Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/195 E. 2018/350 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/195 Esas
KARAR NO : 2018/350
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/02/2017
KARAR TARİHİ : 27/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: müvekkilim ile davalı arasında yapılan 30/01/2015 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince, davalı taraf müvekkilime,…. ili, ….. ilçe , …….mah, Ada No. …., parsel no….. sayılı taşınmaz üzerine inşa edeceği, tek bloktan oluşan park Derya Apt. İsimli projenin 5. Katında yer alan, 24 nolu bağımsız bölüm numaralı daireyi KDV dahil toplam 2,000,000,00 TL sına satmayı kabul ve taahhüt ettiği, müvekkili tarafından bedelin yatırıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı 30/01/2015 tarihinde, KDV oranının %18 olduğu için müvekkilinin ödediği 2.000.000,00 TL’nin 1.694,915 TL’sinin daire bedeli, 305.085,00 TL’sinin KDV olarak ödendiği, müvekkilinin daireyi aldığı 30/01/2015 tarihinde KDV oranı %18 iken, 08/09/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, 08/09/2016 tarihinden geçerli olmak üzere 08/09/2016 ila 31/03/2017 tarihleri arasında teslimi gerçekleştirilecek net kullanım alanı 150 m² üstü olan konut teslimlerinde yeni KDV oranının %8’e düşürüldüğü, taraflar arasında imzalanan daire teslim formundan da anlaşılacağı üzere 29/12/2016 tarihinde dairenin teslim edildiği ve aynı tarihte de taşınmazın satışı ile ilgili faturayı tanzim ederek müvekkiline gönderdiğini ve faturada dairenin bedeli 1.694.915,00 TL olmasına rağmen KDV’yi iade etmemek için daire bedelinin 1.851.851,85 TL olarak gösterildiğinden bahisle 169.490,00 TL’nin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı şirket vekilinin cevap dilekçesine özetle; müvekkil ile davacı arasında düzenlenmiş bir sözleşme bulunmadığını, davacının dilekçesine ekinde sunmuş olduğu sözleşme örneğinin gerçeği aykırı olarak üzeri sonradan doldurulmuş bir sözleşme olduğunu, müvekkili ile davacı şirket ortağı olan dava dışı Muammer Bayır arasında bahse konu taşınmazın satımı için 30/01/2015 tarihinde bir sözleşme yapıldığını, üzerinde açıkça yazıldığı üzere sözleşmenin tarafının Muammer Bayır olduğunu, dava dışı Muammer Bayır’ın 05/05/2015 tarihinde 30/01/2015 tarihinde imzalamış olduğu sözleşmeyi iptal ettiği ve bu sözleşme neticesinde yapılmış olan ödemelerin Özge İnşaat adına yapılmış sayılmasını istediğini, bununla birlikte 05/05/2015 tarihinden önce yapılan tüm ödemeler Muammer Bayır adına yapıldığını, davacının bu tarihten önce yapılmış olduğu herhangi bir ödeme mevcut olmadığını, taraflar arasında kurulan ticari ilişki çerçevesinde davacı şirkete 2,000,000,00 TL karşılığında daire satıldığını, aradaki anlaşma gereğince ödenmesi gereken 2,000,000,00 TL nin içine KDV’nin de dahil olduğunu, davacı anlaşma yaparken KDV oranının ne olduğuna bakmaksızın 2.000.000,00 TL ödemeyi ve karşılığında daireyi teslim almayı kabul ettiğini, belirlenen satış bedeli (…) KDV şeklinde belirlenmiş olsaydı alıcının ödeyeceği KDV miktarının açık bir şekilde değişeceğini ve ancak o zaman değişen oranın (pozitif veya negatif) bir şekilde doğrudan satın alana yansıyacağından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu taşınmaza ilişkin tapu kaydı dosyamız arasına celbedilmiş ve incelenmesinde; taşınmazın dosyamız davalısı adına kayıtlı iken 05/09/2015 tarihli …… yevmiye numaralı satış işlemi ile dosyamız davacısına satıldığı ve halen davacı adına kayıtlı olduğu, satış bedelinin 2.000.000,00 TL olduğu görülmüştür.
