edilen 150,00 TL posta ücretinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 115,99 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesin kalan 34,01 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.