Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/188 E. 2018/1243 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/188
KARAR NO : 2018/1243

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2017
KARAR TARİHİ : 04/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı Banka, Davacı Müvekkilin eşinin kullanacağı 48 ay vadeli bireysel kredinin teminatı olarak Davacıdan 50.000,- TL Teminat yatırmasını talep ettiğini, bunun üzerine Davacının 13/04/2011 tarihinde Davalı Bankanın ————– Şubesindeki —————– IBAN numaralı hesabına 50.000,- TL yatırdığını, daha sonra aynı hesaba 5.000,- TL. daha yatırdığını ve yatırmış olduğu toplam tutarın 55.000,-TL. olduğunu, davacının yatırmış olduğu toplam: 55.000,- TL tutarındaki Mevduatını Altın Hesabında değerlendirilmesini talep ettiğini, ancak davalı banka teoride altın hesabının düşme riski olduğundan bu teklifi kabul etmeyerek davacının mevduatını vadeli hesap olarak değerlendirebileceklerini belirttiğini, akabinde davacının mevduatını vadeli mevduat gesabı olarak değerlendirilmeye başlandığını, ancak daha sonra altın gram fiyatının yükselmesi üzerine davalı bankanın, davacı müvekkilli ile yaptığı görüşme üzerine hesabı altın hesabına çevirebilecekleri yönünde davacıya beyanda bulunduğunu, ancak, davacı Müvekkilin bu durumu kabul etmediğini, altın hesabı sözleşmesi imzalamadığı halde. davacının bilgisi dışında vadeli hesaptaki mevduatını altın fiyatının en yüksek olduğu 05/09/2011 tarihinde altın hesabına çevrildiğini, söz konusu tutarın müvekkilden kredinin teminatı olarak alındığı için, blokeli olarak tutulduğundan, davacının parası üzerinde tasarruf hakkını kullanamadığını, altın fiyatının en yüksek olduğu dönemde, müvekkillinin talebi olmadan kendisine altın satışı yapıldığını, akabinde altın fiyatı düşünce davacının ana parasında ciddi bir kayıp söz konusu olduğunu, müvekkilinin 5 yıl sonra ancak anaparasını alabildiğini, müvekkilinin, mevduatını davalı bankaya yatırdığı 13/09/2011 tarihinden bu yana mevduatı vadeli hesap olarak kalmış olsa ve bilgisi ve talebi olmadan altın satışı yapılmamış olsa idi, müvekkilinin bugün 55.000,- TL tutarındaki anaparasına işlemiş faizi ile birlikte sahip olacağını, ancak davalı bankanın, altının gramının en yüksek olduğu bir tarihte müvekkilinin talebi ve bilgisi dışında davacıya altın satışı yapması ve akabinde altının gramının düşmesi, müvekkilin mevduatının getirisinden kaynaklanan bir kazanç kaybına ve dolayısıyla hak kaybına uğramasına sebep olduğunu beyan ederek, davalı Banka tarafından müvekkilinin bilgisi ve talebi dışında mevduatı üzerinde yapılan tasarruflar neticesinde davacının uğramış olduğu zararın bilirkişi marifetiyle hesaplanmasına davacı Müvekkilin mevduatının vadeli mevduat hesabı olarak bankada değerlendirilmesi neticesinde elde edeceği getirisinin, bankaların müşterilerine uyguladığı en yüksek mevduat faiz oranları ile hesaplanarak, davalı bankadan alınarak davacı müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı banka vekili dava dosyasına sunulan 06/04/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6335 Sayılı Kanunla değişik TTK 4. Ve 5. Maddeleri uyarınca açılan iş bu davada görevli Mahkemenin Tüketici Mahkemeleri değil, Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, uyuşmazlığın bankacılık işlemlerinden kaynaklandığını, ticari olduğunu, ve HMK’nunl 15/2 maddesine göre dava şartı eksikliği nedeniyle Davanın öncelikle GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE Karar verilmesinin gerektiğini, davacı————-‘nun, 13.04.2011 tarihli “Kefil/Üçüncü Şahıstan Alınacak Tek Rehin Senedi” başlıklı belgeyi imzalayarak iş bu belge ile banka’ya karşı doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere mevduat hesaplarının, menkul kıymetlerinin, altın depo/saklama hesabındaki altınların ve tüm bunların işlemiş ve işleyecek faizlerinin bankaya rehinli olduğunu kabul etmiş” olduğunu, davacının, Kredinin kullanılmasından sonra vadeli mevduatta değerlendirilen hesabının haberi olmaksızın ve Altın Hesabı Sözleşmesi İmzalamamış olmasına rağmen 05.09.2011 tarihinde Altın Hesabına (ALT) dönüştürüldüğünü iddia ettiğini, bu iddiasının kötü niyetli olduğunu ve bankada görev yapan bir banka çalışanına yakışmadığını, davacının müvekkili banka şube çalışanları ile yaptığı mai yazmalarında altın alınması talebinde bulunduğunu, tüm bu nedenlerle gerçek dışı ve kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, Taraflar arasındaki bankacılık işleminde kaynaklandığı bildirilen alacak davasıdır
Toplanan tüm deliller ile birlikte dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir, bilirkişi 13/02/2018 tarihli raporunda;
davalı banka tarafından, davacı ——nun Eşine 48 ay vadeli eşit taksitli bireysel kredi kullandırılması karşılığında; Altın Fonunda olan parasını bozdurduğu. Kredinin teminatı olarak, kendisinden istenen 50.000,00 TL’yi 13/04/2011 tarihinde davalı bankaya havale ettiği, aynı günkü mailinde “Mümkünse —— gram altın almak istiyorum. olumlu cevabınızı bekliyorum” yazdığı tespit edilmiştir.