Dosyaya sunulan fatura içeriğinden 29/12/2016 tarihinde düzenlendiği, KDV oranının %8 olarak belirtildiği ve toplam bedelin 2.000.000,00 TL olduğu, daire teslim formuna göre dairenin 29/12/2016 tarihinde teslim edildiği görülmüştür.
Davacının dayandığı 08/09/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren …… sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 30/12/2007 tarihli resmi gazetede yayımlanan ….. sayılı Bakanlar Kurulu’nun Mal Ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Karar’ın 1.maddesinin (a) bendinde belirtilen konutlar bakımından %18 KDV oran uygulanırken, söz konusu KDV oranının 31/03/2017 tarihi dahil olmak üzere söz konusu tarihe kadar olan teslimler bakımından kararın 1.maddesinin (c) bendinde belirtilen %8 oranında uygulanacağına karar verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin taşınmaz satımına ilişkin olarak uygulanan KDV oranındaki değişiklik nedeniyle doğan KDV farkının iadesi olduğu, davacı tarafça taşınmazın satın alındığı tarihte KDV oranı %18 iken teslim tarihinde KDV oranının %8 olması nedeniyle KDV olarak fazla ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, davalı tarafça ise taraflar arasında KDV oran ve miktarının belirlenmediği, davacının satın aldığı daire için 2.000.000,00 TL ödemeyi kabul ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Öncelikle taraflar arasında geçerli bir sözleşme olup olmadığı bakımından; davalı tarafça iddia edildiği gibi taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin var olmadığı kabul edilse dahi taşınmaz satım sözleşmesi resmi şekle tabi olduğundan ve dosyamız arasına celbedilen tapu kaydına göre davalı tarafça taşınmazın davacıya satıldığı da dikkate alındığında taraflar arasında satım sözleşmesinin Yasa uygun olarak kurulduğunda şüphe bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki KDV oranı bakımından ise; taşınmazın 5/09/2015 tarihli 14129 yevmiye numaralı satış işlemi ile satıldığı ve satış resmi senedinde belirtilen taşınmaz satış değeri 2.000.000,00 TL bedelin KDV dahil bedel olduğu ve resmi satış tarihinde KDV oranının %18 olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte yine sunulan daire teslim belgesine göre dairenin 29/12/2016 günü teslim edildiği ve davacı tarafça dayanak yapılan Bakanlar Kurulu kararına göre söz konusu teslim tarihinde KDV oranının %8 olduğu, davalı tarafça dairenin satışı daha evvel yapılmasına rağmen faturanın dairenin teslim edildiği gün düzenlendiği ve faturada da KDV oranının %8 olarak belirtildiği, Bakanlar Kurulu kararı ile amaçlanan konut teslimlerinde alıcıların KDV indiriminden yararlandırmak olmasına rağmen eldeki davamızda indiriminden satıcı davalının yararlandığı, davalı tarafça resmi satış tarihinde davacıdan %18 oranında KDV alırken devlete %8 oranında KDV yatırıldığı, bu hali ile Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 20/06/2012 tarihli ve …….Esas ve Karar sayılı onama ilamı ile benzer nitelikteki 28/03/2012 tarihli …… Esas ve …… Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…Davalı davacıdan %18 üzerinden KDV bedeli tahsil edip devlete %8 üzerinden KDV yatırmışsa aradaki farktan davacıya karşı sorumlu..” olduğu ve davanın kabulüne karar vermek gerektiği, her ne kadar davacı tarafça paranın ödendiği tarihten itibaren faiz talep edilmiş ise de davalının faturayı düzenlediği tarih itibariyle iade borcu doğduğu yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
169.490,00 TL’nin 29/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 11577,86 TL olduğundan peşin alınan 2.894,47 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 8.683,39 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 16119,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 121,80 TL tebligat ve posta gideri ile 2.894,47 TL peşin harçtan ibaret toplam 3016,27 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/03/2018