Davalı Banka tarafından, Bu maile karşılık Aynı gün, “Altın alımı yapar isek teoride düşme riski de olduğu için %20 marj istenir. Bu durumda sizden 10.000,00 TL daha istememiz gerekecek. Size önerim Vadeli Mevduat yapalım. Risk bu Marja düştüğünde altın alalım.'” Şeklinde cevap verilerek, yatırılan 50.000,00 TL’yi aylık olarak vadeli hesapta değerlendirdiği tespit edilmiştir.
Yatırılan 50.000,00 TL’nin aylık olarak vadeli hesapta değerlendirdiği işlemden bir gün sonra 14/04/2011 tarihinde davacı—– “Yalnız şu vadeli Hesap işine bozuldum biraz. 14 yıllık bankacıyım hiç vadeli hesabım olmadı. (Faiz Haram meselesi) bu işin sonunda bu bedeli nasıl ayıklayacağımı düşünüp duruyorum'” yazılı mail gönderdiği, ayrıca 29/08/2011 saat 13:16 da “Hesabımdaki paranın IAB gram altın alınması talebimin yapılıp yapılmadığı hakkında bilgi verirseniz sevinirim.”şeklinde mail gönderdiği, 05/09/2011 saat 11:21 de ise “Arafe den beri hala altın alınmamış. Çok kızgınım.” Şeklinde mail gönderdiği tespit edilmiştir.
Davalı Bankanın, TL olarak verilen Kredi karşılığında alınan teminatın Altın hesabına çevrilmesi için Marj uygulaması gerektiğini, aradaki marj için ise para yatırması gerektiğini davacıya bildirdiği, bunun üzerine davacı ——–‘nun aylık olarak vadeli hesapta değerlendirilen hesabına 05/09/2011 tarihinde 4.000,00 TL ilave havale gönderdiği, bu havaleden sonra davacının 05/09/2011 saat 15:38 de “Hesap müsait olması lazım. EFT gönderildi. Altın Alım Satım İşleminin gerçekleştirilmesini rica ederim.” şeklindeki mailinden sonra aynı gün davalı bankanın 515 gram Altın alımı işlemi yaptığı tespit edilmiştir.
Davacı ——– tarafından 15/03/2015 saat 09:59 da “—– Hanım 3.000.TL. virmandan sonra vadeli hesapta kalan tüm bakiyeyi EFT yapmanızı istiyorum. Altın hesabı olduğu gibi kalacak.” Seklinde davalı banka personeline attığı mail den davacının altın hesabının varlığından haberdar olduğu ve altın hesabının muhafaza edilmesini istediği kanaatine varılmıştır.
Davacı ———–‘nun talebi üzerine açılan Altın Hesabı için, Davalı Banka tarafından Davacıya ——. aracılığı ile 08/01/2014 tarihinde Altın Hesabı Sözleşmesi gönderildiği görülmüştür.
Dosya içerisindeki e-mail yazışmaları incelendiğinde, davalı banka personeli tarafından, davacıya kurye ile gönderilen altın hesabı sözleşmesinin imzalanması defalarca talep edildiği, buna rağmen Davacı——– 20/01/2014 saat 12.17 deki “sözleşmeyi imzalamayacağım ” İbareli e-maili Tespit Edilmiştir.
Davacı ——–nun Altın Hesabı incelendiğinde, 05/09/2011 tarihinde 55.414,00 TL karşılığında 515 gram Altın alındığı, 19/02/2016 tarihinde 59.720,00 TL karşılığında 515 gram altının satıldığı tespit edilmiş olup, Bu Altın Hesabından 4.306,00 TL kazanç elde ettiği tespit edilmiştir.
Yukarıda arz edilen tespitlerim sonucunda, davacının Altın Fonunda olan parasını bozdurarak, altın hesabı açılması talebine karşılık, davalı bankanın, TL olarak verilen Kredi karşılığında alınan teminatın altın hesabına çevrilmesi için marj uygulaması gerektiğini, aradaki marj için ise para yatırması gerektiğini davacıya bildirmesi üzerine, davacı———–aylık olarak vadeli hesapta değerlendirilen hesabına 05/09/2011 tarihinde 4.000,00 TL ilave havale göndermesi üzerine altın hesabı açıldığından davacının bilgisi ve talebi olduğu kanaatinde olduğumu, bu işlemden Zarar değil 4.306,00 TL kazanç elde ettiği kanaatine vardığını bildirmiştir.
26/06/2018 tarihli celsede davacı vekilinin itirazları yönünde ek rapor alınmasına karar verilip, davacı vekiline bilirkişi ek ücreti olarak belirlenen 200,00 TL’ yi yatırması için verilen 2 haftalık kesin süreye rağmen bilirkişi ücreti yatırılmamıştır.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davanın, bankacılık işleminden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin olup davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararını ispatlaması gerekmektedir. Davalı kayıtları üzerinde bankacılık alanında uzman bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede davacının vadeli mevduat hesabının altın hesabına dönüştürülmesi için mail gönderdiği, davalı bankanın cevabi mailinde TL olarak verilen kredi karşılığında alınan teminatın altın hesabına çevrilmesi için Marj uygulaması gerektiğini, aradaki marj için ise para yatırması gerektiğini davacıya bildirdiği, bunun üzerine davacının aylık olarak vadeli hesapta değerlendirilen hesabına 05/09/2011 tarihinde 4.000,00 TL ilave havale gönderdiği, bu havaleden sonra davacının 05/09/2011 tarihinde “Hesap müsait olması lazım. EFT gönderildi. Altın alım satım işleminin gerçekleştirilmesini rica ederim.” şeklindeki mailinden sonra aynı gün davalı bankanın 515 gram Altın alımı işlemi yapıldığını, davacı tarafından 15/03/2015 tarafından ” ——- Hanım 3.000.TL. virmandan sonra vadeli hesapta kalan tüm bakiyeyi EFT yapmanızı istiyorum. Altın hesabı olduğu gibi kalacak.” Seklinde davalı banka personeline attığı mail den davacının altın hesabının varlığından haberdar olduğu ve altın hesabının muhafaza edilmesini istediği kanaatine varıldığını bildirmiştir. Davacı vekilinin 28.02.2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde müvekkilinin altın alınmasını talep ettiği 13/04/2011 tarihinde altın fiyatları daha düşükken davalı bankanın işlemi zamanında yapmayarak müvekkilinin zararına neden olduğunu bildirerek ek rapor alınmasını talep etmiştir. 26/06/2018 tarihli celsede davacı vekilinin itirazları yönünde ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de verilen kesin sürede bilirkişi ücretinin yatırılmamış olması nedeniyle inceleme yapılmamıştır. davacı tarafça iddiayı ispata yarar delil sunulmadığı gibi davalı banka kayıtları üzerinde verilen kesin sürede bilirkişi ücretinin yatırılmamış olması nedeniyle ek inceleme yapılamamıştır. Davalı banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede tespit edilen maillere yönelik davacının herhangi bir itirazı olmamıştır, Davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinde vadeli hesabın müvekkiline bilgi verilmeden altın hesabına çevrildiğini iddia etmiş ise de davacı tarafından gönderilen 05/09/2011 tarihli mail ile altın alınmasını talep ettiği ve aynı gün altın alındığı tespit edilmiştir. Davacı vekilin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ilk talep tarihi olan 13/04/2011 tarihinde altın alınmayarak müvekkiline zarar verildiği iddiası ise davalı bankanın 13/04/2011 tarihli davacı mailine yönelik cevabi mailinde vadeli hesabın, altın hesabına çevrilmesi için Marj uygulaması gerektiğini, aradaki marj için ise para yatırması gerektiğini davacıya bildirdiği, davacının aradaki marj farkını 05/09/2011 tarihinde yatırması nedeniyle vadeli hesabın, altın hesabına 05/09/2011 tarihinde çevrildiği bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Toplanan tüm deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcına karşılık davacı tarafça dava açılırken yatırılan 29,20 TL harcın mahsubi ile 6,7 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davanın red edilen 1.000,00 TL dava değeri üzerinden davalı yararına belirlenen 1.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı miktar olarak kesin istinaf yolu kapalı olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.